Kuran kursu kararı gerilimi!

Kıbrıs'ta tansiyon yükseldi... Türkiye'den gelen tepkiler protesto edildi

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Kıbrıs'ta tansiyon yükseldi... Türkiye'den gelen tepkiler protesto edildi
Abone ol
Türkiye ile KKTC’yi karşı karşıya getiren “Kur’an kursları” tartışması sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC AYM Başkanına “Laikliği öğrensin, yanlıştan süratle dönsün, dönmezse farklı adım atarız” demesi tansiyonu yükseltti. Lefkoşa'da protesto gösterisi düzenlendi. Yazarımız Nursun Erel KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı ile konuştu...

MUHALİF ÖZEL HABER: Nursun Erel
Türkiye ile KKTC’yi karşı karşıya getiren “Kur’an kursları” gerilimi Lefkoşa'da bir gösteriyle protesto edildi. Kbırıs Anayasa Mahkemesi'nin Kuran kurslarının kaldırmasına sert tepki veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC AYM Başkanına “Laikliği öğrensin, yanlıştan süratle dönsün, dönmezse farklı adım atarız” demesi tansiyonu yükseltti. Lefkoşa'da protesto gösterisi düzenlendi.  Anayasa Mahkemesi Başkanı Narin Ferdi Şefik balkondan, Erdoğan'ı ve Türk hükümetini protesto eden göstericilere el sallayarak selam verdi.


AYM önünde protesto


AYM önündeki protesto elinde kağıt olan Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı
 


AYM Başkanı Narin Ferdi Şefik ve üyeler protestocuları balkondan  selamlıyor.


KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı


KKTC Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Türkiye ile tansiyonu yükselten Kur’an Kursları tartışması üzerinde sorularımızı yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerini “tehdit ve hakaret dolu bir jargon” diye nitelendiren Esendağlı bunun “kırılma noktası” olduğunu söyledi. Esendağlı, yüksek mahkeme kararı sonrasında her iki taraf basınında da spekülatif ve manipüle edici haberler yayınlandığına dikkati çekti. KKTC yetkililerini de sadece Türkiye’nin öfkesini gidermeye yönelik açıklamaları yaptıkları için eleştiren Esendağlı, “yargı bağımsızlığına ilişkin tek laf etmiyorlar” dedi.

“TC Siyasi liderliğinin KKTC Yüksek Mahkemesine tehdit ve hakaret dolu jargon kullanması, hedef göstermesi kırılma noktasıdır… ​​​​​KKTC yetkilileri ise Türkiye’nin öfkesini yatıştırma dışında yargı bağımsızlığına dair tek kelime etmiyor. Bunu kabul edemeyiz…” diyen Esendağlı sorularımızı şöyle yanıtladı:

SORU: Bu Kur’an Kursları tartışması nasıl ortaya çıktı?

ESENDAĞLI: KKTC Hizmet Sendikası (Hizmet-Sen) tarafından 2018 yılında Din İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Değişiklik Yasası’nda (29/1993 sayılı Yasa) yapılan değişiklikle ilgili iptal davası açılmıştı. 

SORU: Sendika yasada yapılan hangi değişikliğe karşı çıkarak dava açmıştı?

ESENDAĞLI: Bu davada, Yasa’ya eklenen “Din İşleri Başkan Yardımcılarının Atanmalarına İlişkin Kural” başlıklı 8 A. Maddesi ile “Din İşleri Komisyonunun, Oluşumu, Görev ve Yetkileri” başlıklı 8 B. Maddesi’nde düzenlenen değişikliklerin KKTC Anayasası’na aykırı olduğunu ileri sürmüştür. 15 Nisan 2021 tarihinde Anayasa Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkeme önünde yapılan duruşma neticesinde ilgili karar açıklanmıştır. Henüz gerekçesi yayımlanmamış olan söz konusu karar uyarınca, anılan iki madde Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir. KKTC Anayasa Mahkemesi kararına göre:Anılan Yasa’ya 8-A maddesiyle eklenerek oluşturulan KKTC Din İşleri Dairesi bünyesinde yaratılan “Din İşleri Başkan Yardımcısı” kadrosunun, Din İşleri Başkanı tarafından her bir kadro için belirlenip Yönetim Kurulu’na sunulacak iki kişi arasından Yönetim Kurulu’nca doldurulacağını düzenlemekteydi. Anayasa Mahkemesi, “Din İşleri Başkan Yardımcısı” atamasının, yasayla düzenlenmesi gereken bir konu olduğunu; atanacak kişinin belirlenmesinde İdare’ye (Din İşleri Başkanı’na) sınırsız, keyfi, ölçü ve kıstasa bağlı olmayan, objektif ölçüt içermeyen yetki tanıdığı gerekçeleriyle KKTC Anayasası’nın 1. ve 4. maddelerine aykırı bularak iptaline hükmetmiştir. 

SORU: Bir de bu hafızlık belgesine tepki gösteriliyordu sanırım?

ESENDAĞLI: Söz konusu Yasaya eklenen 8-B maddesi, Din İşleri Başkanının Başkanlığı’nda, “Din İşleri Komisyonu” kurulmasını ve bu komisyonun diğer yetkilerinin yanısıra Din Hizmetleri Eğitimi ve Halkla İlişkiler Birimi bünyesinde Eğitim İşleriyle Görevli Bakanlığın izni ile yapılan hafızlık eğitimi kurslarını düzenlemek, sınav yapmak ve başarılı olanlara hafızlık belgesi vermek, Din Hizmetleri Yeterlik Sınavını yapmak gibi görevleri yerine getireceğini düzenlemekteydi. Anayasa Mahkemesi, Din İşleri Dairesi’nin devlet tüzel kişiliği içerisinde olmadığı; söz konusu maddenin, Anayasa’nın 23/4. Maddesi uyarınca eğitimin, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağına ve Anayasa’nın 59. Maddesi uyarınca her türlü öğretim ve eğitim etkinliğinin Devletin gözetim ve denetimi altında serbest bulunduğuna ilişkin hükümlerine aykırı olduğu gerekçesi ile iptal kararı vermiştir. 

SORU: Daha önce laiklikle ilgili bir başvuru olmuş muydu AYM’ye?

ESENDAĞLI: Bahse konu dava, KKTC Anayasa Yargısı’nda laiklik ilkesinin incelendiği ilk dava olma özelliği de taşıyor. Ancak bu karar sonrasında hem TC Basınında hem KKTC basınında ciddi spekülasyonlar ve manipülasyonlar içeren haberler yayınlandı.

SORU: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karar üzerindeki yaklaşımını nasıl değerlendirdiniz?

ESENDAĞLI: Kararın hemen sonrasında Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin ve cumhurbaşkanının açıklamaları geldi. Mahkeme kararıyla ilgili Türkiye Cumhuriyeti siyasi liderliğinin, KKTC Yüksek Mahkemesi’ne, tehdit ve hakaret dolu bir jargon kullanmasını; hedef göstermesini bir kırılma noktası olarak görüyoruz. 

SORU: Ama KKTC’den de benzeri yaklaşım sergilendi. Hem Cumhurbaşkanı Ersin Tatar hem Başbakan Ersan Saner de paralel açıklamalar yaptılar?

ESENDAĞLI:  KKTC’deki yetkililerin, bu durum karşısında Türkiye Cumhuriyeti’nden adaya yansıyan öfkeyi yatıştırmaya çalışmanın dışında yargının bağımsızlığına yönelik tek bir açıklama dahi yapmamaları gerçeği vardır ki bu hiç kabul edilebilir bir şey değildir.

SORU: Süreç sizce bundan sonra nasıl işleyecek?

ESENDAĞLI: Bu durum, hukukun üstünlüğüne ve yargının bağımsızlığına sahip çıkmak için Kıbrıs Türk Barolarını eyleme geçirmiştir. Bahse konu eylem kararı, KKTC’de kısa sürede siyasi partiler, sendikalar, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri ve halkın çok geniş desteğini almış ve adeta toplumsal bir harekete dönüşmüştür. Kıbrıs Türk Toplumu, ortaya koyduğu duruşla yargı bağımsızlığı konusundaki hassasiyetini net olarak ortaya koymuş durumdadır.

NE OLMUŞTU?

KKTC Anayasa Mahkemesinin, Din İşleri Yüksek Kurulunun Kur’an kursları ve hafızlık belgeleri ile ilgili yetkilerini “laikliğine aykırı bularak” iptal etmesi Türkiye ile ilişkilerin gerilmesine yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın KKTC AYM başkanına yönelik “laikliği öğrensin, yanlıştan süratle dönsün, dönmezse farklı adım atarız” sözleriyle yükselen tansiyon, barolar ve sivil toplum örgütleri tarafından protesto edildi. Anayasa Mahkemesi önünde yapılan protesto sırasında “Yargı bağımsızlığına sahip çıkıyoruz” pankartları açıldı, yüksek mahkeme başkanı Narin Ferdi Şefik ve üyeler ile protestocu avukatlar “birlik beraberlik” görüntüsü verdiler. 

Ada’da dini yaşama ilişkin düzenlemeler Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından yönetiliyor. Ancak bu kurulun Kur’an Kursları açmak ve Hafızlık Belgesi vermek gibi yetkiler kullanmasının Anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğu konusunda bir süre önce din görevlilerinin sendikası Hizmet-Sen tarafından yapılan başvuru yeni sonuçlandı ve bu başvuruyu haklı bulan mahkeme bu yetkileri iptal etti. Bunun üzerine Kur’an Kursları da durduruldu.
Bu durum Ankara ile Lefkoşa arasında gerginliğe yol açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert sözleri karşısında hem KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar hem de Başbakanı Ersan Saner, “Kur’an kursları devam edecek” açıklaması yaptılar.

Dün Lefkoşa’da Anayasa Mahkemesi önünde yapılan protesto gösterisine, adanın bütün barolarının, pek çok sivil toplum örgütünün temsilcileri ve kararı destekleyen Adalı halk katıldı. Protestolar sürerken yüksek mahkemenin balkonuna çıkan AYM’nin kadın başkanı Narin ve üyeleri göstericilere el sallayıp selam vererek “birlik beraberlik” görüntüsü verdi.

Siyasi çevreler, gelişme üzerinde bilgi verirken iptal edilen düzenlemenin laiklik ilkesine aykırılığını ve fiiliyattaki olumsuz etkilerini şöyle anlattılar:

“Din İşleri Yüksek Kurulu aldığı kararlar ve kurduğu komisyonla öyle bir fiili durum yarattı ki, başkan ve yardımcısı, yani 2 kişi olarak her türlü uygulama üzerinde kendilerini yetkili kıldılar. Hafızlık yetkisini ele alalım, normalde bu kişilerin Din İşleri Kurulunun eğitim görmüş, kadrolu isimleri arasından seçilmesi gerekirken, kurul bu şartı, hatta eğitim şartını bile kaldırabiliyor, bu durumda liyakatsiz, din eğitimi şurada dursun, ilkokul eğitimi bile almamış birisi hafız olarak atanabiliyor. Aynen sizde merdiven altı denilen tarikatların yolu böylece açılmış oluyor.”

Bu gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, KKTC Yüksek Mahkemesinin kadın başkanı Narin Ferdi Şefik’i hedef alan açıklamasında şöyle demişti:

“Anayasa Mahkemesi Başkanı laikliği bilmiyor, öğrenmesi lazım, Kuzey Kıbrıs Fransa değildir. Tavır değişti, değişti, değişmediği taktirde biz inanç özgürlüğü noktasında, Kur’an eğitimi noktasında engel teşkil edecek adımlar atılmasına müsaade etmeyiz. Din düşmanı sendikanın attığı adımları kabul etmemiz mümkün değildir. AYM Başkanı süratle bu adımdan geri dönmelidir. Aksi halde farklı adım atarız.”

Türkiye’den pek çok üst yetkilinin de benzer sözlerle karara tepki göstermesinin yanı sıra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “İdeolojik bir karar” dediği yürütmeyi durdurma kararının Ramazan ayında alınmış olmasına dikkat çekmişti. 


Yorum Yazın