Gülru Çongar Gezen'in kaleminden, "Bir garip istimlak hikayesi..."

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Gülru Çongar Gezen'in kaleminden, "Bir garip istimlak hikayesi..."
Abone ol
Muhalif'in gayrimenkul uzmanı yazarı Gülru Çongar Gezen bu kez başından geçen yaşanmış bir hikayeyi kaleme aldı. Gezen'in, yazısında esasen hepimizin başına gelebilecek, ders çıkarılacak unsurlar bulunuyor...

Gülru Çongar Gezen'in, "Bir garip istimlak hikayesi" başlıklı yazısı şöyle:

Merhaba,
İzninizle sizinle yakın zamanda başımdan geçen bir olayı paylaşmak istiyorum. 

Miras sebebiyle aileme kalan bir arsa vardı. Annem düzenli, disiplinli bir insan olduğu için yıllar yılı vergisi ödenmiş, evrakları eksiksiz, borcu olmayan bir taşınmazdan söz edeceğim size. Kendisinin anlatımıyla eşi, yani babamın yatırımı olan bu arsanın hikayesini de hatırlarım. 

Babam ticaretle uğraşırdı. Çok uzun yıllar önce yirmilerinde bir genç olarak biriktirdiği parasıyla birkaç arkadaşıyla beraber, yan parsellerle birleşip fabrika arsası olacağını öngördükleri, İstanbul’da ama İstanbul’a uzak izi yolu olmayan bir arsa alıyorlar. Elimizdeki kayıtlara göre arsa 94 metrekare idi. Değil fabrika arsasına ek, mevcut imar iznine göre 2 katlı küçük bir ev bile zor yapılıyor. 

Alındığı dönemde merkeze uzak bu arsa şu an oldukça gelişmiş, yatırım almış, şehrin içine dahil olmuş bir yaşam merkezinde. Bizim için bir getirisi olmadığı gibi yüklü de bir vergi gideri olduğuna inanarak, varislerin de ortak kararıyla arsayı satışa çıkardık ve makul bir alıcı bulduk.  

Arşivde 1970’lere gittik
Öncelikle sizlere şu bilgileri vermek istiyorum, miras yolu ile edinilen gayrimenkullerin varislere intikal etmesi gerekiyor. İntikal sürecinde tüm varislere ihtiyaç yok, veraset belgesi ve varislerden birinin kimlik fotokopisi ile başvurusu yeterli oluyor. 

İşlem sürecini ailem adına ben yönettim. Tapu Müdürlüğü’nün online tabanı olan webtapu’dan randevu sistemi ile her şey düzenli ilerliyor.  Tapu dairesi ise pandemi sürecinde yarı personelle çalışmasına rağmen iyi iş çıkardı. Arsanın ilk tapu kaydı 1970 yılından olduğu için dijitale aktarılmamış, dolayısıyla Tapu Müdürlüğü’nce arşivlerden bulundu kayıtlar. Bu konuda yine annemin evrak saklama ve arşivlemedeki düzenine minnettar kaldık çünkü eğer elimizde orijinal tarihli ilk tapu kopyası olmasaydı bu arama işleminin haftalar sürebileceğini belirtti tapudaki yetkililer. 

Hikâye bundan sonra başladı,
İntikal işlemi sırasında, zaten satış yapacağımız için ilgili belediyeden borcu yoktur yazısı ile rayiç belgesi almaya gittik. Bu belgeleri almak için öncelikle geçmiş yıllara ve içerisinde bulunduğunuz yıla dair tüm emlak vergilerinin ödenmiş olması gerekiyor.  Borcumuzu sorgulamak için beklediğimiz yetkili ilgili yıla dair döküm çıkardı, sonra ekranda bir düzeltme yaptı ve yeni dökümü bana verdi. Ama elimdeki kâğıtta yazan bilgilerde bir hata vardı.

Yıllarca fazladan ödenen vergi

Çünkü henüz birkaç ay önce geçmiş yılın emlak vergisini ben ödemiştim ve bu meblağın tam 3 katı idi. Zaten arsayı satmamıza en büyük etken yıllardır ödenen yüksek vergi miktarıydı. Orada ortaya çıktı ki biz aslında arsanın 1970 yılında alınan haliyle 289 metrekare üzerinden ödeme yapıyoruz. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Rakamlarda bir hata olduğunu arsanın bu denli küçülmemesi gerektiğini fark ettik.

Sonra ne mi oldu? 
Soluğu belediyenin istimlak bölümünde aldık. Beklenmedik bir hızla kayıtlarımıza ulaşıldı, arsanın bugüne kadar ne zaman ve ne kadar bölündüğüne, imar izni ile arsanın ada parselinin değişimine dair bilgiler görsel olarak bizimle paylaşıldı. 

Kamulaştırmalar sırasında belediyeden alacağımız da kalmış. Alacağımız Y.T.L. öncesi dönemden “yüz bir milyon” lira. O an hesaplamak mümkün değil. Hele bir de hesaplayınca kabul etmek hiç mümkün değil, çok sembolik bir rakam.  Ancak tüm bu bilgiler eşliğinde araştırınca yol payı, imarlı metrekare ve DOP payı gibi birçok kalemden haberdar olduk ve fark ettik ki 100 metrekareye yakın, yani mevcut arsadan daha fazlası kayıp. 

Satış için söz verilmiş, kaparo alınmış bir arsamız var.  Öte yandan aşikâr ki hakkımızı aramamız gereken bir durum söz konusu. Bunun üzerine varisler ortak bir avukatta karar kıldık, vekaletler verildi ve satış süreci öncesi hızla konu yargıya taşındı. Konu artık bölgenin asliye hukuk mahkemesinde, duruşma tarihi ise eylül. 
Ya gözden kaçsaydı?

Mahkemenin sonucunu sizlerle paylaşırım ancak biliyorum ki; burada tüm kabahat ben ve çekirdek ailemde. Biz ufacık bir işi bile kim bilir kaç kere kontrol eder, kurallara uygun yaşarken, babamızın alın teri olan bu mülkün akıbetini hiç araştırmamışız. Zahmet edip belediye kayıtlarını sorgulamamışız. 

Bu arsa bize babamızdan miras kalmıştı. Benim babam 40’lı yaşlarında stres sebepli sağlık sorunları nedeniyle vefat etti, son ana kadar da çok çalıştı. Ailesine hep değer verdi, çok sevdi çok sevildi.  Vedasının 30. yılında kendisinden kalan bir taşınmaz sayesinde bize olan düşkünlüğünü, bizim için ne kadar çabaladığını hatırlattı. Uzakta olsa da hem maddi hem manevi hala arkamızda olduğunu fark ettik.

Aslında tüm çabalarımızın, geleceği düşünmemizin, yatırım isteğimizin temelinde de bu yatmıyor mu? Zor zamanda evlatlarımızın yanında olabilmek. 

Ben de bu hikâye vesilesiyle bir babalar gününde kendi babamı sevgiyle yeniden anmış oldum.

Kayıtlara geçsin ki gerçekten muhteşem bir baba olduğu için öncelikle eşimin, ardından bu çok değerli “tabire” layık olan çocuklarına değer veren, onları seven tüm babaların gününü kutluyorum.

İyi pazarlar.


Yorum Yazın