13. Cuma’nın gizemi: Kötü şansın tarihi kökeni

Batı kültüründe uğursuzluk denince akla gelen 13. Cuma, yıllardır korku ve batıl inançlarla anılıyor. Peki, bu gün neden uğursuz sayılıyor ve kökeni nereden geliyor?

13 sayısına dair uğursuzluk inancı, çok eskiye dayanıyor. Norveç mitolojisinde, Loki davet edilmediği bir tanrılar şölenine 13. misafir olarak katılır ve kardeşi Balder’in ölümüne yol açar. Bu olaydan sonra 13 sayısı kaos ve ölümün sembolü olarak görülmeye başlanır.

Benzer bir hikaye Hristiyanlıkta da karşımıza çıkar. İsa’nın Son Akşam Yemeği’ne katılan 13. kişi, ihanetin simgesi Yahuda İskariot’tur ve ertesi gün Cuma günü çarmıha gerilmiştir. Böylece 13 sayısı ve Cuma günü, dinsel anlamda uğursuz sembollere dönüşmüştür.

Cuma gününün karanlık tarihi

Orta Çağ’da Avrupa’da Cuma, darağaçlarının kurulduğu asılma günü olarak biliniyordu. Rivayetlere göre, Adem ve Havva’nın yasak elmayı yediği gün, Nuh’un Gemisi’nin yola çıktığı gün ve Habil’in kardeşi Kabil tarafından öldürüldüğü gün de Cuma’ydı. Bu yüzden önemli iş ve etkinlikler Cuma gününe denk getirilmezdi.

Ancak İslamiyet ve Yahudilikte Cuma kutsal bir gün olarak kabul edilir. Bu da, 13. Cuma korkusunun tamamen kültürel bakış açısına dayandığını gösteriyor.

Popüler kültür 13. Cuma’yı ölümsüzleştirdi

Bugünkü anlamıyla 13. Cuma korkusu, 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yayıldı. 1907’de Thomas W. Lawson’un ‘Friday, the Thirteenth’ adlı romanı, bu günü kötü şans sembolü haline getirdi.

1980’lerde çıkan Friday the 13th film serisiyle birlikte, maskeli katil Jason Voorhees karakteri popüler kültürde ölümsüzleşti. Bugün bazı otellerin 13. katı veya uçaklardaki 13. sıra yok.

Evrensel bir korku değil

Aslında 13. Cuma korkusu yalnızca Batı kültürüne ait. Yunanistan ve İspanyol kültürlerinde uğursuz gün Salı’ya, İtalya’da ise 17’ye denk geliyor. Yani bu batıl inanç, evrensel bir kural değil, kültürel bir algı sonucu ortaya çıkmış durumda.

İLGİLİ HABERLER