İtalyan Kültür Merkezi’nde tarih dersleri:

Laura Pepe’den ‘Yunanlara göre dünyanın sınırları’

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Laura Pepe’den ‘Yunanlara göre dünyanın sınırları’
Abone ol
İtalyan Kültür Merkezi’ndeki Tarih Dersleri serisinin ilki, ‘Yunanlara göre dünyanın sınırları’ etkinliğinden izlenimler...

Oğuz Büber - Muhalif Analiz


“Anlat bana, tanrıça, binbir düzenli yaman adamı, 
kutsal Troya'yı yerle bir etmişti hani,
sonra sürünmüş durmuştu ordan oraya,
ne çok yerler görmüş, ne çok insan tanımıştı,
ne çok acı çekmişti denizlerde yüreği,
kurtarayım derken kendi canını,
yoldaşlarına dönüş yolunu açayım derken... 
Ama gene de kurtaramadı onları bir türlü,
taşkınlıkları yüzünden hepsi yok oldu,
Güneş Tanrı'nın sığırlarını yemiş, budalalar,
yücelerin oğlu da kapatmış onların dönüş yolunu.
Al bir yerinden, tanrıça, anlat bize de.
Ölüm uçurumundan kurtulanlar kurtulmuştu,
savaştan ve denizden dönenler dönmüştü,
bir o kavuşamamıştı yurduna ve karısına…” diye başlar Odysseus’un efsanesi.

Odysseia destanı İlyada ile birlikte Modern Batı kültürünün temelini oluşturan iki eserden biridir.

Destanın başlangıç kısmından da anlaşılabileceği gibi, eserde Yunan kahramanı Odysseus ve onun Truva’nın düşüşünden sonra evine gerçekleştirdiği dönüş macerası konu ediliyor.

Odysseia destanının temasından kısaca bahsettim. Şimdi bunu size niye anlattım, ondan söz edeyim.

İtalyan Kültür Merkezi ve İtalyan Lisesi işbirliği ile bu yıl Türkiye’de ilk defa ‘Tarih Dersleri’ serisi gerçekleştiriliyor. ‘Dünyanın Sınırları’ başlıklı seri İtalya’da yoğun ilgiyle karşılaşmış. Şimdi de bizlerin beğenisine sunuluyor.

Ve serinin ilk bölümünün başlığı ‘Yunanlara göre Dünyanın Sınırları’, içerik ise tabii ki Odysseia destanıydı.

Beyoğlu’ndaki Casa d’Italia binasındaki İtalyan Kültür Merkezi’ne gittiğimde beklediğimden çok daha fazla sayıda izleyici görmek beni çok memnun etti.

Etkinlikte konuşmacı olarak Yunan Antik Çağ tarihçisi Laura Pepe, dünyaca ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı, etkinliği hazırlayan Laterza Yayınevinin sahibi Giuseppe Laterza ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Salvatore Schirmo’nun yer alacağı belirtilmişti. Sahneye çıkan isimlerden sadece Laura Pepe’nin etkinliğin konsepti doğrultusunda anlatıcı olduğunu etkinlik esnasında fark ettim. Diğer isimler ise organizasyona dair fikirlerini belirttiler.

Pepe, dersinde kendi dünyasındaki Odysseia‘i bizlere sundu.

Düşüncelerine dair saptadığım ve eleştirmemi gerektiren kısım ise; bir tarafı oldukça öven, diğer tarafı bütünüyle kötü gösteren tutumuydu.

Övülen tarafın batı medeniyeti olduğunu ayrıca belirtmem gerekmiyor tabii ki…

 

Antik Yunan ve Persler üzerinden karşılaştırma yapan Pepe’ye göre;

Antik Yunan’da hiçbir kişi yasaların üzerinde değil,

Persler’de ise kölelik sistemi vardı.

Antik Yunan’da düzenli ordu ve buna bağlı olarak özgürlük varken,

Persler barbarlığın temsilcisi olarak görülüyor.

Antik Yunan’ın polis/şehir devletleri dolayısıyla medeniyeti varken,

Persler'de krallığın hüküm sürdüğü geri kalmışlığı işaret ediyordu.

Antik Yunan mantık demekti,

Persler'de ise kaos, irrasyonelite vardı.

 

Pekala, Antik Yunan’ın takdire şayan ve çağın ötesinde bir medeniyet olduğunu kişisel olarak da kabul ediyorum. Fakat Antik Yunan’ı överken geri kalanların tamamını aşağılamak biraz mantıksızlık oluyor. Üstelik bunu, Antik Yunan’ı tüm zaman çizelgesinin ‘batı’sı olarak kalıplaştırarak ve Persleri tarih boyunca ‘doğu’ budur söylemiyle birleştirerek yapmak, mantıktan oldukça uzak bir fikir gibi geliyor.

Sonuçta rönesansın çıktığı topraklardan sömürgecilik de çıktı…

 

Henüz, sekiz bölümlük bir serüvenin ilkini yaşadık.

Eleştiriye değer gördüğüm bu kısım haricinde etkinlik oldukça tatmin edici, organizasyon oldukça başarılı ve hedef odaklıydı.

Bakalım ikinci bölümde İtalyan antik tarihçi ve Bizans uzmanı Giusto Traino, ‘Roma ve Doğu’ başlığı adı altında bizlere neler anlatacak…
 


Yorum Yazın