Emel Seçen Kaleme Aldı: Elma!..

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Emel Seçen Kaleme Aldı: Elma!..
Abone ol
"Kadının Adı Yok! Bu kitabı ilk okuduğumda ergendim, o dönem için son derece sıra dışıydı, hemen görmek istedim rahmetli Duygu Asena’yı. Hiç tanıma fırsatım olamasa da yaşadığımız süreçte otobüs, minibüs fortçularından tutun da büyüdükçe STK’lar içinde birçok vaka gördüm, şahit oldum..." Böyle diyor Emel Seçen bugünkü yazısında...  Toplumda büyük infiale neden olan Elmalı Davası'ndan, bir kadın olarak kendi yaşadıklarına kadar örnekler vererek bu ülkede kadın olmanın ne zor olduğunu anlatıyor...

Emel Seçen'in kaleme Aldığı, "Elma!.." başlıklı makalesi şöyle:

“Bindik bi alamete gedeyoz gıyamete
Yerel ve genel seçim.
Seçin bakalım seçin.
Ki dön baba dönelim,
Aynı yere gelelim.
Çete çeteye çatmış.
Çete çete içinde,
Battık buruna kadar
Cafer getir peçete
Amanieyynn”


1999, Rahmetli Cem Karaca’nın Uğur Dikmen, Moğollar’ın davulcusu rahmetli Engin Yörükoğlu ve bağlamada Cahit Berkay ile hazırladığı son albümünün adı “Bindik Bir Alamete…”

Elmayı, Âdem’e Havva yedirdi.
O sebepten cennetten oldu, o yüzden tam yutkunduğun yerde ki o elmanın parçasıdır ve durmaksızın hatırlatır.
KADIN, düşmandır!
Kadından olan da!

Kadının Adı Yok! Bu kitabı ilk okuduğumda ergendim, o dönem için son derece sıra dışıydı, hemen görmek istedim rahmetli Duygu Asena’yı. Hiç tanıma fırsatım olamasa da yaşadığımız süreçte otobüs, minibüs fortçularından tutun da büyüdükçe STK’lar içinde birçok vaka gördüm, şahit oldum. 

Daha geçtiğimiz hafta sonu Kanal İstanbul etkinliği için birinci etap Bakırköy’den, Küçükçekmece’ye ikinci etap basın açıklamasına yetişmek isterken metrobüs çıkışında bir adamın beni takip ettiğini ve tuhaf hareketler yaptığını fark ettim. Durdum ve döndüm geriye “Ne bakıyorsun, ne takip ediyorsun?” dedim. Adam bir irkildi, diğer insanlar bakarken de tek söylediği “Ben yolumda gidiyorum tövbe tövbe” oldu.- Tabii, tabii kesinlikle öyledir o yüzden deminden beri ilerlemeyip, bekliyorsun! dedim. Önümdeki adam şiddetimden adama doğru yöneldi önce ama gücüm sesimden yansımış olmalı ki o yoluna devam etti. Biraz daha adamın üzerine giderek ve de söylemlerimi bağırarak iletince, yolunu değiştirdi. Küçükçekmece tarihi köprüye geldiğimde biz diğer arkadaşlar ile buluşmayı beklerken, baktım tekrar dönmüş kenardan kenardan bakıyor. Sonra yürüdü gitti.

Bakın, İstanbul’da doğup büyüyen belli bir aile terbiyesi ve kendi otokontrolünü sağlayan bir bireyim. Kadınım, üstelik de “Kadının Adı Yok” kitabını okuduğum yaşta değilim. Üzerimde dekolte kıyafet de yok. Üstüne üstlük uzun beyaz bir etek… Söz konusu bu değil ama huzur vermezler. Gözleri ile yerler, çünkü bu ülkenin erkeklerinin çoğunun beyinleri ile ürolojik bölge yer değiştirmiştir. Maldır, önce karşısındaki.

Esas mesele, pazarda bile altmış yaşındaki teyzelere sarkan insanlar gördüm. Kediye bile tecavüz edenden ne bekleyeceksin? İki hafta önce Cerrahpaşa’da bir kadın buldu, hayvanın şaftı kaymış, veteriner bile ağlamış kurtarmaya çalışıp, “bunu yapan insan olamaz!” derken…
Dolayısı ile
Kadın, dünyayı güzelleştirendir.

KADIN’ı sevmiyorlar ve günler geçip, temmuz ayının başına doğru gelirken İstanbul Sözleşmesi çıkıyor karşımıza.

Bugün olanlar kadın üzerinden aslında savunmasız durumda olan her canlıyı kapsıyor. Bunun içinde LGBT+ dâhil.

İnsan sevmeyen, hayvan sevemez. Sevmeyi bilmeyen hiçbir olguyu kabul edemez, yok sayar.

“Başı açık kadın perdesiz eve benzer” ve “Kadın cinayetleri abartılıyor” diyen bir iradenin kurmayları iktidarlıkları boyunca sövüp durdular.

Ankara, unutmaz mesela: “KADIN AHLAKLI OLSUN, KÜRTAJ YAPMAK ZORUNDA KALMASIN!”

Edepli olacak buna mahal vermeyecek ya da normal bir cinsel ilişkide bile sayaç tutacak kadın profili herhalde, aman ha!

Bülent Arınç: KADINSA O DA İFFETLİ OLACAK. MAHREM NAMAHREM BİLECEK. HERKESİN İÇERİSİNDE KAHKAHA ATMAYACAK. BÜTÜN HAREKETLERİNDE CAZİBEDAR OLMAYACAK.

Vecdi Gönül: TÜRK KADINI EVİNİN SÜSÜDÜR.
Bu evin perde formatı oluyor belki.

Ayhan Sefer Üstün: TECAVÜZCÜ, KÜRTAJ YAPTIRAN TECAVÜZ KURBANINDAN DAHA MASUM.
ANASI TECAVÜZE UĞRUYORSA NEDEN ÇOCUK ÖLSÜN? ANASI ÖLSÜN! diyen Melih Gökçek ve toplumda genel kadın profiline bakışın zihniyeti, erk konumundakiler.

Antalya, Elmalı Davası'ndaki karar mercileri…

Sadece şunu söylemek istiyoruz:



Ensar Vakfı soruşturması, 45 öğrenciye tecavüz vakasında, Ensar Vakfı'nın soruşturulması reddedildiğinde bu ülkeyi temsil eden, seçilmiş bakanların girdiği tebrik kuyruğu.

Bu kuyruk, sizin ve diğer tarafta ise masum çocuklarımızın, geleceğimizin ahlak ve değer sisteminin net resmi. O Gazi Meclisin içerisinde, bu ülkenin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün, Kurtuluş Savaşımızın nişanesi olarak dünyada tek olarak çocuklarımıza hediye etmiş olduğu 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI’mızı yok saymış olduğunuzun resmi.

Antalya’da Terracity AVM’de yer alan o muhteşem HAVVA HEYKELİ hangi partiden, hangi düşünceden olursanız olun, bu ülkede KADIN olgusuna bakış ve değer biçiminiz. Çünkü burada elmayı, Havva yemiş!

Tam iki ay önce göreve gelen üstelikte kadın daha şefkatli, merhametli olur diye düşündüğümüz Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı, bunu tescilledi. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında, koltuk değişiminde göreve gelişinin ilk icraatı olarak tarihe geçti. Ramazan ayındayız, diyerek çikolata vermedi, vereceği kitabı da bir sonraki gelişine sakladı. Ama en saklanması gereken bir gerçeği dünyaya duyurdu. O masum sübyanın koruma altında olduğunu ifşa etti.

Durum, bu pencereden bakılırsa Antalya, Elmalı’daki ve tüm çocuklarımızın yardımcısı olsun.

Biz de hep beraber bir kez daha düşünelim. Unuttuklarımızı hatırlayarak ve bizi yönetenlerin, yönetmeye aday olanların mozaikleri içinde; tüm yoksunluk ve yokluklar içinde Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün sözünü hatırlayarak:

“VATANI KORUMAK, ÇOCUKLARI KORUMAKLA BAŞLAR!”
 


 


Yorum Yazın