Arap asıllı ve Müslüman Amerikalılar, İsrail-Hamas savaşının başlangıcından beri ABD Başkanı Joe Biden’ın takındığı tutumun karşında yer alıyor ve gelecek seçimlerde kendisine oy vermeyeceklerini belirtiyorlar. Bu söylem sadece lafta mı kalıyor peki?
Oğuz Büber - Muhalif Analiz
İsrail ve Hamas arasındaki savaş başlamadan önce bile, Arap asıllı ve Müslüman Amerikalılar Demokrat Parti’ye olan güvenlerini kaybediyorlardı. Bu güven kaybı dış politikadan çok partinin kültürel ve sosyal konularda sola dönüşüyle alakalıydı. Örnek vermek gerekirse devlet okullarında LGBTQ+ temalı dersler verilmesi kırılma noktalarından biriydi.
Ancak son yaşanan gelişmeler sonrasında kültürel ve sosyal konulardaki değişim konusu bu kitlenin gözünde oldukça basit kaldı diyebiliriz.
Biden, 7 Ekim’de Hamas militanlarının hiçbir şeyden haberi olmayan İsraillileri öldürdüğü haberleriyle derinden sarsılmış ve İsrail’i destekleyen öfkeli açıklamalarda bulunmuştu. Yahudi liderlerle bir araya gelmiş, Hamas saldırılarının Holokost’u çağrıştırdığını söylemişti.
Gazze’nin bombalanması sırasında ise Biden yönetiminin İsrail’i kucaklayan tavrı Arap asıllı ve Müslüman Amerikalıları hayal kırıklığına uğratmıştı.
Kongre’deki bazı müttefikleri de onun İsrail’in karşı saldırısında Gazze’deki masum kurbanların ölümlerine karşı kayıtsız kalmasından şikayetçi durumdaydı.
Bir ABD Başkanının kullandığı sözlerin her zaman büyük bir ağırlığı vardır fakat savaş dönemlerinde bu ifadelerin önemi bir kat daha artar. Müslüman savunucular, 11 Ekim’de Biden’ın Beyaz Saray karşısında Yahudi liderlere yaptığı konuşmayı bir yere not ettiler. Neden kendi topluluklarına karşı böyle doğrudan bir iletişim yöntemi tercih edilmediğini de sorguladılar.
Keza akıllarına, 11 Eylül 2001 saldırılarının üzerinden bir hafta geçmeden Başkan George W. Bush‘un bir camiyi ziyaret etmesi ve “terörün yüzü İslam’ın gerçek yüzü değildir” mesajı vermesi geldi.
Müslüman Amerikalılar ve Demokrat Partili bazı aktivistlerin, Gazze'de bir an önce ateşkes sağlanması için acil adım atmaması durumunda Başkan Joe Biden'ın 2024 seçim kampanyasına bağış yapmayacaklarını ve oy vermeyeceklerini bildirmesi bundan 1 ay kadar önceydi.
Bir önceki dönem Biden’a oy verenler gelecek seçimde kesinlikle aynı yönde oy kullanmayacaklarını belirtiyorlar.
Buna karşın Biden’ın tutumunda halen kayda değişiklik görülmüyor ve bu tutum ABD liderini başkanlık koltuğundan edebilir. Nasıl mı?
Michigan, Virginia, Georgia, Arizona ve Pensilvanya’nın hepsinde önemli Arap asıllı ve Müslüman Amerikan popülasyonları var. Kaç kayıtlı seçmen olduğuna dair net rakamlar bilinmiyor. Fakat Biden'ın 2020’de kazandığı bu eyaletlerdeki küçük destek değişimi bile büyük farklar yaratabilir.
Eyaletlerdeki 2020 sonuçlarına dair incelemeler ortaya koyuyor ki; Arap asıllı ve Müslüman Amerikalıların oylarındaki küçük bir değişim bile Biden’ı oldukça zor bir durumda bırakabilir.
İhtimaller neler?
Michigan eyaletinde Biden 2020’de 154.000 oy farkla kazandı. Nüfus sayımı tahminlerine göre eyalette Arap asıllı Amerikalı nüfus en az 278.000civarında. Kitle tarafından tercih edilecek bir oy değişimi ya da sandık boykotu buradaki sonucu tamamen değiştirecektir.
Arizona’ya bakarsak; Biden bu eyaleti de 10.500 oy farkla kazandı. Eyaletteki Arap asıllı Amerikan nüfusunun da 60.000 civarı olduğu tahmin ediliyor. En iyimser şekilde bu kitlenin yüzde 25’inin bile oy tercihinde değişim yaptığını düşünürsek bir eyalet daha kaybetmeleri işten bile değil.
Georgia da 11.800 oy farkla kazanıldı. Burada da 57.000Arap asıllı Amerikalı nüfusu görülüyor. Oy tercihi değişiminde buranın da kaybedilmesi oldukça gerçekçi görünüyor.
Arap Amerikan Enstitüsü bu nüfus rakamlarının olağandan da düşük gösterildiğine inanıyor. ABD Nüfus Sayımı formlarında Arap asıllı Amerikanlar için bir kategori bulunmadığına da dikkat çekiliyor.
Nüfus Sayımı Bürosu, ABD’de yaklaşık 2 milyon Arap asıllı Amerikalının bulunduğunu tahmin ederken, Enstitü bu sayının 3.8 milyona yakın olduğunu iddia ediyor.
Sonuç olarak; Arap asıllı ve Müslüman Amerikalıların kitlesel olarak Joe Biden’a cephe almaları durumunda birçok eyaletin, hatta ABD başkanlığının elden gitmesi mümkün.
Biden’ı koltuktan edebilecek net veriler sadece bununla da sınırlı kalmıyor.
Ekim ayında Arap asıllı Amerikalılar arasında gerçekleştirilen bir ankete göre; Biden’a oy vermeyi düşünenlerin oranı yüzde 17’lere kadar düştü.
Bu oran Nisan ayında yüzde 35 ve 2020 yılında yüzde 59’du.
Anket şirketlerinin bu kitleyi takibe aldığı 1996 yılından beri ilk defa Arap asıllı Amerikalılar kendilerini Demokratlardan (Yüzde 20) çok Cumhuriyetçilere (Yüzde 32) yakın görüyorlar.
Ankete katılanların yüzde 67’si gibi önemli bir kısmı Biden’ın İsrail-Hamas savaşına verdiği tepkiyi olumsuz değerlendiriyorlar.
Biden’ın kaybetmesini sağlayacak sonuca giden yol, vatandaşların oylarını Donald Trump’a memnuniyetle verecekleri düşüncesini de yaratmasın zihninizde.
Daha çok hangisinin diğerinden daha az kötü olduğunu belirleyecek bir seçim bu…
Ne demeye çalıştığımızı da şöyle ifade edelim. Şu anda İsrail’in amansız savunucusu olan ve İslam karşıtı görülen Biden; geçtiğimiz yıl Beyaz Saray’da Ramazan Bayramı Kutlamaları'nın yeniden hayata geçirilmesini sağlamıştı.
Daha öncesinde 20 yıl boyunca devam eden bu geleneği bozan kişi ise 2017 yılında bayram etkinliğine ev sahipliği yapmayan Başkan Donald Trump olmuştu.
Trump’ın Gazze’deki mülteciler konusundaki görüşüne gelirsek ise, Cumhuriyetçi lider geçtiğimiz ay; eğer seçilirsem seyahat yasağının bir uzantısı olarak Gazze’deki mültecilerin ABD’ye girişlerini yasaklayacağım dedi.
Hangisi birbirinden kötü? Artık buna Amerikan vatandaşları karar verecek…
Yorum Yazın