CHP Sözcüsü Öztrak:

"Erdoğan şahsım vesayet rejimi, ülkemizi uçurumdan aşağı yuvarladı"

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
"Erdoğan şahsım vesayet rejimi, ülkemizi uçurumdan aşağı yuvarladı"
Abone ol
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında TBMM'de toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu'nun ardından parti sözcüsü Faik Öztrak açıklamalarda bulundu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında Merkez Yönetin Kurulu (MYK) toplandı. CHP Sözcüsü Faik Öztrak, parti genel merkezinde MYK'ya ilişkin olarak açıklamalarda bulundu.

Öztrak, bugün hayatını kaybeden Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk'e Allah'tan rahmet, ailesine ve Saadet Partisi camiasına başsağlığı diledi.

Bugün MYK toplantısını TBMM'de yaptıklarını bildiren Öztrak, toplantıda, ekonomi ve dış politika başlıklarını ele aldıklarını söyledi. TBMM'nin 27. Dönem 5. Yasama yılının başladığını da hatırlatan Öztrak, yeni yasama yılının hayırlı olmasını diledi.

TBMM'nin etkin bir şekilde çalışmasına çok ihtiyaç olduğunu vurgulayan Faik Öztrak, "Çünkü 'Türkiye'yi uçuracak' diye pazarlanan Erdoğan şahsım vesayet rejimi, güzelim ülkemizi uçurumdan aşağı yuvarladı. Biz bu ucube rejimin Türkiye Cumhuriyeti'nin genlerine ters olduğunu, fıtratına ters düştüğünü hep söyledik. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 'Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.' düsturuyla kurulmuştur. Devlet tek bir kişinin değil halkın devletidir ve bu devletin en güçlü taşıyıcı kolonu Gazi Meclisimizdir." diye konuştu.

"Bu kutlu hedefe ulaşacağız"

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin milletin derdine çözüm bulmadığı gibi refah da getirmediğini savunan Öztrak, şöyle devam etti:

"Erdoğan şahsım hükümetinin işbaşı yaptığı 10 Temmuz 2018'den bu yana tam 84 tane Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayımlandı. Bunun 53'ü önceki kararnameleri değiştirmek için yayımlandı. Yani her 10 kararnamenin 6'sı, öncekileri düzeltmek amacıyla çıkarıldı. Üç yılın sonunda bu ucube tek adam vesayet rejiminin Türkiye'ye verecek hiçbir şeyi olmadığını anladık. Milletin sorunlarını çözmek bir yana milletin üzerinde koca bir yük olduğunu gördük. Artık şu hakikat anlaşılmıştır, Türkiye'mizin en büyük güvencesi, geçmişte olduğu gibi bugün de yarın da milletimizin iradesi ve o iradenin tecelli ettiği TBMM'dir. Bu anlayışla biz de milletimiz de pespaye şahsım vesayet sisteminden kurtulmak istiyoruz. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında, denge, denetimi sağlayacak, cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracak, ülkemizi huzura ve refaha kavuşturacak yepyeni, güçlendirilmiş ve her türlü vesayetten arındırılmış parlamenter sistemi, bu ülkeye getirmekte kararlıyız. Millet İttifakı'nın iktidarında, milletimizin her kesiminden, demokrasi ve özgürlük aşığı dostlarımızla beraber bu kutlu hedefe ulaşacağız."

"Bu üst üste ikinci zam"

Yoksulun yorganının kış gelmeden yırtıldığını belirten Öztrak, önümüzdeki kışı, "kara kışa" çevirecek zamların sağanak olup yağmaya başladığını söyledi. Bu hafta benzinin vergisiz fiyatına 29, LPG'ye ise 71 kuruş zam yapıldığını belirten Öztrak, "Benzin zammı eşel mobil kullanılarak şimdilik pompaya yansıtılmadı. Ama fahiş LPG zammı yansıtıldı. Dün yine sanayide ve elektrik üretiminde kullanılan doğal gaza yüzde 15'lik zam geldi. Bu üst üste ikinci zam." diye konuştu.

Kış gelirken elektrik zamlarının da elinin kulağında olduğunu söyleyen Öztrak, yakında petrole yapılacak zamların bire bir pompaya yansıtılacağını savundu. Merkez Bankasının faiz indirimini eleştiren Öztrak, şöyle devam etti:

"Son üç haftada milli paramız, ABD doları karşısında yüzde 6,5 değer yitirdi. Bu, iğneden ipliğe her şeye yeni zamların yolda olduğu anlamına geliyor. Kurdaki son hareketlenmenin, önümüzdeki dönemde enflasyona yapacağı katkı 1 puanı aşacak. Bunu da ben demiyorum, Merkez Bankası'nın daha önce yaptığı çalışmalar söylüyor ama Merkez Bankası koltuğunda oturan saray komiseri reisini aratmıyor. 'Bu işi ben yapmadım, kurdaki yükselişin çoğu FED kararından kaynaklandı' diyor. Madem TL'deki değer kaybı, ABD Merkez Bankası kararından kaynaklandı, o halde son üç haftada Türk lirası neden Bulgar levasına karşı yüzde 4,3, İran riyaline karşı yüzde 6,5, Pakistan rupisine karşı yüzde 5,3 değer kaybetti? Bulgaristan, İran, Pakistan Merkez Bankaları, Türk parasını pul edecek hangi kararı aldı? Milletimizin aklıyla daha fazla alay etmeyin. Milletin canı zaten burnunda. Bir de milletin sabrını siz zorlamayın."

"Mutfaklardaki yangın büyümeye devam edecek"

Milletin yaz gününde bile sebzeye, meyveye yaklaşamadığını, kış gelirken konserve yapamadığını anlatan Faik Öztrak, mutfakların "yangın yeri" haline geldiğini ileri sürdü. Öztrak, şunları kaydetti:

"Yasayla ülkede enflasyonu önleme görevi verilen Merkez Bankası'nın itibarını yerle bir edip etkisizleştiren Erdoğan şimdi çıkmış, 'Ben yapmadım, zincir marketler yaptı.' diyor. Zincir marketlere göstermelik racon kesiyor. Bu şekilde kendi yanlışlarının üstünü kapatacağını sanıyor. Bir kere bu zincir marketleri büyütüp, bu günlere getiren, bizzat Erdoğan'ın kendisi. Kaldı ki Erdoğan'ın tarımı emanet ettiği beceriksiz Bakanı, bir zincir marketten transfer etmişti. Yine aynı Tarım Bakanı'nın yardımcısı da bir başka zincir market de üst düzey yöneticiydi. Kurda kuzu emanet edilir mi? İşte bu anlayışın elinde, Türk tarımının hali ortada. Çiftçilerimiz girdi maliyetleriyle ürün fiyatları arasında eziliyor. Son bir yılda, DAP gübrenin fiyatı yüzde 142, ÜRE gübrenin fiyatı yüzde 120 zam gördü. Şu anda azotlu gübrede çok büyük bir kriz var. Bu gübrelerde fiyatlar artık anlık değişiyor. Ne yazık ki bu büyük zamlarla çiftçilerimiz tarlalarına gübre atamayacak. Gelecek yıl verim daha da düşecek. Mutfaklardaki yangın ise büyümeye devam edecek. Yine besicilikle uğraşan üreticilerimizin hali de perişan. Yeme artık para yetişmiyor. Son bir yılda, etlik piliç yeminin fiyatı yüzde 62, yumurta yeminin yüzde 46, besi yemininin fiyatı yüzde 53 zam gördü. Üretici bir litre sütle 1,5 kilo yem alması gerekirken şimdi bir litre sütle ancak 1 kilo yem alabiliyor. Döviz kurlarındaki artışla bu maliyetler daha da katlanacak. Ama bunlar Erdoğan'ın umurunda değil, kendi sorumluluğunu zincir marketlere yüklemeye çalışıyor. 'Fahiş fiyat artışları.' deyip fiyat etiketlerini suçluyor. Göstermelik denetim ve cezalarla milleti uyuturum sanıyor. Başarılı yol bulur. Başarısız bahane bulur. İşte 19 yıllık yönetiminin sonunda, Erdoğan'ın hali tam da bu."

Öztrak, gıda fiyatlarındaki yükselişe dikkati çekti. Öztrak, "Tarımı bitireceksin, çiftçiyi perişan edeceksin. Tarladan sofraya gıda tedarik zincirini güvence altına almayacaksın. Yıllarca esnafımızı zincir marketlere ezdireceksin, sonra da çıkıp marketlerdeki fahiş fiyat etiketlerini suçlu ilan edeceksin. Allah aşkına, 19 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor?" diye sordu. Öztrak, şöyle devam etti:

"Bugün, paramız pul olduysa mutfaklar yangın yerine döndüyse millet pahalılıktan yıldıysa Erdoğan şahsım hükümetinden sıdkı sıyrıldıysa sebebi bellidir. Beceriksiz Erdoğan şahsım hükümeti sebep, hayat pahalılığı sonuçtur. Bir hükümetin başarısı millete verdiği sözleri ne kadar tutabildiğiyle ölçülür. Erdoğan şahsım hükümeti, millete verdiği sözleri tutmayan, vaatlerinin altında ezilen bir hükümettir. 2023 için vadettikleri milli gelir hedeflerini, kişi başına gelir hedeflerini, ihracat hedeflerini son yayınladıkları Orta Vadeli Program'da yarı yarıya düşürdüler. İşsizlik hedefini de ikiye katladılar. Ama hala sıkılmadan 2023 hedeflerine ulaşmaktan bahsedebiliyorlar. Erdoğan şahsım hükümeti, millete vadettiği hedeflerin yarısına bile ulaşamayan bir hükümettir. Memuruna seçimde verdiği taahhütleri de tutmayan bir hükümettir. 3600 ek göstergeden hala haber yok. Genel Başkanımız 'Yapacaksanız yapın, yoksa biz yapacağız' diyor. AK Parti’nin Grup Başkanvekili ise çıkıyor, parayı salgınla mücadele için harcadıklarını söylüyor. Yandaş müteahhitlere dolarla avroyla verdiğiniz garantileri, pandemi, salgın demeden sektirmeden ödediniz. Memura vadettiklerinizi yerine getirmeye gelince mi pandeminin arkasına sığınıyorsunuz? 3600 ek göstergeyi vadettiğiniz gibi derhal verin. Veremiyorsanız da o koltukta oturmayın."

Son üç haftada dolar kurundaki 58 kuruşluk artışın sadece fiyat etiketlerini değil, Türkiye'nin dış borç yükünü de şişirdiğini ileri süren Öztrak, dış borç yükünün son üç haftada 260 milyar lira birden arttığını savundu. Bu paranın milletin cebinden çıkacağını dile getiren Öztrak, ihalelerin ve verilen garantilerin dövizle yapılmasının millete ihanet olduğunu ileri sürdü.

Öztrak, "Son 19 yılda ülkede satıp, savmadık hiçbir şey bırakmadılar. Ülkenin geçmişini sattılar. Geleceğine de beşli çete adına ipotek koydular." dedi.

İktidarın "rant havuzlarını dolduracak" yeni kaynaklar bulmak için şimdi de organize sanayi bölgelerini (OSB) vesayet altına almaya çalıştığını iddia eden Faik Öztrak, şöyle konuştu:

"Hazırladıklarını duyduğumuz yasa tasarısıyla sarayın valileri OSB’lerin başkanlığına geçecekmiş. OSB’lerin özerkliğini bitirecek bu düzenlemeden, sanayicilerimiz son derece rahatsız. Nasıl olmasın? OSB’lerin en büyük gelir kaynağı olan, OSB’lerde arazi tahsisine artık valiler, kaymakamlar, yani saray karar verecek. Anlaşılan şimdi de OSB’lerin fişini çekmeye hazırlanıyorlar. Siz, OSB’lerle uğraşacağınıza, öğrencilerimizin yurt sorununu çözsenize. Gençler 'Yurt yok.' diye bar bar bağırıyor ama Erdoğan ve bakanları, 'Yurt sorunu yok.' diyor. 19 yıldır öğrencilerimize yeterli sayıda yurt yapmayanlar, 5 milyon Suriyeliye ülkemizi yurt yaptılar. Biz, boşuna demiyoruz 'Bunlar el iyisi' diye. Bunların sevmediği bir tek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve tabii ki hakkını arayan gençlerimiz."

"İdlib kazan gibi kaynıyor"

Bu arada, Hatay’ın yanı başında İdlib'in kazan gibi kaynadığını belirten Öztrak, İdlib'in Birleşmiş Milletler (BM) yazışmalarında bile "Dünyanın en büyük terörist çöplüğü" olarak tanımlandığını savundu. Bu mesele sulh içinde çözülmezse Türkiye'yi çok büyük sıkıntıların beklediğini ileri süren Öztrak, "Askerlerimiz, Suriye rejim güçleriyle İdlib’deki terörist gruplar arasında sıkışmış durumda. Geçen yıl Suriye ve Rus uçaklarının bombardımanında 36 askerimiz şehit oldu. Yine son günlerde Rus uçaklarının askerlerimize yakın yerlere hava saldırıları düzenlediği anlaşılıyor. Geçtiğimiz yıl yaşanan felaketin tekrarını bu ülke, bu millet artık kabul etmez." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İdlib’i konuşmak üzere bir kez daha Putin ile görüştüğünü anlatan Öztrak, şunları kaydetti:

"Geçen sefer, 36 askerimiz şehit olduğunda, Kremlin kapısında bekletilmişti. Şimdi de ortak basın toplantısı yapmadan nelerin görüşüldüğünü, hangi kararların alındığını kamuoyuyla paylaşmadan uçağında yandaş gazetecilere demeç vermekle yetinerek geri döndü. Beyefendi, İdlib’i konuşmaya Rusya’ya gidiyor. Sahadaki askerlerimizin hayatını ilgilendiren, önemli konular görüşülüyor. Ama toplantı heyetinde Milli Savunma Bakanı yok. Yine Suriye’den, Libya’ya, Karabağ’dan Azerbaycan’a kadar, dış politikamızı yakından ilgilendiren konular konuşuluyor. Yanında Dışişleri Bakanı da yok. Allah aşkına. Bu nasıl bir devlet yönetimidir? Anlaşılan Erdoğan, Putin ile yaptığı görüşmeyi, nedense kendi kabinesinden bile saklıyor. Hayırdır? Biz Erdoğan’ı bir kez daha uyarıyoruz. Tüm Türkiye’ye geçen yıl yaşattığınız zilletin tekrarını kaldırmamız mümkün değildir. Askerimizin yanına, yöresine düşecek her bombadan, sırtına sıkılacak her terörist kurşunundan sadece Ruslar, Suriye rejim güçleri veya teröristler değil, siz de mesul olursunuz. Çünkü askerimizi hava savunma sistemi olmadan, Suriye rejim güçleri ile eli kanlı teröristlerin arasına tampon gibi koyan sizsiniz. Hakikaten 2,5 milyar dolar verip aldığımız S-400’ler nerede? Bu füzeleri, Reyhanlı’da neden konuşlandıramıyorsunuz? Elinizi kim tutuyor? S-400’leri paketinden çıkaramayanlar, şimdi Rusya’nın gönlünü hoş etmek için, ikinci bir S-400 alımından bahsediyorlar. Siz önce, aldığınız ilk S-400 paketini sahaya sürün de bir görelim. Bugün kullanamadıktan sonra bu silahın kime ne faydası var?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretini de eleştiren Öztrak, Erdoğan'ın Amerikan televizyonunda yaptığı açıklamalara rağmen ABD Başkanı Joe Biden'dan randevu alamadığını savundu. Öztrak, şöyle devam etti:

"Amerikan Başkanı'ndan randevu koparamayınca da keskin bir dönüş yaptı. Önce New York’ta, sonra da Türkiye’de cami avlusundan 'İlişkiler hayra alamet değil' diyerek Washington’a ucu yanık mektup gönderdi. Sonra yine döndü, bu kez Roma’da G20 toplantılarında Biden’la yapacağı ikili görüşmeyi parlatarak millete hava atmaya kalktı. Orada topu topu 19 ülke var. Hepsinin birbiriyle ikili görüşme yapması normaldir. Ama bari bu sefer yelkenleri suya indirme. Bir defalık da olsa dik dur."

Faik Öztrak, iktidara gelmeleri durumunda yapacakları icraatlarından da bahsetti. Türkiye'nin büyük bir ülke olduğunu ve ülke iyi yönetilirse her sorununun çözümünün bulunduğunu aktaran Öztrak, "İlk seçimde, biz işbaşına geleceğiz. Milletimiz, rahat bir nefes alacak. Büyük bir kucaklaşma olacak. Endişeler, son bulacak. Artık kimse bu milletin fertlerini bölüp, parçalamayacak." diye konuştu.

Soruları yanıtladı

Faik Öztrak, açıklamalarının ardından soruları da yanıtladı. Kürt sorunu ile ilgili Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklaması ve daha sonra HDP'den yapılan "Anayasanın ilk 4 maddesi değiştirilmezse Kürt sorunu tartışılamaz." yorumu hatırlatılarak "Bu sorunun çözümü için ilk 4 maddenin değiştirilmesi mi gerekiyor?" sorusu sorulan Öztrak, "Bu sorular nasıl bize sorulabiliyor anlamakta güçlük çekiyorum." dedi.

Öztrak, "Bir odalar birliği kongresinde Genel Başkanı'mız, anayasanın ilk dört maddesini tek tek sayarak 'Bunlar bizim kırmızı çizgimiz', bizim ağzımızdan laf bir kere çıkar. Bu konudaki tavrımızı Genel Başkanımız defalarca dile getirdi. Bunun anlaşılması için daha kaç kere söylememiz gerekiyor. Bu soruları gidecekler, Cumhur İttifakı'na soracaklar." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bugün Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) yaptığı konuşmasında gıda fiyatlarındaki yükselişle ilgili açıklamaları sorulan Öztrak, şunları kaydetti:

"Hem 'Ekonominin sorumluluğu bize ait.' diyeceksin arkasından da kuraklıktan, hava şartlarından, iklim koşullarından söz edeceksin. Daha önce ne diyordu, 'Fahiş fiyat artışları, zincir marketler...' diyordu. Ben açık söyleyeyim, ne dese bugünkü pahalılığı, hayat pahalılığını açıklayamaz. Çıkacak, diyecek ki 'Biz hata yaptık. Merkez Bankasının itibarını sıfırladık, rezervlerini sıfırladık.' Yani bugün yine bakıyorum '120 milyar dolar rezervimiz var.' Bu rezerv, brüt rezerv. Bu rezervden Merkez Bankasının kısa vadede ödeyeceği borçları düşeceksin, o zaman baktığında Merkez Bankasının kasasının 40-50 milyar dolar açığı var. İşte bunların konuşulması lazım. Bu konularda milletten özür dilenmesi lazım, ondan sonra da bir an evvel devletten çekilmek, seçime gitmek lazım. Tekrar söylüyorum, hayat pahalılığı sonuç, Erdoğan şahsım hükümeti sebeptir."

 


Yorum Yazın