İkinci turda hangi ittifak Sinan Oğan’ı yanına çekme konusunda daha avantajlı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İkinci turda hangi ittifak Sinan Oğan’ı yanına çekme konusunda daha avantajlı?
Abone ol
Sinan Oğan'ın ikinci tur için kararı ne olacak? Artık istediği gibi seçimin kaderini belirleyen kişi haline geldi mi yoksa?

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu resmi olarak sonuçlanmasa da artık taraflar seçimin ikinci tura kalacağını kabullendi.  

Seçimin ikinci tura kalmasının ana etkeni ise Ata İttifakı adayı Sinan Oğan oldu.  

Oğan’ın oylarını hangi ittifaktan çektiği ise tam olarak bilinemiyor.  

Bildiğimiz ise tüm Türkiye’de oy oranını net bir şekilde koruması oldu. Her bölgede ne az ne çok; ortalama olarak yüzde 5 oy oranını tutturdu hep.

Oğan’ın istediği seçimin son gününe girerken yaptığı açıklamada belliydi aslında;

"Seçim ikinci tura kalırsa masaya bedavaya oturmayız. Bakanlık, cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi taleplerimiz olacak. Olursa katılırız olmazsa, anlaşamazsak yolumuza bakacağız..."

Pazarlık masasına oturmak için elini güçlendirmek istiyordu...

Tabii burada bir sıkıntı da mevcut; Oğan aldığı oyları kendi organik kitlesinden almıyor;

İki ittifakı da beğenmeyerek protesto oyu verenler de var (Aşırı milliyetçiliğin son dönemdeki yükselişi de kendisi için bir şans oldu şüphesiz),  

seçime iki gün kala çekilen Muharrem İnce’nin oyları da var.  

Yani Sinan Oğan bir ittifakla anlaşırsa ona oy veren kitlenin de o ittifakı destekleyeceği meçhul...

Peki hangi ittifakın Sinan Oğan’ı yanına çekmesi daha kuvvetle muhtemel?

Öncelikle ittifakların aldıkları oy oranlarında hangi etkenlerin rol aldığını işaret edelim.

Cumhur İttifakı bu seçim kampanyası tamamen beka ve terör üzerinden oluşturuldu.

Sıkıntılı günlerin gelip geçici olduğu çizilirken esas önemli olanın güvenlik sorunu olduğu vurgulandı. Yani ‘terörün öcü olması’ söylemi elden bırakılmayarak, Millet İttifakı gelirse beraberinde terörü de getireceği alt metin olarak sunuldu.

Millet İttifakı'nın gündeminde ise geçim sıkıntısı ve mülteci sorunu vardı. Ki bu temalar işlemek için oldukça elverişliydi. Çünkü düşük gelirliler ve artık yok olan orta sınıfın gündeminde hep ekonomideki sıkıntılar yer alıyordu. İş olanaklarının kısıtlanmasına da olanak sağlayan Suriyeli göçmenler de ekonomik sıkıntılarla ilintiliydi aslında.  

AKP’ye oy veren kitlenin mevcut sıkıntılarına çözüm sunarak oy almasının önünde görünürde pek büyük bir problem yoktu yani.

Emekliler için ödenecek primler, memurlara gelecek zamların müjdelerini vererek de aslında yanına çekme konusunda iyi bir yoldaydı Millet İttifakı.

O noktadan sonra ne oldu peki?

Bu süreçte ekonomi ve mülteci sorunları ile gündemi belirleyen taraf haline gelen Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’ndan gelen terör söylemlerine cevap vererek tuzağa düştü.

Her miting ‘sen değil ben daha milliyetçiyim, sen daha teröristsin’ sıradanlığına büründü.

Gündemi kontrol eden yine Cumhur İttifakı olmaya başlayınca da elindeki devlet kaynakları ve kitle iletişim kanalları ile de bunu daha da yaygınlaştırdı.

Buna örneği şöyle verelim. Seçimden bir gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı canlı yayını 29 kanal yayınlarken, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılım sağladığı programı yalnızca 1 TV kanalı yayınlıyordu.

Şartlar Cumhur İttifakı’nın istediği düzleme taşınınca da finale gitmesi çok zor olmadı Erdoğan’ın…

 

Cumhur İttifakı mı, Millet İttifakı mı?

Oğan iki ittifaka da mesafeli durmasını “Ne domuz bağı, ne Kandil dağı!” söylemiyle dile getirmişti. Yani iki tarafın da bir şekilde terörle ilişkisinin olduğunu, bu ilişkilerin bitirilmesi durumunda masaya oturup konuşabileceğini söyledi.

Domuz Bağı derken kastettiği Hizbullah’ın uzantısı Hüda Par, Kandil dağı derken kastettiği PKK ve uzantısı olduğunu iddia ettiği HDP ya da seçime giren adıyla Yeşil Sol Parti’ydi.

İki ittifakın iddia edilen partilerle ilişkileri var mıydı onu söyleyelim önce?

Hizbullah destekçi Hüda Par’ın 4 adayından 3’ü AKP sıralarından Meclis’e girdi. Cumhur İttifakı’nda yer aldıkları da açıklanmıştı zaten.

Diğer tarafta ise HDP ya da Yeşil Sol Parti’nin ne ittifakla ne de CHP ile bir ortaklığı bulunmuyordu. Aradaki ilişki yalnızca cumhurbaşkanlığı seçimlerinde YSP’nin Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi çerçevesindeydi.  

Buna karşın medyanın gücüyle de terör yanlısı olarak Millet İttifakı’nı göstermeyi başarmıştı AKP.  

 

Gelelim Sinan Oğan’ın bunlardan hangi zeminde anlaşabileceğine...

AKP’ye Hüda Par ile ilişkini kes diyebilir fakat halihazırda zaten partiden vekil olarak Meclis’e girmiş isimler var. Bu isimlere yönelik olarak vekillik hediye olarak bırakılıp Hüda Par’la ayrılınabilir.

Hüda Par’ın ittifaka ne kadar oy getirdiği ya da neden ittifakta olduğu bilinmiyor açıkçası.

 

Millet İttifakı’na gelirsek sadece YSP değil de Emek ve Özgürlük İttifakı üzerinden bakarsak yüzde 10,53’lük bir oy oranı var. Bu ittifakın Kılıçdaroğlu’na net bir şekilde destek verdiği de Güney doğu bölgesinden gelen oy oranlarından da anlaşılıyor.  

Sinan Oğan tamamen kendisinin olmayan yüzde 5.28’lik oy oranına dayanarak Millet İttifakı’ndan Emek ve Özgürlük İttifakı ya da YSP’nin kendilerini desteklememesi açıklamasını yapmasını isteyecektir.

Bu ne kadar mantıklı düşünülür?

Böyle bir hamle yapılsa bile Sinan Oğan’dan oy gelip gelmeyeceği de çok muallak...

Kısacası olay Sinan Oğan’ın aklındaki pazarlık konusuna ve neler isteyeceğine geliyor...

İstedikleri, verebileceklerine değecek mi? Bunu süreç ve sonunda gerçekleşecek ikinci tur seçimleri gösterecek... 


Yorum Yazın