Şu günlerde otomobil piyasaları inanılmaz bir hareketliliğe sahip. Her geçen gün yeni bir elektrikli otomobil markası Türkiye pazarına açılıyor. Var olan markalar yeni elektrikli modellerini afişlerde, sosyal medyada videolarla tanıtma yarışına giriyor. Bu eğilimden Türkiye’de geri kalmadı ve bildiğiniz üzere 2023 yılında ilk yerli elektrikli otomobilimizi tanıttık.
Elektrikli otomobiller Türkiye’de de ilk çıktığı günden beri yoğun talep gördü, hatta 2023 yılında 2022’ye oranla 9 kattan daha fazla elektrikli araç satışı gerçekleşti. Tabi tüm dünyada elektrikli araçlarla ilgili yaşanan bu hızlı dönüşümün bir sebebi var. Elektrikli araçların iklim değişikliği ile mücadelede, karbon emisyonlarının azaltımında büyük bir rol oynayacağına inanılıyor. Bu görüşün yanında tabiki her zaman olduğu gibi karşıt görüşler de var. İki farklı görüşün de haklı yanları olduğunu düşünüyorum. Peki elektrikli araçların iklim değişikliği ile mücadelede artıları ve eksileri neler?
Elektrikli araçların artıları oldukça bariz ve uzun bir listeye ihtiyacımız yok. Elektrikli araçlarda fosil yakıt yerine elektrik kullanılması araçların kullanımı sırasında emisyon salınım seviyelerini neredeyse sıfıra düşürüyor ve şehirlerde hava kirliliğinin başlıca sebebi ortadan kalkmış oluyor. Dünya çapında tüm karbon emisyonlarının yaklaşık %25’inin ulaşım sektörü kaynaklı olduğu düşünüldüğünde tam anlamıyla elektrikli araçlara geçişin etkisi gerçekten çok büyük olacaktır.
Bu noktaya kadar bu teknolojinin savunucuları da karşıtları da hem fikirdir diye düşünüyorum. Asıl tartışmalı noktalar ise elektrikli araçların üretim süreçlerinde ne kadar karbon salındığı ve bu araçların şarj edilmesi. Öncelikle üretim sürecinden başlayalım. Elektrikli araçların en önemli komponentlerinden biri bataryasıdır ve bu bataryalar lityum, kobalt veya nikel gibi metallerden elde edilir. Bu metallerin işlenme süreçlerinde çok ciddi oranlarda karbon salınımı ortaya çıkar.
1 ton lityum = 5 – 15 ton karbon
Bazı araştırmalara göre ise elektrikli araçların üretiminde benzinli veya dizel araçların üretimine kıyasla %60 daha fazla karbon açığa çıktığı belirtiliyor.
Diğer bir konu ise şarj için kullanılan elektrik enerjisinin üretim şekli. Bu konu oldukça önemli çünkü kömür ile üretilen elektrik enerjisi kullanılarak şarj olan bir aracın emisyon değerleri ciddi derecede artar. Örnek olarak Norveç’te şarj edilen bir elektrikli araba neredeyse sıfır emisyon ile şarj olur çünkü Norveç elektrik enerjisinin büyük çoğunluğunu yenilenebilir enerjiden üretir. Ancak elektrik enerjisinin büyük çoğunluğunu kömür yoluyla üreten Çin’de şarj olan bir araç benzinli bir aracın yarattığı emisyonun üçte ikisi kadar emisyon yaratır. Bu faktörler göz önüne alındığında bir aracın elektrikli olup olmadığı kadar, araçta kullanılan elektriğin üretim şekli de büyük önem taşıyor. Konu ile ilgili ABD’de başlatılan müthiş inovatif bir proje dikkatimi çekti. Yayınlanan bu uygulamada elektrikli aracın şarj edilmesinden sonra kullanıcılar kendi telefonlarından öz önce araçlarını şarj ettikleri elektriğin üretim kaynaklarını görebiliyorlar. Bu sayede hangi sarj istasyonundaki elektrik enerjisinin çevre dostu, hangisinin fosil yakıt kaynaklı olduğu görülebiliyor. Bu alanda ülkemiz de oldukça hızlı bir gelişim gösteriyor kendi değerlendirmeme göre. Aşağıda 2023 Kasım ayının sonu itibariyle elektrik üretim yöntemlerinin dağılımını görebilirsiniz:
Kaynak: T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Sürdürülebilir enerji yollarıyla elektrik üretiminde birçok gelişmiş ülke ile yarışır konumdayız. Kömürden elektrik üretimi ülkemizde üçüncü sıraya kadar gerilemiş durumda. Gerekli girişimlerin yapılması durumunda belki de ABD’deki örneklerin ülkemizde de çoğalması mümkün olur.
Elektrikli araçların verimliliği ve amaca hizmet etmesi konusuna dönersek, bu dönüşümün büyük bir savunucusu olarak şunu itiraf etmeliyim ki günümüzde vadedilen fayda sağlanamıyor. Ancak kabul etmeliyiz ki bu bir süreç. Tüm ülkeler ve özel sektörlere bu dönüşümün tamamlanması için zaman verilmeli. Elektrik yoğunluklu enerji sistemlerine geçişte yukarıda da belirttiğim gibi en önemli noktalar üretim süreçlerinin geliştirilmesi ve emisyonlarını azaltacak bir yöntemin bulunması. Bunun yanında belki de bundan da önemlisi elektrik üretim kaynaklarının yüzde yüz oranda yenilenebilir kaynaklardan sağlanması.
Yorum Yazın