Men/Erkekler

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Men/Erkekler
Abone ol
Erkek sinema yazarlarının, “Benim filmim değil!” dedikleri, kadınlarınsa içindeki erkek düşmanını uyandıran, provakatör bir film, Men!..Bu hafta vizyona giren en iddialı film.

Muhalif. Özel / Murat Bayar

Yönetmen ve Senarist       : Alex Garland

Oyuncular                         : Jessie BuckleyRory KinnearPaapa Essiedu.

Men- Erkekler filmi Türkçe’ye, Adamlar olarak çevrilmiş.

Alex Garland’ın direkt olarak erkekleri hedef tahtasına aldığı bu kibirli filmin adını, yine hiç çarpıtmadan ve Erkekler olarak kullanmakta fayda var.

Londra’da yaşadığı travmatik kayıptan sonra, kırsala gelen, Harper, kiraladığı evin bahçesindeki elmayı koparıyor ve malikânesine girerken bir ısırık alıyor.

Garland, kutsal kitap temasıyla 2 bin yıllık kadın erkek ilişkilerinde hiçbir şeyin değişmediğini söylüyor.

 İncil’den temalar taşıyan sinematografisinde, Garland,

Elma ve ilk günah ile İncil’in suçladığı kadın savunmasını, yine başka bir psikolojik gerilim filmi Darren Aronofsky’ın Mother- Anne’de olduğu gibi, kadının en büyük silahını yaratıcılığını kör göze parmak misali, defalarca ortaya koyar.

Harper’ın geldiği köyde, biri polis ve Londra’da görüştüğü bir kadın dışında herkes erkek ve herkes düşmandır!

Senarist ve Yönetmen Alex Garland'ın titizlikli sinematografisindeki zihin çarpıtmasına vereceğiniz tepki, ne olursa olsun, bu büyük provakasyona kayıtsız kalamıyor, kendi içgüdüsel deneyiminizi yaşarken, aslında bu denklemde kendinizi nasıl konumlandırdığınızı da test ediyorsunuz.

Garland'ın önceki filmleri “Ex Machina” ve “Annihilation”da olduğu gibi, Men’de de erken bir korku duygusuna kapılıyor ve filmin büyük bir bölümünde, usta yönetmen boyun eğmeden sizi filmin içinde tutuyor. Metodik ilerleme, ürkütücü sinematografi, şaşırtıcı ses tasarımı ve canlı görsel efektlerin tümü, neredeyse acımasız bir gerilim yaratmak için sinerji içinde çalışıyor.

Olay örgünün hepsi erkek olan bu insanlarla ilgili tanımlayamadığım bir sorun var. Belirli bir adam, daha kesin olmak gerekirse, çeşitli biçimlerde. Kapıcı, papaz, barmen, polis ve -en rahatsız edici biçimleriyle- çıplak takipçi ve huysuz genç. (O çocuğun yüzündeki CGI, onu diğerlerinden daha itici kılmak için kasıtlı olarak kusurlu görüntüyle yansıtılmış) O, Rory Kinnear, çok çeşitli rollerde etkileyici çok yönlülüğünü büyük bir ustalıkla gösteriyor. Saç ve makyaj efektleri, her yeni karakteri belirgin bir şekilde üstlenmesine izin verirken, açık bir şekilde tehditkâr havayı koruyor.

KADININ BÜYÜK TERK EDİLME KORKUSU

Çünkü bu adam kim olursa olsun, onu tekrar tekrar yüzüstü bırakır.

“Men/Erkekler”de, gerçekliği tamamen terk ettiğimizin netleştiği bir çizgiyi aşıyoruz. Harper'ın bir süreliğine sadece paranoyak olması, sesini şakacı bir şekilde boş bir tünelde yankılanmaya bıraktığı, sessiz ve güçlü bir sahne olduğu gibi, belki de sadece boş olmadığını keşfetme çabasını izliyoruz.

MEN, TEKNİK ANLAMDA MÜKEMMEL

Yine de, filmin teknik mükemmelliği tartışılmaz olsa da, Garland'ın araştırdığı temalar biraz daha puslu. Kadınların ataerkillik içinde katlanmak zorunda oldukları imtihanlar hakkında ne söylenmeye çalışıyor, muamma!..

70'lerin İngiliz halk korkularını gerçekten de izlediğimizi anlamak için ritüelistik pagan betimlemeleri ekliyor. Ve tüm bunlar, filmin kasıtsız kahkahalara neden olacak kadar devam eden şok edici, grafik ve düpedüz tuhaf sonucuyla ilişkisini çözümlemek sadece bilinçli izleyicinin harcı.

Görevden alma ya da cinsiyetçi bir hakaret, pasif-agresif bir açıklama ya da doğrudan agresif bir saldırı olsun, her enkarnasyon bir öncekinden daha tehlikeli bir şekilde gelmeye devam ediyor. Harper'ın saldırılarla başa çıkışı ise gerek kendisinin, gerekse izleyicinin cehennemi oluyor.


Yorum Yazın