Büyükelçi (E) Tugay Uluçevik yazdı:

ATATÜRK'ün iletişim ve kamu diplomasisi uygulaması

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
ATATÜRK'ün iletişim ve kamu diplomasisi uygulaması
Abone ol

Birinci Dünya Savaşı’nın mağlup devletlerinden olan Osmanlı İmparatorluğu, galip “İtilâf Devletleri’nin” 104 yıl önce 16 Mart 1920 gününden itibaren İstanbul’u işgal etmeye başlamasına karşı çıkamamış; işgali önleyememiştir.

ATATÜRK (Mustafa Kemâl Paşa) 19 Mayıs 1919’da Samsun’da Anadolu’ya ayak basalı 10 ay olmuştu. Ankara’da millî kurtuluş ve istiklâl mücadelemizin dönüm noktalarından biri olan TBMM’nin kurulması çalışmalarına odaklanmıştı.

ATATÜRK İstanbul’un işgali haberini sabah saat 10:00’da İstanbul’da telgrafhanede görevli telgraf memuru Manastırlı Hamdi imzasıyla gelen şu mesajdan öğrendi:

Paşa Hazretleri, Harbiye telgrafhanesini de İngiliz bahriye (deniz) askeri işgal edip teli kestiği gibi bir taraftan Tophane'yi işgal ediyorlar. Bir taraftan zırhlılardan asker çıkarılıyor. Vaziyet vahim bir hal alıyor efendim. Sabahki çarpışmada 6 şehit, 15 yaralımız vardır. Paşa Hazretleri, yüksek emirlerinizi bekliyorum. 16 Mart 1920, Hamdi”

Tarihimizin o acı gününde ATATÜRK’ün “Müdafaa-i Hukuk Heyeti Temsiliyesi namına” imzasıyla içe ve dışa yönelik yaptığı faaliyetler iletişim ve kamu diplomasisinin tarihî örneklerini oluşturmaktadır.

İtilâf Devletleri İşgal Komutanlığı öncelikle İstanbul’daki telgraf merkezlerini ele geçirerek İstanbul halkına hitaben bir resmî bildiri yayınlamak istemişti.

ATATÜRK Anadolu’ya gönderdiği telgraflarla düşman kuvvetlerinin bildirisinin alınmasını ve cevaplandırılmasını önledi.

Ayrıca İstanbul'daki İngiliz, Fransız, İtalya Siyasî Temsilcilerine, Amerika Siyasî Temsilcisine, bütün tarafsız Devletler Dışişleri Bakanlıklarına ve Fransa. İngiltere, İtalya Meclisi üyelerine verilmek üzere Antalya'da İtalyan Temsilciliği'ne 16 Mart 1920 günü şu Bildiri’yi gönderdi:

“İstanbul'da bütün resmi daireler, milli bağımsızlığımızı temsil eden Meclis-i Mebussan dahi dahil olmak üzere, İtilaf devletleri askeri kuvvetleri tarafından resmen ve zorla işgal edilmiş ve milli emeller dairesinde hareket eden birçok vatanperver şahısların tutuklanmasına da teşebbüs olunmuştur. Osmanlı milletinin siyasi hakimiyet ve hürriyetine havale edilen bu son darbe, hayat ve mevcudiyetini ne pahasına olursa olsun müdafaa etmeye azmetmiş olan biz Osmanlılardan ziyade, yirminci asır medeniyet ve insanlığının mukaddes saydığı bütün esaslara, hürriyet, milliyet, vatan hissiyatı gibi bugünün insan topluluklarına esas olan bütün umdelere ve bu umdeleri vücuda getiren insanlığın genel vicdanına indirilmiştir. Biz, haklarımızı ve bağımsızlığımızı müdafaa için giriştiğimiz mücadelenin kutsiyetine ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşama hakkından mahrum edemeyeceğine inanıyoruz. Tarihin bugüne kadar kaydetmediği bir suikast teşkil eden ve Wilson prensiplerine dayalı bir mütarekenin, milleti müdafaa vasıtalarından tecrit etmiş olmasından doğan bir hileye de dayanması hasebiyle, ait oldukları milletlerin şeref ve haysiyetiyle dahi bağdaşmayan bu hareketin mahiyetinin takdirini resmi Avrupa ve Amerika'nın değil, ilim ve irfan ve medeniyet Avrupa ve Amerika’sının vicdanına bırakmakla yetinir ve bu hadiseden doğacak büyük tarihi mesu1iyete son defa bir daha herkesin nazarı dikkatini çekeriz. Davamızın meşruiyet ve kutsiyeti, bu müşkül zamanlarda, Cenabı Hak'tan sonra en büyük yardımcımızdır. (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Heyeti Temsiliyesi) Mustafa Kemal.”

ATATÜRK’ün, aynı gün Milletimize hitaben yayınladığı Bildiri de şöyledir:

"İtilaf devletlerinin şimdiye kadar memleketimizi taksime yol bulmak için başvurdukları muhtelif tedbirler malûmdur.

Evvelâ, Ferit Paşa ile anlaşarak Milleti müdafaasız bir halde yabancı idaresine esir etmek ve memleketin muhtelif mühim kısımlarını galip devletlerin sömürgelerine ilave eylemek düşünülmüştü. Kuvayi Millîye'nin milletin genel desteği ile bağımsızlığın müdafaası hususunda gösterdiği azim ve metanet, bu tasavvuru altüst etti.

İkinci olarak, Kuvayi Millîye'yi aldatmak ve onun müsaadesiyle doğuda bir üstünlük kurma siyaseti takip etmek için Heyeti Temsiliye’ye müracaat edildi. Heyet, Millet’in bağımsızlığını ve memleketin bütünlüğünü temin etmedikçe ve bilhassa işgal sahalarının tahliyesine teşebbüs olunmadıkça, hiçbir türlü müzakereye yanaşmadı.

Üçüncü olarak, Kuvayi Milliye ile birlikte hareket eden hükümetlerin icraatına müdahale etmek suretiyle milli birliği sarsmak ve hainane muhalefetleri teşvik ve cüretlerini artırmaya sevk eylemek yolu takip olundu. Milli birliğin teşkil ettiği metanet ve dayanışma karşısında bu saldırılar da eridi.

Dördüncü olarak, memleketin mukadderatı hakkında endişe verici kararlar verildiğinden bahsolunmak suretiyle kamuoyuna baskı yapılmaya başlandı. Namusu ve memleketi müdafaa uğrunda her fedakarlığı göze almış olan Osmanlı milletinin azim ve iradesi önünde, bu tehditler dahi fayda vermedi.

Nihayet bugün İstanbul'u zorla işgal etmek suretiyle Osmanlı Devleti'nin yedi yüz senelik hayat ve hakimiyetine son verildi. Yani, bugün Türk milleti, medeni kabiliyetinin, hayat ve bağımsızlık hakkının ve bütün geleceğinin müdafaasına davet edildi. İnsanlık cihanının takdirkar bakışları ve İslâm aleminin kurtuluş emelleri, hilâfet makamının yabancı tesirlerinden kurtarılmasına ve milli bağımsızlığın büyük mazimize lâyık bir iman ile müdafaa ve teminine bağlıdır. Giriştiğimiz bağımsızlık ve vatan mücahedesinde Cenabı Hakk'ın yardımı ve inayeti bizimledir. (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyeti Temsiliyesi namına) Mustafa Kemâl”

ATATÜRK, yine aynı gün, Anadolu’daki bütün Valilere ve Kumandanlara “Heyeti-i Temsiliye namına Mustafa Kemâl” imzasıyla gönderdiği talimatla

“İstanbul'un ve resmi makamların, bilhassa Meclisi Mebusan'ın İtilâf devletleri tarafından resmen ve zorla işgal edilmiş olması karşısında İtilâf devletleri temsilcilerine ve bütün tarafsız devletler hariciye nezaretleriyle İtilâf devletlerinin Millet Meclisi riyasetlerine protesto telgrafları çekilmesini ve mitingler düzenlenmesini” sağladı.

Aynı zamanda, bütün İslâm alemine de hitap eden bir Bildiri yayınladı.


Yorum Yazın