Murat Bayar yazdı

Müzisyenler Türkiye'yi terk etmeye hazırlanıyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Müzisyenler Türkiye'yi terk etmeye hazırlanıyor
Abone ol
Pandemi döneminin tüm ekonomiye ama müzik gibi sektörlere çok daha büyük zarar verdi. Emeklilikleri, sosyal güvenceleri ve çalışma şartları olmayan, TC kimlik numarasından ibaret görülen müzik emekçileri bu dönem mağdurlarının başında gelirken, süreç en büyük hasarı da yine müzik sektörüne verdi. Sigortasız çalışan müzisyenler, kapanan işyerleri ile önce işsiz kaldı, sonra müzik aletlerini sattı, pandemide bir kısmı tarım işçiliğine kadar ki branşlarda iş değiştirirken, pek çok sektör emekçisini de çaresiz bıraktı. Müziğin en yaygın meslek örgütleri, POPSAV, MESAM, MSG ve MÜYORBİR, tek ses olamayınca, etkin de olamadı. Kanaat önderleri, bakanlığın aldığı “kopyalama harcı”nın, müzik emekçilerine verilmesiyle bile sorunun biteceğini vurgularken, an itibariyle, müzisyenlerin Türkiye’yi terk etmeye hazırlandıkları ifade edildi!

Pandemiyle birlikte küresel çapta batılı toplumlar, öncelikli olarak sanatçılara sahip çıktı. Dolayısıyla, ekonomik durgunluk, sanatçıları, müzisyenleri de bulundukları coğrafyaya göre farklı etkiledi.

Almanya gibi tüm AB ülkeleri, sanatçıları, müzisyenleri odağına alanteşvik paketleri açıkladı. Türkiye’de ise müzisyenlerin hiçbir sosyal yardımda intiharlara kadar adı bile anılmadı.

Müzik sektörü, ses-ışık sisteminden basın ve halkla ilişkilere, teknik, menajerlikten, konaklamaya, lojistikten güvenliğe, ikrama, ulaşıma, enstrümanist ve yorumculara kadar bir dizi branşı kapsıyor.

Pandeminin yokluk günlerini, bestesi olan sanatçılar az da olsa telif gelirleriyle daha az bir hasarla geçirirken, ünlü müzisyenlerin arkasında kayıt dışı çalışan müzik sektörünün emekçileri unutuldu. Bir dönem el üstünde tutulan bazı isimler, utancından gıdaya erişemediğini bile söyleyemedi.

Elektronik cihazlarını satan müzisyenler, daha sonra enstrümanlarını da yok pahasına elden çıkarmak zorunda kaldı. Pena tutan eller, tarım işçiliğinde dikenlerin arasında pamuk topladı, garsonluktan, motokuryeliğe, işsizliğe, hatta gıdaya erişemedikleri karanlık bir sürece evrildiler.

İntihar eden müzisyenlerle fark etmeye başladığımız bu grup için Kültür Bakanlığı, bazı meslek örgütleri eliyle, müzisyen kimliğinin ispatı şartı aradı.

Derin Yoksulluk Ağı Platformu kurucusu Hacer Foggo, müzisyenlerin gıdaya ulaşamadığını, bürokrasinin ve prosedürlerin bir tarafa bırakılıp, acilen koşulsuz, şartsız can suyu verilmesini istedi.

BOŞ EVE SIKIŞAN MÜZİSYENİN ÇIĞLIĞI!

Müzisyen Şükrü S, başta Antalya olmak üzere Akdeniz Çanağı’ndabeş yıldızlı tesislerde önce grubu ile, sonra ağız armonikası ve İngilizce sözlü şarkışlarıyla tek başına 10 sene performansını sergilemiş. Ayakta da alkışlanmış.

Ancak, tüm kariyeri boyunca sigortasız çalışmak zorunda kalmış.

Kirasını ödeyemiyince, Mersin’e bağlı kırsal bir alanda bulunan, bir akrabasının boş evine çıkmış.

Çıkmamış da sıkışmış.

İlk aylarda, tablet gibi elektronik cihazlarını, sonra çok sevdiği müzik aletlerini sattığını anlatıyor:

“Yemek yiyebilmek için yok pahasına elden çıkardım”

Sonra satacak hiçbir şeyi kalmadığında ise eşten, dosttan bulabildiği küçük paralarla gıdaya erişmeye çalıştığını belirtiyor:

“Tıkandım. Bir müzisyen için yardım istemek çok zor.”

 “Müzik Susmasın” projesine müracaat etmişse de bu girişiminden hiçbir şey çıkmamış.

Bin liralık sosyal yardım için, sahnede çekilmiş video ve en ucuzu 600 lira olan bir meslek örgütü üyeliği şartlarını aşamamış.

DESTEKLER PROJEYE ENDEKSLİ

MÜYORBİR (Müzik Yorumcuları Meslek Birliği)Başkanı Burhan Şeşen, Kültür Bakanlığı’nın, sadece proje karşılığında destek verebildiğini, hizmet olmadan, hibe ya da bağış vermediğini kaydediyor.

 “Bakanlık şartlarına uymak için, müzikte her meslek birliği, takip ettiği hak sahiplerine uygun projeler geliştirme mecburiyetinde kaldı. MÜYORBİR ödeme yapabilmek için üyelerinden sahneye çıktıkları ilk günü anlatan bir yazı istedi.”

SOSYAL YARDIM YERİNE HAKARET

Kırsalın şartlarında gerek müzisyenlerden gerekse küçük yardımlardan da uzak kalan Şükrü S, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün, müzisyenlere nakdi ya da gıda yardımı yaptığını öğreniyor.

E-devlet üzerinden müracaat ediyor. Sonra, Alanya Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’ndaki görevliler ile telefonda görüşüyor. Vakıf temsilcisi, “Alanya’ya gelip form doldurmak zorundasın” deyince, çok zor şartlarda Mersin’in kırsalında olduğunu anlatmaya çalıştığında onur kırıcı bir davranışla karşılaşıyor:

“Vakıftaki görevliler telefonda, soğuk ve aşağılayıcı konuştular. Nihayetinde gidemedim. Bu kapı da kapandı.”

Kırsalda farklı işlerde çalışmayı denemişse de yapamamış.

“Birkaç defa, bu mevsimlik tarım işçiliğini denedim ama 52 yaşından sonra çok zordu.”

MÜZİSYENLER TÜRKİYE’DE UNUTULDU!

Caz sanatçısı Nilüfer V’nin en çok, Almanya’daki eski öğrencisinin, “Avrupa’da müzisyenlere dolgun bir maaş veriliyor, sizinle paylaşayım” sözü üzmüş.

Nilüfer V., MSG’nin (Müzik Eseri Sahipleri Grubu Meslek Birliği) üyelik ön koşulunu, beste sahibi olmak ya da bir CD çıkartmak olarak belirtiyor.

Çevresindeki müzisyenlerle birlikte, hiçbir kurum ya da kuruluştan yardım ya da destek görememişler. Nilüfer V, müzisyenlerin yok sayılmasına kırılmış.  

 “STAR’LIK SİSTEMİ EMEKÇİYİ NEFESSİZ BIRAKTI”

“Pop ya da arabesk yıldızlarının arkasında çalanmüzisyenlerin bir zamanlar iyi paralara çalışırken, bugünlerde, ‘Bize yardım edin’ diyemediklerini ve sektörde ciddi bir gelir adaletsizliği oludğunu vurguluyor.

Tiyatrocuların birleştiği tespitini yapan, Nilüfer V, aynı birlikteliği müzisyenlerin gösteremeyeceğini belirtiyor: “Star’lık yapısı bizi sessiz ve nefessiz bıraktı.”

GIDAYA ERİŞEMEYEN MÜZİSYENLER VAR

MÜYORBİR Başkanı Burhan Şeşen, pandeminin en büyük hasarı müzik sektörüne verdiğini, canlı müzik sektörünün yüz binlerce çalışanının açlıkla boğuştuğunu anlatıyor: “Bu süreç, zor durumdakilerin çokluğu, kendimizi aciz hissettirdi.”

İzmir Müzisyenler Derneği’nden Oktay Çaparoğlu, kendi derneğinin birikmiş kirasını ödeyememişken, müzisyenlere nakdi yardımın yanısıra askıda fatura uygulamasıyla, borçlarının ödenmesini organize etmiş:

“Şikayet yerine, her yeni gün bir mum daha yakıyoruz!”

Camiada, Tarkan ve Sezen Aksu gibi büyük isimlerin 2020 yılı telif gelirlerini, zor durumdaki müzik emekçilerine bağışladıkları konuşuluyor.

Müzisyenler, sosyal yardım projelerinin müzisyen olduğunu ispat etme hedefi taşıdığını, meslek örgütlerinin ise parçalanmış yapısıyla etkisiz kaldığını kaydediyor:

“Ümit Utku adlı bir gazeteci, geçmişte Süleyman Demirel’i ikna ederek, çok sayıda müzisyen ve figürana SSK yaptırıp, kayıt altına aldırmıştı. Yani, bir kişi dört meslek örgütünden fazla iş yapmıştı.”


İYİ NİYETLE ÇALIŞINCA HERKES DESTEKLEDİ!

İzmir Müzisyenler Derneği Başkanı Oktay Çaparoğlu, 2014’te aşama aşama evlere yerleşmesi için çalışmış, süreç içinde bu çalışmaları kültür ve sanata dönüşmüş:

“Müziğin iyileştirici gücünden hareketle, binden fazla kadın, çocuk ve gençle müzik çalıştık ve onlara enstrüman hediye ettik.”

Çocuklar için binlerce oyuncak köprüsü; Suruç’ta aylarca kalarak, kadın üretim atölyeleri tesis edilmiş. Tekstil atölyelerinin iplik gibi hammadde ihtiyaçlarını temin ederek, zor durumdaki kadın ve çocukları önceleyen bir yardım ağı kurulmuş. 10 yıldır, tüm mağdurlarla dayanışma sağlayan derneğin, yardımda kapsama alanı müzisyenleri aşmış.

2020’den itibare, gıdaya erişemeyenlere odaklanan, Dernek İzmir’de binin üstünde müzisyene İzmir Büyükşehir Belediyesi eliyle, erzak dağıtırken, bin 200 kişiye de 5 yüz ile bin lira destekte bulunmuş.

KESK’e bağlı sendikaların yardımlarıyla, askıda fatura organizasyonuyla, 1,5 ayda 800’ün üzerinde fatura ödenmiş.

Çaparoğlu, müziğin hayatın temeli olduğunu belirtiyor: “Müzisyenlerin, mağdurlara odaklı çabası, topluma dokununca etkisi de daha büyük oluyor. 2020’den bugünlere, dokunduğumuz her alahnda, grevde dahi müziğin yayıldığını, iyileştirdiğini gözlemledik.”

MÜZİSYENLER YURT DIŞINA GİTMEYE ÇALIŞIYOR!

Müzisyen Çiğdem A, müzisyenlerin gıdaya erişemediğini yardımla ilgili inancını da yitirdiğini belirterek, çevresindeki müzisyenlerinTürkiye’yi terk edip, Avrupa’ya gitmeye hazırlandıklarını anlatıyor.

Pandemik krizde halkın nezdinde, müzisyenin öneminin kaybolduğunu, övgüler düzen kitlenin de yok saymasıyla, müzisyenlerin sesinin çıkmadığı tespitini yapıyor.

Çiğdem A, kayıt dışı, asgari ücretin de altında çalışmaya zorlanınca, yemek yemekten vazgeçenlerin olduğunu ve çok sayıda müzisyenin, Türkiye’yi terk ederek, sanatçıya değer veren Batılı ülkelere gitmeye odaklandığını kaydediyor.

MÜZİSYENİN HARCI, MÜZİSYENE VERİLSİN!

Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, pandemide önlemlerin, eşit ve adil uygulanamadığını, müzisyenlerin geçim imkânlarının kısıtlandığı tespitini yapıyor: “Müzisyenler yaşamını sürdürme güçlüğü yaşıyorlar.”

Batılı toplumların, bu süreçte çalışamayan müzisyenine, sahne sanatçısına sahip çıktığını, Türkiye’nin ise çok geride kaldığını kaydediyor.

Günay, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, bin lira gibi, bir destek verdiğini; son yardım paketiyle de, bir defaya özgü 3 bin lira yarıdmın da yetersiz olacağını belirtti.

MÜZİSYENLERE YARDIMIN YOL HARİTASI

Günay, devletin meslek ve telif örgütleriyle koordineli ve kapsamlı bir yardım seferberliği yapılabileceğine işaret ediyor:

“Bakanlığın topladığı ‘kopyalama harcı’ pandemi döneminde, müzisyenlere tahsis edilebilir.”

Günay’ın, yerel yönetimlerin, dayanışma ve destek projelerini devreye alabileceğini, açık hava konserlerinin yapılmasını öneren, yol haritası şöyle:
”Telif ve varlıklı sanatçıların iş birliği ve desteğiyle, en acil durumda olandan başlayarak, detaylı bir destek fonu devreye sokulabilir.

Pandeminin süreceği düşünülerek, daha akılcı ve hak temelli yeni yol ve yöntemler uygulanabilir.

Pandeminin getirdiği maddi ve manevi hasardançıkışta da en büyük gücü, başta müzisyenler olmak üzere sanatçılardan alacağımızı unutmayalım.”


Yorum Yazın