Murat Bayar

Murat Bayar


Kültür

Kültür

Suudi Arabistan’da bir kadın, bu adam bana baktı, derse, dini polis sizi bir hücreye atıp, sonsuza dek unutabilir.
Bu, Suudi kültürüdür.

Bir Eskimo (İnuit ve Yupikler, Arktik bölgede dört ülkeye dağılmıştır) misafire eşini yağlayıp, geceyi geçirmesi için ikram edebilir. İkramı geri çevirmek büyük hakarettir.
Bu, Eskimo kültürüdür.

Suudi kültürü ile Eskimo kültürü arasında size dayatılmış diğer tüm kalıplar da kültürdür. Ve herkes, kendi kalıbını, doğrunun merkezine alır!

Yıl 2003 Mithat Bereket anlatmıştı. ABD askerine eşlik eden gazeteci (embedded) sıfatıyla Irak çöllerindeyken, ekibiyle susuz kalıyorlar.
Hava 50 derece. ABD askerinin suyu bol, duş alıyorlar. Yine de Bereket’in üç kişi için istediği içme suyu talebini, “Bu ABD malıdır, tek bir damlasını paylaşamayız” diye reddediyorlar. 

Bereket, İngiltere gibi Avrupalı müttefiklerden de su alamayınca, Din kardeşiyiz, diyerek Katarlı gazetecilere gitmiş, ancak oradan da eli boş dönmüş. Ekibiyle arazi araçlarına binmişler ve su bulmaya gideceklerken, bir Japon gazeteci yanlarına gelerek, “Bereket, su arıyormuşsunuz, benimle kampımıza kadar gelin” demiş.

Bir masanın üzeri yiyecek ve içeceklerle dolu olduğu halde Bereket ve ekibine, Japon Gazeteci, tüm yiyecek ve içeceklerimizi bu masaya topladık. İhtiyacınız kadarını alın, sonra lütfen bir kısmını da bize bırakın, demiş. 

Bu durumdan etkilenen Bereket, Japon gazeteciye, “hangi dine mensupsunuz?” diye sormuş.
Yanıt: “Bu Japon kültürüdür!”

Gazeteci olmak çok kültürlü bir iştir. Yine de bu iki gazetecinin ülkelerindeki kalıplara, Türk kültürü ile Japon kültürüne daha yakından bakalım.

Japon kültüründe çocuk topluma aittir. Çocuklar daha ilk günden, metro gibi toplu taşım araçlarıyla okula giderler. Hata yapmamak için gördükleri herhangi bir yetişkinden yardım isterler. Ve o yetişkin, ne işi olursa olsun, yardım isteyen o çocuğun işini her şeyin önüne alır.

Türkiye’de çocuklar kucaktan inmez ve yemekleri ağızlarına kaşıkla geldiği için ebeveyne küresel örneklere kıyasla daha fazla bağımlıdır. Ve okula servisle giderler. Kendi imkânıyla gitmek durumunda kalan çocuk için, sokaktaki yetişkin sadece potansiyel tehlikedir.

Daha bu yaşlarda, toplumdan en azından Japonya’daki kadar çok şey beklememeyi öğreniriz!

Yeni mezun genç bir kız (M.İ.), sosyal medyada paylaşmış: “CV göndermediğim bir tek mahallenin bakkalı kaldı. Asla olumlu ya da olumsuz bir dönüş yok. Bari seni istemiyoruz falan deyin, varlığımdan şüphe etmeye başladım.” 

Bu coğrafyada, “sizinle devam edemiyoruz” gibi bir dönüşü de sadece uluslararası kurumsal şirketlerden alırsınız. İnsani ilişkileri unutunca da bilinçaltınızda “iyi” kavramının içi boşalır.

Asgari ücretle Kocaeli’de çalışan İşçi Fedai Kuşçu, koronavirüse yakalanıp çalışamadığı için ücretini alamadı. Bakkal borcunu ödeyemeyen Kuşçu, cebindeki son 12 lirasını eşine verip, “Allahaısmarladık” dedikten sonra kendini, evin balkonundan atarak, intihar etti.

Hayat doluydu Fedai Kuşçu. O’nu intihara götüren süreçte ise siyasiler çok meşguldü.

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, kendi bakanlığının dezenfektan ihtiyacını, kocasıyla kurduğu şirketten satın almakla meşguldü mesela.

Yine aynı saatlerde çok sayıda belediye, başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya kaçak işçi taşıyordu. En masumları bunu ikinci el kamyon için yaparken, yöntem hep aynıydı. Otobüsle Bulgaristan’a giriş yaptıktan sonra, belediye görevlisi gri pasaportları geri getiriyordu.

Buradakiler de çok meşguldü.

Temiz iş yapıyorlardı. VIP gri pasaportlar hem giriş hem dönüş yapıyordu…

Özal, “Benim memurum işini bilir!” dememiş miydi?

Reza Zarrap dememiş miydi, İran’da biz en önce fahişelerle, memurun rüşvetini (burada aslında kemiğini diyor) veririz, diye.

Tekrar Japon kültürüne dönersek, o tarafta, işini hakkıyla yapamayan, vatandaşını mağdur eden bir yönetici istifa ediyor. Hatta utanç verici durum karşısında, bir Japon Seppuku/harakiri yapabiliyor. 

Biliyorum, şimdi bu durumdaki yönetici ve siyasetçi tayfası, “İyi ama nasıl?” diye merak ediyordur. 

Açıklayayım, onurlu bir Japon, bıçak ya da kılıçla karnını haç şeklinde keserek, intihar ediyor. 

Hani, gözü bozulan hastaya göz doktoru, zıt yönde bir cam belirler ya, nötr görsün diye. İşte ben de belki unutmuşuzdur, diye, dışarıdan örneklerle farklı davranış örüntülerini anımsatayım, istedim. Kimleri mi?

AVM çatısının çökmesi sonucu 54 kişi ölünce, “Benim de sorumluluğum var” deyip istifa eden Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis’i;

Evinde sigortasız dadı çalıştırdığı için istifa eden İsveç Ulaştırma Bakanı Maria Borelius’u; 

Tren kazasında, 49 kişi öldüğü için istifa eden Mısır Ulaştırma Bakanı Raşid Metin’i;

Gölde tekne kazasında 15 turist hayatını kaybedince, etik nedenleri dikkate alarak, istifa eden Makedonya Ulaştırma ve İletişim Bakanı Mile Janakieski’yi;

Özel hastaneden rüşvet aldığı iddiaları hiçbir zaman kanıtlanmasa da istifa eden Tokyo Valisi Naoki Inose’yi;

Kamu malını kötüye kullandığı iddiası üzerine, soruşturma dahi açılmadan istifa eden Fransa İletişim Bakanı Alain Carignon’u;

11 Mart 2011’de yaşanan 8,9 şiddetindeki deprem ve tsunamiye karşı, etkisiz kriz yönetimi eleştirilerine karşı, istifa eden Japonya Başbakanı Naoto Kan’ı;

Devlet kasasından 60 lirayla çikolata aldığı için istifa eden İsveç Maliye Bakanı Mona Sahlin’i;

2020 Olimpiyat Oyunları stadyumunda öngörülemeyen harcamalar çıktığı için istifa eden Japonya Spor ve Eğitim Bakanı Hakubun Shimomura’yı;

Kabarık gelen elektrik faturaları ülke genelinde protesto edilince istifa eden Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov’u.

İşinin fazla kolay olduğunu belirterek, beklentileri karşıladığı halde istifa eden Japonya Adalet Bakanı Minoru Yanagida’yı;

Okullara bir hata sonucu küflü pirinç gönderilince istifayla özrünü gösteren Japonya Tarım Bakanı Seiichi Ota’yı…

Amerikan üssünü kapatma sözüne sadık kalamadığı için, Japonya Başbakanı Yukio Hatoyama, istifa konuşmasında, “Eksiklerim çoktu. Bu kadar güzel bir ülkeye liderlik yapma onuruna layık gördüğünüz için teşekkür ederim” demişti.

İnsanın Türkiye’deki emsallerine sorası geliyor, Türkiye’yi güzel ve değerli mi bulmuyorsunuz? Yoksa “Öyle şeyler gördük ki, bu daha ne ki?” mi diyorsunuz?

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar