Erdem Beliğ Zaman

Erdem Beliğ Zaman


Korku!...

Korku!...

İnsanın en eski, en tabii hislerinden biridir korku. Sonradan öğrenileni varsa da ekseriyetle içeriden bir yerden gelir. Sevmek de öyledir, gülmek de, keyiflenmek de…

Peki bu kadar bizdense, korkudan niçin korkulur?

Elbette korku düşmanımız olamaz. Mesele korku gibi, ağlamak gibi, tükenmek gibi hislerin; sevmek, neşelenmek, gülmek nevinden duygulara baskın gelmesinden kaynaklanır. Menfi hisler öne çıktıkça insan geriye düşer…

Yoksa herkes korkar! Bir bebek şefkatsizlikten korkar, bir çocuk oda köşelerine sızan karanlıktan… Ve işte bu yaşlardan itibaren karanlık korkunun rengi olur!

Büyüdükçe korkular da değişir. Çoğumuz artık oda köşelerine sızan karanlıktan değil de hayat şartlarının ömre yaydığı karanlıktan korkarız… En çok da karanlığın, geleceği görünmeyecek şekilde kapatmasından… Aydınlık gelecek, parlak yarınlar isteyişi de bundandır…

Öyle ki gelecek muğlaklaştı mı bundan artık herkes etkilenir… Tıpkı çevremizde şahitlik ettiğimiz gibi…

Gençler geleceğe doludizgin koşmaktan korkuyorlar. Emeklilerse, emekleye emekleye sürdürdükleri hayatlarının durmaya mecbur bırakılmasından…

Her korku insanda o korkuya karşı bir savunma mekanizmasını harekete geçirir; bir tepki oluşturur: Bebek altını doldurur, çocuk avazı çıktığı kadar bağırmak suretiyle ağlar, gençler asileşir, yaşlılar silikleşir…

Herkes gibi iktidarın da bir korkusu var ve o korkuda da tuhaftır ki iktidardan düşmek!

Her korkuya altını doldurarak, feryâd-figan ağlayarak tepki verilmez ya… İktidarın da bu korkusuna tepkisini taifesinin abuk-sabuk konuşmalarında görmekteyiz… Yok, “AKP’ye verilen her oy sevap hanemize işlenmektedir”; yok, “Bir bakarsınız CHP kapatılmış…” gibi mantıktan uzak laflar bunlar… Mantık yürütülmesi gereken mevzu ise iktidarın neden bu kadar çok muhalefet olmaktan korkmasıdır?

En güzel yıllarını ülkesinin bağımsızlığı için hem cephede hem de diplomasi masalarında savaşmakla geçiren millî kahraman koskoca İsmet Paşa dahi, on iki sene tek adam vasfıyla oturduğu koltuğundan inip Meclis’teki muhalefet sıralarına geçmesini bilmişti. Az buz değil, on sekiz sene muhalefet liderliği etti! Şimdikilerin İsmet Paşa’dan fazlası olamayacağına göre eksiği var herhalde diye düşünmeden edemiyor insan…

Demokrasilerde daimi iktidar zaten mümkün olamaz. Halk yerine getirdiğini beğenmezse selefi tekrar başa getirmesini de bilir… Süleyman Demirel altı kere gidip, yedi defa gelmemiş miydi?

Korku tabiidir; her yerde, her yaşta karşımıza çıkar. Hatta bazıları anlaşılmayabilir… Korkulara kabahat bulmamalı, onlardan korkmamalı çünkü biz insanların bir tarafıdırlar artık. Zaten esas kötü şey insanın korkusunun olması değil, insanın korkunç olmasıdır!

Hep beraber korkuları aşacağımız, mutluluğa taşacağımız günler görmemiz temennisiyle…

telif

Makale Yorumları

  • Erdem15-11-2021 19:55

    Nursun Hanım, alakanız için teşekkür ederim. Bana gelecek yazı konumu verdiniz çünkü bu apayrı bir yazı konusu...

  • Nursun Erel14-11-2021 08:33

    Dilde çağdaşlaşma kaçınılmaz mı? TDK eli ile çabalamak mantıklı mı? Kuşaklar birbirini anlıyor mu? Görüşlerinizi merak ediyorum çünkü yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar