DEVA Partisi’nden, ‘iki kutuplu siyaset’ uyarısı, çıkış formülü ve Meclis ajandası

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen: Siyasetin iki kutba sıkıştırılması demokrasiye de ülkeye de zarar veriyor. Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi, ‘iki kutuplu siyaset’ uyarılarıyla dikkat çekiyor. ‘Üçüncü bir yol’ görüşünde, ‘Biz bu ülkeyi iki kutuplu siyasete hapsetmeyeceğiz’ diyen Genel Başkan Ali Babacan’ın açıklamalarının satır aralarını Muhalif’e değerlendiren Genel Başkan Yardımcısı, Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, siyasetin iki kutba sıkıştırılmasının demokrasiye ve ülkeye zarar verdiğine dikkat çekiyor. Ekmen’in, siyasi tabloya ilişkin şu değerlenmesi de oldukça dikkat çekici: “Bugün iktidarda, ana muhalefet partisi de ikili bir fotoğrafı tercih ediyor. Diğer siyasi partiler, diğer seçenekler yokmuş gibi davranıyor. Tayyip Bey’in en olmadık yerde CHP ile ilgili en gereksiz tartışmaları başlatmasının önemli bir nedeni de bu”. DEVA Partisi’nin, iki kutuplu siyasete karşı biri Meclis zemininin daha etkin kullanılması yanı sıra sahaya inilerek örgütler ve halkla buluşmaya ilişkin rotası var. Meclis ajandasında ise, ara zam talebinden, yoksulluk, deprem, pestisit tehdidinden, aile programlarına kadar uzanan yoğun bir gündemi dikkat çekiyor.

Hülya Özmen- Ankara

 DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı, Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, siyasetin iki kutba sıkıştırılmasının demokrasiye ve ülkeye zarar verdiğini söyledi.   “Bugün iktidarda, ana muhalefet partisi de ikili bir fotoğrafı tercih ediyor. Diğer siyasi partiler, diğer seçenekler yokmuş gibi davranıyor. Tayyip Bey’in en olmadık yerde CHP ile ilgili en gereksiz tartışmaları başlatmasının önemli bir nedeni de bu” diyen Ekmen, iki kutuplu siyasete karşı DEVA Partisi’nin Meclis’in daha etkin kullanılması  ile sahaya inilerek örgütler ve halkla buluşmalara ilişkin yol haritası bulunuyor.    

Ekmen’in Muhalif’e açıklamaları şöyle:

Mehmet Emin Ekmen: Bize inanmış insanlarla birlikte sahada var olmak dışında bir seçeneğimiz maalesef yok.

 Ekmen’in açıklamaları şöyle:

“Bugün iktidarda, ana muhalefet partisi de ikili bir fotoğrafı tercih ediyor. Diğer siyasi partiler diğer seçenekler yokmuş gibi davranıyor. Tayyip Bey’in en olmadık yerde CHP ile ilgili en gereksiz tartışmaları başlatmasının önemli bir nedeni de bu. Bizim buna karşı yapacağımız şey, sahada olmak teşkilatlarımızla vatandaşın yanında olmak, genel başkanımızla il, il, ilçe, ilçe gezmek. Meclis’i etkin bir şekilde kullanmak. Biri yerel diğeri ulusal iktidarı elinde tutan bu iki devasa organizasyona karşı teşkilatlarımız ve bize inanmış insanlarla birlikte sahada var olmak dışında bir seçeneğimiz maalesef yok. Çünkü medyanın da belki  yüzde 98’i bu iki merkez tarafından doğrudan yönetiliyor veyahut da bu merkezlerin etkisi altında kalıyor.

Sayın Erdoğan, uzun süredir Türkiye siyasetini iki ana eksene sıkıştırmaya çalışmaktadır: AK Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi. Bu politika, toplumun geniş kesimlerini temsil eden farklı siyasi partilerin ve oluşumların görünürlüğünü bilinçli olarak sınırlamaktadır. 22 yılı aşkın süredir devam eden bu siyasi strateji, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçmen tercihlerini ‘Recep Tayyip Erdoğan mı, CHP’nin adayı mı?’ ikilemine sıkıştırma çabasına dayanmaktadır. Erdoğan, bu yöntemin kendisine her zaman en az yüzde 40’lık bir seçmen desteği sağlayacağını ve ittifaklarla da bu oranı yüzde 51’e çıkarabileceğini düşünmektedir. Nitekim bu stratejinin geçmiş seçimlerde işe yaradığı gördük. Özellikle genel seçimlerde, seçmenin belirli bir kısmı ‘CHP mi, Recep Tayyip Erdoğan mı?’ ikilemine sıkıştığında tüm itirazlarına ve eleştirilerine rağmen tercihini Erdoğan’dan yana kullanabiliyor”.

DEVA PARTİSİ’NİN MECLİS AJANDASINDAN…

 Barış Avşar’dan asgari ücret çıkışı:  “Ara zam artık bir zorunluluktur”

Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü vesilesiyle işçilerin yaşadığı sorunları Meclis gündemine taşıdı. Avşar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından yanıtlanması istemiyle konuya ilişkin yazılı soru önergesi verdi.

Önergede, çalışma hakkı ve iş güvencesinin anayasal güvence altına alındığına dikkat çeken Avşar, ülke ekonomisinin durumu işçiyi koruyan bu hükümlerin çoğunu işlevsiz bıraktığını, çalışanların yarısının 22 bin 104 lira ile çalıştırıldığını ve bununla birlikte enflasyona karşı özlük haklarının korunmaması, iş cinayetleri, güvencesiz çalıştırma gibi işçinin birçok sorunla karşı karşıya kaldığını belirtti. Avşar, Bakan Işıkhan’a son bir yılda kaç işçi eyleminin meydana geldiğini ve arabuluculuk sistemini, işten çıkarılan işçi sayısını ve haklarını, sendika üyeliğini, asgari ücrete ara zammı, iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri ile mevsimlik işçi hakları gibi bir takım soru sordu.

---

Elif Esen: “Çam Sakura’da yaşanan istismar çürümüşlüğün kanıtıdır”

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, İstanbul Çam Sakura Hastanesi’nde yaşanan 9 yaşındaki engelli çocuğa yoğun bakımda istismar olayı hakkında sert açıklamalarda bulundu. Esen, “Toplumsal çürüme dört yanı sardı ve çocukları hedef alıyor. Bununla mücadele etmek için Çocuk Hareketi’ni kurduk” dedi.

Haber karşısında dehşete düştüğünü belirten Esen, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yaparken ‘Çevre ve enerji dostu olan hastanenin, kamu-özel ortaklığının en güzel örneklerinden biri olduğunu belirten Erdoğan, 456'sı yoğun bakım olmak üzere 2 bin 682 yatağı, 725 poliklinik odası ve 90 ameliyathane masasıyla bu eser…’ diye bahsettiği bu büyük eserin içinde güvenliği sağlamayı unuttular!”

Esen, 9 yaşında engelli bir çocuğun başına bunları gelmesine neden olacak ortamın nasıl oluştuğunun sorgulanması gerektiğini belirtti. “Yoğun bakımda hastaların korunaksız kalması, canlı kameralarla izlenmiyor olması, tek bir bakıcı yahut hemşire ile bırakılmaması gerektiğini hastane yönetimi yerine biz mi düşünmeliyiz?” Diye soran Vekil Esen sistemin yeniden ele alınması gerektiğini, buna benzer vakaların son bulması için şart olduğunu ekledi.

--

 Evrim Rızvanoğlu’ndan Tarım Bakanı’na pestisit uyarısı:

"Çocuklarımızın sağlığı, halkın sofrası tehdit altında”

 DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, tarımsal üretimde kullanılan pestisitlerin denetimsizliğini ve Greenpeace Türkiye tarafından yayımlanan “Pestisitler ve Çocuklar” raporundaki bulguları Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıdı. İç piyasada halk sağlığını tehdit eden kimyasal kalıntılara ve Avrupa Birliği tarafından sınırdan geri çevrilen tarım ürünlerine dikkat çeken Rızvanoğlu, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın yanıtlaması istemiyle yazılı bir soru önergesi sundu.

--

 Mehmet Emin  Ekmen:

Aileyi, ahlakı ve toplumu çürüten yayınlara RTÜK neden sessiz kalıyor?

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Mehmet Emin Ekmen, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, gündüz kuşağı televizyon programlarında aile yapısını ve kamu ahlakını hedef alan yayınlara sert tepki gösterdi. Ekmen, RTÜK’ün iktidar destekli kanallarda yapılan ahlaksız yayınlara yönelik sessizliğini gündeme taşıdı.

Ceza sadece muhalif kanallara mı?

Konuşmasına İYİ Parti’nin "RTÜK'ün tarafsızlığını yitiren bir kuruma dönüştüğüne dair iddiaların araştırılması" önergesi üzerinden söze başlayan Ekmen, "Bugün İYİ Parti'nin vermiş olduğu önerge, daha çok RTÜK’ün uygulamaları üzerinden bizi bir yüzleşmeye davet ediyor. Başta Sözcü TV, Halk TV, Tele1, NOW TV olmak üzere farklı bahanelerle bu kanallara kesilen cezaların şimdi sokak muhabirlerine yönelmesi riski üzerinden Meclis'i sorumluluğa davet ediyorum. Şüphesiz, kamunun da bizim değerlerimizin de temel ölçütlerinden biri sadece yaptıklarımız değil, yapmadıklarımızla da hesaba çekileceğimizdir. Özellikle AK Parti'li değerli milletvekillerimize, RTÜK’ün yapmadıklarını hatırlatmak istiyorum: 16 Ocak 2025'te bu kürsüde bir konuşma yapmıştım; utanarak bazı örnekler göstermiştim. O gün ben utandım, AK Parti'li dostlarımız da utandı. Ancak ne yayıncı kuruluşlar ne de RTÜK utanmadı. Bu yayınların bir kısmını yapan bir hanımefendi maalesef Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne davet edilerek, TBMM'nin onun bilgi, yetenek ve tecrübesinden faydalanması tavsiye edildi" diyerek, Zahide Yetiş'in Şubat ayında TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu'na davet edilmesini eleştirdi.

--

 Elif Esen: “İktidar medyasında gündüz çarpık ilişkiler, gece şiddet yayınları var; yetmiyor bunları savunan yandaş gazeteciler çıkıyor”

Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Elif Esen, köşe yazısında gündüz kuşağı televizyon programlarını savunan kadın gazeteciye sert tepki gösterdi. Esen, ’’Gündüz yayınları şiddeti ve ahlaki yozlaşmayı normalleştiriyor, toplumda yeniden üretiyor’’ ifadesini kullandı. Yazıda yer alan ifadelerin hem insan psikolojisine hem de toplumsal gerçekliğe aykırı olduğunu vurgulayan Esen, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Kadınların, ailelerin yaşadığı acılar, mağduriyetler ya da daha da kötüsü çarpık ilişkiler, bugün reyting peşinde koşan gündüz yayınlarının ana malzemesi haline geliyor. Gündüz sorunlu, çarpık ilişkilerin işlendiği yayınlar, gece mafya, cezasızlık işlenen şiddet dizileri toplumu çığırından çıkarıyor. Asıl anlaşılmaz olan ise gündüz kuşağında yayınlanan bu programların iktidara yakınlığı ile bilinen kanallarda da yer alması. Üstelik yetmiyor bu yayınları savunan yandaş kadın gazeteciler bile çıkıyor ve tüm bu olanlar normalmiş gibi gündüz yayınlarını savunuyor.’’

---

Kısacık: 23 yıldır neden önlem almadınız?”

Genel Başkan Yardımcısı, Parti Sözcüsü ve Adana Milletvekili Sadullah Kısacık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kabine toplantısı sonrası yaptığı Türkiye'nin nüfus artış hızının gerilediğini ve acil önlem alınması gerektiğini belirten açıklamaları için “23 yıldır neden önlem almadınız?” dedi.

İktidar nüfus politikalarında çok geç kaldı

Son kabine toplantısı sonrasında Türkiye’nin nüfus artış hızının kritik bir noktaya geldiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a, DEVA Partisi Adana Milletvekili Sadullah Kısacık’tan cevap geldi. TBMM’de düzenlediği basın toplantısıyla Erdoğan’ın açıklamalarına cevap veren Kısacık, 2008 yılından itibaren doğurganlık hızının düşüşe geçtiğini ve nüfusun kendini yenileme eşiğinin altına düştüğünü söyleyerek, “2001 yılında 2,38 olan doğurganlık hızı 22 yıldır sürekli düşerek 2023 yılında 1,51'e düşmüştür. Ülkemizde doğurganlık hızı, 2008'den itibaren artık nüfusun yenilenme seviyesi eşiği olan 2,10'un da altına düşmüş durumdadır. Sayın Cumhurbaşkanı son kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada Türkiye’nin nüfus artış hızında kritik bir kavşağa geldiğini söyledi. 23 yıldır Türkiye’yi AK Parti iktidarı yönetiyor. Nerdeyse çeyrek asır. Bu süre boyunca doğurganlık hızı sistematik bir şekilde düşerken hiçbir şey yapmamış, hiçbir önlem almamış, hiçbir politika üretmemiş olan iktidar, bugün Türkiye’nin kritik bir kavşakta olduğunu belirtiyor. Buradan sormak istiyorum. 23 yıldır neden önlem almadınız? 23 yıldır iktidar, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı neredeydi?” sözleriyle ülke nüfusunun geldiği kritik boyut hususunda iktidarın çok geç kaldığını belirtti.

 --

İdris Şahin: Cezasızlıkla mücadele bakımından da önemli bir kazanımdır

DEVA Partisi Ankara Milletvekili İdris Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan ve kamuoyunda "Ses ve Görüntü Kaydı Alınmasına İlişkin Genelge" olarak bilinen düzenlemenin iptali için Danıştay nezdinde açtıkları davada, Anayasa’nın 7. ve 13. maddelerine aykırılık gerekçesiyle genelgenin iptaline karar verilmesi hakkında basın açıklaması yaptı.

“Cezasızlıkla mücadele bakımından da önemli bir kazanımdır”

“Söz konusu genelge, barışçıl toplantı ve gösteri hakkının kullanıldığı ortamlarda, kamu gücünü kullanan kolluk kuvvetlerinin eylemlerinin belgelenmesini engelleyerek; hukuka aykırı müdahale, orantısız güç kullanımı, yaralama ve hatta yaşam hakkı ihlalleri gibi ciddi suçların üstünün örtülmesine zemin hazırlamaktaydı. Bu yönüyle genelgenin iptal edilmesi, yalnızca temel haklara yönelik keyfi müdahalenin önlenmesi değil; aynı zamanda cezasızlıkla mücadele bakımından da son derece önemli bir kazanımdır.”

“Kayıt almayı engellemeye yönelik her girişim toplumun adalet arayışını bastırma girişimidir”

“Toplumun haber alma ve basının haber verme hakkı kapsamındaki olayların ses ve görüntü kaydının engellenmesi ve kayıt alanlara adli işlem uygulanması yönündeki Emniyet Genel Müdürlüğü talimatı, Anayasa’nın 137. maddesi uyarınca kanunsuz emir niteliğindedir. Toplumsal olaylar sırasında polis şiddetine dair en önemli delillerin çoğu zaman vatandaşlarca çekilen görüntüler olduğu açıktır. Bu nedenle, kayıt almayı engellemeye yönelik her girişim, sadece hak ihlallerini görünmez kılma çabası değil; aynı zamanda toplumun adalet arayışını bastırma girişimidir.

İLGİLİ HABERLER