İstanbul
Parçalı bulutlu
3°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9717 %0.07
50,5554 %0.16
5.956,07 % -0,62
88.919,07 %1.07
Ara
Muhalif. GÜNDEM Avukat Elçin Özge Şimşek Çağlayan: Tayfun Kahraman hakkındaki karar hukuki değil siyasi

Avukat Elçin Özge Şimşek Çağlayan: Tayfun Kahraman hakkındaki karar hukuki değil siyasi

Avukat Elçin Özge Şimşek Çağlayan, AYM’nin hak ihlali kararına rağmen Tayfun Kahraman’ın tutukluluğunun sürmesini anayasal kriz olarak değerlendirdi.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 2 dk

Avukat Elçin Özge Şimşek Çağlayan, Tayfun Kahraman’ın sağlık durumu ve tutukluluğuna ilişkin kapsamlı bir değerlendirmede bulundu. Çağlayan, Anayasa Mahkemesi tarafından hak ihlali tespiti yapılmasına rağmen Kahraman’ın özgürlüğünden yoksun bırakılmaya devam edilmesini, münferit bir durumdan öte yapısal bir anayasal kriz olarak nitelendirdi.

“anayasa yargısı etkisizleştiriliyor”

Çağlayan, yüzlerce kayıtlı mağdurun bulunduğu tabloda, Tayfun Kahraman’ın sağlık durumu gözetilmeksizin cezaevinde tutulmasının, anayasa yargısının fiilen etkisizleştirildiğini açıkça ortaya koyduğunu ifade etti.

Bu durumun, yargının hukuki değil siyasi saiklerle karar verdiği yönündeki endişeleri güçlendirdiğini belirten Çağlayan, yaşam hakkını önceleyen herhangi bir kararın bugüne dek verilmemiş olmasına dikkat çekti.

“aym kararları tavsiye niteliğine indirgeniyor”

Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmamasının, Anayasa’yı alt normlar karşısında güçsüzleştirdiğini vurgulayan Çağlayan, bu yaklaşımın söz konusu kararları fiilen tavsiye niteliğine dönüştürdüğünü ifade etti.

Siyasi erkin çizdiği sınırlar içinde alınan yargı kararlarının, hukuki güvenlik ilkesini tartışmalı hale getirdiğini belirten Çağlayan, bunun hukuk devleti açısından ciddi sonuçlar doğurduğunu kaydetti.

bireysel başvuru mekanizması vurgusu

Çağlayan, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yolunun fiilen etkisizleştirilmesinin tartışılmasının hayati önem taşıdığını belirtti.

Bireysel başvurunun yalnızca ihlalin tespiti için değil, ihlalin giderilmesi ve benzer ihlallerin önlenmesi amacıyla öngörülmüş anayasal bir güvence olduğunu hatırlattı.

“hukuki ve vicdani hesaplaşma kaçınılmaz”

Çağlayan açıklamasında, hukuku askıya alan ve Anayasa Mahkemesi kararlarını fiilen geçersiz kılan uygulamaların kalıcı olamayacağını vurguladı.

Tarihsel ve hukuksal deneyimlerin, yargısal sorumluluğun ortadan kaldırıldığı dönemlerin er ya da geç ağır bir hukuki ve vicdani hesaplaşmayla sonuçlandığını gösterdiğini ifade etti.

“artık dilek değil sorumluluk zamanı”

2025 yılının kapanırken, iyi niyet temennileri yerine hukuki sorumluluğun açık biçimde tarif edilmesi gerektiğini belirten Çağlayan, Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmasının bir tercih değil anayasal bir yükümlülük olduğunun altını çizdi.

Hasta tutuklu ve hükümlülerin yaşam hakkının korunmasının ertelenebilir bir insani hassasiyet değil, derhal yerine getirilmesi gereken bir devlet görevi olduğunu vurguladı.

Yazıyı okumak için tıklayın.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *