İstanbul
Parçalı bulutlu
10°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9424 %0.03
50,6144 %0.09
6.035,06 % 0,86
88.041,46 %-0.146
Ara
Muhalif. GÜNDEM Abdullah Öcalan’dan yeni yıl mesajı: 10 Mart mutabakatı vurgusu

Abdullah Öcalan’dan yeni yıl mesajı: 10 Mart mutabakatı vurgusu

Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, 2026 yılına girerken yayımladığı yeni yıl mesajında “Terörsüz Türkiye” süreci ile Suriye’de SDG ve Şam yönetimi arasında imzalanan 10 Mart Mutabakatı’na ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Okunma Süresi: 5 dk

Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan, 2026 yılına girerken beklenen yeni yıl mesajını yayımladı. Mesajında iktidarla birlikte yürütüldüğü ifade edilen “Terörsüz Türkiye” sürecine ve Suriye’deki son gelişmelere değinen Öcalan, 10 Mart’ta SDG ile Şam yönetimi arasında imzalanan mutabakatın uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Öcalan mesajında, Ortadoğu’da yaşanan çatışmaların kökeninde emperyalist müdahaleler ve milliyetçi politikaların bulunduğunu savunarak, barış ve demokratik toplum perspektifinin “bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk” olduğunu ifade etti. Bu yaklaşımın yeni çatışmaların önüne geçebileceğini öne süren Öcalan, önümüzdeki dönemde temel sorumluluğun olası yeni çatışmaları engellemek olduğunu belirtti.

Suriye’de ortaya çıkan tabloya da değinen Öcalan, uzun yıllar süren baskıcı yönetim anlayışının halklar arasında demokratikleşme ve eşitlik taleplerini güçlendirdiğini savundu. SDG ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakatın, halkların bir arada yönetimini esas alan demokratik bir siyasal modeli hedeflediğini ifade eden Öcalan, mutabakatın uygulanmasının süreci “rahatlatacağını ve hızlandıracağını” dile getirdi.

Mesajında Türkiye’nin sürece ilişkin rolüne de değinen Öcalan, Ankara’nın kolaylaştırıcı ve diyaloga açık bir tutum sergilemesinin hem bölgesel barış hem de iç barış açısından kritik olduğunu savundu.

Öcalan, mesajını yeni yılın savaş ve ayrışma yerine demokratik uzlaşma ve barışın yılı olması temennisiyle tamamladı.

Öcalan'ın mesajı şöyle:

"Yeni yıl, savaşın değil barışın yılı olsun

Yeni bir yıla girerken, geçtiğimiz yüzyıl boyunca emperyalist saldırılar ile iç içe gelişen milliyetçiliğin Ortadoğu’yu nasıl derin çatışmalar, yıkımlar ve toplumsal yarılmalarla karşı karşıya bıraktığını tekrar hatırlamak zorundayız. Bugün bölgede yaşanan mezhepçilik ve etnik milliyetçiliklerin tümü, köklerini bu yakın ve acı dolu tarihten almaktadır. Ne yazık ki hegemonik sistemin 'böl, yönet ve tahrik et' stratejisi farklı biçimler altında sürdürülmektedir.

“Barış ve Demokratik Toplum perspektifi yalnızca bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk”

Tam da bu nedenle zorluklara rağmen geliştirdiğimiz Barış ve Demokratik Toplum perspektifi yalnızca bir tercih değil, tarihsel bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır. Eğer doğru ve anlaşılır değerlendirilirse bu perspektif yeni çatışmaların önüne geçebilecek, halkların birlikte, eşit ve özgür yaşamını mümkün kılabilecek bir panzehirdir. Önümüzdeki dönemde temel sorumluluğumuz, kısa sürede ortaya çıkabilecek yeni bir çatışmayı engellemek ve telafisi mümkün olmayan sonuçların önüne geçmektir.

Orta Doğu’da derinleşen krizler ve politik çatışmalar, binlerce yıldır süregelen despotik, iktidar odaklı devletçi uygarlık anlayışının tıkanmasının ve sürdürülemezliğinin kaçınılmaz sonucudur.

Bu krizlerin merkezinde yer alan Kürt meselesinin çözümü ise, ancak toplumsal barış ve demokratik uzlaşı ile mümkündür. Sorunun çatışma, savaş, askeri ve güvenlikçi yöntemlerle değil; halkların iradesini esas alan demokratik bir zemin üzerinden ele alınması hayati önemdedir.

Unutmamak gerekir ki kadın özgürleşmeden toplumun özgürleşmesi mümkün değildir. Erkek egemen zihniyet çözülmeden savaş kültürü sona ermez, barış kalıcı hale gelemez. Bu nedenle kadın özgürlüğünü, demokratik toplumun kurucu ve vazgeçilmez ilkesi olarak ele alıyorum.

Suriye ve DSG mesajı

Suriye’de ortaya çıkan kaotik tablo da demokratikleşme ihtiyacının açık bir yansımasıdır. Yıllarca süren tekçi, baskıcı ve kimlikleri inkâr eden yönetim anlayışı; Kürtlerin, Arapların, Alevilerin ve tüm halkların özgürlük ve eşitlik talebini daha da güçlendirmiştir. SDG ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta imzalanan mutabakat çerçevesinde dile getirilen temel talep, halkların kendi kendini bir arada yönetebileceği demokratik bir siyasal modeldir. Bu yaklaşım, merkezi yapıyla müzakere edilebilir demokratik bir entegrasyon zeminini de içinde barındırmaktadır. 10 Mart Mutabakatı’nın uygulanması, süreci rahatlatacak ve hızlandıracaktır.

Türkiye’nin rolü

Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı, yapıcı ve diyaloga açık bir rol üstlenmesi hayati önemdedir. Bu hem bölgesel barış açısından hem de kendi iç barışını güçlendirmesi bakımından da kritik bir öneme sahiptir.

Ortadoğu’nun modern tarihi, büyük ölçüde ‘negatif devrimler’ tarihidir. Savaş, zorbalık, inkâr ve yıkım… Buna karşılık önerdiğimiz ise ‘pozitif devrimdir’.  Yani toplumun demokratik, barışçıl ve ahlaki-politik yöntemlerle yeniden inşa edilmesidir. Israrla savunduğumuz barış bir sonuç değil, yeni bir başlangıç olmak durumundadır. Ve barış içerisinde yürütülecek hak, hukuk ve demokratikleşme mücadelesi nefret, karşıtlık ve öfkeyi ortadan kaldıracak ve herkes için yeni bir yaşamın kapısını aralayacaktır.

Bu bilinçle, yeni yılı savaşların, yıkımın ve ayrışmanın değil; demokratik uzlaşının, barışın ve halkların ortak geleceğini birlikte inşa etme iradesinin yılı haline getirmeyi diliyorum.

Yeni yılın Türkiye, Ortadoğu ve Dünya’da barışa, özgürlüğe ve demokratik bir geleceğe kapı aralamasını temenni ediyor; başta mücadele eden halklar olmak üzere, tüm dostların yeni yılını kutluyorum.

Yeni yılın tüm halklarımıza barış ve onurlu bir yaşam getirmesini diliyor, sevgi ve selamlarımı iletiyorum.

Bu dönem, kadın özgürlüğüyle güçlenen, halkların barış içinde demokratik değerlerle bütünleştiği bir dönem olacak.”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *