Memet Yula

Memet Yula


Kadınların Çığlığı

Kadınların Çığlığı

KADES, kadınların ve çocukların maruz kaldığı şiddet, taciz gibi kötü eylemleri engellemek, önüne geçebilmek için, Emniyet Genel Müdürlüğünce hazırlanmış ve acil müdahaleyi sağlamaya dönük, kullanıcılara sunulmuş resmi bir uygulama. Bu uygulama ile aile içi ve kadına yönelik şiddet mağduru kadınların acil durumlarda cihaz konum bilgisini açarak bir tuşla 155 Polis İmdat Acil Çağrı Merkezine ulaşabilecek, yardım çağrısının yapıldığı olay yerine en yakın ekip veya devriyenin sevk edilerek olaya müdahalesi sağlanabiliyor.

Acil durumlarda ilk akla gelecek acil müdahale uygulaması olarak yaygınlaşması hedeflenen Kadın Acil Destek İhbar Sisteminin yaygınlaşması ve topluma güven vermesi için, zaman zaman İç İşleri Bakanlığı ve bürokratlarınca, Türkiye’deki kadına ve çocuğa uygulanan şiddet rakamları ve söz konusu uygulama ile ne kadar şiddet ve tacizin önlendiği yönünde açıklamalar yapılıyor.

Bunlar olumlu şeyler. Kadın ve çocuğa karşı şiddet ve taciz dahil herhangi bir olumsuz tutum ve davranışı, eylemi önleyecek her şey kıymetli. KADES ve benzeri uygulamaların eksiği ve aksayan yönleri eleştiriliyorsa bu sistemin daha iyi işlemesi için. 

Şimdi bu uygulamaya dair değinmek istediğim konu; sadece eksik ve aksaklık mı denir yoksa yanlışlık mı, hata mı denir bunu toplumun takdirine bırakarak, kadına şiddet konusunda oluşturulmuş KADES uygulamasında hizmet dili olarak belirlenmiş 6 dilin içinde ülkemizde en çok ikinci Anadil olarak kullanılan Kürtçenin ve diğer Anadolu’da konuşulan anadillerin olmaması hiç de şık durmuyor.

Dil çalışmaları ve envanterinde önemli bir kaynak olan Ethnologue adlı internet sitesinde Türkiye'de hali hazırda konuşulmakta olan 39 dil olduğu yazıyor. “UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası”, Türkiye'de 18 yok olmuş veya yok olma tehlikesi altında olan dil olduğunu gösteriyor. Bizim herhangi bir dilin konuşulmasını, öğrenilmesini, öğretilmemesini ve nesillere aktarılmasını istememek gibi bir niyetimiz yok.

Sakın uygulamadaki kullanılabilecek olan Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce, Rusça ve Fransızca dillerinin herhangi birine bile itirazım olduğu düşünülmesin, bu dillerin fazla değil eksik olduğunu düşünüyorum.  Tabii ki ülkemize misafir olarak gelen birçok millet var ve bunların da bu uygulamaya ihtiyacı olabilir. Ancak başta Kürtçe olmak üzere, Anadolu’da yaşayan tüm dillerin bu uygulamada hizmet dili olarak kullanılmasının gerekli olduğu da açık. Çünkü acil durumlarda ilk akla gelen çığlık anadilde olur. Anamızdan yardım ister gibi anadilimizle haykırırız.  Acılarımızı da sevinçlerimizi de en çok anadilimizde anlatmayı sevmez miyiz? 

Ben hizmet dillerinin tespit edilmesi esnasında bu eksikliğin(!) bilinerek, istenerek yapıldığına inanmak istemiyorum. Ülkemizin kurtuluş destanının en önemli satırlarında, kahramanlarımızın memleketleri, isimleri, lakapları Kürt, Türk, Arap, Laz, Çerkez, Boşnak ve daha nice Anadolu halkının kardeşliğini göstermiyor mu bize?

SEN BALSIN DA BEN ÇEC MİYİM?

Bu kâinatı yaratan Allah (C.C.) değil mi? Secde suresi 7’nci ayette Allah’ın her şeyi en güzel şekilde yarattığı buyrulmamış mı? O zaman Allah’ın (C.C.) yarattığı kendinden olmayınca, kendinden farklı olunca bunu ötekileştirmek, yasaklamak, unutturmaya çalışmak, özellikle İslami hassasiyetleri olanlara, bu hassasiyetle ülkeyi yönettikleri iddiasında bulunanlara yakışır mı? 

Allah (C.C.)  kullarını, derisinin rengi, ırkı, etnik kökeni, dili, cinsiyeti ya da fakirliği-zenginliği vb. değil, davranışları ve ahlakı ile ayırır. Peki dilleri makbul ve değil diye ayıran sözde İslami hassasiyetleri bulunanlar bu hakkı nereden alıyorlar?

Yüce ozanlarımız Aşık Veysel ne güzel yazmış ve Mahsuni Şerif de ne güzel bestelemiş…

Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın, ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün, ben sac mıyım?

Ne var ise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım?

Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş?
Kimi arı, çiçek dermiş
Sen balsın da ben çec miyim?

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş Yaradan
Sen kalemsin, ben uç muyum?

Tabiata Veysel Aşık
Topraktan olduk, kardaşık
Aynı yolcuyuz, yoldaşık
Sen yolcusun, ben bac mıyım?

Yine Anadolu kültürünün sloganlarından Büyük Ozanımız Pir Yunus Emre’nin sözüyle de “Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek”; gökle yeryüzü arasındaki, bütün kâinatı sevmek, tabiatı, hayvanı, insanı herhangi bir ayrım gözetmeden, Allah’ın bir eseri olarak saygı ve hürmet duyarak sevmek sadece inancımızda değil, örf ve adetlerimizde, geleneklerimizde ve ortak kültürümüzde de yer alıyor. 

CAN VE KAN OLMALIYIZ

Yakın tarihimize baktığımızda bile, son 10 yıllarda milyonlarca insan savaşlar nedeniyle, milyonlarca çocuk açlıktan ölmekte, bu zulümlere baktığımızda, mazlumlarının başına gelenler zalimlerinden farklı etnik kökene, inançlara ve/veya hayat tercihlerine ait olmalarından kaynaklandığı görülüyor.
Tüm bunlar, emperyalist sömürünün, süslü, romantik, barışı ve huzuru getireceğini iddia eden yalanlarını kullanarak, bu sözde gerekçelerini insanlara kabul ettirmek ve benimsetmek için kullandığı medya reklamlarıyla gizlediği, ekonomik ve siyasi çıkarlarının bir sonucu. Hedef insanların farklılıklarını kaşımak ve bir süre sonra bunları düşmanlığa dönüştürmek, düşman millet, düşman cinsiyet, düşman dil yaratmak… Daha sayfalar dolusu örnek verebiliriz.

Peki emperyalizme karşı ilk zaferi kazanan ve tüm mazlum halklara ilham veren, kurtuluş savaşının muzafferlerinin kurduğu bu ülkenin vatandaşları olarak biz bu emperyalist tuzağa/oyuna bir daha düşecek miyiz? Birbirimizin dilini, inancını ve kökenini sahiplenip can ve kan mı olacağız, yoksa birbirimizin hasmı mı?

Unutmayalım, öncesi ve sonrasıyla 12 Eylül 1980 ihtilalini ve arkasındaki güçleri, kardeşin kardeşe nasıl düşman edildiğini, devamında cumhuriyet kazanımlarımızın nasıl kaybettirildiğini, Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı, Atatürk düşmanı sahte Atatürkçüler ile gerici ve yabancı devlet uşaklarının iş birliği ile yürütülen karşı devrim çabalarını

Bu nedenle, hiçbir dilden korkmadan, farklılıklarımızın ayrılıklarımız olmadığını bilerek, bizi bir araya getiren şeyin birlikte yaşama isteği ve ortak bir gelecek kurma arzusu olduğunu hatırlayarak ve hatırlatarak, Ülkeye üniforma giydirmekten, egemenlerin buyurduğu şekle uygun tek tip ülke ve vatandaş yaratmaktan vazgeçip, ülkemizde “KADES” uygulamasında Anadillerimizden Arapça ve Türkçe ile birlikte, başta Kürtçe olmak üzere diğer Anadolu dillerinin tümü bu acil yardım çağrısı ve uyarı sistemine dahil edilmeli. 

Bu bir tercih meselesi değil, ülkemizin kuruluş felsefesine hizmet edecek, kader birliği olan Anadolu halkının birlik ve beraberliğine katkı sunacak bir zorunluluk aynı zamanda.  

ANADİLLERDEN KORKMAYALIM, HANGİ DİLDE SÖYLENİRSE SÖYLENSİN, HANGİ ALFEBEYLE YAZILIRSA YAZILSIN DÜŞMANLIKTAN, KİNDEN, KİNDARLIKTAN, ÖFKEDEN, SAVAŞTAN BAHSEDEN SÖZDEN VE SÖZCÜLERDEN KORKALIM… 

telif

Makale Yorumları

  • Devrim aydın25-03-2021 03:27

    İnsanca yasamak için anadil.......! Toplumsal yaşam için ilk öncelik

  • Mehmet ekin batman24-03-2021 22:17

    Tebrikler mükemmel sorun şovenizimi çope atıp adil demokratik alanda birlikte kardeşliği haykırabilmek

  • Mehmet ekin batman24-03-2021 22:14

    Mükemmel tebrikler

  • Murtazz24-03-2021 18:51

    Tebrikler. Ülkeyi ve Dünyayı kadınların isyanı kurtaracak ve bu çığlık çığlık kutlanacak... Türkülerimiz tüm meydanları dolduracak.

  • Adıgüzel24-03-2021 13:10

    Kadın erkek eşitliği ve özgürlüğü kadar ana dillerin özgürce kendini ifade etmesi evrensel demokrasinin değerleridir. Tebrik ederim, önemli konuya yer vermişsiniz.

  • mehtap24-03-2021 09:33

    Kadın ve çığlık. Ne yazık ki bunları konuşuyoruz. Yumuşacık, duayla ve şiirle bu derdi anlatmak. Okurken sanki bir türkü dinliyormuşum gibiydi. Eşime okudum yazıyı, ya da türkü mü söyledim, içinde ümit olan bir ağıt gibiydi, aynı biz anaların dili gibi... teşekkürler

  • Cemaynur24-03-2021 09:14

    Tesbitleriniz çok yerinde.Kaleminize yüreğinize sağlık Başkanım

  • Hasan24-03-2021 08:09

    Keşe siyasetin de dili bu kadar nazik ve az sözle çok şey anlatan, derin anlamlı olsa. Allah razı olsun. Kadının imdat çığlığında kullanacağı dil bahane, kadınların hangi dilde bağırırsa bağırsın çığlığını duymayan bizleriz. Kadınların çığlık atmayacağı bir ülke ve dünya diliyorum herkese...

  • Nurettin Kızılkan24-03-2021 07:52

    Ana dil ana sütü kadar pak ve temizdir anaya verilen ikrar kadar kutsaldır

  • Sevim24-03-2021 07:09

    Sade anlaşılabilir bir dil ile yazılmış günümüze denk düşen bir yazı olmuş kutluyorum.

  • Sevim24-03-2021 07:08

    Sade anlaşılabilir bir dille kaleme alınmış kalemine sağlık

  • Mustfa Yavuz24-03-2021 05:29

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık başkanım çok güzel olmuş.

  • Bergen23-03-2021 17:39

    Kadının hangi dilde çığlık atacagina bile karışmak. Çok güzel bir yazı. Zarif ve ince bir eleştiri. Umarım elestiri dilimiz böyle olur. Kırmadan isyan etmek böyle olur. Tesekkurler

  • Nisan23-03-2021 17:08

    Güya iyi bir şey yapılırken ülkedeki etnik ayrımcılığı ayan beyan gözümüze sokmuşlar. Bu konuya dikkat çekmeniz o kadar isabetli olmuş ki. Üstelik de o kadar da güzel işlemişsiniz ki. Sakince ve insana umut vererek. Yüreğinize ve kaleminize sağlık.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar