İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5359 %0.07
49,6539 %0.06
5.778,15 % 0,44
92.077,40 %-1.249
Ara
Muhalif. ARAŞTIRMA Neden duygusal olarak ulaşılamaz insanlara aşık oluruz? Ünlü psikolog açıkladı

Neden duygusal olarak ulaşılamaz insanlara aşık oluruz? Ünlü psikolog açıkladı

Psikolog Mark Travers, ulaşılamaz kişilere aşık olmamızın çocukluk bağlanma kalıpları ve öz değer arayışıyla ilgili olabileceğini söylüyor.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 2 dk

ABD’li psikolog Mark Travers, ulaşılamaz kişilere ilgi duymamızın başlıca sebeplerinden birinin “kovalamacanın tanıdık gelmesi” olduğunu belirtiyor. Travers’a göre, kovalamak kişiye bir amaç veriyor ve biraz daha çaba gösterildiğinde her şeyin yoluna gireceğine dair bir inanç oluşturuyor.

Ulaşılamazlık sizi güvende hissettiriyor

Bazı insanlar, güvenli olana değil tanıdık olana çekiliyor. Çocuklukta alınan tutarsız ya da yetersiz ilgi, belirsizliği sevgiyle eşleştirme eğilimini doğurabiliyor. Partner uzaklaştığında daha çok sarılmak, sustuğunda daha çok konuşmaya çalışmak ve küçük bir sevgi gösterisini “eşsiz” görmek, bilinçdışı bir bağlanma kalıbının sonucu olabiliyor.

2015’te Frontiers in Psychology dergisinde yayımlanan bir derleme, erken dönem bağlanma deneyimlerinin, ileriki yaşamda “normal” ilişki algımızı şekillendirdiğini ortaya koyuyor.

Gerçek yakınlıktan kaçmak

Duygusal olarak ulaşılamaz kişilere ilgi duymak bazen bir kaçış mekanizmasıdır. Gerçek yakınlık, yalnızca güçlü yönleri değil, bastırılmış ve utandığımız yanlarımızı da paylaşmayı gerektirir. Bu da reddedilme riskini barındırır. Bu nedenle birçok kişi bağlanmaktan kaçınan partnerleri tercih eder; böylece tam anlamıyla görünmenin cesaretini göstermemiş olmanın rahatlığını yaşar.

2007’de Personal Relationships dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre, bağlılığı düşük olan bireyler partnerlerinin kusurlarına daha hassas tepki vererek mesafe yaratıyor. Oysa bağlı bireyler, belirsizlik karşısında bile ilişkiye tutunabiliyor.

Sevilmeye değer olduğunuzu kanıtlama çabası

Ulaşılamaz kişilerin peşinden koşmanın ardında, derin bir öz değer arayışı yatabilir: “Eğer bu mesafeli kişi beni severse, belki o zaman yeterli olurum.”

Çocuklukta sevginin bir ödül gibi gösterildiği, yani “iyi çocuk” olmanın, başarılı olmanın ya da çabalamanın şart koşulduğu durumlarda, yetişkinlikte de benzer ilişki kalıplarına yönelim görülebiliyor. 2020’de Journal of Personality and Social Psychology dergisinde yayımlanan bir analiz, özsaygı ile sosyal ilişkiler arasında güçlü bir geri besleme döngüsü olduğunu ortaya koydu.

Döngü nasıl kırılır?

Başkalarının duygusal olarak ulaşılabilir olup olmamasını değiştiremezsiniz. Ancak bu döngüye neden çekildiğinizi fark edebilir ve kendi içsel ihtiyaçlarınıza dürüstçe bakabilirsiniz. İlk adım, bu kalıbın farkına varmaktır. İkinci adım ise şu soruyu sormaktır: “Ben bir ilişkiden gerçekten ne istiyorum?”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *