İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5359 %0.07
49,6539 %0.06
5.778,15 % 0,44
92.077,40 %-1.249
Ara
Muhalif. GÜNDEM CHP’li Eylem Ertuğ Ertuğrul, Cumhurbaşkanına ‘ordudan ayırma’ yetkisi öngören düzenlemeyi ‘güvenlik zafiyetine yol açar’ uyarısıyla değerlendirdi

CHP’li Eylem Ertuğ Ertuğrul, Cumhurbaşkanına ‘ordudan ayırma’ yetkisi öngören düzenlemeyi ‘güvenlik zafiyetine yol açar’ uyarısıyla değerlendirdi

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 22 Mayıs Perşembe Günü toplantısında görüşülmesi beklenen, AKP’li vekillerin imzasıyla Meclis’e sunulan 35 maddelik, “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde (KHK) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde”, Cumhurbaşkanına ‘ordudan ayırma’ yetkisi de bulunuyor. Kamuoyunda endişelerle karşılanan bu yetki konusunda CHP Zonguldak Milletvekili, TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Op. Dr. Eylem Ertuğ Ertuğrul, Anayasa Mahkemesi’nin, 2023 yılında benzer bir düzenlemeyi iptal ettiğini hatırlatarak, “Ancak AKP, AYM kararına rağmen aynı yetkileri bu kez yasa yoluyla geri getirmekte ısrarlı” dedi. Ertuğrul, “Yeni yasa teklifi kabul edilirse artık sadece albaylar değil; teğmen rütbesinden itibaren tüm subaylar, Cumhurbaşkanı kararıyla TSK’dan çıkarılabilecek. Bu atmosferde getirilen “doğrudan ihraç yetkisini”, mevcut uygulamaları kurumsallaştıran ve TSK’nın personel yapısını siyasi tasarruflara daha açık hale getiren bir araç olarak değerlendiriyorum”.

Okunma Süresi: 7 dk

Hülya Özmen- Muhalif- Özel

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun 22 Mayıs Perşembe Günü toplantısında görüşülmesi beklenen, AK Partili vekillerin imzasıyla Meclis’e sunulan 35 maddelik, “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde (KHK) Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinde”, Cumhurbaşkanına ‘ordudan ayırma’ yetkisi de var.  Kamuoyunda endişelerle karşılanan bu düzenlemeyle ilgili, CHP Zonguldak Milletvekili, TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Op. Dr. Eylem Ertuğ Ertuğrul, Anayasa Mahkemesi’nin, 2023 yılında benzer bir düzenlemeyi iptal ettiğini hatırlatarak, “Ancak AKP, AYM kararına rağmen aynı yetkileri bu kez yasa yoluyla geri getirmekte ısrarlı” dedi. TSK’nın temel işleyiş ilkesinin, sıkı bir hiyerarşik yapı ve komuta birliği esasına dayandığına dikkat çektiği açıklamasında, bunun bozulması halinde olabileceklere vurgu yapan Ertuğrul, “TSK’nın tüm faaliyetleri, başta İç Hizmet Kanunu olmak üzere yasal çerçevede yürür. TSK bir “kanun ordusudur”. Cumhurbaşkanı’na siz bu yetkiyi doğrudan verirseniz, ilk bozulacak şey bu ast-üst ilişkisi olur. TSK’yı bu kanun ordusu kimliğinden uzaklaştırmış olursunuz. Personel bağlı olduğu komutandan çok siyasi otoriteye yönelim gösterir. Komutanların personel üzerindeki etkisini bu şekilde yok edersiniz. Aslında TSK’nın temel işleyiş ilkesini de bu şekilde dinamitlemiş olursunuz” diyor.

CHP Zonguldak Milletvekili, TBMM Milli Savunma Komisyonu Üyesi Op. Dr. Eylem Ertuğ Ertuğrul’un  Muhalif’e değerlendirmeleri şöyle:

Cumhurbaşkanı’na subay ihraç yetkisi: TSK’da disiplin mi, siyasileşme mi?

AK Parti tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan son torba yasa teklifinde yer alan ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) personel rejimini ilgilendiren düzenlemeler, özellikle Cumhurbaşkanı’na verilen yeni yetkiler açısından dikkat çekici. Torba yasa teklifine göre, Cumhurbaşkanı, rütbesi teğmen ile albay arasında olan subayları, disiplinsizlik gerekçesiyle resen ordudan ihraç etme yetkisine sahip olacak. Halbuki Anayasa Mahkemesi, 2023 yılında bu doğrultuda çıkarılmış benzer bir düzenlemeyi iptal etmişti. Ancak AKP, AYM kararına rağmen aynı yetkileri bu kez yasa yoluyla geri getirmekte ısrarlı.

Mevcut durumda, subayların disiplinsizlik veya mesleki yetersizlik gibi nedenlerle ordudan çıkarılması, Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) veya Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde oluşturulan değerlendirme kurulları eliyle yürütülüyor. YAŞ kararları, genellikle topluca ve sicil, istihbarat, performans vb. kıstaslar temel alınarak veriliyor.

2016 sonrası düzenlemelerle Yüksek  Askeri Şura (YAŞ)’ın sivilleştirilmesi ve asker sayısının azaltılması sonucu, zaten ihraç süreçlerinde sivil iradenin (özellikle Cumhurbaşkanlığı ve MSB’nin) etkisi artmıştı; ancak doğrudan Cumhurbaşkanı’nın tek başına ihraç yetkisi yoktu. Şimdi zaten sorunlu olan bir sistem tamamen işlevsiz hale gelecek. Son yıllarda Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararlarında şeffaflık ve liyakat ilkelerine dair endişeler zaten artmış durumda. Rütbe yükseltilmeleri ya da emeklilik kararlarıyla ilgili somut performans ölçütleri kamuoyuna açıklanmıyor.

Örneğin, artık albaylar daha ilk yıllarında YAŞ kararıyla TSK’dan çıkarılabiliyor. Bu şekilde her yıl yüzlerce albay, neye dayanarak emekli edildiğini bile bilmeden, adli ve idari itiraz hakkı olmaksızın, bazıları daha emeklilik hakkı bile kazanamamışken görevinden uzaklaştırıyor.  Bu kişilerin önemli bir bölümünün bir ortak özelliği var o da liyakatli, Atatürkçü ve disiplinli olmaları. İşte tüm bu durumlar, komuta kademesinde siyasi yakınlık veya güven ilişkisine dayalı tercihler algısı güçleniyor. Yeni yasa teklifi kabul edilirse artık sadece albaylar değil; teğmen rütbesinden itibaren tüm subaylar, Cumhurbaşkanı kararıyla TSK’dan çıkarılabilecek.

Bu atmosferde getirilen “doğrudan ihraç yetkisini”, mevcut uygulamaları kurumsallaştıran ve TSK’nın personel yapısını siyasi tasarruflara daha açık hale getiren bir araç olarak değerlendiriyorum.

Siyaset ve Askeri Personel İlişkisi: Tehlikeli Yakınlık

TSK’nın temel işleyiş ilkesi, sıkı bir hiyerarşik yapı ve komuta birliği esasına dayanır. Dolayısıyla subayların disiplinle ilgili değerlendirmelerinin komuta kademesi tarafından yapılması ast-üst güven ilişkisini de korur. TSK’nın tüm faaliyetleri, başta İç Hizmet Kanunu olmak üzere yasal çerçevede yürür. TSK bir “kanun ordusudur”. Cumhurbaşkanı’na siz bu yetkiyi doğrudan verirseniz, ilk bozulacak şey bu ast-üst ilişkisi olur. TSK’yı bu kanun ordusu kimliğinden uzaklaştırmış olursunuz. Personel bağlı olduğu komutandan çok siyasi otoriteye yönelim gösterir. Komutanların personel üzerindeki etkisini bu şekilde yok edersiniz. Aslında TSK’nın temel işleyiş ilkesini de bu şekilde dinamitlemiş olursunuz.

Disiplinin kaynağı komutadır, siyaset değil

TSK’da görev yapan subaylar, kariyer planlamalarını rütbe terfileri ve disiplin puanlarına göre yapar. Hakkında yargı süreci işletilmeden, üst komuta kademesinin değerlendirmesi alınmadan, siyasi bir karar sonucu ordudan ihraç edilmek; personel üzerinde ciddi bir güvensizlik ve tedirginlik oluşturur. TSK’daki aidiyet duygusunu ve moral-motivasyonu zedeler. Özellikle genç subaylar arasında kurumsal sadakati azaltabilir. Askeri kariyer planlamasında belirsizlik ve keyfilik algısı, nitelikli personelin istifasına veya meslekten uzaklaşmasına neden olabilir.

Nitekim son dönemde özellikle genç teğmenlerin ihraçları, kamuoyunda bu kaygıları artırmıştır. Bu ihraçlar, kriterlerin ne kadar esnek olduğunu, siyasi saiklerle karar alınabileceğini düşündürmektedir. Mustafa Kemal’in Askerleriyiz diyen bu teğmenlerin ihraç kararı bilindiği üzere Yüksek Disiplin Kurulu tarafından verildi. Yüksek Disiplin Kurulu’nun demokratik bir yapısı vardır. 5’e 4 çıkan o karardan rahatsız olunmuş olunacak ki şimdi o demokratik karar alma sürecinin tamamen önünü kesmek istiyorlar. Dolayısıyla ben bu düzenlemeyi sadece bir disiplinsizlik meselesi değil, komuta yapısına doğrudan bir müdahale olarak görüyorum.

Tabi bu süreçlerin istihbari ve güvenlik açısından da değerlendirilmesi gerekir. Sadece bu teklif için de değil meclise gelen hiçbir teklifin tüm açılardan etki analizinin yapılmadığını biliyoruz ama bu teklif için özellikle değerlendirilmeliydi. Nedir bu düzenlemenin güvenlikle ilgili yönü? Subayların ihraç edilmesiyle ilgili süreçler genellikle gizli istihbarat, istikamet ve personel güvenlik soruşturmaları ile desteklenir. Bu sürecin dış denetim olmadan, sadece siyasi bir merci tarafından yönetilmesi çok açık güvenlik zafiyetine yol açar, istihbarat süreçlerini de siyasallaştırırsınız.

Bu düzenlemeyi disiplinsizlik durumlarında bürokratik süreç beklemeden hızlı karar alma amacıyla getirildiğini, Cumhurbaşkanı’nın etkisinin artmasıyla sivil-asker dengesinin sağlanması olarak gösteriyorlar ama zaten buranın sivilleştirilmesi esaslı sorun. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanı işlemlerine karşı yargı yolu teoride açık olsa da, uygulamada yüksek mahkemelere taşınan bireysel başvurular dışında etkili bir iç denetim mekanizması yok. Yıllara sair düzenlemelerle bu denetim mekanizması ortadan kaldırıldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde “disiplinsizlik” olgusu son dönemde teğmenlerimizin ihracıyla daha da net şekilde gördüğümüz son derece geniş ve yoruma açık olarak kullanılıyor. Esasında bir siyasi tasfiye aracı haline getirilmiş durumda. Bunun dünyadaki örneklerine de bakın, Cumhurbaşkanı’nın doğrudan ihraç yetkisi istisnaidir, Cumhurbaşkanı askeri kurumsallığın dışında görülür.

Türkiye’nin mensubu olduğu NATO’da subay ihraçları, bağımsız kurullar ve yargı denetimiyle yürütülür. Cumhurbaşkanı’na tanınan bu yetki, uluslararası standartlarla açıkça çelişmektedir. Türkiye’nin profesyonel ordu yapısına duyulan güven, bu tarz siyasi merkezli uygulamalarla zayıflayabilir. Bu teklif hazırlanırken değerlendirilmesi gereken önemli bir etki analizi de buydu. Ancak söylediğimiz gibi meclisten çok hayati kanunlar çıkıyor ancak son derece çarpık uygulamalara sebebiyet verecek kanunlar ve etki analizi değerlendirmeleri yapılmıyor.

TSK bünyesinde disiplin kurulları, sicil sistemi, komuta değerlendirmeleri gibi kapsamlı iç denetim mekanizmaları halihazırda mevcuttur. Eğer sistem işlemiyorsa, yapılması gereken bu yapının güçlendirilmesidir. Onu tamamen devre dışı bırakmak, ordu içindeki liyakat, adalet ve öngörülebilirliği ortadan kaldırır.

Ordu, yüksek disiplinle görevini yapar; ancak bu disiplinin kaynağı hukuki güvenceler ve komuta yapısıdır, siyasi takdir değil. Cumhurbaşkanı’na doğrudan ihraç yetkisi verilmesi, kısa vadede caydırıcı gibi görünse de, uzun vadede ordu-millet bağını zayıflatan, kurum içi motivasyonu kıran ve profesyonel yapıdan uzaklaştıran bir adım olabilir.

TSK’nın gücü, siyasi makamlara değil, Anayasa’ya ve millete bağlılığıyla ölçülür. Bu dengeyi bozacak her adım, yalnızca askerî kurumu değil, demokratik sistemi de zayıflatacaktır. Bu düzenleme ne Türk milletinin ne Türk devletinin menfaatine değildir. Türk ordusunun menfaatine hiç değildir. Ülkede AKP iktidarlarıyla birlikte önü alınamayan liyakatsizlik eğer Türk ordusuna da sıçrayacak olursa bunun bedeli ağır olur. O nedenle, ne Türk milletine, ne Türk ordusunun gücüne, katkı sunmayacak,  sadece bir grubun kendi iktidarlarını güçlendirmek üzere verdiği bu kanun teklifi derhal geri çekilmelidir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *