Erdem Beliğ Zaman, Türkiye'deki Yahudi Tiyatrosu sempozyumunun seyir defterini tuttu

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Erdem Beliğ Zaman, Türkiye'deki Yahudi Tiyatrosu sempozyumunun seyir defterini tuttu
Abone ol
5-6 Mayıs tarihlerinde Türkiye Tiyatro Vakfı´nın önderliğinde Pera Müzesi´nde Türkiye Yahudi Tiyatrosu başlıklı bir sempozyum gerçekleşti. Muhalif yazarlarından Erdem Beliğ Zaman bu iki günlük sempozyumun güncesini Şalom’a yazdı.

Sempozyum yüz yaşındaki Cumhuriyet tarihi için bir ilkti. İlk kez bir ana konu olarak Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu üzerinde durulmuş ve bu konudaki muhtelif uzmanlar bildiriler sunmuştu.

Erdem Beliğ Zaman’ın Türkiye Tiyatro Vakfı’na teşekkürlerini sunmasıyla başlayan bu özel etkinlik hakkındaki yazısının bir bölümü şöyle:

Sempozyumun açılışındaki ilk konuşmayı Pera Müzesi’nin müdürü Özalp Birol yaptı. Akabinde sırasıyla kürsüye Türkiye Tiyatro Vakfı’nın başkanı Esen Çamurdan, Don Juan Archiv Wien’den Suna Suner ve Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu’nun mümtaz temsilcisi İzzet Bana çıktı ve konuşma yaptı.

Sempozyumda Neler Konuşuldu?

Sefarad Tiyatrosu’nun dünyadaki en mühim araştırmacısı olarak bilinen Elena Romero şüphesiz sempozyumun kraliçesiydi. Bir ameliyatını ertelemek suretiyle ta Madrid’den Türkiye’ye geldi. ‘Osmanlı İmparatorluğu’nda Sefarad Tiyatrosuna Genel Bakış’ başlıklı İspanyolca okuduğu bildirisiyle sempozyumu açtı. Kendisine moderatör olarak Rivka Bihar Waldman eşlik etti. Aynı zamanda Rivka Hanım, bütün sempozyum programı boyunca harika İspanyolcasıyla, teklemeden ve beklemeden, İspanyolcadan başka dil konuşamayan efsanevî hocaya tercümanlık da yaptı.

Verilen öğle arasından sonra Kudüs’ten gelen David Bunis Hoca, 18.-19. asır Judeo- Espanyol skeçlerin dilinin hususiyetlerinden bahsetti. Hemen ardından yine Kudüs’ten gelen Yitzchak Kerem Hoca, 19. asırdan 20. asrın ilk çeyreğine kadarki devirde Yunan Yarımadasında icra edilen Sefarad Tiyatrosu hakkında bildiri sundu. Bu oturumda üçüncü bildiriyi takdimi planlanan Mukadder Yaycıoğlu ise Ankara’dan sempozyuma katılamadı ve dolayısıyla ikinci günün ilk oturumunun moderatörlüğünü de yapamadı. Oturumun sonunda David Bey ile Yitzchak Bey arasında bir laiklik-muhafazakârlık ekseninde vuku bulan bir Ladino-İbranice münakaşası yaşandı. Münakaşa tiyatrodan lisana doğru saptı ve dinleyicilerin hayret dolu bakışları arasında bitti. Bu oturuma Haldun Dormen de dinleyici olarak katıldı.

İlk günün son oturumunda moderatör İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü hocalarından Kerem Karaboğa idi. Bu oturumda Ⅱ. Cihan Harbi’nden sonra Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu’ndan bahsedildi. Oturumda önce İzzet Bana konuştu. Derlediği üç yüz küsur piyesi konularına kadar tasnif etmişti. Ciddi bir afiş, ilan ve piyes koleksiyonu toplamıştı. 1973 senesinden itibaren zaten bizzat içinde bulunduğu Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu’nu; oynadığı piyeslerle, sahne aldıkları yerlerle, mühim isimleriyle beraber anlattı ve 2023 senesine kadar geçirdiği süreci ele aldı. İkinci olarak sözü alan Verda Habif, İstanbul Üniversitesi’nde hazırladığı doktora tezinden hareketle 1947’den milenyuma kadarki süreçte Sefarad Yahudilerinin tiyatrosunun pratiklerine teferruatiyle değindi. Çalışmalarında İzzet Bana’ya da yardımcı olan Verda Hanım şüphesiz, günümüzün en mühim Türk Yahudi’si tiyatro araştırmacılarından. Oturumun ve günün son konuşması için kürsüde Rivka Bihar Waldman vardı. Rivka Hanım, 2008’den itibaren bizzat gördüğü, seyrettiği piyesleri ve içinde bulunduğu Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu ortamlarını nakletti. Aynı zamanda, “Artık Türkiye’deki Yahudi Tiyatrosu’nun dili Türkçedir ve Türkçe olarak devam edecektir, etmelidir…”, çıkarımında da bulundu.

Bu oturumda, seyirciler arasında bulunan Forti Barokas’ın adı sıklıkla zikredildi. Zira Forti Hanım bitmek bilmez bir aşk ve enerjiyle yıllarca türlü güçlüklere göğüs gererek sanatını icra etti.

 

Erdem Beliğ Zaman’ın Şalom’de yer alan yazısının tamamını okumak için tıklayınız. 


Yorum Yazın