Ferai Tınç

Ferai Tınç


Karadeniz ısınırken

Karadeniz ısınırken

Putin’in Donbask bölgesinde duracağını zannedenlerden biri olarak, gelişmelerden sonra Rusya’nın yarın neleri deneyebileceği konusunda tahminde bulunmak istemiyorum.

Hele de Putin’in nükleer caydırıcılık programını yüksek alarm durumuna geçireceği açıklamasından sonra.  

Rusya’dan gelen bir heyetin Belarusya ile sınırda bir noktada buluşacakları açıklamasını da bu açıdan değerlendirdiğimde iyimser olamıyorum.

Ukrayna’yı dört yıl önce doğudan batıya dolaşmıştım. Lviv’de Avrupa’nın en güzel opera binalarından birinde muhteşem bir konser izlemiş, Odessa’da Ukrayna Filarmoni orkestrasından Mahler dinlemiş, içinde Ayvazovski’den Kandinsky’e Ukrayna ve Rus resminin ustalarını barındıran Güzel Sanatlar Müzesi’ni gezmiştim.

Bağımsızlığın keyfini çıkartan bu ülkede güçlü bir milliyetçi damar dikkatimi çekmişti.

Dünyayı şaşırtan Ukrayna direnişi de bunu doğruluyor.

Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in topyekün saldırısının direnişle karşılaşması, savaşın uzayacağı anlamına geliyor bunun da çevre ülkelere baskısı artacağa benziyor.

Esas olarak da baskı Karadeniz’de yoğunlaşıyor.

NET OLMAK GEREK

Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, Ukrayna’nın “Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın kapatılması” çağrısına, “Durumun savaş olup olmadığını inceliyoruz” yanıtını vermişti.

Dünkü açıklamada ise Ukrayna’da savaş olduğuna karar verildiği anlaşılıyor.

Montrö Antlaşması’na göre Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin savaş gemileri savaş halinde üslerine geri dönme hakkına sahip. Ancak burada savaşta oldukları ülkelere yönelik saldırıda bulunmaları yasak. Tabii bu girişimi engelleyecek bir mekanizma yok.

Savaş durumunda uygulanacak bazı ayrıntılar da mevcut anlaşmada.

Ayrıca, NATO Deniz kuvvetlerine bağlı gemiler de Karadeniz’e girip çıkıyor. Turkishnavy.net sitesinde görüleceği gibi Karadeniz’de ocak ayına kadar NATO’ya bağlı bazı ülkelerin gemileri bulunuyordu.

Bu arada Rusya’ya ait olan ve aralarında  denizden karaya füze sistemlerine sahip olanlar ile tank indirme gemilerinin de bulunduğu 16 geminin kısa zaman önce Karadeniz’e giriş yaptığı haberleri geldi.  Bunların bölgede bulunan üslere kayıtlı olup olmadığı konusunda bir not görmedim.

Montrö’nün nasıl yorumlanabileceğini yorumlara bırakmak yerine Dışişleri Bakanlığı’nın çok fazla tartışma ve yanlış beklentilere yol açmayacak bir pozisyonu net bir biçimde ortaya koyması gerekir.

NATO’NUN EN ÖNEMLİ KANADI

Putin’in Ukrayna’yı istilaya kalkmasından önce de Karadeniz NATO’da en çok tartışılan konulardan biriydi. Ama savaşın başlamasıyla birlikte gözler Karadeniz’e ve Boğazların anahtarını elinde tutan Türkiye’ye çevrildi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Şubat başında yaptığı açıklamada , “Karadeniz’in güvenliği bizim açımızdan hayati stratejik öneme sahiptir” diyordu.

Batı tarafından çevrelendiği iddiasıyla Ukrayna’ya saldıran ve Çarlık rüyası Büyük Rusya ideali ile eski topraklarda hak arayışına çıkan Rusya ile Batı’nın iki kutuplu dünya hayalinin Karadeniz’de çatışma ihtimali önümüzdeki dönemde hep olacaktır.

Amerika, Dedeağaç’ta boşuna üs kurmadı, yüzlerce tankı boşuna oraya yığmadı.

NATO Genel Sekreteri, Boğazların “hayati stratejik önemde olduğunu söylüyor ve Karadeniz filosunun güçlendirilmesini istiyebiliyorsa, Türkiye de Montrö’yü daha yüksek sesle savunup, tavrını önceden açık seçik belli etmelidir.

Türkiye NATO’nun ortağı, Ukrayna ve Rusya ile iyi ilişkiler içinde olmak isteyen yakın komşusudur. Bu savaşta tarafsızlığı seçmesi anlaşılabilir. Ama tarafsızlık uluslararası ilişkilerde herkese mavi boncuk dağıtıp, tutulamayacak sözler vermek anlamına gelmez.

Bir ülkenin topraklarına girip şiddetle ona diz çökmeyi dayatanın karşısında tarafsızlık olmaz. Şiddeti ve haksızlığı kararlı biçimde kınamak tarafsızlığa zarar da vermez. 

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar