Göçmen krizi ve Cumhurbaşkanı yörüngesinde yürüyen dış politika üzerine sohbet - Dışişleri Eski Bakan Yardımcısı Naci Koru

Göçmen krizi ve Cumhurbaşkanı yörüngesinde yürüyen dış politika üzerine sohbet - Dışişleri Eski Bakan Yardımcısı Naci Koru

Dışişleri Eski Bakan Yardımcısı Naci Koru’yla Afganistan’da durum, “göçmen krizi” ve Cumhurbaşkanı yörüngesinde yürüyen dış politika üzerine sohbet:


BIDEN-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ:
-O ikili görüşmenin tutanağı olması gerekir, acaba var mı? Hiçbirimiz bilmiyoruz.
-Dışişlerinin tercümanları bellidir, İngilizcesi çok iyi olsa bile herkes bu işi yapamaz, özel hakimiyet gerektirir.

AFGANİSTAN’LA İLİŞKİLER:
-Taliban’ı zor günler bekliyor. Terörist gruplardan onu çok yumuşak (!) bulanlar var, hükümet malum... Tanımak ya da ilişki kurmakta acele etmemek gerekir.
-Göçmenler kaldırılmayacak noktaya geldi, keşke AB ile 18 Mart 2016 Mutabakatı yürütülseydi, Merkel’in işbirliği yaklaşımına olumlu baksaydık. Göçmenlerin bir kısmı o sayede Avrupa’ya gön- derilebilirdi, hatta 72 maddelik o mutabakat uyarınca Türklerin Avrupa’ya vizesiz geçişi bile sağlanacaktı.
-Ben Kabil Havaalanı üzerindeki ısrarcı tutumumuza bir türlü anlam veremiyorum. Güvenlik tam anlamıyla sağlanmadan bu işe girilmemeli

TÜRKİYENİN İTİBARI:
-Eskiden Arap Dünyası ve Ortadoğu’da çok iyi karşılanıyorduk. Şimdi büyükelçiler kolay kolay kimseyle görüşemiyor. O eski güzel günlere dönme umudunu taşıyorum.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ:
-İstanbul Sözleşmesi TBMM’de kabul edilmişti, kaldırılışı öyle olmadı. Bakarsınız yeniden yürürlüğe konuluşu da orada olur.

Nursun Erel


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “eliyle”” yürüyen dış politikada, bir zamanlar ona yakın du- ran diplomatların da gelişmelere eleştirel yaklaşımları dikkat çekiyor. Dışişleri Bakanlığının kıdemli diplomatlarından eski Bakan ve Müsteşar Yardımcısı Naci Koru ile Afganistan üzerine yaptığımız kapsamlı sohbette “dayanılmaz sayılara ulaşan göçmenler”, “Afganistan’da Taliban yönetimi” “Biden-Erdoğan ikili görüşmesinin tutanağının var olup olmadığı” sorularına yanıt aradık. Dışişleri bakanlığı tercümanlarının “belli” olduğuna dikkati çeken Koru, “İyi İngilizce biliyor diye herkesin yapabileceği bir iş değil bu, konulara ve özel kavramlara hakim olmayı gerektirir. Tutanak var mı yok mu? Bunu hepimiz merak ediyoruz” dedi.
Bölgede terörist grupların varlığı, hatta Taliban’ı “batıya karşı yumuşak” bulmaları nedeniyle. Af- ganistan’ı yönetecek hükümeti zor günler beklediğini kaydeden Koru,”Bakalım neler yaşanacak? Türkiye’nin acele tutum almaması gerekir, bekleyelim” diye konuştu. Kabil Havalanının işletilme- sine Türkiyenin bu kadar istekli oluşunu başından bu yana anlayamadığını kaydeden Koru, “güvenlik sorunu çözülmeden Türk askeri ve sivil gücü burada görev almamalı” dedi.
İstanbul Sözleşmesinin uluslararası niteliği dikkate alındığında TBMM’ye sunulmadan kaldırıl- masının iyi olmadığını düşünen Koru’ya göre, “Sözleşme belki bir gün yeniden aynı yolla yürürlüğe konulabilir...”

Gazeteciler Cemiyeti faaliyeti kapsamında görüştüğümüz Koru ile ele aldığımız konular ana başlıklarıyla şöyle özetlenebilir:

ABD’NİN ANİ GİDİŞİ:
-Sizce ABD’nin Afganistan’dan ayrılışı nasıl bu kadar ani olabildi?
KORU: Düşünebiliyor musunuz? ABD 2 trilyon dolar harcayarak, 20 yıl orada kalıyor, ordu eğitiyor, ağır silahlar, mühimmat getiriyor ve oraya beraber gidip işler yaptığı NATO müttefiklerine haber bile vermeden çıkıp gidiyor. Ardından da bu 300 bin kişilik ordu, tek kurşun bile atmadan ülkeyi Tal- iban’a teslim ediyor. Tam bir fiyasko.

BIDEN,ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ:
-Ve bunun ardından da onbinlerce Afganlı Türkiye’ye elini kolunu sallayarak Türkiye’y sökün ediy- or. Acaba bu görüşmede bu çekilişin ipucu verilmiş miydi? Söylentiye göre, bu görüşmede sayın Erdoğan, Başkan Biden’ın Afganlıları Türkiye’ye kabul etme sözü vermiş miydi?
KORU: Aslında ülkeler arası böyle üst düzey liderler görüşmelerine not tutucular alınmaz. Başkan- ların böyle görüşmeler yapmasında hiçbir sakınca yok. Bizce de doğaldır. Ama doğal olmayan şu... Görüşmeye katılan tercümanın bir zabıt tutarak bunu kendi bakanlığına vermesi gerekir. Bu yapılmadığı için bilemiyoruz nedir konuşulan? Aslında biz görüşmenin içeriğini bilmesek de dışiş- leri bakanlığının ilgili dairesinde bu bilgilerin olması gerekir. Hiçbirimiz bilmiyoruz bunu, ama umarım tutanak vardır. Bizim bilmememiz normal ama ilgili kurum bilmeli... Bunlar söylenmemiş gözüküyor....
-Görüşmede zaten sıra dışı bir tercüman kullanıldı?
KORU: Aslında Dışişlerinin, Cumhurbaşkanlığının bütün tercümanları tanıdığımız insanlardır, bu hanımefendi onlardan değil... Tercümanlık ayrı bir sanat dalıdır, İngilizceyi iyi bilmek yetmez, eğer tercümanlık mesleğini yapmadıysanız layıkıyla yerine getiremezsiniz bu görevi...Bunun olmadığını gördük maalesef...Çünkü görüşme tutanağını konulara vakıf, uluslararası kavramları bilen birisinin hazırlaması esastır.

TALİBAN KABİNESİ
-Sonunda Taliban, İslam Emirliğinin kabinesini açıkladı? Ama isimler tartışma konusu...Dünya terör listelerinde yer almış isimler var. Ayrıca Taliban’ın terör örgütlerine topraklarını kullandırmaya- cağı konusunda ABD’ye sözü var ama bir de bu terör örgütlerine sadakat yemini var yeniden bir 11 eylül yaşanabilir mi sizce?
KORU: Taliban’dan beklenen bir uzlaşı hükümeti kurmasıydı ama bu olmadı, çoğu Peştun, Başbakan bile o sizin dediğiniz isimlerden. Bunlardan Taliban icraatının ipucunu alıyoruz. Oysa, diğer etnik gruplara, azınlıklara olumlu baksalar çok daha farklı bir hükümet tablosu görürdük. Zor bir iş üstlendi. Geçici hükümet diyorlar ama dünyanın umduğu yolda bir umut görülmüyor.
Zaten orada tek bir örgüt yok, geçenlerde cereyan eden İŞİD saldırısında başta Taliban’dan olmak üzere 200’e yakın insan hayatını kaybetti. Dünya belki Taliban’ı tutucu, hatta aşırı dindar görmekle birlikte, diğer örgütler onu “çok yumuşak” görüyor, batıya gereken karşılığı vermediğini düşünüyor- lar. Taliban çok zor bir dönem geçirecek, saldırılara muhatap olacak. Oysa bundan sonra iç güven- liği artıkTaliban’ın koruması kollaması gerekecek. Dolayısıyla içerdeki örgütler konusunda hep- imizde soru işaretleri var.

TANIMAK ERKEN Mİ OLUR?
-Bu durumda Türkiye’nin Taliban Hükümetini tanıması için erken mi olur?
KORU: Taliban’ın nasıl geldiğine bakmak lazım. Mesela, seçim olur, öyle gelir. Oysa bu yönetim öyle değil, NATO ve ABD terketti, Taliban ele geçirdi. Yani gelişinin hukuki zemini yok. Bence za- mana bırakmak, tanıma konusunda Taliban’ın verdiği sözleri yerine getirip getirmeyeceğini görmek gerekir.

KABİL HAVAALANI
-Sizce Türkiye Kabil Havaalanı konusunda neden bu kadar istekli davranıyor?
KORU:Bunu başından beri anlayamıyorum. Önce biz teklif etmiştik havalananı güvenliğini sağlay- alım diye ama o artık geride kaldı. Çünkü o sırada orada meşru hükümet vardı o çekildi Taliban geldi. Bu konuda Taliban’la konuşmamız gerekiyor ama bence bunun altyapısı yok. Çünkü güven- lik çok önemli. Eğer kendi vatandaşlarınızı oraya göndereceksiniz güvence almanız gerekir. Oldukça zor. Belli ki bu konuda sıkıntı yaşanıyor. Bence ancak diğer ülkelerle de işbirliği halinde sivillerin de güvenli sağlandığı taktirde böyle bir adım atılabilir. Bu sağlanamazsa orada olma- malıyız. Nitekim pek çok ülke büyükelçiliklerini bile geri çekti, biz kalan bir kaç ülkeden biriyiz.

NATO VE TÜRKİYE
-Sizce NATO ve Türkiye, ABD’nin kendilerine danışmadan ani kararla Afganistan’ı terk etmesini hazmedebildi mi?
KORU: Tamamen haklısınız. ABD birden gitti, terketti, fiyasko diyoruz ama orada bir NATO gücü vardı. Basına çok yansımasa da NATO bu fiyaskoyu içinde tartışıyor. Bunun böyle olmaması için çalışmalar yapmalıydık. Bir hata varsa bütün NATO’yu da ilgilendiren bir hata... Bunlar eminim konuşuluyor.

TALİBAN’A BENZİYOR MUYUZ?
-Artık size sorabilirim diye düşünüyorum, ne de olsa Dışişleri şapkanızı artık çıkardınız. Cumhur- başkanının “Taliban’la belli başlı görüş farkımız yok” sözlerini nasıl değerlendirdiniz?
KORU: Aslında fotolara bakınca cevabını görüyorsunuz tüm müslüman ülkelerle yakınız, gönül il- işkisi içindeyiz ama Taliban gibi bir örgütün dünyaya bakışının, insanlara bakışının bence dinimizle bir ilişkisi yok. Zaten kadınların recmedilmesini, insanların ellerinin kesilmesini, bütün bunları haklı görecek bir fetva göremiyorum. Esasen Taliban’ın bizim dinimizle irtibatlandırılması yanlıştır. Bir de ülkeye bakın Taliban döneminde cehalet artıyor, kadınlar okula gidemiyor zaten erkekler de gitmiy- or . Okur yazar oranı yüzde 43 . Böyle bir örgütün bizimle aynı olduğunu söylemek yanlış olur.

ESAD İLE GÖRÜŞME?
-Kamuoyunda şu soru soruluyor, Taliban’la görüşen bir Cumhurbaşkanı niye Esad’la görüşmesin? KORU: İlle hükümet başkanları düzeyinde olması gerekmiyor bu görüşmelerin. Bazı kanallar üz- erinden bu görüşmelerin yapıldığını düşünüyorum. Esad’la üst düzey görüşmenin bire bir gerekli olduğunu düşünmüyorum ama özellikle sığınmacılar ve oradaki çok sayıdaki askerimizin varlığı için ve bir an önce barış gelsin diye temaslarımızın olması gerekir.
-Bu 8 milyon göçmen yükünü Türkiye sizce kaldırabilir mi? Türkiye’nin göç politikası nedir?
KORU: Suriye krizinden sonra göçmen sorunu çok büyüdü. 3 milyon 600 bin civarındadır. BM Cenevre Sözleşmesindeki çekincemiz uyarınca doğudan gelenleri mülteci kabul etmiyoruz, Sayın Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı sırasında Suriye’den gelenler için, “Artık tahammül edeceğimiz rakamları geçti 100 bin kırmızı çizgimizdir” demişti ama milyonlara ulaştı. Suriye krizini hala yaşıy- oruz. Çoğuna geçici koruma verilmişti, buna sağlık hizmeti, çocuklarına eğitim hizmeti takip etti, hatta yaşı 18 in üstündekilere çalışma izni vereceğiz dedik durum bu noktaya geldi. Afganlarla ise farklı bir durum var. O taraftan gelenlerin kayıtları yok. Bunları hukuken geri göndermek var ama ülkeleri geri almayı kabul etmediği için elimizde kalıyor. Eskiden Türkiye’den geçip başka ülkelere gitmek istiyorlardı ama artık Türkiye’yi hedef ülke haline getirdiler, kalıyorlar. Önümüzdeki dönemde çok daha zor olacak yüz binlerce insan geliyor, ama dedikleri gibi 5 milyon insanı bulur- sa çok büyük sıkıntı olacak . Mutlaka çözüm bulmamız gerekir. Bu kadar büyük sorunun olduğu yerde etkin bir Göç Bakanlığı kurulmalı. Bir diğer önemli konu bir kaç yıldır göç sorunu ile kendimiz baş etmeye çalışıyoruz oysa Türkiye bunun altından tek başına kalkamaz. Merkel gelin konuşalım yardımcı olalım demişti. Bunca insanın yükü üzerimizde, bu durumun geleceğini konuşup görüşmemiz gerekiyor ama son zamanlarda böyle bir müzakere yapıldığını görmüyoruz. Suriyeliler’le ilgili 18 mart 2016 mutabakatı vardı. Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Yunanistan’ın 5 adasına gelenleri geri alacağız ama aynı sayıda Suriyeliler size normal yollardan yollayacağız demiştik ve bu kabul görmüştü AB tarafından. 72 maddelik bir mutabakat metninde, 4-5 tartışmalı maddesi vardı, ne yazık ki tamamlanamadı. Bu arada Türkiye’ye vaad edilen Schengen kolaylığı da yürürlüğe giremedi. Ayrıca bu sorunu 53 üye barındıran İslam Birliği Teşkilatı ile de aktif biçimde işbirliği yapabilir miyiz diye ele almak gerekir.

ESKİ GÜZEL GÜNLER
-AKP’nin dış politikası sizce radikal değişime uğramadı mı son dönemde?
KORU:Türkiye tekrar AKP’nin ilk dönemlerindeki Batı ile, komşularıyla, bütün ülkelerle iyi ilişkilere geri dönmeli diye düşünüyorum. AKP’nin ilk 10 yılında Arap sokaklarında dolaşmak gurur vericiydi. Böyle yakın ilişkiler o dönemde çok mutluluk vericiydi, sadece Ortadoğu ile Arap Dünyası ile değil Batı ile de çok iyiydi ilişkilerimiz. Batı da doğu için Türkiye’yi model ülke gösteriyordu. Böyle güzel günlerden geçtik. Tekrar o günlere dönülse diyorum ama maalesef büyükelçilerimiz değil sokakta gururla dolaşmak, bulundukları ülkelerde pek çok görüşmeyi yapamıyorlar. Pek çok ülkede zaten elçimiz yok.
-İlk yıllardaki AKP dediniz de aklıma İstanbul Sözleşmesinin imzalanışı geldi? Şimdi de tek imzayla çekiliverdik...
KORU: Çok üzücü, aslında biz bunu başlatan ülkeyiz, adından belli. Çekilmek çok üzüntü verici. Dış dünyaya anlatmanız mümkün değil. Ulusararası bir sözleşmeden ayrılmamız bir kararla oldu yani, meclisten geçmedi, oysa tüm o türden anlaşmalar meclisten geçer. Böyle bir karar alınmadı madem, belki gelecekte mecliste kabul edilip tekrar yürürlüğe konulur diye umut ediyorum.

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar