İstanbul
Parçalı bulutlu
8°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,9314 %0.18
50,6683 %0.01
6.229,06 % 0,94
88.827,50 %1.509
Ara
Muhalif. ARAŞTIRMA Kullandığımız kelimeler gizli kişilik işlev bozukluklarını ele verebilir

Kullandığımız kelimeler gizli kişilik işlev bozukluklarını ele verebilir

Bilim insanlarına göre günlük dildeki küçük kelime kalıpları, kişilik işlev bozukluklarına dair erken ve fark edilmesi zor ipuçları taşıyor.

Okunma Süresi: 3 dk

Bilim insanlarına göre insanların günlük hayatta kullandığı kelimeler, fark edilmesi zor kişilik işlev bozukluklarına dair önemli ipuçları taşıyor. Yapılan araştırmalar, dildeki küçük kalıpların bireyin duygusal durumu, düşünce yapısı ve ilişkiler kurma biçimi hakkında sanılandan çok daha fazla bilgi verdiğini ortaya koyuyor.

Uzmanlar; günlük konuşmalar, kısa mesajlar, e-postalar ve sosyal medya paylaşımlarının, kişinin kişilik özelliklerini yansıtan güçlü göstergeler barındırdığını belirtiyor.

Kişilik bozuklukları bir spektrum olarak ele alınıyor

Liverpool Üniversitesi araştırmacıları öncülüğünde yürütülen çalışmalarda, kişilik özelliklerinin bireylerin düşünme, hissetme ve davranma alışkanlıklarını kapsadığı vurgulandı. Bu özelliklerin aşırı katı, yoğun ya da yıkıcı hale gelmesi durumunda ise duygular, benlik algısı ve sosyal ilişkiler üzerinde kalıcı sorunlar ortaya çıkabildiği ifade edildi.

Uzmanlara göre bu noktada narsistik, antisosyal veya borderline gibi kişilik bozuklukları gündeme gelebiliyor. Ancak araştırmacılar, kişilik işlevselliğinin siyah-beyaz bir ayrım değil, bir spektrum üzerinde değerlendirilmesi gerektiğini özellikle vurguluyor.

Sosyal bağ kuran kelimeler azalıyor

Araştırmalar, kişilik işlev bozukluklarının çoğu zaman açık davranışlardan önce dil kullanımına yansıdığını gösteriyor. Ruhsal sıkıntı yaşayan bireylerin daha fazla benmerkezci ifadeler ve olumsuz duygu kelimeleri kullandığı, daha karanlık kişilik özelliklerine sahip kişilerin ise öfke, küfür ve düşmanca ifadelere daha sık başvurduğu tespit edildi.

Buna karşılık, “biz” gibi sosyal bağ kurmaya işaret eden kelimelerin kullanımının belirgin şekilde azaldığı gözlemlendi.

Kesinlik ve öfke içeren ifadeler öne çıkıyor

Dört ayrı çalışmada yazılı metinler, yüz yüze konuşmalar ve çevrimiçi paylaşımlar bilgisayar destekli metin analizi yöntemleriyle incelendi. Kişilik işlev bozukluğu düzeyi daha yüksek bireylerin dilinde; aciliyet, yoğun benlik vurgusu, geçmişe takılma ve öfke içeren ifadelerin öne çıktığı belirlendi.

Aynı kişilerin sevgi, yakınlık ve aidiyet çağrışımı yapan kelimeleri ise daha az kullandığı kaydedildi.

Çevrimiçi paylaşımlar da benzer sinyaller veriyor

Çevrimiçi platformlarda yapılan analizlerde, kendisini kişilik bozukluğu tanısıyla tanımlayan kullanıcıların paylaşımlarında daha karamsar, katı ve mutlak ifadelerin yoğunlaştığı görüldü. “Her zaman”, “asla”, “tamamen” gibi kesinlik içeren kelimelerin yanı sıra üzüntü ve öfke bildiren sözcüklerin daha sık kullanıldığı, diğer insanlara yapılan atıfların ise azaldığı tespit edildi.

Erken uyarı işaretleri olabilir

Uzmanlar, bu bulguların kesin bir tanı koyma amacı taşımadığını vurguluyor. Ancak dildeki ani değişimler, aşırı olumsuzluk, sertlik, içe kapanma ve sosyal kopukluk gibi sinyallerin, kişinin psikolojik olarak zorlandığına dair erken uyarı işareti olabileceği belirtiliyor.

Araştırmacılara göre dil kullanımındaki bu ince izleri fark etmek, hem çevremizde zorlanan insanlara daha erken destek olabilmek hem de sosyal ilişkilerde olası riskleri daha sağlıklı değerlendirebilmek açısından büyük önem taşıyor. Çalışmanın ayrıntıları The Conversation’da yayımlandı.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *