“Sanatın Gözünden Ege” (9) - Jehat Hekimoğlu

“Sanatın Gözünden Ege” (9) - Jehat Hekimoğlu

Özgür Zeybek: Coğrafya kaderdir derler. Bu anlamda siz Ege ile bağınızı nasıl değerlendirirsiniz?

Jehat Hekimoğlu: İlk soru uzun cevap beklentisi doğuruyor ‘’Coğrafya kaderdir’’ sorunsallığı diyeyim. Şu fani dünyaya bir defa geliyorsun yaşayabileceğin, gezip görebileceğin onca yer, yaşam varken insanoğlunun  tedirginliği bahanesiyle hegemonyasına yenik düştüğü kalıpçı, tek düze olma çabasından kaynaklı kadere bağlanmış bir yavan gerçeklikten muzdarip olduğum aşikar. Evet ‘’coğrafya kaderdir’’ gibi dursa da bu deneyimi doğup büyüdüğüm yerden çıkıp yeni yaşadığım yerleri hesaba katınca kader olmadığının da farkında büyüyorum. Konunun saadeti zor çünkü herkes için aynı koşullar söz konusu değil. Bunları yazarken benim için de kolay olduğunu söyleyemem.  Hâla yapmak istediğim, görmek istediğim hayatlar, farklı yerler var. Deneyimlerim doğrultusunda, bu kader olgusunun elastik zaman durumunun dışında kalmaya özen gösteriyorum. Bazen kadere de evet dediğim yer ve mekanlar da olmuyor değil :) Burada coğrafya kader de olabilir keder de… 

 İlk ve zorlu ama güzel soru:) Cevabının biteceğini sanmıyorum. Ege’ye dönelim evet. Ege kıyıları boyunca yazdan yaza denk getirebilirsem dahil olmayı heves ettiğim Ege’nin bütünün de doğmamak da  kader mi bilemiyorum. Yaşamı, farklı coğrafyaları bütün görmek kabülümdür ama nafi bir ayrıcalığı da teslim etmek lazım. Ege de başka bir ritüel, şahane bir hayal ürünü ama gerçek. Dönüp dolaşacağım, defalarca yolarını arşınlayacağım, kıyıdan kıyıdan iklimine yanaşacağım nadide EGE.

Özgür Zeybek: Ege’nin kekik kokusu, nahifliği, içtenliği, hoş sohbet oluşu, biraz boş vermişliği sadece Ege insanına değil buraya sonradan yerleşenlere de bir zaman sonra sirayet eder.  Böylesi bir yerde yaşamak insana ve sonrasında bir sanatçıya ne katar?

Jehat Hekimoğlu: Hayatımda değişmeyen edinimlerimden biri, dönem dönem farklı yerlerde yaşama alışkanlığım. Hal böyle olunca kısa vadede her yer inanılmaz güzel. İçinde kaldıkça, yaşadıkça dağılıyor güzellikler. Ege bir başka diyesim gelir.  Turizmden kaynaklı kıyı bölgelerinin kötü yönde şekillenmesi o yerlerin doğasını da olumsuz yönde etkilediğinden, naiflikleri konusunda hep serzenişlerim vardır. Yine de denizini, havasını düşününce tüm olumsuzluklarından arınabiliyorum. Dönem dönem farklı yerlerde yaşama alışkanlığımı bir kenara bırakmayı göze alabilirsem Eski Foça tercihim olur. Burada yaşayacak olursam, ara sokakları, tanıdığım insanları, kedileri, köpekleri her daim yanıbaşımda. Denk geldiğim hoş sohbet manzaralar. İnsanların da ''galiba gezmeye geldikleri'' dediğim tatil heveslerinden dolayı dışarıya yansıyan samimiyetleri. Herkes mutlu,  mutsuzlar da çok. Sanatıma eşlik olumlu, olumsuz yönleriyle her yer gibi Ege'de olmazsa olmazımdır.

Özgür Zeybek: Ege’nin nahifliği şehirlerinden çok köylerinde kasabalarında yaşanır.
Şehirlerde hayat hızlı akar ve durup dinlenecek birbirini dinleyecek vakti yoktur insanın. Gülten Akın’ın da dediği gibi “ ah kimsenin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya”

Fakat köylerinde kasabalarında yemekler pişer, mutfakları otlarla, peynirlerle süslüdür.
Şehirlerinde hoş sohbet insanlarını, biraz boş vermişliği görürsünüz ama o kekik kokusu içtenlik ve nahiflik tam da buralara aittir.

Ege’nin kasabaları her zaman ilgi çekmiştir. Yerleşme orada olma, orada yaşama isteği uyandırmıştır. Siz Ege’nin köylerini kasabalarını gezdiniz mi?  Hiç unutamadığınız, “işte burası” dediğiniz dönmek istemediğiniz bir yeri oldu mu?

Jehat Hekimoğlu:  İstanbul gibi deneyimleri sonsuz kalabalıktan çıkıp kendini  köylere bıraktığında bir kaç gün sersemleşmeye başlarsın.  Şimdilerde her yer İstanbul'un olumsuz yönleri gibi. Her köyün büyüme fikri ve  avm'lerin çoğalması gibi. Köy kahvaltısı alacağın yerde masaya gelen gıdaların köy ürünü olmayışı gibi. Evet artık kimsenin vakti yok''ince şeyleri anlamaya''.  Köyler konusunda dönem değişti sanırım. Her yer mahalle, her yer şehir aması var da bitmez.  Nerede o eski köyler dememize az kalmış. Arada denk geldiğim o eski köyler de yok değil. Büyük bir farkla yaşadığımız yerlerin dışında olmasının hazzını her yerinde yakalarım. İnsanların selamları, yaklaşımları. Karşılıksız tebessümleri. Sofralarını paylaşmaları, konuk etme istekleri. Sanırım köyler eski kalmalı, şehirleşmemeli.Pahalı istek benimkisi. Şimdilerde bir köyde kerpiç ev yaptık. Sonsuz Şükran Köy'ü. Ege'de değil. İç Anadolu'da. Biliyorum ki köylerin hepsi aynı yerden uyanıyor hayata. Sade, sakin ve telaşsız. Kendi ektiğini yiyeceğin türden.

Özgür Zeybek: Ege'nin bu taşra kasabalarında olmak, taşralı olmak bir sanatçıyı nasıl etkiler.
Ege sizce taşra mıdır? Taşralı olmak nedir bir sanatçı için ya da sanatçının taşrası neresidir?

Jehat Hekimoğlu: Taşra kelimesine  de takıldım bu arada. Hep bildiğimiz, içinde olduğumuz yaşamımız. Varmak istediğimiz yerlerin dışında baki kalan taşralılığımız. Varmak nasip olmasının karşılığı mıdır bilemedim. Benim taşram burasıdır ile yetinmem de, dışında da değilimdir gerçeği.  Taşrada bir gün diyemedim. Taşradan geçtik de. Sanat içinde taşra, taşra içinde sanat. İyi de nerede?. Burada. Taşradayız yine.

Özgür Zeybek: Coğrafyaları denizle birlikte andığımızda akla ilk gelen kanıksanmış ya da bir bütün olmuş anlamlar çağrışır. Örneğin Marmara ve Deniz, izlemektir, keyiftir. Karadeniz hırçındır. Akdeniz tatildir, yüzmek, güneşlenmektir. Oysa Ege açılmaktır denize… Yelkendir, pupadır.
Sizce de böyle mi? Hiç Ege’ den açıldınız mı denize…

Jehat Hekimoğlu: Hiç açılmadım. Deniz alır beni. Arada denk geldiğim bir, iki tekne turu dışında açılmak nedir bilmem. Tekne turu açılmak mıdır onu da bilemiyorum. Duygusu güzel gelir fakat korkarım da.

Özgür Zeybek: Edith Hamilton Mitologya adlı kitabında şöyle der “Aigeus günlerdir geminin yolunu gözetliyordu. Uzakta beliren kara yelkenleri görünce oğlunun öldüğünü sanıp kendini denize attı. O sulara da Aigae (Ege) Denizi adı verildi. Theseus böylece Atina kralı oldu. Akıllı bir insandı; öyle krallıkta falan hevesi yoktu. Halkı toplayarak kendisinin kral olmak istemediğini söyledi. "Ben yalnız Başkomutan olarak kalmak istiyorum." dedi. "Siz kendi kendinizi yönetirsiniz. Kimi başa geçirmek istiyorsanız kendi oylarınızla seçersiniz."

Ege’nin demokrasinin beşiği olduğu söylencesi eskidir. Peki gerçekten öyle midir?
Diğer bölgelerle kıyaslandığında, görece olarak insanların daha rahat nefes alabildiği, farklılıklarını daha rahat yaşayabildikleri, çok renkliliğin ve sesliliğin olduğu bu coğrafyanın öncesini, bugününü ve sonrasını nasıl değerlendirirsiniz?

Jehat Hekimoğlu:   Denizin kendisi özgürdür. Bir defa yüzmeye girdiğinde o seni, sen onu içine alırsın. Deniz rengine, ırkına, cinsine bakmaz. Herkesi kucaklar. Katı düşünemezsin. Dalga dalgadır, kimi zaman durağandır. Bu gerçekliğinden dolayıdır da yakınında yaşayanların daha ılımlı, renkliliğe ve çok sesliliğe açık olduğunu görebilirsin. Demokrasi konusunda öncülük eder mi bilemem. Demokrasi toplumların ortak sorunu ve beklentisidir. Kıyısı, köşesi olmadığı aşikar. Herkese demokrasi. Ege'de midir, değil midir bende karışık.  

Özgür Zeybek: “Önü sıra sürüklediği kurşuni bulutlarla ufuktaki dağları silerek Ege Denizi'ne ağlamaklı bir şubat akşamı iniyordu”. diyor Kemal Tahir.

Özdemir İnce ise, “Ege, ey ölümsüz çıplaklığın efsunlu denizi, / kendimi bir ağustos aynasında aradığım deniz! / Ne mutlu seni ölmeden gezen insana !” dizeleri ile anıyor Ege’yi.

Ege biraz hüzündür, biraz mutluluk. Biraz nostaljidir biraz yenilik. Ege biraz şarabidir biraz harabi. Ben her mevsim ayrı anlamlar taşıdığına inananlardanım.
Siz hangi Ege'de yaşayıp üretiyorsunuz?

Güneşi ve ılıman iklimli ile elleri suya değen Ege'de mi; ayazın dondurup ve fırtınanın dağıttığı, dağlarından kekik kokularının yayıldığı alnı yeşile değen Ege'de mi?
Sizin Ege'niz nasıl ve neresi?

Jehat Hekimoğlu:   İç Anadolu'da  köyün yanı başında küçük bir göl değil de su birikintisinin kenarında aynen şunu düşündüm. Ege havası da lazım. Geçici de olsa. Keyifle yudumladığım çayın yanına biraz peynir iliştirince geceyi masada tamamladım.
 

Özgür Zeybek: Sanat ve estetik bir tanımlamayla sınırlandırılabilecek türden bir etkinlik ya da düşünce biçimi değil, aksine sürekli bir tanıma ve tanımlama arayışıdır. Üstelik her tanımlama öznel bir anlam yüklüdür. Bir yanıyla da tarihsel ve toplumsal koşullarla ilintilidir.
Bu bağlamda siz Ege’yi, özetle, nasıl tanımlarsınız? Ege’yi en iyi ne tanımlar?

Jehat Hekimoğlu:    Sanat ve estetik konusunu Ege'de yaşamak ayrı keyif. Yer ve mekan konusunda Ege'de bulunmanın hafifletici bir yanı var. Etrafında mavinin yoğun olduğu, karadayken bile sallantılı bir hayatın iyimser tarafını seçer gibi oluyorum. Diğer deniz illerine göre nem oranının daha az oluşuşu tabiri caiz ise; kaymak…

Beste yaparken  melankolik tarafı ağır basıyor duygularımın. Burada bir sakinlik var. Genelde hırçın, agresif melodilerden beslenen ben, burada arayışlarımı daha sükuneti bol havalara teslim ediyorum. Ege'nin dünü, bugünü değişimlerden nasibini  alıyor. İyisi, kötüsü uzun uzun konuşmaya üzerine tartışmaya da açık tabi. Bazen geçmişi konuşurken anı kaçırarak geleceği duygusuzca yaşamak fikri de kötü.Hele ki Ege'de. Dünün savaşları, bugünün politik sıkışmışlıkları üzerinden, değil Ege'yi, hiç bir yeri yaşayamayacak hale getirmişler. Şu geldiğimiz dünyanın geçici kıyısında insanın doğusu da, batısı da yok aslında. Misafiriz. Ege havasıyla, suyuyla ayrı güzel ağırlıyor o ayrı.

Jehat Hekimoğlu kimdir, Daha önceden de müzikal anlamda çokça duyulan, birçok sanatçının da içinde bulunduğu ’Gitarın Asi Çocukları’ adlı projeden tutun da, farklı kategorideki birçok isimle üreten Jehat Hekimoğlu, kişisel çalışmalarıyla, kendine has yorumladığı tanıdık şarkılarla ve özgün besteleri ile harmanlayarak üretmeye devam ediyor.

 

Sound arayışındaki esneklik düşünüldüğünde Ska-Reggae- Swing-Blues ve daha birçok tarzın türevlerine tanıklık edeceğiniz başarılı müzisyen müzik dışında da çok yönlü çalışma anlayışı ile özgün ve birbirinden ilginç projelere imza atıyor.

Eğlenmek, düşünmek ve paylaşmak ekseninde pratiğini ortaya koyan, sahnesinde zaman zaman ağırladığı birçok müzisyeni ve her an sürprizlere açık bıraktığı performansıyla da şaşırtıcı.

Şimdilerde kurduğu Ev Yapımı İşler (https://www.youtube.com/channel/UCJTQ8UisoXSFizvF8zKFL1w) adlı platform ile özgün içerikli çalışmalarını sürdürüyor.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar