Arnavutluk’ta “burrnesha” ya da yeminli bakireler geleneği, özellikle kuzeydeki dağ köylerinde hâlâ izlenebilen, nadir ve ilginç bir kültürel uygulama olarak öne çıkıyor. Bu geleneğe göre bazı kadınlar ömür boyu bakire kalacaklarına dair yemin ederek, toplumsal olarak “erkek” muamelesi görüyor.
Burrnesha’lar erkek kıyafeti giyiyor, silah taşıyabiliyor ve toplumsal karar mekanizmalarında söz hakkı elde ediyor. Ayrıca miras hakkı açısından ailede erkek varis yoksa, bu kadınlar “erkek gibi” miras devralabiliyor. Bazı kadınlar ise evlenmek istemedikleri evliliklerden kaçmak için bu yolu seçiyor.
Oxford ve Arnavutluk’taki etnografik çalışmalar, burrnesha’ların bu yaşam biçimini bir özgürleşme stratejisi olarak gördüğünü ortaya koyuyor. Ancak ömür boyu bekâret yemini etmeleri, onları yalnızlık ve sosyal izolasyon riski ile de karşı karşıya bırakabiliyor.

Tarihsel olarak 15. yüzyıla uzanan gelenek, Kanun-i Lekë Dukagjini adlı geleneksel kanun sistemine dayanıyor. Komünist dönem sırasında baskı gören bu uygulama, günümüzde sayıları azalmış olsa da hâlâ bazı dağ köylerinde uygulanıyor.
Uzmanlar, burrnesha geleneğinin hem ataerkil normları yeniden üreten hem de kadınlara belli bir özgürlük sağlayan karmaşık bir sosyal strateji olduğunu belirtiyor. Genç kuşaklar arasında giderek azalsa da bu kültürel uygulama, Arnavutluk’un tarihsel ve toplumsal dokusuna dair benzersiz bir pencere sunuyor.
Bazı burrnesha’lar geleneği gururla sürdürürken, modern toplumsal değişim ve toplumsal cinsiyet eşitliği talepleri nedeniyle bu yaşam biçimi giderek azalan bir pratik olarak dikkat çekiyor.
