CHP: Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerekir

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
CHP: Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerekir
Abone ol
CHP’li TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeleri, ‘Türkiye Varlık Fonu 2022 Hesap ve Tablolarının Denetimi ile İlgili ‘Ek Görüş Raporu hazırladı. ‘TVF, denetim raporlarının da portföy şirketlerinin denetim raporlarının konsolide edilmesinden ve ilgili raporlarda tespiti yapılan hususların bir kez daha ifade edilmesinden ibarettir’ görüşüne yer verilen CHP’nin raporunda, ‘Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş.’nin Türkiye Varlık Fonu’nun ve bu fon bünyesinde kurulacak alt fonların ve şirketlerin denetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olması Anayasal şarttır’ denildi. CHP, “Türkiye Varlık Fonu, buna bağlı alt fonlar, şirket ve alt şirketler; kurulma, yönetilme, kaynak tahsisi-finansman, denetlenme açısından tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir. Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerekir”.

Hülya Özmen- Muhalif Özel

CHP’li TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyeleri, ‘Türkiye Varlık Fonu 2022 Hesap ve Tablolarının Denetimi ile İlgili ‘Ek Görüş Raporu hazırladı. ‘TVF, denetim raporlarının da  portföy şirketlerinin denetim raporlarının konsolide edilmesinden ve ilgili raporlarda tespiti yapılan hususların bir kez daha ifade edilmesinden ibarettir’ görüşüne yer verilen CHP’nin raporunda, ‘Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş.’nin Türkiye Varlık Fonu’nun ve bu fon bünyesinde kurulacak alt fonların ve şirketlerin denetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olması Anayasal şarttır’ denildi. CHP, “Türkiye Varlık Fonu, buna bağlı alt fonlar, şirket ve alt şirketler; kurulma, yönetilme, kaynak tahsisi-finansman, denetlenme açısından tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir. Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerekir”.

CHP’nin Plan ve Bütçe Komisyonu Sözcüsü İzmir Milletvekili Rahmi Aşkın Türeli, Malatya Milletvekili   Veli Ağbaba, Antalya Milletvekili Cavit Arı, Manisa Milletvekili Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu, Karabük Milletvekili Cevdet Akay, Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, Rize Milletvekili Tahsin Ocaklı imzasıyla  hazırlanan ‘Türkiye Varlık Fonu 2022 Hesap ve Tablolarının Denetimi ile İlgili ‘Ek Görüş Raporu’ndan bazı  bölümleri şöyle:

Cumhuriyet Halk Partisi Plan ve Bütçe Komisyonu grubunun görüş ve önerileri:

Türkiye Varlık Fonu Şirketi, Şirket tarafından kurulan diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonların 2022 yılına ait mali tabloları ve faaliyetleri hakkındaki 10.11.2023 tarih, 72419889-663-02/37-47  ve 72419889-663-02/37-48  sayılı denetim ve inceleme raporlarının hazırlanması, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi ve denetimi ile ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Plan ve Bütçe Komisyonu grubunun görüş ve önerileri aşağıda özetlenmiş bulunmaktadır.

TÜRKİYE VARLIK FONU 2022 HESAP VE TABLOLARININ DENETİMİ İLE İLGİLİ

EK GÖRÜŞ RAPORU

TVF, Denetim Raporları da portföy şirketlerinin denetim raporlarının konsolide edilmesinden ve ilgili raporlarda tespiti yapılan hususların bir kez daha ifade edilmesinden ibarettir.

Söz konusu raporlar, TVF’nun kuruluş amacında belirtilen konularda gösterdiği performansı ölçmemekte, finansal piyasalar, dış kaynak temini ve yatırım iklimine ne tür katkısının olup olmadığını sorgulamamaktadır.

Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınan şirketlerin, kamu ile aralarında sermaye geçişkenliği çok fazladır. TVF kar etmediği gibi temin edilen kredilerin nerelere ne şekilde aktarıldığı, ne kadarının Hazineye, ne kadarının MB kullanımına aktarıldığı, ne kadarının iç veya dış hangi gelir getirici yatırım araçlarında değerlendirildiği konusu tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu konularda, Raporlarda da açıklayıcı bilgiler bulunmamaktadır. Bu bilgiler olmayınca TVF ve kurduğu alt şirketlerin finansal operasyonlarının verimlilik analizini yapmak mümkün değildir.

Denetim Raporları, TVF ve kurduğu şirketler ile portföyünde bulunan şirketlerin konsolide gerçekleşmiş bilanço rakamlarını analiz etmektedir. Bilanço rakamları finansal faaliyetin sadece sonucunu göstermektedir.

Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınan kuruluşların mali performansları sorgulanmalıdır.

Türkiye Varlık Fonu’nun portföyünde bulunan kuruluşların mali bünyelerinin, bazı finansal rasyolar ve kar zarar durumu açısından da herhangi bir ilave değerlendirmeye tabi tutulması, performanslarının hazırlanan Denetim Raporunda mutlaka sorgulanması gerekmektedir.

Söz konusu raporun sonuç bölümünde yer alan tespit ve önermeler de;

Denetimi yürüten denetim elemanları yaptıkları denetimin kapsamını; Türkiye Varlık Fonu Şirketi, şirket tarafından kurulan diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonların 31.12.2022 tarihli konsolide mali tablolarıyla faaliyetlerinin bağımsız denetim kuruluşunca yapılmış olan denetimlerinin, KGK tarafından düzenlenen bağımsız denetim standartlarına uygunluğunun incelenmesi ve tespiti ile sınırlandırmış olduklarını,

Türkiye Varlık Fonu Şirketi, Şirket tarafından kurulan diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonların işleyiş ve faaliyetleri konusunda herhangi bir ilave değerlendirmede bulunmadıklarını göstermektedir.

TÜRKİYE VARLIK FONU’NUN TBMM DENETİMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Türkiye Varlık Fonu Yönetimi A.Ş.’nin Türkiye Varlık Fonu’nun ve bu fon bünyesinde kurulacak alt fonların ve şirketlerin denetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olması Anayasal şarttır. Diğer taraftan Türkiye Varlık Fonu bünyesinde,

1.TVF Piyasa İstikrar ve Denge Alt Fonu

2.TVF İstanbul Finans Merkezi Gayrimenkul Yatırım Alt Fonu

3.TVF Lisans ve İmtiyaz Alt Fonu

4.TVF Maden Alt Fonu

5.Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’nin BİST Girişim Sermayesi Yatırım Fonu olmak üzere 2 si faal 5 alt fon kurulmuştur.

Bu alt fonlar ve alt şirketler tamamen kamu kaynağı kullandıkları halde Sayıştay’ın denetimine tabi bulunmamaktadırlar.

Tamamen kamuya ait varlık ve kaynaklarla oluşturulan ve kamu payı %100 olan, yaklaşık 5.6 trilyonluk bilanço büyüklüğüne sahip olduğu ifade edilen, paralel bir bütçe ve hazine gibi kullanılan Türkiye Varlık Fonu’nun ve bu fon bünyesinde kurulan alt fonların, Türkiye Varlık Fonu Anonim Şirketinin, bu şirketin kuracakları alt şirketlerin denetiminin Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Sayıştay tarafından yerine getirilmesini zorunlu görmekteyiz.

Denetim Raporlarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi yasal tarihten 87 gün sonra gerçekleşmiştir.

Türkiye Varlık Fonu’nun 2022 yılı hesaplarının denetimi T.B.M.M. Plan ve Bütçe Komisyonunda yasal süresi içinde yapılmamıştır. 10.11.2023 tarihli ve 72419889-663-02/37-47 , ve 72419889-663-02/37-48  sayılı Denetim Raporlarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesi yasal tarihten 87 gün sonra gerçekleşmiştir.

Söz konusu denetim raporları normal denetim tarihi olan Ekim 2022 ayı sonundan 87 gün sonra 3/834 sayılı Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi ile 26.01.2024 tarihinde TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna ulaşmış, söz konusu raporlar 29.01.2024 tarihinde üyelere dağıtılmıştır.

Denetim Raporlarının Cumhurbaşkanlığınca TBMM’ye sevkinin 10.11.2023 tarihinden 2 ay 16 gün sonra yine gecikerek gerçekleştirilmesinin nedeni anlaşılamamaktadır.

Bu çerçevede, Türkiye Varlık Fonu’nun 2022 yılına ait hesaplarının denetiminin zamanında yapılamamış olması TBMM’nin denetim işlevinin yerine getirilmemesine ilişkin ciddi bir eksikliğe işaret etmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu Denetim Raporları ve eklerinin incelenmesi için komisyon üyelerine yeteri ölçüde süre tanınmamıştır.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun söz konusu raporlar üzerindeki denetimi sembolik bir denetim değildir. Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine 300 Milyar Dolarlık bir varlığa sahip Türkiye Varlık Fonu’nun raporlarını ve eklerini değerlendirip incelemeleri için uygun süre tanınmaması aynı zamanda komisyonun denetim yetkisini sınırlama niteliğindedir.

2022 yılında ilgili dönemde görev yapan Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu üyelerinden sadece genel müdür Salim Arda Ermut’un toplantıya katılması diğer yönetim kurulu üyelerinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki toplantıya bu yıl da katılmamalarının nedeni anlaşılamamıştır. Bu tutum söz konusu raporların siyasi denetimini anlamsız kılmakta, komisyon görüşmelerindeki denetimin etkinliğini azaltmaktadır.

Plan ve Bütçe Komisyonu tarafından söz konusu Denetim Raporları üzerinde yapılan denetim; teknik denetim boyutunda olmayıp, hukuki ve ekonomik boyutları da olan siyasi bir denetimdir. Bu denetim sırasında komisyon üyelerince yapılan değerlendirmelerin ve eleştirilerin; GSYH’nın %40’na ulaşan 2022 fiyatlarıyla 300 Milyar Dolarlık bir fon varlığını yöneten Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu üyeleri tarafından not edilmesi ve cevaplandırılması icap etmektedir.

Cumhurbaşkanına bağlı olan ve atanmaları ve görevlendirmeleri Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirilen Devlet Denetleme Kurulu’nun Cumhurbaşkanının bizzat başkanı olduğu Türkiye Varlık Fonu ile ilgili denetim görevini koordine etmesi, Türkiye Varlık Fonu 2022 yılı Denetim Raporlarının Devlet Denetleme Kurulunun gözetimi altında hazırlanması “denetim etiği“ açısından sakıncalı bulunmaktadır.

Raporu hazırlayan denetim elemanları Türkiye Varlık Fonu Şirketi, Şirket tarafından kurulan diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonların denetimini, sadece kendilerinden önceki denetimi yapan bağımsız denetim şirketi PWC’nin raporlarına ve finansal tablolarına dayanarak yerine getirmişler,  fonun işleyiş ve faaliyetleri konusunda herhangi bir ilave değerlendirmede bulunmamışlardır.

Bağımsız Denetim Şirketi tarafından hazırlanan tüm rapor ve finansal tablolar denetimde görevlendirilen ilgili denetim elemanlarına ancak 25.08.2022 tarihinde tevdi olunmuş ancak denetim ile ilgili diğer ilave belgelerin ve denetim notlarının da kendilerine intikal etmesinden sonra söz konusu rapor ve tablolar üzerinden denetime kendi görevlendirme tarihlerinden (12.06.2023) itibaren yaklaşık iki ay 15 gün sonra ancak 25.08.2022 tarihinde başlayabilmişler, Türkiye Varlık Fonu  ve portföyünde bulunan  21 kuruluş, bir alt fon ve 7  şirket, 46 adet gayrimenkul ve 2 lisansla  ilgili denetimlerini 25.08.2022 ila 10.11.2023 tarihleri arasındaki yaklaşık 75 günlük bir sürede tamamlayarak 10.11.2023 tarih, 72419889-663-02/37-47 ve 72419889-663-02/37-48 sayılı  denetim raporlarını hazırlamışlardır.

Türkiye Varlık Fonu’nun ve bünyesinde bulunan kuruluşların büyüklükleri ve işlem hacmi dikkate alındığı takdirde söz konusu denetim faaliyeti tarafımızca yetersiz görülmüştür.

Türkiye Varlık Fonu ilk Başkanının tutukluluğuna sebebiyet veren olaylar ve bununla ilgili değerlendirmeler Denetim Raporlarında yer almamıştır. Bu konuda Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerine bilgi sunulmamıştır.

Diğer taraftan Türkiye Varlık Fonu’nun yaptığı faaliyetlerin ülke ekonomisinde ciddi sıkıntılar ve riskler oluşturması söz konusudur. Bu kapsamda;

Raporlarda, Türkiye Varlık Fonuna bağlı TVF PİD alt Fonu’nun hazinenin olanaklarını kullanmak suretiyle, kamu bankalarının yapısının güçlendirilmesi işleminde aracılık rolünü üstlenmesinin sonuçlarına ve Fonun yaptığı işlemlerden doğan yabancı para riskine değinilmemiştir.

Türkiye Varlık Fonu’nun kamu bankalarının sermayelerini güçlendirme hamlelerini iktidarın kamu bankalarını düşük faizle kredi vermeye zorlama, hesapsız ve verimsiz kredi hacmi genişlemesine sebep olan hamleleriyle birlikte düşündüğümüzde ortaya çıkan sonuçların ekonomik etkinlik açısından değerlendirilmesi gerekmekteydi.

TVF’nin telekomünikasyon sektöründe bazı bankaların kaynaklarını kullanarak yaptığı bazı satın almalar ve kurtarmaların Türkiye Varlık Fonu’nun mali bünyesini bozucu etkiler yapma ihtimali bulunmaktadır.

TVF’nin borçlanma piyasalarında paralel bir hazine gibi davranması borçlanma açısından dışlama (crowding out) problemini gündeme getirecektir.

Türkiye’nin GSYH’sinin yüzde 40’ına denk düşen bir büyüklüğün mali pozisyonunun gerilemesi, borçlanma ile finanse edilmesi ve bunun yapılabilmesi için koşullu (Hazine) garantilerin verilmesi bir mali zorluk yaşanması durumunda Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin ödeme gücünü ciddi risklere maruz bırakacak bir unsur olabilecektir.

Raporlarda; devlete ait enerji üretim ve dağıtımın, petrokimya, maden arama ve üretme tesislerinin tamamen özelleştirilmesine yönelik işlemlerin yoğunlaştığı bu dönemde Türkiye Varlık Fonu bünyesinde elektrik üretimi, petrokimya tesisi kurulması, maden arama ve çıkartma tesisi ile ilgili olarak kamu şirketlerinin kurulmasının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile ilişkilendirilmeksizin yapılmasının nedeni izah edilmemiştir.

Denetim raporlarında; Türkiye Varlık Fonu portföyünde bulunan kuruluşlara (kamu bankaları hariç) yapılan sermaye artırımlarının söz konusu şirketler Varlık Fonu bünyesinde olmasına karşın hazineden karşılanmasının ve buna ilişkin artırımlara Varlık Fonu tarafından herhangi bir katkı verilmemesinin nedeni araştırılmamıştır.

Raporlarda finansal borçlanma ile ilgili olarak TVF’nin 2021 yılı sonu itibarıyla 283 milyar 96 milyon TL olan kısa ve uzun vadeli finansal borçlanmaların toplam tutarının 2022 yılı sonu itibarıyla 534 milyar 809 milyon TL olduğu yönündeki PWC denetim ekibinin yaptığı detay tespitlere yer verilmekle yetinilmiş, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.

Denetim elemanları Türkiye Varlık Fonu Şirketini, Şirket tarafından kurulan diğer şirketleri, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonları, Türkiye Varlık Fonu portföyüne alınan şirketleri mali bünyeleri, bazı finansal rasyolar ve kar zarar durumu açısından da herhangi bir ilave değerlendirmeye tabi tutmamışlardır.

Tarafımızca yapılan değerlendirmede finansal durumu gösteren temel rasyoların olumsuz seyrettiği anlaşılmaktadır.

Denetim Raporlarında Türkiye Varlık Fonu bünyesine alınan kuruluşların mali performansları sorgulanmamıştır.

Tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir.

Türkiye Varlık Fonu, buna bağlı alt fonlar, şirket ve alt şirketler; kurulma, yönetilme, kaynak tahsisi-finansman, denetlenme açısından tamamen Cumhurbaşkanına bağlı hale getirilmiştir.

Cumhurbaşkanı’nın hem Cumhurbaşkanı sıfatıyla hem de TVF Yönetim Kurulu Başkanı sıfatıyla yetki ve görevleri bulunmaktadır. Bu görevlerin aynı kişide birleşmesi hem yönetim hem de denetim açısından idare hukuku prensiplerine göre çok ciddi bir sakatlık yaratmaktadır.

Türkiye Varlık Fonu; Türkiye’nin son dönemde etkisine girdiği otokratik yapının ve merkeziyetçi siyaset anlayışının sembol yapılarından biri haline gelmiştir. Türkiye Varlık Fonu ile Cumhurbaşkanlığı makamı arasındaki ilişkinin bir an önce sonlandırılması gerekir.

Türkiye'nin stratejik varlıklarını geliştirmek ve önemli yatırımları için kaynak sağlamak misyonuyla kurulan Türkiye Varlık Fonu’nun kaynaklarının son dönemde özellikle haberleşme, enerji ve inşaat sektöründeki borçlu şirketleri kurtarmak için kullanılması, kurumun asıl faaliyet amacı hakkında soru işaretlerine neden olmuştur.

Türkiye Varlık Fonu’nun hazine ile ilişkisi açık ve şeffaf değildir. Türkiye Varlık Fonu bütçe açığı için bir perdeleme işlevi görme işlevine sahiptir. Türkiye Varlık Fonu’nun yaptığı borçlanmalar Merkezi Bütçesinde ve hazine hesaplarında gözükmemektedir.

Türkiye Varlık Fonuna bağlı bir alt fon, hazinenin Özel Tertip Devlet İç Borçlanma Senedi ihracı olanaklarını dolaylı yöntemle kullanmak suretiyle, kamu bankalarının yapısının güçlendirilmesi işleminde aracılık rolünü üstlenmiştir.

Orta Vadeli Program, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ve Yatırım Programı dokümanlarında, Türkiye Varlık Fonu Şirketi, şirket tarafından kurulan diğer şirketler, Türkiye Varlık Fonu ve Türkiye Varlık Fonu bünyesinde kurulan alt fonlarla ilgili herhangi bir göstergeye ve veriye yer verilmemektedir.

Türkiye Varlık Fonu’nun herhangi bir plan ve programlamaya dayanmayan petrokimya, enerji, madencilik, finans, sigorta, ulaşım sektörleri ile ilgili eylem ve faaliyetlerinin, ilgili asli görevli devlet kurumlarının görevlerine müdahale anlamı taşımakta olduğu kanaatine ulaşılmaktadır.

Türkiye Varlık Fonu özellikle kaynak, denetim ve muafiyete ilişkin noktalarda oldukça geniş yetkilere sahiptir. Bu durumun orta ve uzun vadede kamu maliyesi ve idari bakımdan ciddi sakıncalar ortaya çıkarması kaçınılmazdır.

Türkiye Varlık Fonu’nun Sayıştay denetimi başta olmak üzere çoğu hukuki mevzuattan, vergi ve yükümlülükten muaf tutulması ve aynı zamanda gerçekleştireceği yatırım ve işlemlere yönelik somut bir hedef ortaya koymamış olması Fonun ileride yapacağı faaliyetlerin meşruiyetini ve denetimini zorlaştırmaktadır.

Tamamen kamuya ait varlık ve kaynaklarla oluşturulan ve kamu payı %100 olan, yaklaşık 5,6 triyon TL’lik  bilanço büyüklüğüne sahip olduğu ifade edilen ve paralel bir bütçe ve hazine gibi kullanılan Türkiye Varlık Fonu, şirket, alt şirketler ve fonlarının yıllık denetimlerinin, kanunda öngörülen esaslar dikkate alınarak T.B.M.M. Plan ve Bütçe Komisyonunca süresinde icra edilmesi, yasal bir zorunluluk olmasının ötesinde T.B.M.M.’nin denetim işlevinin yerine getirilmesi açısından da önem taşımaktadır.

Sermayesiz-varlıksız TVF, kurulduğu 2016 yılından bu yana bir tasarım hatası olup, ülke ekonomisinin yönetimi ve kamu iktisadi işletmeciliğinde yepyeni paralel bir yapılanmaya işaret etmektedir. Böylesi bir yapılanmaya sahip olan Türkiye Varlık Fonu’nun bir an önce tasfiye edilmesi gereği bulunmaktadır.

Türkiye Varlık Fonu’nun tasfiye edilene kadar denetiminin T.B.M.M. adına Sayıştay tarafından da yapılması ve denetim raporunun T.B.M.M.’de ayrıntılı olarak görüşülmesi için ivedilikle yasal değişiklik yapılması gerekmektedir.


Yorum Yazın