Konuk Yazar Emel Seçen kaleme aldı: Baltalar Ellerinde

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Konuk Yazar Emel Seçen kaleme aldı: Baltalar Ellerinde
Abone ol
Gazeteci Yazar Emel Seçen, "Baltalar Ellerinde" başlıklı makalesiyle Muhalif okurları için, her fırsatta baltayı elimize aldığımız Karaçam, Ladin, Köknar, Servi ağaçlarını kaleme aldı... Seçen, "Bir ağacı ve özünü anlamak elbette bir kültür ve insanlık gerektirir" dedi.

Konuk Yazar Emel Seçen'in Muhalif okurları için kaleme aldığı "Baltalar Ellerinde" başlıklı yazısı şöyle...

BALTALAR ELLERİNDE

KARAÇAM, LADİN, KÖKNAR, ÇINAR, SERVİ...

“Baltalar elimizde uzun ip belimizde, biz gideriz ormana hey!”

Yeri gelmiş Rize İkizdere, hop atlaruz Trabzon’a şehitliğe, reçine akıtıyor, kirletiyor, diye keseriz. Kesmek, yok etmek bizim işimiz, diyenler icraatlarına devam ediyorlar.

İkizdere’de Bakan gelecek diye ağaçlar toplatıldı!
Bizim şarkımız ise:
“Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda
Ne sen bunun farkındasın ne polis farkında”

AĞACIN ÖZÜ

Bir ağacı ve özünü anlamak elbette bir kültür ve insanlık gerektirir.
Ve ağacın et dokusuna inmeden itina ile reçine alınır, aksi takdirde ağaç ölür. Parazit oluşur, kanser gibi sarar ağacı öldürür. 

Kesilecek ağaç ise uzmanlar tarafından en az on yıl önce reçine üretimi kontrol edilir, ağacın teknik mevcudiyetinden faydalanılır. Ağaçlardan değerli bir üretim sağlamak öncelikle önemlidir. 50-100-150 cm boşluklarla, on yıl bir ağacın üzerinde çalışılır. Bütün dünyanın uyguladığı bir uygulamayı bile beceremiyoruz, çünkü bilmiyoruz. Bütün işlemler hep ağaca zarar vermeden ve ondan fayda sağlanırken ölümüne sebebiyet vermeme üzerine kuruludur, yani o öncelikle bir canlıdır. Üstelikte kendine olası gelebilecek parazit türü insanın göremeyeceği saldırıları önlemek, kendi yaralarını sarmak üzere salgıladığı bir salgıdır, reçine. Halk arasında çam sakızı türü de olan reçine!

Ağaç balı, şifa kaynağıdır bazen yutularak bazen farklı şekilde tüketilir.
Özünü bilmeyen elbette keser, denize döktüğümüz Yunan kendi toprağında reçineler için ağacın altında örtü sererken, peki şehitlik mezarlığında bulunan ve Orman Mühendisleri kararı ile kesildi denilen ağaçlar, neden kesilir?
Çünkü o öz dokunur, dokunur!
Hiçbir geçmişi ve özü bilmiyorlar!
Nerelerde kullanılır dersek; başta mide rahatsızlığında, toz halinde suya katıldığında akciğer rahatsızlıklarında, boğaz ağrısında, Akdeniz’e doğru gidersek Servi Ağaçlarının üzerindeki kozalaklardan şurup bile yapılır. Peyzaj olarak çok kullanılır, zariftir, uzundur Servi.

Bilimsel adı Cupressus olan, göğe uzanan ve sert gövdesi ile doğruluk ve ölümsüzlüğü temsil eder. 22 türü vardır ve 20-30 metreye kadar boylanıp, 600-700 yıl yaşayabilmektedir. 

Can düşmanları çeşitli nedenlerle kesmezse! 

Osmanlı kültüründe minareye benzer biçimiyle servi, hayat ağacıdır, ağacın narin dallarına yerleşmiş doğanın bütün kuşları yani insanı simgelemekledir. Bunun dışında hat sanatçıları yani hattatlar bile kullanmıştır. İstanbul’u anlatan resim olursa servi ağaçsız olur mu? Hatta mezarlıklarda sık kullanılan bu ağaç türü Osmanlı’da kadınların ayakuçlarına dikilir, hayat ağacı motifi olarak.

Netice de Türklükte, köklerde kadına değer vardır!

Tarih iyi araştırılırsa, servi ağacındaki reçinenin mikrop kırıcı özelliğinden dolayı koleraya karşı dezenfektan tütsü olarak kullanıldığına Osmanlı’da rastlanılmaktadır; faydalı bulunan bir ağaç olsa gerek ki- servi ağacı kesmenin karşılığının sürgün cezası olduğu söylenir. 
Ve ne güzel özümüzdür, türkümüzdür; Muzaffer Sarısözen tarafından derlenen; İzmir’in ya da esas olayın geçtiği yer Ödemiş, Birgi’nin kavakları, dökülür yaprakları… Servim senden uzun yok, yaprağında düzüm yok. Kamalı da Zeybek vuruldu Çakıcı’ya sözüm yok”
Baltalar ellerinde, günahları çuvallarında.


Yorum Yazın