Siyasal İslam parantezi kapanıyor! - Müslim Sarı

Siyasal İslam parantezi kapanıyor! - Müslim Sarı

Muhalif. Özel

-Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılına doğru yol alırken İkinci Yüzyıl Enstitüsü Vakfı adıyla kurulan bu düşünce kuruluşunu anlatır mısınız?

Sarı: Evet, bir düşünce kuruluşu. Öyle bir dönemdeyiz ki yeni paradigmalar var. Bu yeni paradigmaları görmeden, anlamadan ülkelerin, ulusların, devletlerin, dünyanın, bireylerin partilerin yol alması mümkün değil. Bu paradigmaların ve paradigma değişikliklerinin görülmesi gerekiyor.  Örnek; Kovid'den sonra dünyanın yeniden kurulması. Şimdi dünya yeniden kuruluyor ve bir yerde durulacak. Neresi tam bilmiyoruz ama gidiş yolunu biliyoruz. Yani bu akut sağlık sorunlarının tartışıldığı birinci aşamadan sonra ekonomik kriz aşaması devam edecek. Bu ekonomik kriz aşaması, yaygın yoksulluk ve yaygın işsizlikle beraber toplumların bütün fay hatlarını yerinden oynatacak, peşinden de siyasal krizler… Dolayısıyla insanlar müsebbibi arayacaklar. Yani önümüzdeki dönem insanların işsizliklerin ve yoksullukların sebebini sorguladıkları, yeni siyaset arayışlarının olduğu bir dönem olacak. 

"Siyasetin merkezi Asya’ya kayabilir"

Birincisi bu, ikincisi ise dünya yeniden ağırlıklanıyor. Yani üretim Asya Pasifik'e kaydı, Avrasya yükseliyor, siyasetin merkezi de bir müddet sonra Asya’ya kayabilir. Her ne kadar Asya hukukun üstünlüğü, insan hakları, sekülerizm gibi, bütünleşik bir model sunmuyorsa da Asya ile Avrupa'nın birbirine en yaklaştığı yerde olan Türkiye için yeni bir jeopolitik alan açılıyor. Türkiye'nin, Türk siyasetinin bunu görmesi lazım. 
Üçüncü olarak tüm dünya büyük bir yaratıcı yıkımın içinde, yani 1776 Endüstri Devrimi gibi önümüzdeki 20 yıl 30 yılda dünyayı tanıyamayacağımız kadar köklü teknolojik gelişmeler olacak.  Makine öğrenmesinden robotik teknolojilere, dijitalleşmeden istihdam biçimlerine, yaşadığımız mekanlara kadar her şeyin kökten değiştiği yeni bir dönem bu.

"X, Y, Z kuşakları siyaseti şekillendirecek"

Dördüncüsü de Türkiye'deki X, Y, Z kuşakları olarak adlandırdığımız sorgulayan, sosyal medya kullanan, dışa açık dünya vatandaşı olma iddiasında olan kitlelerin talepleri önümüzdeki dönem siyaseti çok şekillendirecek.

Ve son olarak Türkiye de bir parantez kapanıyor. Adına siyasal İslam ya da ılımlı İslam dediğimiz aslında Ortadoğu'da Arap Baharı'ndan sonra kapanmış olan  ama Türkiye’ye özgü koşullarla günümüze kadar devam eden bu dönemin sonuna geliyoruz. Şimdi bütün mesele kapattığımız bu parantezin yerine neyin parantezini koyacağız? Cumhuriyeti yüz yıl sonra bir daha ihya etme, bütün kurum ve kuruluşlarıyla, AKP'nin yarattığı tahribatları gidermeye sıkıştırmadan kendimizi, onları da aşarak yeniden Cumhuriyet parantezi açacağız. 
Amaç; Türkiye'nin birinci yüzyılından kalan sorunlarına ikinci yüzyılın büyük sahnesinden bakarak Cumhuriyet'e bir yol haritası üretmek. Bu temel meseleler ile ilgili fikirler etrafında çalışmalar yapmak, tartışmalar yapmak, raporlar, faaliyet düzenlemek ve böylece hem iktidar hem muhalefete ışık göstermek. Bu fikirler etrafında İYEV’in  Ocak ayında resmi başvurusunu yaptık. Kurumsal başvurular da temmuz sonunda tamamlandı. 2022 yılında da üretim süreçlerine başlıyoruz. 

-Hem dünyanın hem Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılı için çalışacak bir düşünce kuruluşu. Farkı ne olacak?

Sarı: Araştırmacıların, uzmanların çalıştığı proaktif bir iletişim dilinin olduğu, sadece geleneksel yöntemleri kullanmayan, yani bir otelde toplanalım bir rapor açıklayalım, çay içelim, kek yiyelim bunları tartışalım değil. Bütün dijital mecraları kullanan, yeni nesle ulaşmaya çalışan. Bir fikir üreten, bu fikri örgütleyen, fikrin kadrolarını üreten ve  bu fikirler etrafında kamuoyu üreten yeni bir odak oluşturma. Yeni bir referans noktası oluşturma iddiasında olan bir vakıf burası. 

-Böyle bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu nasıl belirlediniz? Süreç nasıl işledi?

Sarı: Bu fikri geçen senenin sonbaharında gündeme getirdiğimizde uzun çalışmalar yaptık. Konuştuk insanlarla, dünyanın bütün düşünce kuruluşlarıyla, Türkiye'deki düşünce kuruluşlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasetçilerle iş adamlarıyla konuştuk. Böyle bir fikre ihtiyaç var mı gerçekten? Sevinerek gördük ki herkes böyle bir ihtiyacın olduğunu bize işaret etti. Siyasetçiler dedi ki; siyaset çok gündelik tartışmalara polemiklere odaklandı. Oysa büyük meseleler var. İş adamları dedi ki yatırım yapamıyoruz, önümüzü göremiyoruz. Türkiye hikayesini kaybetti. Ben yüz milyon dolar para kazanıyorum senede ama kızım nasıl bir ülkede yaşayacak göremiyorum! Yabancılar dediler ki dünya yeniden kuruluyor ama Türkiye de ilişki kurabileceğimiz, konuşabileceğimiz işbirliği yapabileceğimiz ilerici bir düşünce kuruluşu yok.  Herkes bu ihtiyacı dile getirdiği için böyle bir yola gittik. 

-Normal şartlarda siyasal partilerin düşünce kuruluşlarına alışkınız. Daha geniş bir çevreye mi hitap edecek İYEV?

Sarı:İYEV belki de dünyada ilk defa heterojen bir düşünce kuruluşu. Yani her siyasal görüşten, siyasetin her yelpazesinden insanı kapsayan, bir masa etrafında oturtan ve Türkiye'nin temel meselelerini konuşturan bir düşünce kuruluşu. Bu dünyada ilk, Türkiye'nin kutuplaştırıcı ortamına da bir panzehir aslında. 

"Türkiye'nin kutuplaştırıcı ortamına da bir panzehir"

O kadar kutuplaştık ki, kendi sorunlarımızı konuşamıyoruz ayrıca “Cumhuriyet” kavramı zaten bir siyasal partinin tekelinde olan onun mutfağına sıkıştırılamayacak kadar geniş bir kavram. 
Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nde milletvekilliği yaptım. Şu anda da Cumhuriyet Halk Partisi'nin parti meclisi üyesiyim. Benim bir siyasal fikrim var ama İYEV Cumhuriyet Halk Partisi’nin düşünce kuruluşu değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin de içinde olduğu bir düşünce kuruluşu!
Niçin önemli Cumhuriyet Halk Partisi; çünkü yüz yıl önce devlet kurmuş, ulus inşa etmiş bir parti olarak ideolojik kurucu üstünlükleri var. Ayrıca en büyük muhalefet partisi olarak da inanılmaz bir politik karşılığı var. Dolayısıyla CHP'nin içinde olmadığı bir ikinci yüzyıl tasavvuru mümkün değildir. Ama bu CHP’yi aşkın bir şeydir. Yani merkez sağın, liberallerin, muhafazakarların, Kürt hareketinin, Alevilerin, yani bütün bu kesimlerin ortak paydası olduğu için Cumhuriyet,  biz İkinci Yüzyıl Enstitüsü Vakfı'nı partiler üstü bir biçimde, heterojen bir yapı olarak konumlandırdık. Türkiye’ye yeni bir ufuk sunmak, yeni bir sentez, bir referans noktası oluşturmak en büyük amaç. 

Buranın gerçekten bir kurum olmasını istiyoruz, uzun soluklu bakıyor, stratejik planlar yaptırıyoruz. Dünyanın prestijli bir düşünce kuruluşunda ne varsa onu yapmaya çalışıyoruz. Burası bir kurum olsun kurumsallaşsın, bugün biz varız, yarın yokuz fakat bu kurum yaşasın istiyoruz. Biz ilk suyu koyduk.

-Kadronuzda gençlere yer var mı?

Sarı: Olmaz olur mu? Mevcut kadromuz birinci yüzyılın birikimi ve biz bu kadroyla sınırlı değiliz. Biz bu birinci yüzyılın birikimini alıp ikinci yüzyılın dinamizmiyle birleştireceğiz, ikinci yüzün dinamizmini de gençler oluşturuyor. Vakfımızın 6 tane temel çalışma alanı var. Bunlardan biri ekonomik-sosyal politikalar. Türkiye'nin yeni bir ekonomik modele ihtiyacı var. İkincisi, güvenlik ve dış politika. Yine Türkiye'nin yeni bir dış politika paradigmasına ihtiyacı var. Üçüncüsü, yeni hukuk düzeni, yani anayasadan başlayan kamu ihale kanuna kadar giden o geniş yelpazede yeni çağdaş hukuk tasarımı lazım. Dördüncüsü toplumsal barış, yani Kürt meselesi, Alevilik, azınlıklar, bunlarla ilgili meseleleri konuşacağız. Beşincisi; eğitim, bilim, teknoloji politikaları. Altıncısı, iklim krizi, kuraklık, tarım, buna bağlı sorunlar. Şimdi bunların etrafında bir bilim kurulu oluşuyor. Bu bilim kurulunda da genç akademisyen arkadaşlarımız olacak. Çalışma gruplarımız tamamen genç yüksek lisans öğrencileri, doktora öğrencileri, üniversite öğrencileri ile çalışacağız. Bilimsel çalışmaları bu genç arkadaşlarımızla yapacağız. Yani gelenekle geleceği birleştirme iddiasındayız. 

"Gelenekle geleceği birleştirme iddiasındayız"

Bizim aynı zamanda bir burs programımız var. İyi üniversitelerde okuyan öğrencilere araştırma bursları sağlamak, onları yurtdışına göndermek, Türkiye’de olanaklar sağlamak için çalışmalarımız var. 

"İlk danışma kurulu toplantımız 20 Aralık’ta"

2021 yılı bizim için kurucu yılı oldu. Son aşaması da 20 Aralık'ta olacak. 20 Aralık'ta biz ilk danışma kurulu toplantımızı toplayacağız ve bütün bu süreci değerlendireceğiz. Bu bir tanışma toplantısı olacak. Hem vakfı, hem cumhuriyetin ikinci yüzyılı değerlendireceğiz ve bizim 2021 yılındaki kurucu dönemimiz sona erecek. 2022 yılında da bizim kendimizi ispat edeceğimiz üretim sürecine geçiyoruz. Bu üretim sürecinde de ilk çalıştayımız göç çalıştayı olacak. Bu düzensiz göçlerle ilgili işte Ocak ayının sonu gibi planlıyoruz. Alman Federal Meclis Başkanı Aydan Özoğuz’u davet ettik, açılış konuşması yapmak üzere.  İlk işimiz  Türkiye'deki düzensiz göçlerle ilgili bu çalıştay olacak. 2022 yılının sonunda da büyük bir iklim krizi konferansı organize etmeyi düşünüyoruz. Dünyanın her yerinden iklim bilimcilerin çağrıldığı, küresel ölçekte bir çalışma yapmak istiyoruz. Böyle bir iş planımız var. " dedi

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar