Günlük hayatın yoğun temposunda telefon, anahtar, cüzdan gibi eşyaların kaybolması neredeyse rutin hale geldi. Çoğu zaman dikkat dağınıklığı suçlansa da, psikologlar ve nörobilimciler bunun temel nedeninin beynin çalışma sistemi olduğunu vurguluyor.
Kaliforniya Üniversitesi Davis Kampüsü’nden nörobilim ve psikoloji profesörü Dr. Charan Ranganath, beynin her bilgiyi saklayacak şekilde tasarlanmadığını belirtiyor. İnsan zihni, aynı anda işlenmesi gereken çok sayıda uyarıyla karşı karşıya kalıyor ve hayatta kalma açısından kritik olmayan detaylar öncelik sırasından eleniyor. Anahtarın masada mı yoksa rafa mı bırakıldığı gibi bilgiler, beyin için düşük öncelikli kabul ediliyor.
Benzer anıların üst üste binmesi de unutkanlığı artırıyor. Anahtar, cüzdan veya telefon her gün farklı yüzeylere bırakıldığında, beyin her seferinde yeni bir kayıt yerine mevcut şablonları kullanıyor. Boston Üniversitesi Nöroloji Profesörü Dr. Andrew Budson’a göre, duygusal açıdan rahatsız edici olmayan günlük rutin detaylar geri planda kalıyor.
Dikkat dağınıklığı ve alışılmadık yerlere eşya koyma alışkanlığı unutkanlığı pekiştiriyor. Psikologlar Gene Winograd ve Robert Soloway, pasaport, bilet veya önemli belgelerin alışılmadık noktalara konmasının hafızayı zorlaştırdığını, mantıksal ve alışıldık alanlarda tutulduğunda ise hatırlamanın kolaylaştığını ifade ediyor.
Sonuç olarak, eşyaların sık kaybolması sadece dikkatsizlik değil; beynin işleyiş biçimi, anıların benzeşmesi ve yanlış saklama alışkanlıklarıyla doğrudan bağlantılı.
