İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5194 %0.04
49,6025 %0.01
5.793,12 % 0,70
90.701,47 %-2.037
Ara
Muhalif. GÜNDEM DEM Parti: Meclis çoğunluğunca belirleneceği düşünüldüğünde zaten HSK üyelerinin ‘seçilmemiş’ de çoktan ‘belirlenmiş’ olduğu gözler önündedir

DEM Parti: Meclis çoğunluğunca belirleneceği düşünüldüğünde zaten HSK üyelerinin ‘seçilmemiş’ de çoktan ‘belirlenmiş’ olduğu gözler önündedir

DEM Parti’nin Anayasa ve Adalet Komisyonu üyeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 15 üyesinin belirlendiği seçimlerle ilgili Karma Komisyon Raporuna muhalefet şerhi düştü. “Karma Komisyon’daki seçim usulü iktidarın açıkça Anayasa’yı ihlal ederek kendi adaylarını belirlemesi sonucunu doğurmuştur” görüşünün de yer aldığı şerh metninde, gelecek hafta 15 üyeden 5’nin belirleneceği Meclis Genel Kurulu’na dikkat çekilerek, “Aday adaylarının TBMM Genel Kurulu’nda meclis çoğunluğunca belirleneceği düşünüldüğünde zaten HSK üyelerinin “seçilmemiş” de çoktan “belirlenmiş” olduğu gözler önündedir” denildi. DEM Parti’nin Karma Komisyon Üyeleri, ‘Dilan Kunt Ayan, Onur Düşünmez, Zülküf Uçar, Mehmet Rüştü Tiryaki, Meral Danış Beştaş, Mithat Sancar’.

Okunma Süresi: 6 dk

Hülya Özmen- Muhalif- Özel

DEM Parti’nin Anayasa ve Adalet Komisyonu üyeleri, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) 15 üyesinin belirlendiği seçimlerle ilgili Karma Komisyon Raporuna muhalefet şerhi düştü. “Karma Komisyon’daki seçim usulü iktidarın açıkça Anayasa’yı ihlal ederek kendi adaylarını belirlemesi sonucunu doğurmuştur” görüşünün de yer aldığı şerh metninde, gelecek hafta 15 üyeden 5’nin belirleneceği Meclis Genel Kurulu’nda ki seçimlere dikkat çekilerek, “Aday adaylarının TBMM Genel Kurulu’nda meclis çoğunluğunca belirleneceği düşünüldüğünde zaten HSK üyelerinin “seçilmemiş” de çoktan “belirlenmiş” olduğu gözler önündedir” denildi.

Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Şerhinden bazı bölümler şöyle:

HSK ve Yargı Bağımsızlığı

Hukuk devleti, tüm devlet organlarının hukuk kuralları ile bağlı olduğu, hukukun üstünlüğü ilkesine dayalı bir yönetim biçimini ifade eder. Bu bağlamda yargı, hukuk devletinin vazgeçilmez güvencesidir. Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ise, adil yargılanma hakkının ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin temel dayanaklarıdır. Türkiye’de yargı organının idari yapılanması içinde özel bir öneme sahip olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu, bu ilkelerin ne derece işlerlik kazandığını doğrudan etkileyen bir kurumdur.

Anayasa’nın 2. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Ancak hukuk devleti olabilmek, yalnızca anayasaya bu ibarenin yazılmasıyla sağlanamaz; uygulamada yargının bağımsız işleyişi ve denetim mekanizmalarının etkinliği ile mümkündür. HSK, hâkim ve savcıların mesleğe kabulü, atamaları, terfileri, disiplin işlemleri ve görevden alınmaları gibi temel kararları vermektedir. Bu yetkiler, yargı mensuplarının mesleki kaderini belirlemesi bakımından, HSK’yı adeta yargının “idari beyni” konumuna getirmektedir.

Ancak HSK üyelerinin çoğunluğunun yürütme organı tarafından doğrudan veya dolaylı olarak belirleniyor olması, bu kurumun siyasi etkiden bağımsız hareket edebilme kapasitesini tartışmalı hâle getirmektedir. Özellikle 2017 Anayasa değişiklikleri sonrasında Cumhurbaşkanı’nın HSK üyelerinin yarısını atayabilmesi, bu kurulu yürütme karşısında bağımlı bir yapıya dönüştürmüştür.

Yargı bağımsızlığı, hâkimlerin kararlarını yalnızca Anayasa ve kanunlara göre verebilmesini ifade eder. Bu ilke, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu kararlarında da açıkça korunmaktadır. Türkiye’de ise HSK’nın yapısal bağımsızlığı zayıfladığı ölçüde, yargı kararlarına olan güven de azalmaktadır.

Son yıllarda, özellikle siyasi davalarda verilen yargı kararlarının siyasi talimatlarla verilmesi, iktidarın söylemleriyle uyuşmayan kararları veren hakimlerin hemen görev yerlerinin değiştirilmesi, AİHM’in Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Yüksel Yalçınkaya kararları ile  AYM’nin Can Atalay kararının uygulanmaması HSK’nın tarafsız olmadığının ve yargı mensuplarının siyasi talimatlara boyun eğdiğinin birer göstergesidir.

Venedik Komisyonu, Türkiye’de yargı bağımsızlığına dair 2024 raporunda, HSK'nın yapısının yürütmeye bağımlı olduğunu, liyakatin değil sadakatin öne çıktığını, yargı organlarının yürütmenin etkisi altına girdiğini vurgulamıştır.

HSK Üye Seçim Usulünün Anayasa’ya Aykırılığı

Öncelikle Anayasa, TBMM’nin HSK’ye 7 üye seçmesini öngörürken şüphesiz bu üyeleri tek tek değil, “kurul olarak” belirlemekten bahsetmektedir. Önceki dönemde süresi dolmadan istifa eden veya herhangi bir nedenle görevden ayrılan üyelerin yerine seçilen üyelerin görev süresinin 4 yıl mı yoksa selefinin kalan süresi mi olduğu konusunda açık hüküm bulunmaması, bu üyeliklerin “tam süre” esas alınarak yeniden başlaması gerektiği anlamına gelmez. Zira bu yoruma dayanılarak alınacak tutum, TBMM’nin Anayasa ile sabit 7 üyeyi belirleme yetkisini fiilen HSK’ya devreder; çünkü hangi üyeliklerin sona erdiği ve hangilerinin devam ettiği kararını Meclis değil, Kurul'un kendi iç değerlendirmesi belirlemektedir. Ayrıca bu yaklaşım, ileride görev süresinin sonuna yaklaşan üyelerin istifası yoluyla yürütme veya yasama organının yetkisini aşacak şekilde yeni üyelik “atamalarıyla” demokratik meşruiyeti tartışmalı bir kurul oluşturulmasının önünü açacağından kurul bütünlüğü, yetki hiyerarşisi ve anayasal güvenlik bakımından TBMM’nin 7 üyeyi bir bütün olarak seçmesi gerekmektedir.

Anayasa’nın 159. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Komisyon her bir üyelik için üç adayı, üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla belirler. Birinci oylamada aday belirleme işleminin sonuçlandırılamaması halinde ikinci oylamada üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu aranır. Bu oylamada da aday belirlenemediği takdirde, her bir üyelik için en çok oyu alan iki aday arasında ad çekme usulü ile aday belirleme işlemi tamamlanır. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Komisyon tarafından belirlenen adaylar arasından, her bir üye için ayrı ayrı gizli oyla seçim yapar”

Anayasa bu hükmüyle Hakimler Savcılar Kurulu üyelerinin azami mutabakatla seçilmesini sağlamayı amaçlamıştır. Nitelikli çoğunluğu zorlamak, salt çoğunluk veya salt çoğunluğa yakın bir oyla seçimi önlemek için son noktada kura usulünü koymuştur. Buna rağmen 6 Mayıs 2025 günü Alt Komisyon’da ilerleyen aday belirleme süreci, hem oylama usulüne uyulmayarak hem de Anayasa hükmünün özü ve ruhu olan uzlaşıya ters bir şekilde blok oylama yapılarak Anayasa’nın 159. maddesinde belirlenen usule aykırı bir biçimde gerçekleşmiştir. Buna göre her 1 üyelik için oy pusulalarında 3 aday adayının (toplamda 15 aday adayı için ayrı ayrı) işaretlenmesi gerekirken oylamanın çok uzun süreceği gerekçesiyle blok şeklinde oylama yapılması Anayasa’ya aykırı olmuştur.

Ayrıca blok şekilde ilk tur oylamanın ardından 3 adaydan hiçbirisi üçte iki oyu alamamış, ikinci turda ise sadece en çok oyu alan Fuzuli Aydoğdu ile Ömer Faruk Aydıner beşte üç oy çokluğunu sağlamış, üçüncü aday adayı için Komisyon Başkanlığınca üçüncü tur oylama yapılmak istenmiştir. Devamında en çok oyu almış olan aday adaylarından Mustafa Yapıcı ve Lütfü Aksoy arasında kura çekilmesi gerekirken Anayasa’ya aykırı şekilde üçüncü tur oylama yapılmıştır.

Sonuç

HSK üyelerinin seçiminde Anayasa’nın 159. maddesinde öngörülen her bir üyelik için ayrı ayrı ve nitelikli çoğunlukla oylama yapılması kuralı, seçimin blok oy şeklinde yürütülmesi nedeniyle fiilen ihlal edilmiştir. Bu durum, yalnızca Anayasal hükmün lafzına değil, Anayasa’nın ruhuna, özüne, yani hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararlarında tespit ettiği üzere, yargının siyasi etkilerden arındırılması yönündeki temel güvencelerden biri, yargı mensuplarının görev ve yetkilerinin bağımsız bir kurulca, siyasi saiklerden uzak biçimde belirlenmesidir. Ancak HSK seçimlerinin yürütme ve yasama çoğunluğunun iradesiyle şekillendirilmesi, bu kurulu siyasi denetimin gölgesine sokmakta, böylece hem yargı bağımsızlığı hem de demokratik meşruiyet ciddi biçimde zedelenmektedir.

Karma Komisyon’daki seçim usulü iktidarın açıkça Anayasa’yı ihlal ederek kendi adaylarını belirlemesi sonucunu doğurmuştur. Aday adaylarının TBMM Genel Kurulu’nda meclis çoğunluğunca belirleneceği düşünüldüğünde zaten HSK üyelerinin “seçilmemiş” de çoktan “belirlenmiş” olduğu gözler önündedir.

Bu kapsamda, 6 Mayıs 2025 günü Alt Komisyon’da ilerleyen aday belirleme sürecinin blok oy ve üçüncü tur oylama nedeniyle başta hem lafzi hem özü itibariyle Anayasa’ya aykırı olması, ayrıca anayasal uzlaşma yerine, siyasi çoğunluğun esas alınması, yalnızca yasal değil, aynı zamanda kültürel ve kurumsal anlamda yargı bağımsızlığını besleyen bir yapının aksine iktidara güdümlü bir yargıya hizmet ettiğinden Komisyon raporunu, belirlenen aday adaylarını, yapılan tüm işlemleri kabul etmediğimizi belirtiyor ve muhalefet şerhimizi sunuyoruz.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *