Müsavat Dervişoğlu: İmralı canisi için atılan slogan, en az 15 Temmuz hain darbe girişiminde meclise atılan bombalar kadar tahripkardır

DEM Parti grup toplantısında "Biji Serik Apo" sloganı atılmasına tepki gösteren İyi Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, "Bu çatı Türk milletinin iradesinin, egemenliğinin, istiklalinin ve birliğinin sembolü Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır. Bu çatı, egemenliğimize, birliğimize, istiklalimize kasteden bir caniye övgü sloganları atılacak yer değildir. Millet meclisinin haysiyeti, bir haysiyetsize atılan sloganlarla yaralanamaz. Dün burada, İmralı canisi için atılan slogan, en az, 15 Temmuz hain darbe girişiminde millet meclisine atılan bombalar kadar tahripkardır. O sloganları atana da müsaade edene de görmezden gelene de yazıkları olsun!" dedi.

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit'in Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı, "Umudu kuşanan, özgürlüğe yürüyen Diyarbakır'dan, kadim şehirden, Kürdistan'ın dört bir yanından özgürlük için eşitlik için demokrasi için Öcalan'ın özgürlüğü için yürüyen kadınlar hoş geldiniz" açıklamasının ardından, "Biji Serok Apo" sloganları atıldı.

“İkiye bölünmüş bir ülkenin hayrını göreceklerini zannediyorlar”

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Meclis'te Apo sloganları atılmasını eleştirerek şunları söyledi:

"Bakınız, bugün birkaç yıl içinde devasa holdinglere dönüşmüş şirketlere operasyonları konuşuyoruz.
Kısa süre içinde büyük servetler edinilmiş, büyük şirketler satın alınmış. Gözaltına alınanlar “Bizi bir devlet büyüğü yönlendirdi” diyor. El hak, bir savcı da “Hangi devlet büyüğü o” diye sormuyor. Ama benim alın teriyle üretmeye, istihdam yaratmaya uğraşan kardeşime de yapmadıklarını bırakmıyorlar. Bu nasıl bir sarmaldır? Bu nasıl bir tezgahtır? Şirket alımları devletin ilgili kurumlarından onay alıyor. Yani suç işleniyorsa devletin gözetiminde işleniyor. Sonra bir zaman belirlenip operasyon yapılıyor. Devleti getirdikleri hale bakar mısınız?

Aslında ticaret hayatımıza, esnafımıza, çiftçimize karşı bir başka operasyon daha yürüyor. Bugün, Merkez Bankası verilerine göre, ticari kredi faizi yüzde 52’dir. Enflasyon beklentisi ise bunun yarısı. Sormazlar mı, senin enflasyon beklentin bunun nasıl yarısı diye. Sordurmuyorlar çünkü, bugün kamu bankaları aracılığıyla zaten kendi şebekelerine istedikleri orandan kredi kullandırıyorlar. Çiftçinin traktörüne, hasadına, tarlasına haciz, Ama AK Parti elitlerine ve akrabalarına geri ödemesiz döviz kredisi. Hak bunun neresinde, eşitlik bunun neresinde. Bu yağmanın sonunda ne oluyor? İşte size, imam isteyip rahip verdikleri ama hiçbir şey alamadıkları Türkiye içinse bir itibar bataklığına dönüşen Halkbank davası.

Kıbrıs davamızın bedelini, Türk milleti olarak yıllarca ambargolarla ödedik. Benzin kuyruklarıyla ödedik, silah ambargolarıyla ödedik. Bir gece ansızın oraya “tatil” olsun diye gitmedik. Bu mücadeleler unutulduğunda ise ne olduğunu hep birlikte görüyoruz. Kişisel politikaların bedellerini, millet olarak biz ödüyoruz. O bedeli bugün, Beyaz Saray’dan bir randevu almak için, bir çırpıda milyar dolarlık yolcu uçağı siparişi verilirken ödüyoruz. Milyonlarca hektar ormanımız yanmasın diye söndürme uçağı alamayarak ödüyoruz. Ve parasını verip kendisini bir türlü alamadığımız F-35’lerle, anlaşma yapıldı derken, kongre onayının olmadığı anlaşılan F-16’larla, Avrupa’dan tedarik edilmeye çalışılan Eurofighter’larla “Yapıyoruz, yaptık” diye heyecanla beklediğimiz kendi savaş uçaklarımızın motorsuz olduğunu öğrenerek ödüyoruz.
Bugün içeride Öcalan, aracı kılınıp PKK ile pazarlık komisyonu çalıştırılıyor. Dışarıda ise Trump ricacı yapılarak, İsrail ile pazarlık süreci yürütülüyor. Açıktır ki, yine unuttuğumuz mücadelelerin bedelini ödüyoruz.

Aksi olsaydı, dün bu Meclis çatısı altında terörist başına slogan atılması hayal bile edilemezdi. Bu çatı Türk milletinin iradesinin, egemenliğinin, istiklalinin ve birliğinin sembolü Büyük Millet Meclisi’nin çatısıdır. Bu çatı, egemenliğimize, birliğimize, istiklalimize kasteden bir caniye övgü sloganları atılacak yer değildir. Millet meclisinin haysiyeti, bir haysiyetsize atılan sloganlarla yaralanamaz. Dün burada, İmralı canisi için atılan slogan, en az, 15 Temmuz hain darbe girişiminde millet meclisine atılan bombalar kadar tahripkardır. O sloganları atana da müsaade edene de görmezden gelene de yazıkları olsun!

İkiye bölünmüş bir ülkenin hayrını göreceklerini zannediyorlar. Dedim ya skandal olması gereken şeyler bile bir gün hatta birkaç saat dikkatimizi çekebiliyor. Bugün Ayşe Barım, 24 saat içinde salıverilip tutuklanıyor. Dünyada hiçbir yerde olmayan bir suç sebebiyle, Fatih Altaylı hapiste tutuluyor. Bir eski iktidar milletvekili olan Hüseyin Kocabıyık, işaret ettiği yanlışlıklar hakaret sayılarak hapse atılıyor. Gencecik çocuklar, espri yaptı hatta espriye güldü diye gözaltına alınıyor. Sahne şovlarından şarkılardan iddianame yazılıyor. İtaat edene yönetim kurulu üyeliği, karşı çıkana cezaevi. Muhalif, kendine alternatif istemiyor, İktidar kendine alternatif istemiyor. Taraflar şartları eşit olmayan, sözde bir rekabeti kabullenmişler. Başka hiçbir şey duymak, hiçbir şey görmek istemiyorlar. Trolleriyle ayrıştırıp, makamlarında birleştirmeye çalışıyorlar… İşte biz buna itiraz ediyoruz!

Ben bu kürsünün, bu çatının nasıl bir bedelle var olduğunu unutanlara hatırlatmak, anlamayanlara anlatmak, görmeyenlere de göstermekle sorumluyum. “Cumhuriyeti, asıl ben daha iyi tasfiye ederim” rekabetini reddediyorum. Benim sözüm, burayı kurulduğu şekliyle, özüyle muhafaza etmek üzerinedir.
Kimse kusura bakmasın mevzu Cumhuriyetse mevzu büyük Türk milleti ise herkes bilsin ki gerekirse hısımlarımla hasım olurum.  Twitter’daki yövmiyeli niyet tavşanları yorulmasınlar. Buradan Cumhurbaşkanı’na sesleniyorum: TBMM’yi hesap verilen, hesap sorulan, Türk milletinin özü olarak gördüğünde meşru olursun. Gel koy ajandana, emin ol, Trump’ın lütuflarından daha zul değil, göreceksin:
Bütçe görüşmelerinde Meclis’te ol!"

İLGİLİ HABERLER