Ali Faruk Göksu’nun kitabı "Kuram Kurucu Uygulama BATIKENT" çıkıyor

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Ali Faruk Göksu’nun kitabı "Kuram Kurucu Uygulama BATIKENT" çıkıyor
Abone ol
Murat Karayalçın'ın önsözünü yazdığı, Ali Faruk Göksu’nun kaleme aldığı "Kuram Kurucu Uygulama BATIKENT " adlı yeni kitabı çıkıyor.

Ali Faruk Göksu’nun "Kuram Kurucu Uygulama BATIKENT" adlı kitabı satışa çıkıyor.

254 sayfadan oluşan kitap Den İletişim Yayıncılık etiketiyle çok yakında sizlerle buluşacak.

Ali Faruk Göksu kitabını anlatırken şunlara değiniyor:

Batıkent, Sosyal Demokrat Belediye Başkanlarının bir başarı öyküsü. Vedat Dalokay ve Ali Dinçer’in Ankara Belediye Başkanlığı dönemlerinde ilk adımlarının atıldığı, Murat Karayalçın’ın; Kent-Koop Genel Başkanlığı sürecinde uygulanan ve projenin üçüncü Sosyal Demokrat Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu bir proje.

Batıkent, bir kent kurma düşü. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında eski Ankara’nın güneyinde, bataklık ve mera alanlarını da kapsayan 400 hektarlık boş bir alanda Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının "yeni şehir" kurma girişimiyle başlayan bir düşün devamı. Yeni Şehir’ den elli yıl sonra geniş ve genç kadronun bu kez Ankara’nın batısında 1.000 hektarlık buğday tarlasında kurduğu "yeni kent".

Batıkent, sivil hareket projesi. Bir dönem büyük kentlerimizin yarısından fazlasını oluşturan gecekondulaşma ve Batıkent modeli ile başlatılan kooperatifleşme hareketleri kentleşme tarihimizin iki sivil gücü.

Batıkent, Ankara’nın batı yakasının planlama hikayesi. Batıkent, Ankara yapılaşmasının topografik eşiklere ulaşması nedeniyle, tek seçenek olan Batı yakasının Ankara Nazım Planı ile güçlendirilmesinin öncü projesi.

Batıkent, kesimler arası bir işbirliği modeli. İşbirliği, Ankara Belediyesi ve Kent-Koop arasında yasal protokollere bağlanmış, merkezi yönetimin de yasal sorumlulukları çerçevesinde kurgulanmış bir model.

Batıkent, tarladan kente bir yolculuğun planlanması. Batıkent projesi, 516 konut birimi ile ilk iskanın gerçekleştiği; 1983 yılından bu yana 50.000 konut birimi, çarşıları, yeşil ve spor alanları ve kültürel kullanımlarıyla yakın çevresiyle 300.000 nüfuslu bir yaşam alanı.

Batıkent, geniş ve genç bir kadro hareketi. Uzun bir yolculuk sürecinde oluşan; genç ve geniş kadronun, yalnızca Batıkent projesinde değil, kamu ve özel sektörün diğer projeleri ile siyaset alanında da başarı gösterdiği bir proje.

Batıkent, bireysel tasarrufların biriktirildiği bir proje. Uluslararası kredi finansmanı ile kamu kredilerinin projeye aktarıldığı; Süleyman Demirel’in “Cumhuriyetimizin ilk on eseri içinde sayabilirim” dediği önemli bir uygulama.

Batıkent, kuram kurucu bir uygulama. Bu uygulama ile kamulaştırma, planlama, örgütlenme ve yaşam bileşenleri ile kentlerimiz için bir kuramın oluşturulduğu; 32 kentte 40 milyon metrekarelik alanın gelişmesine öncülük etmiş bir proje.

Batıkent, uluslararası başarısı olan bir proje. Birleşmiş Milletler - İnsan Yerleşmeleri Merkezi (Habitat) ile İngiliz Sosyal Konut Vakfı’nın düzenlediği yarışmada "gelişmiş ülkeler kategorisinde" birincilik ödülünü Karayalçın’ın dönemin veliaht prensi, bugünkü İngiliz Kralı III.Charles'dan aldığı bir proje.

Batıkent, yeni kentsel kooperatif hareketlerine öncülük etmiş bir proje. Gecekondu Çevresi Geliştirme, Halk Bahçeleri, Tarihi Çevrede Kooperatifçilik, Kent İşletmeciliği ve Emek Kooperatifçiliği gibi Yeni Kentsel Projeler dönemini başlatan bir hareket.

Batıkent, yeni yüzyılda yazılacak yeni hikayeler için hala ders alınacak bir proje. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılının kent kurma düşleri ve proje tasarım ilkelerinin geliştirilmesi için yararlanılacak önemli bir deneyim.

Batıkent, ailemiz için de farklı anlamları ve yaşanmışlıkları olan bir proje.

Batıkent, aile olduğumuz, ortak arkadaşlıkların ve ortak anıların birlikte çoğaldığı duygu yüklü bir proje. " Havvacım, Farukçum" sözleriyle övgüler, "Havva hanım, Faruk bey" söylemiyle eleştiriler aldığımız (fırçalar yediğimiz), tatillerden çağrıldığımız, bize sürekli vizyon ve heyecan aşılayan, yetki veren ve destekleyen, proje demokrasisini kendisinden öğrendiğimiz ve deneyimlediğimiz, bugün bile desteğine gereksinim duyduğumuz ve öğrenmeye devam ettiğimiz, iyi ki Karayalçın’la çalıştık dediğimiz ilk projemiz.

Batıkent, geçmişi geleceğe aktaran, düşündüren ve düş kurdurmaya, heyecanlandırmaya hala devam eden bir proje. Tasarım araştırmacısı kızımız Nazlıcan’ın kitap çalışmasına yön verdiği ve her aradığında "okumak için sabırsızlanıyorum" dediği bir proje. Nazlıcan’ın, yararlandığım kitaplarının kapaklarının tasarımından etkilenerek, "bunlardan farklı şeyler yaratılmalı" önerisi üzerine düşündüren bir proje.

Önsöz:

Faruk Göksu, Batıkent Projesine 1980’lerde, okulunu yeni bitirmiş genç bir kent plancısı olarak hizmet vermişti. Aradan yaklaşık olarak kırk yıl geçti, Faruk Göksu Batıkent Projesine ikinci kez hizmet sunuyor. Birincisinde, daha çok arazide çalışmıştı, şimdiki ise bir masa çalışması. Bir sayısal ölçümleme yapılamaz, ama bunun birincisine göre, daha özgün, hatta daha değerli olduğunu söylemek olanaklı. Batıkent Projesine baştan itibaren, yalnızca örgütlenmesi ve yapımı için değil, projede kullanılacak veriler için, o verilerin tutarlığı için de özen gösterilmeye çalışılmıştır. Aslında, Batıkent Projesinin örgütlenme tasarımı nedeniyle yaşanan Belediye ile Kent-Koop arasındaki iç içe geçmiş ilişkiler; kimi zaman Belediyenin alması gereken bir kararın Kent-Koop tarafından alınmasına ya da Belediyenin açıklaması gereken sayısal bilgilerin Kent-Koop tarafından açıklanmasına yol açabilmiştir. Ancak Faruk Göksu’nun bu kitap için yaptığı çalışmalar sırasında, bunların dışında, proje verilerinin eksikliği, kimi zaman anlamsızlığı, kimi zaman da tutarsızlığı gibi saptamalarda bulunulmuştur. Faruk Göksu kitabında, değişik zamanlarda ve farklı konumlarda Belediye’de ya da Kent-Koop’ta Proje için görev üstlenmiş arkadaşların bilgilerini ve anlatılarını bir araya getirip değerlendirerek, söz konusu eksiklikleri gideriyor, bir anlamda, küçük çaplı da olsa, bir proje ‘revizyonu‘ yapıyor. O nedenle Faruk Göksu’nun bu ikinci hizmeti çok önem taşıyor.

Batıkent Projesi, 1980’lerde Türkiye’de tıkanan konut sektörü için bir çözüm önerisi olarak ortaya çıkmıştı. Tıkanıklık, girdi fiyatlarındaki yüksek artışın yanı sıra, arsa bedelinin toplam maliyet içindeki payının yaklaşık yüzde yetmişlere çıkması ve o tarihlerde konut kredisi veren SSK ile Emlak Kredi Bankasının konut kredilerini durdurması nedeniyle yaşanıyordu. Batıkent Modeli; kamunun plan yapma ve kamulaştırma gücünü, sivil toplumun örgütleme ve proje enerjisi yaratma becerisini ve özel kesimin yapımcılık deneyimini bir araya getirerek, on binlerce dar gelirli ailenin, hem de hiç bir sübvansiyon olmadan, ivedi bir biçimde konut sahibi olabileceğini göstermiştir. Gerçekten, ellibeş bin konutun yapımını öngören Proje, yaklaşık olarak on, onbeş yıl gibi çok kısa bir sürede tamamlanmış, Batıkent, Türkiye’nin ilk metro hattıyla, Ankara kent merkezine bağlanmıştır.

Batıkent Projesi yurt içinde ve yurt dışında büyük bir beğeni kazandı. Kent-Koop, bir yarışmaya dayanarak, Birleşmiş Milletlerin Dünya Konut Yılı ödülünü kazandı, Irak Konut Kooperatifleri Birliği Kent-Koop’a, Bağdat’ta beş bin konutluk bir proje hazırlanması istemini iletti. Türkiye’de başta İzmir, Elazığ, Manisa, Kastamonu, Söke belediyeleri olmak üzere çok sayıda belediye, Kent-Koop’un danışmanlığında, Batıkent Modelini toplamda yaklaşık elli bin konutun yapılacağı bin hektarlık bir alanda uygulamaya koydu.

Aradan geçen yaklaşık kırkyıllık bir sürenin ardından Türkiye, 2020’lerde konutta, 1980’lere göre daha ağır bir sorun yaşamaya başlamıştır. Bu kez konut sektöründe hem 1980’lerdeki gibi, bir tıkanıklık hem de belirgin bir çarpıklık ortaya çıkmıştır. Girdi fiyatları yine çok yüksek, arsa payı yine yüzde yetmişlerde. Bu kez konut kredileri dondurulmuş değil, ancak kredi faizleri, sektörün kritik eşiği olarak kabul edilen yüzde birlik oranın üzerinde. İşin ilginç bir yanı da, sektördeki yüksek fiyat artışlarına karşın, ülke genelinde yaşanan yüksek negatif faizin yarattığı olumsuzlukları aşmak için, tasarrufların yatırım amacıyla konut sektörüne her zamankinden çok daha fazla yönelmesi. Ancak asıl önemli olan konut piyasasının çarpıklığıdır. Türkiye’nin inşaat örgütlerinin yöneticileri, sektörün dar gelirli yurttaşların taleplerini artık karşılayamayacağını açıklamışlardır. Aslında bir açıdan durum hemen hep böyleydi.Gelir dağılımının çarpıklığı, konut piyasasına da, doğal olarak, yansırdı. Ancak bu kez durum çok daha belirginleşti. Toplumun tüm kesimlerinin istemlerine yanıt veremeyen bir piyasa, çarpık bir piyasadır. O nedenle de kamu kesimi piyasa çarpıklığına müdahale etmeli, kuşkusuz dolaylı bir biçimde, bir tür ‘konut tanzim satışında‘ bulunmalıdır.

Türkiye’nin, aradan geçen kırk yılın ardından, yeniden Batıkent Modelini değerlendirmesi gerekmektedir. İlk uygulamalardan ders çıkararak, bu kez yeşil enerji gibi, ‘cömert kent‘ gibi, akıllı kent gibi Avrupa Birliği kentleri için öngörülen standartların tutturulması gibi , yeni kent kimliklerinin inşası gibi yaklaşımlarla ve mevcut kentlerimizde kritikleşmeye başlayan toplumsal ve çevresel eşiklerin daha fazla aşınmalarının önlenmesi gerekliliğini de göz önünde tutarak , başta Marmara ve Ege bölgelerimiz olmak üzere yeni ‘ batıkentler ‘ kurulmalıdır . Faruk Göksu’nun kitabı bu açıdan da önem taşımaktadır. Çünkü, kırk yıl öncesinin uygulamaları ile ilgili değerlendirmeler, yeni başlatılacak uygulamalara ışık tutacaktır.

Kent-Koop’un önceki genel başkanı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi‘nin önceki başkanlarından birisi olarak, hem yararlı, hem de zamanlı bu çalışması nedeniyle Faruk Göksu’ya teşekkür ediyorum ve kendisini kutluyorum . Ayrıca bu kitabın hazırlanmasında katkılarda bulunan, bir başka Kent-Koop çalışanı Havva Can Göksu’ya da teşekkür ediyorum.
 

Murat Karayalçın


Yorum Yazın