Ana karadan ayrıldılar! Denizin ortasında sıra dışı yaşam...

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Ana karadan ayrıldılar! Denizin ortasında sıra dışı yaşam...
Abone ol
Almanya’nın kuzey kıyısında parçalara ayrılmış ‘Hallig’ denilen 10 adet adacık bulunuyor. Su seviyelerindeki artışlar sonucunda, su baskınına gebe kalan bu adalardan, ana karaya 20 dakikalık bir yolculukla, Lorenbahn denen dar bir tren yolu vagonu ile ulaşılabiliyor. Haberimize konu olan ise Hallig adalarının içinde en ilginç olanlarından birisi: Oland. Ülkenin en küçük deniz fenerinin bulunduğu adacıkta yaşayan 16 Oland sakininin yaşamları sizi oldukça şaşırtacak…

Bu adalar, Schleswig-Holstein eyaletinin Kuzey Denizi sahilinde, Schleswig-Holsteinisches Wattenmeer Milli Parkı'nda bulunuyorlar. Adalar geçen 1000 yıl içinde eski balçık toprak üzerindeki kabarmaların meydana gelmesiyle oluştular.

Kara önündeki doğal dalgakıranlar olarak Halligen adaları, günümüzde kıyıların korunmasında önemli bir görevi yerine getiriyorlar. Su seviyesinde kuvvetli bir yükselme olduğunda su baskınına uğruyorlar. Sadece ‘Warft’ adı verilen ve üzerinde evlerin bulunduğu yapay dolguyla oluşturulmuş tepeler, sular arasından görünüyor. Bu olay yılda yaklaşık 50 kez meydana geliyor.

Her su baskınında balçık ve kum, Hallig Adası’na çöküyor. Bu da küçük adanın her yıl yaklaşık bir santimetre büyümesine de yol açıyor. En önemlisi bir Hallig Adası’ndaki yaşam iyi organize edilmek zorunda. Adada pek fazla mağaza bulunmuyor. Doktor da sadece büyükçe Hallig adalarında var. Oland’da hayat daha zor. Ülkenin en küçük deniz fenerinin bulunduğu adacıkta 16 kişi yaşıyor.

Suyun altında yaşam
Uzun yıllardır bu ilginç adada yaşan Hans Richardt adadaki yaşamı şöyle özetliyor: “Korkudan ziyade burada oturmayı saygı kelimesini kullanarak tarif edebilirim. Sadece su seviyeleri yükseldiğinde, bizim için tehlikeli olduğundan belki biraz huzursuzluk ve kaygı duyabiliyoruz. Çoğu evlerde koca deliklerde açıldı. Son ana kadar korkmayıp, sadece bundan sonra ne yaparız? diye düşünüyoruz.

Oland, kış boyunca her hafta, fırtına ve su baskınlarına maruz kalır. Fırtınalar esnasında, çok sevdiğimiz kara parçamıza su baskınları gerçekleşir. 1900’lerde çevredeki adacıklar, koruyucu anlamına gelen taş duvarlarla muhafaza edildi. Aslında Oland’daki var oluş mücadelesi de 20. Yüzyılın başlarında ortaya çıktı. Yoksa şu anda, biz burada olmazdık.” 

Okyanusa karşı koyan kara parçası
Eski Belediye Başkanı Bernhard, 1923’te tren yolu inşa edildiğinde, bunun kendi araçları için olmadığını belirterek Federal Bakanlık ile Husum’da görüşmelere başlamış ve adacıklar için tren yolunu kullanma izni almış. Oland Eski Belediye Başkanı Hans Bernhard’ın ada hakkında düşünceleri ise şu şekilde: “Bir adanın etrafında, onu denizden gelen su baskınlarını önleyen kanallar olur.

Okyanusa karşı koyan kara parçası
Eski Belediye Başkanı Bernhard, 1923’te tren yolu inşa edildiğinde, bunun kendi araçları için olmadığını belirterek Federal Bakanlık ile Husum’da görüşmelere başlamış ve adacıklar için tren yolunu kullanma izni almış. Oland Eski Belediye Başkanı Hans Bernhard’ın ada hakkında düşünceleri ise şu şekilde: “Bir adanın etrafında, onu denizden gelen su baskınlarını önleyen kanallar olur.

Adaya olan hayranlığını dile getiren Bettina Freers’ın düşünceleri ise şiir gibi: “Ana istasyondan beni aldılar. Vagona bakıp bu kırık dökük şeyle mi yolculuk yapacaktım? diye düşünürken, aracı bir yandan da çok ilginç bulmuştum. Ulaşım yaptığımız aracın çatısı yok, ona bagajım ile birlikte oturdum ve sonra suyu geçtik. Ufukta küçük adacığı görüyordum. Resmen, başka bir dünyaya ayak basmak gibiydi.

Keskin olan fark ise şuydu: Ben büyük bir şehirden, Hannover’dan gelmiştim ve sanki bir anda şalter kapanmıştı. Her gün sizi rahatsız eden gürültü ve sesler kaybolup gitmişti. Buraya vardığımdan beri kuşların şarkılarını dinliyorum.

Ağaçların arasından rüzgarın sesini duyuyorum, sonra denizi görüyorum ve sakinliği hissediyorum. Her zaman, buranın değerini bilen ve bu adaya derin bir bağ hisseden enerji dolu insanlar olacağını umut ediyorum. ”

Oland’a ulaşım
Su baskınları, Olandlıların ulaşım için limanı kullanmasını zorlaştırmış. Bu yüzden adaya ulaşım, Schlüttsiel’den feribot ile ya da Dagebüll’den Lorenbahn yani küçük tren vagonu ile gerçekleşebiliyor.

Şehirdeki insanlar, ulaşım için nasıl ki metro ya da trenleri kullanıyorsa, Oland yerlileri de bu vagonları kullanıyor. Adanın sakinlerinin çocukları da artık orada yaşamıyor ve uzun süredir Oland’e taşınan yeni hiç kimse olmuyor.

Eskiden Oland’da 52 yerli yaşasa da şimdilerde bu adaya sadece 16 kişi hayat veriyor. Gerçekten konumuna ve koşullarına bakıldığında, yaşamanın cesaret isteyebileceği bir yer Oland.

Fakat her şeye rağmen, Oland sakinleri, orayı asla terk etmek istemiyor. Şehrin karmaşası ve stresini düşününce belki de yaptıkları son derece doğru bir tercih olabilir.

Huacachina, Peru Çölü
Lima’nın güneyinde bulunan Huacachina, çölün ortasında muhteşem gölü ile maceracı ruhlar için mükemmel bir yer. Adeta normal bir gölü andıran vaha, kum sörfü yapmak için oldukça ideal bir zemin. Çölün ortasında nefesinizi tutmaya hazır olun.

Kuzey Sentinel Adası
İnsanlık için güvenli olmayan gizli bir ada burası. Adanın küçük ve dar plajına yaklaşmak bile cesaret istiyor. Çünkü son 60 bin yıldır Sentinelliler, dışarıdan yabancı insanları kabul etmiyorlar ve alışkın olmadıklarından bunu ciddi bir tehlike olarak görüyorlar.

Ithaa Sualtı Restoranı, Maldivler
Deniz altında yemek deneyimi yaşatan ve dünyanın ilk su altı cam restoranı olan Ithaa Sualtı Restoranı, Hint Okyanusu’nun altında bulunuyor. Balıklarla ve deniz canlıları ile eşsiz bir yemek, Ithaa’da meraklılarını bekliyor.

Şafşavan (Chefchouen), Fas
Fas’ın kuzeybatısında Rif Dağları’nda konumlanan Şafşavan, dünyada her yeri mavi renk olan tek yer. Medina olarak bilinen kasabanın sakin ve sessiz bölümü, mavinin farklı tonlarıyla ziyaretçilerine adeta gökyüzünün ihtişamını yaşatıyor.

Garajonay Ulusal Parkı, Kanarya Adaları
Garajonay Ulusal Parkı, yıl boyunca süren kalın sis tabakası, narin hayvan türleri ve laurisilva yani defne ormanları ile biliniyor. Parka adım attığınız anda, kendinizi rüya aleminde ya da bir film setinde hissetmeniz an meselesi.

Baykal Gölü, Rusya
Baykal Gölü, dünya üzerindeki en eski ve en büyük göl olarak biliniyor. Dünyadaki taze suyun yüzde 20’sini bünyesinde barındıran gölün içerisinde, dünya üzerinde başka hiçbir yerde bulunmayan sayısız deniz canlısı türü yaşamakta.

Yeşil Göl, Avusturya
Havzasının dibinde bulunan ot ve yeşil renkli çeşitli bitkiler, Yeşil Göl’ün efsane rengini oluşturur. Ayrıca bu gölün bir diğer özelliği de mevsimler değiştikçe su altında kalan ağaçların gölün bir parçası olması.

Kan Şelalesi, Antarktika
Antarktika'da bulunan bu kan kırmızısı şelale, ilk olarak 1911 yılında keşfedildi. Antarktika'nın Taylor Buzulu'nda yer alan bu şelale, devamlı bir akış halinde ve suyu Bonney Gölü'ne karışıyor. Bilim insanları uzun seneler boyunca suya bu rengi verenin kırmızı yosun olduğunu düşündüler.

Fakat daha sonra elektromanyetik alıcılar vasıtasıyla Kan Şelalesi üzerinde yapılan taramalar, şelalenin altında çok daha büyük bir yeraltı su kaynağı bulunduğunu ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalar, tahminen 5 milyon yıl önce deniz seviyelerinin yükseldiğini ve Doğu Antarktika'yı sular altında bıraktığını; bunun da tuzlu bir göl oluşumuna yol açtığını gösteriyor. Şelalenin altındaki büyük su hazneleri yerin 185 metre derinliğinde saklanıyor. Suların yeraltı akıntıları halinde Güney Kutup Denizi'ndeki derin körfezlerden biri olan Ross Körfezi'ne döküldüğü tahmin ediliyor.


Yorum Yazın