Muhalif’in Alman basınından aktardığına göre birçok hasta, semptomlarını "turbo mod" ile "tamamen kilitlenme" hali arasındaki bir gidip gelme olarak tanımlıyor. Alman Tabipler Birliği'nin yayın organı Deutsches Ärzteblatt’ta yetişkinlerdeki teşhis oranlarına dair yeni rakamlar yayımlandı. Merkezi Yasal Sağlık Sigortası Enstitüsü verilerine dayanan rapora göre, Almanya’da 2015 ile 2024 yılları arasında yetişkinlerde ilk kez konulan DEHB/DEB teşhislerinin sayısı neredeyse üç katına çıktı. Bugün her 10.000 sigortalıdan yaklaşık 26’sına yeni teşhis konulurken, bu sayı 2015’te sadece dokuzdu. Özellikle 40 yaş altı genç yetişkinler bu durumdan etkileniyor. Bu yaş grubunda, özellikle aradaki farkı hızla kapatan genç kadınlara konulan teşhislerde belirgin bir artış var.
Uzun Süre Gözden Kaçırıldı
Uzmanlara göre, yetişkinlerdeki teşhis sayısındaki bu büyük artışın sebebi vaka sayısının gerçekten artması değil, durumun uzun süre teşhis edilememiş olması.
Bunun temel nedeni, birkaç on yıl öncesine kadar DEHB’nin yetişkinlerde görülmediğinin ve çocukluk çağından sonra kendiliğinden "geçtiğinin" varsayılmasıydı. Yetişkinlere yönelik teşhis kriterleri ancak 1990’larda yavaş yavaş yerleşmeye başladı. Freiburg Üniversitesi Tıp Merkezi Yetişkin DEHB ve Borderline Kişilik Bozukluğu Çalışma Grubu Başkanı Swantje Matthies, "Burada teşhis edilen vakaların çoğunun gecikmiş teşhisler olduğu varsayılabilir" diyor. "Yani bu kişiler çocukluk çağında da bu sorunu yaşıyordu ancak teşhis edilmemişlerdi. Şimdi yetişkinlikte 'gecikmeli' olarak teşhis alıyorlar."

Kadınlar Uzun Süre Yetersiz Teşhis Edildi
Genç kadınlara daha sık teşhis konulmasının nedeni de aslında daha fazla kadının etkilenmesi değil. Aksine, kadınlardaki DEHB ve DEB semptomları uzun süre göz ardı edildi.
Konuyla ilgili ilk çalışmalar –sağlık sisteminde sıkça görüldüğü gibi– neredeyse sadece erkek çocukları ve erkeklerden alınan verilere dayanıyordu. Bu nedenle tipik erkek semptomları, genel DEHB semptomları olarak kabul edildi. Ancak artık DEHB’nin kadınlarda ve kız çocuklarında (her zaman olmasa da) sıklıkla erkeklerden farklı tezahür ettiği biliniyor. Kadınlar genellikle hiperaktif ve dürtüsel olmaktan ziyade dalgın ve dikkatsiz oluyorlar. Swantje Matthies durumu şöyle açıklıyor: "Kız çocukları ve kadınlar çocukluk çağında daha nadir fark ediliyor çünkü semptomları genellikle daha az dikkat çekici oluyor. Bu yüzden genç kadınlar şimdi aradaki teşhis farkını kapatıyor."
Sadece Bir "Hype" (Abartı) Değil
DEHB konusu son yıllarda sosyal medyada giderek daha fazla yer buluyor. Genç yetişkinlerin kendilerinde de bu durumun olabileceğini fark etmelerinin bir nedeni de bu.
Yine de uzmanlar, teşhislerdeki büyük artışın bir "moda akımı" ya da yanlış teşhislerden kaynaklandığını düşünmüyor. Frankfurt am Main Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi Psikiyatri, Psikosomatik ve Psikoterapi Kliniği Direktörü Andreas Reif, "Kendi kendine teşhis koyma durumu, tıbbi sistemden teşhis talep edilmesine kesinlikle yol açıyor. Ancak buradan bir 'hype' (abartı) veya normalliğin hastalıklaştırılması sonucunu çıkarmak doğru değildir," diyor.
Teşhis Koymak Hâlâ Zor
Tahminlere göre yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 2,5'i DEHB/DEB'den etkileniyor. Yetişkinlikte yeni teşhislerin artması, semptomların artık yetişkinlerde de tanınabildiğinin bir işareti olarak görülüyor.
Ancak genel olarak DEHB ve DEB hâlâ yetersiz teşhis ediliyor olabilir. Mannheim Merkezi Ruh Sağlığı Enstitüsü'nden Oliver Hennig, "Almanya'da yetişkin DEHB hastalarının teşhisi ve bakımı hâlâ tatmin edici düzeyde değil: Teşhis genellikle sadece özel klinik saatlerinde sunuluyor ve buralar da büyük ölçüde aşırı yoğun," diyor.
Semptomlar Çocuklardan Farklı
Yetişkinlikte DEHB'nin ana semptomları; iç huzursuzluk, asla "kapanıp dinlenememe" hissi ve özellikle monoton görünen işleri sürekli erteleme veya tamamlayamama durumudur.
Hastalar, toplantılarda veya okurken odaklanamadıklarını, sürekli randevuları unuttuklarını, ev işlerinin veya mali durumlarının çok kaotik ilerlediğini belirtiyorlar. Başkalarının sözünü kesme dürtüsü veya olaylara çabuk ve aşırı duygusal tepki verme gibi kişilerarası sorunlar da sıkça dile getiriliyor. Bazen buna yerinde duramama ve sürekli bir meşguliyet dürtüsü de ekleniyor.
DEB'de (Dikkat Eksikliği Bozukluğu), DEHB'den farklı olarak bu hiperaktivite görülmez. Ancak yetişkin DEHB hastaları da genel olarak küçük çocuklara göre daha az hiperaktif ve dürtüseldir. Bunun bir nedeni, zamanla günlük yaşamda başa çıkmak için kendilerine özgü stratejiler geliştirmiş olmalarıdır.
Her Zaman Terapi Gerekli Değil
Teşhis konulması, her zaman bir terapi gerektiği anlamına gelmez. Bazı insanlar DEHB ile gayet iyi başa çıkabilir. Semptomların şiddeti kişiden kişiye değişir, bu nedenle bozukluk bir spektrum (yelpaze) olarak kabul edilir. Hatta bu durum avantajlar da sağlayabilir; örneğin DEHB'li kişiler bir konuya ilgi duyduklarında "hiperodaklanma" (hyperfocus) moduna geçerek aşırı konsantre bir şekilde çalışabilirler.
İlaçlar Daha Güvenilir Etki Ediyor
Ancak kişi bu durumdan dolayı bir sıkıntı (ızdırap) yaşıyorsa, ilaç tedavisini düşünmekte fayda vardır. Yakın zamanda yayımlanan bir meta-analizde yetişkinler için çeşitli tedavi seçeneklerinin etkinliği karşılaştırıldı.
Buna göre, sadece "Ritalin" markasıyla bilinen metilfenidat veya amfetamin türevi ilaçlar; huzursuzluk, dikkatsizlik veya dürtüsellik gibi DEHB'nin temel semptomlarına karşı güvenilir ve hızlı bir şekilde etki ediyor. Psikoterapi, davranış değişikliği veya nörofeedback gibi diğer tedavi yöntemleri ise değişken sonuçlar göstermiş olup, genel olarak daha geç ve daha zayıf bir etki sağlıyor.
Yine de bu ilaç dışı yöntemler tedavide kısmen önemlidir. Würzburg Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Marcel Romanos şöyle diyor: "İlişki sorunları, reaktif kaygı, iş yerindeki sosyal çatışmalar, çocuk yetiştirme sorunları, agresif davranışlar ve hatta ikincil fiziksel hastalıklar süreç içinde genellikle ön plana çıkar ve bunlar sıklıkla psikoterapi ile tedavi edilebilir."
Doktor Teşhisi Şart
Tüm tedavi biçimlerinde bir doktora danışmak ve özellikle ilaç tedavisinde kılavuzlara uygun bir teşhisin konulmuş olması önemlidir. Çünkü reçete edilen ilaçların çoğu, DEHB'si olmayan kişilerde uyarıcı madde (uyuşturucu) etkisi yaratabilir ve ciddi yan etkilere neden olabilir.