Mustafa Tiğrek yazdı:

15 Ocak, Kartal, Kartallı Kazım, Onlar ve Nazım Hikmet

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
15 Ocak, Kartal, Kartallı Kazım, Onlar ve Nazım Hikmet
Abone ol

Bugün 15 Ocak. Nazım Hikmet’in doğum günü.

Erdoğan, bugün meydanlarda Nazım Hikmet şiiri okudu mu bilmiyorum. Zaman zaman okur. Son olarak Taksim Camisinin açılışında okumuştu.

 "Havsalam almıyordu bu hazin hali önce / Ah, ey zavallı cami seni böyle görünce / Dertli bir çocuk gibi imanıma bağlandım / Allah'ımın ismini daha çok candan andım."

Erdoğan sözlerine “Nazım’ı bile hüzünlendiren bu tabloya rağmen…” diye devam etmişti.

Gerçi Nazım Hikmet Ağa camii şiirini, Erdoğan’ın vurguladığından farklı bir motivasyonla yazmış (Orhan Karaveli, Tanıdığım Nazım Hikmet). Ama olsun.

Perinçek’in “Recep Tayyip Erdoğan bir aydındır” sözlerine, Erdoğan’ın Nazım Hikmet şiirlerine gösterdiği ilginin etkisi var mıdır, bilemiyorum. Ben vardır diye düşünüyorum. 

Ağa Camii şiiri Nazım Hikmet’in 19 yaşında yazdığı bir şiirdir. Daha Anadolu’ya geçmemiştir. 

Nazım Hikmet, Anadolu’ya geçişiyle ilgili duygularını şöyle anlatır (Asım Bezirci):

“Anadolu'ya geçtim. Millet sıska atları, Nuh'tan kalma silahı, açlığı ve bitiyle savaşıyordu Yunan ordularına karşı. Milleti ve savaşını keşfettim. Şaştım, korktum, sevdim, bayıldım ve bütün bunları başka türlü yazmak gerektiğini sezdim, ama yazmadım. Daha büyük bir sarsıntı gerekti ... (Ve o gün bugündür şiir yazmadan edemiyorum.)”

İşte o gün bugündür yazmadan edemediği “Onların Hikayesi”dir.

Onlar, kimi zaman Sarınehre doğru inen ordudur. 1917 Ekim’inde kışlık sarayın önündedir. Aydın’da Türk köylüsü, Sakız’da Rum gemicidir. Yahudi esnafıdır. Yunanistan’da her şafak vakti kurşuna dizilendir. 41 yılının kasım ayının 16’sında Moskova önlerindeki 28’lerdir... Kerem’dir, Köroğlu’dur, Taranta Babu’dur, Taranta Babu’nun İtalya’ya resim öğrenmek için giden, ama dönemeyen kocasıdır. Kübalı Balıkçı Nikolas’tır. Seferberlikte Kartallı Kazımdır…

“Onlar, toprakta karınca, suda balık havada kuş kadar çokturlar”

Ankara’da bir lise öğrencisi iken, daha İstanbul’u bilmeden, Kartal’ı bilirdim. Memleketimden İnsan Manzaraların’dan bilirdim. Daha doğrusu Kartallı Kazım’ı bilirdim. Kartalı Kazım, Kartallı olmalıydı, oradan bilirdim. 

İstanbul’da yaşadığım yıllarda Kartala çok gittim. Artık şiirden ne kadar etkilenmişsem…her seferinde gözüm Kartallı Kazım’ı arardı.

Bugün 15 Ocak. Kartaldayım. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın mitingi var. 

Kartallı Kazım yine yok.

Ama “Onlar” var. Hani Nazım’ın “toprakta karınca, suda balık havada kuş kadar çokturlar” dediği onlar.  Ve hakikaten çoktular. Meydanın, mitinge ayrılan bölümü tıklım tıklımdı.

Nazım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı Altıncı Bab’ta Kartallı Kazım’ın hikayesini anlatır.

Kazım’ın yüreği dehşetli namusludur.

“…Ne malûm? dersen:

Dövüştü pir aşkına,

yaralandı birkaç kere

ve saire.

Ve kavga bittiği zaman

ne çiftlik sahibi oldu, ne apartıman.

Kavgadan önce Kartal'da bahçıvandı,

kavgadan sonra Kartal'da bahçıvan…”

***

Kavgadan önce parmağındaki yüzükten başka bir şeyin yokken, kavgadan sonra parmağındaki yüzükten başka bir şeyin yoksa… yüreğin, dehşetli namuslu demektir.

Şimdi de bir seferberlik halindeyiz. 

Bu seferki kavga, seferberlikten sonra “Çiftlik sahibi” “apartman sahibi” olanlarla, seferberlikten sonra Kartalda bahçıvan kalanlar arasında.

“Yüreği dehşetli namuslu” olanlarla, diğerleri arasında.

İşte 15 Ocak günü, Kartallı Kazım’lardı; Kartal meydanını dolduranlar.


Yorum Yazın