Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Mavi Köşk'ün Esrarı

Mavi Köşk'ün Esrarı

Bugünlerde Kıbrıs düşüyor aklıma. KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ı özlemle anıyorum. Bana yaptığı şakalar aklımdan çıkmıyor. Örneğin, bir yemekte benim tabağımdaki ekmeği el çabukluğuyla kendi tabağına aktarması, kendisine “amca” diye hitap ettiğim için bir dost sohbetinde gülerek, bendeniz Leyla’nın babasının kardeşi oluyorum, demesini... Bütün bunlar aklımdan geçerken bir anım canlandı. “Amca” Denktaş Bey’le bir konuşmamızda , Güzelyurt (Omorfo ya da Morfou)yakınlarında bir Mavi Köşk olduğunu duyduğumu ve çok merak ettiğimi söyleyince, “Yarın seni oraya götürsünler,”demesini.

Dün gibi hatırlıyorum. Girne’den sabahın erken bir saatinde otomobille, Batı’ya Güzelyurt’a doğru yola çıkıyoruz. Mavi Köşk tam Güzelyurt’ta değil, ona yakın Çamlıbel mevkiinde. Askeri bölge içinde kalıyor. Mavi Köşk  ancak asker bir rehber eşliğinde gezilebiliyor.

Ormanlık bir bölgeden geçiyoruz. İleride Mavi Köşk’ün parmaklıkları görünüyor. Binayı 1957 yılında  yarı Rum yarı İtalyan Pavlos Pavlidis yaptırmış. Pavlidis dönemin en ünlü silah tüccarlarından birisiymiş. Son derece acımasız bir kişiliğe sahip olduğu anlatılıyor. Adı aynı zamanda Kıbrıs’ın Mafya Babası olarak da kayıtlara geçmiş. Ama Pavlidis’le ilgili başka bir gerçek var ki insanı hayrete düşürüyor. Pavlidis dönemin Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un da avukatıymış. Yani hukukçulukla mafya babalığı aynı insanda birleşmiş.

Girne’de daha sonra kapanan La Famiglia (Aile- Lokanta bu isimle mafya ailesine gönderme yapıyor) isimli bir İtalyan lokantası vardı. Lokantanın girişinde Pavlidis’in başında fötr şapka, ağzında sigara, bir resmi asılıydı. Kıbrıslı dostlarla oraya gitmişliğimiz vardır.

Neyse... Konuyu dağıtmayayım. Bugün müze statüsündeki  Mavi Köşk’ten içeri adım atar atmaz sanki bir yerlerden kötü bir enerji almışım gibi bir duyguya kapılıyorum. Herhalde vehimdir, diye geçiştiriyorum. Rehberimiz de bu arada anlatıyor. Akdeniz, Türk ve Rum mimarisi karışımı bir yapı olan Mavi Köşk’ün içi paha biçilmez eşyalarla dolu. Yerlerde İran halıları, duvarlarda yağlı boya tablolar, her odada antika eşyalar, biblolar...

Bahçede büyük bir yüzme havuzu. Rehberim, Pavlidis’in bu havuz etrafında sabahlara kadar süren partiler verdiğini, partilerden birinde davetliler arasında olan ünlü İtalyan sinema artisti Sophia Loren’in bir gece vakti elbiseleriyle havuza atladığını anlatıyor. Yüzme havuzu dışında evin antresinde bir de süt banyosu var. Sophia Loren bu süt banyosuna girmeyi çok severmiş.

  Kıbrıs’ın avukat mafya babası acımasız bir kişiliğe sahip olmasına rağmen çok da dindarmış. İşlediği her günahtan sonra evin duvarlarından birisindeki dua nişinin önünde diz çöker, Tanrı’ya kendisini affetmesi için yalvarırmış.  

Pavlidis’in güvenlik takıntısı çok meşhurmuş. Çalışma odasının kapısında özel bir açılma sistemi varmış. Odaların perdeleri ses geşçirmez bir maddeden yapılmış. Yatak odasında, karyolasının baş ucunda bir tünel kapısı göze çarpıyor. Bir de ibadet ettiği dua nişinin bulunduğu odanın duvarları boydan boya aynalı. Dua ederken arkasından birisi gelip ona bir kötülük yapacak korkusuyla bu aynaları koydurmuş. Güvenlik takıntısı o boyutlardaymış ki evi yapan mimar arkadaşı ve inşaatta çalışan bütün işçileri, binanın güvenlik özelliklerini bildikleri için öldürtmüş.

İlginç başka bir özellik de eve gelen misafirlerin hepsine ayrı renkte odalar tahsis edilmiş olması. Misafirler yemek sırasında odalarının rengindeki masalara oturtulurlarmış.

Pavlidis’in bir takıntısı da herkesin uğursuz bellediği 13 sayısıymış. Evin 13 odası var. Yüzme havuzunun çevresindeki muslukların sayısı da 13. Pavlidis’le ilgili anlatılan başka bir hikaye de geceleri sevgili değiştirme özelliği. Gece evin balkonuna çıkar, aşağı bir elma atarmış. Elmayı kadın/erkek kim tutup kendisine getirirse gece onunla birlikte olurmuş. Anlayacağınız adamın bir özelliği de biseksüel olmasıymış.

Pavlos Pavlidis Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs Harekatı’na kadar adada tam anlamıyla ali kıran baş kesen hayatı yaşamış. Eee, arkasında Başpiskopos Makarios gibi bir hamisi varmış ne de olsa.

19 Temmuz 1974 gecesi Pavlidis nereden haber aldıysa, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adaya çıkarma yapacağını öğrenmiş. Tası tarağı toplayıp yatak odasında, karyolasının baş ucundaki tünelden kaçmış. Meğer tünel Kıbrıs’taki bir İngiliz Üssü’ne açılıyormuş. Pavlidis’in böylece İngilizlere sığınarak canını kurtardığı anlatılıyor.

Pavlidis daha sonra yarı vatanı olan İtalya’ya yerleşmiş. 1980’li yılların başında da Kıbrıslı bir Rum tarafından, bilinmeyen bir nedenden öldürülmüş. Eeee, su testisi su yolunda kırılıyor.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar