Füsun Paşa

Füsun Paşa


İlişkilerdeki kızgınlık ve öfke kime?

İlişkilerdeki kızgınlık ve öfke kime?

( Tuzaklar yazı dizisi devam ediyor.  5. bölüm)

Kızmak,  öfkeli davranışlar içinde olmak  veya bunlara maruz kalmak neden oluyor?  İlişkilerde nelere kızılıyor?Neden buna izin veriliyor? Öfkenizi kızgınlığınızı nasıl ifade ediyorsunuz? Ne yapıyor nasıl davranışlar içinde oluyorsunuz?  Senden yaşama nasıl yayılıyor? Neden öfke ve kızgınlık içinde olarak aslında kendine zarar veriyorsun? Hayatındaki insanlara bunu neden yapıyorsun?

İsteklerin senin beklediğin şekilde olmayınca kızıyorsun.İhtiyaçların, karşılanmadığında kızıyorsun.

Yaşadığın ilişkiyi başka ilişkilerle karşılaştırıp kendi ilişkindeki eksiklikleri, yaptıklarını, yapamadıklarını görüp kızıyorsun.

Eşin seni değil de, ailesini,arkadaşlarını seçerek hareket ettiğinde onlarla bir şey yaptığında kızıyorsun.

Sensiz bir kutlamaya katılırsa kızıyorsun.

Terk edildiğinde/ istenmediğinde/ ret edildiğinde kızıyorsun.

Başka birine bakarsa, başka biriyle seninle olduğundan daha iyi bir şekilde  konuşursa, vakit geçirirse, dertleşirse kızıyorsun. Sensiz mutlu olduğunda, kendine ait spor ya da bir hobiyle ilgilendiğinde kızıyorsun.

Çocuklarla, senin talimatların doğrultusunda ilgilenmediğinde kızıyorsun.

İş yemeği olduğunda kızıyorsun. Hafta sonu evde oturulursa/ sana yardım etmezse kızıyorsun.

Evine arkadaşını çağırırsa hatta çağırmaya kalktığında kızıyorsun. Futbol izlediğinde/ dizilere takıldığında kızıyorsun. Kilolu , yaşlı, sarktı, çöktü kendine hiç bakmıyor diyorsun, kızıyorsun.

İstediğin cevapları alamadığında, konuşmadığında,sustuğunda, sessiz kaldığında, çok konuştuğunda dinlemediğinde ya da bir olay anlattığında olayla ilgili sorgulayıp açıklar bulup kızıyorsun.

Sabah uyanmadığında, erken uyanırsa, ses çıkarırsa, geç kalktığında, geç yattığında, tv izlediğinde, oyun oynadığında, ev toplanmadığında, yemek olmadığında,çocuk ağladığında, telefonla çok konuştuğunda, istediğin kıyafeti bulamadığında, gömleğin ütüsü olmadığında, para olmadığında, borçlar çoğaldığında, işini ya da parayı kaybettiğinde, tatile gidemediğinde, sevişmediğinde, hayır sözünü duyduğunda, ailenle senin istediğin gibi görüşmediğinde, ilgilenmediğinde, alışveriş yaptığında, içki , sigara içtiğinde, yapılan yemek istediğin gibi olmadığında ve daha bir çok konuda hep kızıyorsun.

Bu yazdıklarımın kaç tanesi sen de var? Belki sen de eklemeler yapmak istersin.

İŞİN İLGİNCİ BUNLARIN BİR ÇOĞU OLSA DA, OLMASA DA YİNE HEP KIZIYORSUN! HAYAT OYUNUN KIZMAK VE KIZGINLIK İÇİNDE YAŞAMAK ÜZERİNE Mİ KURULDU?

SEBEP??? Gerçekten sebep yaşanan bu durumlar mı? Bunlar konuşulup, çözülemeyen sorunlar mı? Çözmek ister misin? Karşı taraf senin istediğin gibi bir robot haline gelirse o zaman mutlu olacak mısın yoksa başka kızma bahaneleri bulmaya devam edecek misin?

BUNU NASIL BAŞARIYORSUN? Bu şekilde yaşamak çok yorucu değil mi? Çünkü kızmak,suçlamak, öfkelenmek için bir çok neden, bahane bulabilmekte bir başarı.Devamlı formda olman gerek.

SENİN HAYATINDA HEP KARŞI TARAF MI SUÇLU, YANLIŞ, HATALI, KÖTÜ, BAŞARISIZ?

SEN BU İLİŞKİDE NEREDESİN? EN DOĞRU OLAN, EN MÜKEMMEL  OLAN, HAYATIN KULLANIM KLAVUZUNU YAZAN, NEYİN NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ ÇOK İYİ BİLEN BİR TEK SEN MİSİN?

İlişkide olduğun bu kişiyle silah zoruyla mı evlendirildin? Madem bu kadar kızgın, öfkeli oluyorsun neden bu kişiyle yaşamaya devam ediyorsun ve hala daha senin için bir şeyler yapmasını bekliyorsun?  

Kim seçti bu adamı ya da kadını? İlişki/evlilik teklifini eden kim? Kabul eden kim? İkinizin ortak seçimi değil miydi?

Bir ilişki iki kişinin seçimiyle başlayıp nasıl sonradan tek kişinin yönetimine,liderliğine  geçiyor? İlişkinin en başındaki sen nasıldın? Hep mi böyleydin?  Ne zaman, ne oldu? Öz de, aslında sen, neye kime, bu kadar kızgın ve öfkelisin?

Kızmak için bu kadar bahane ve olay ararken,

HİÇ SEVMEK İÇİN BAHANELER ARADIN MI? KIZGIN OLMAKTAN ÖZGÜRLEŞMEK İÇİN, DEĞİŞMEK İÇİN HİÇ ARAYIŞIN OLDUMU? ACABA BEN NEDEN BU KADAR KIZGINIM DİYEREK KENDİNE DÖNÜP BAKTIN MI? BU KIZGINLIK İLK NE ZAMAN, KİME BAŞLADI DİYE KENDİNİ SORGULADIN MI? bunu yapmalısın. Önce dönüp kendine bakmalısın.

ÇÜNKÜ KİMSE KİMSENİN KUM TORBASI, KÖLESİ, SAHİBİ  DEĞİLDİR!

KİMSE KİMSEYE KENDİNİ KÖTÜ HİSSETTİRECEK ŞEKİLDE DAVRANAMAZ.

BU BİR ŞİDDETTİR! DUYGUSAL ve PSİKOLOJİK BİR ŞİDDETTİR.

Şimdi yaptıklarının, söylediklerinin ve karşı taraf ile ilgili düşündüklerinin, yaşattığın her şeyin  sana yapıldığını düşün. Ne hissedersin? Düşünsene, evde birisi devamlı seni suçluyor,surat asıyor, sana kızıyor, aylar boyunca küsüyor, öfkeli  bir şekilde ortada dolaşıyor, hatta seni görmezden geliyor, yok sayıyor. Sence nasıl bir hayatın olur?

Yaşadığın ilişkide bu tip ezber davranış kalıbı olan insanlara soruyorum;

1. Kim sana bu hakkı verdi? Bu izni nereden alıyorsun? Ne yapmaya çalışıyorsun?

2.  Doğduğun yetiştiğin ailede bu şekilde davranan ve yaşayan kişi annen ya da baban mı? Sen eş olunduğunda böyle davranılmalı diyerek, kimi kopyalayıp yaşıyorsun? Belki de ailende ret ettiğin yapmayacağım dediğin şeyleri yapıyorsundur.

3. Gerçekten kızdığın kim? Eşin mi, ailendeki biri mi?

4- Acaba ailende çözemediğin, ret ettiğin kızdığın durumu, kabul etmediklerini, hayatına aynı tiplemede bir eş seçerek mi kendine yaşatıyorsun?

5- Çocuklarına da kendi yaşadığın hayatın aynısını yaşattığının ne kadar farkındasın?

Öfkeli ve kızgın bir babayla, susan, idare eden anneyle büyüyüp sen de evlendiğinde kadın ya da erkek fark etmez ailedeki birinin rolünü üstlenip,  aynı baban gibi davranıp susan bir eşi hayatına almış olabilirsin. Belki de her şeye söylenen,öfkeli,  tahammülsüz bir anne  ve sessiz bir baba deneyimini şimdi kendi hayatında yaşıyorsundur.

 Oyun iki taraflı oynanır. Biri bir eylem yapar diğeri izin verir. Bu oyunlar birisi dur, yeter, hayır bitti diyene kadar, oyundan çıkıncaya kadar devam eder. Ayrılıktan, evi  terk etmekten, boşanmaktan bahsetmiyorum. HEYY ORADA DURR! ARTIK SANA BU ŞEKİLDE BANA DAVRANMA İZNİNİ VERMİYORUM DİYECEK CESARETTE OLMAKTAN BAHSEDİYORUM.

Gerçekte olan, sorulması gereken soru şu.

KIZGINLIĞIN KİME? NEDEN BU KADAR KIZGIN VE ÖFKELİSİN?

Bütün kızgınlığın kendine mi? Kendine kızıyor olabilir misin? O kızgınlık içinde kaybolup, hırsını, hıncını, öfkeni çocuklarından, eşinden çıkarıyor olabilir misin? Bunun bir çok nedeni olabilir. Sen de çocukken böyle ebeveynlerle büyümüş olabilirsin. Onlar gibi olmaya çalışıyorsundur. Belki hayal ettiğin gibi bir ilişki,evlilik içinde olamadın. Hayatta kendin için istediğin hiç bir şeyi yapamadın. Öncelik sırasına hiç bir zaman kendini koyamadın. Hep başkaları için yaşayan fedakar biri oldun. Başkaları sana göre harika hayatlar yaşıyordur ama sen yaşamıyorsun. Belki aldatıldın, kabul ettin ama asla affetmedin. Bunu kabul ettiğin için, tekrar inandığın için belki de kendini affedemiyorsundur. BELKİ evlendiğinde adam çok iyi durumdaydı ama sonra işleri bozuldu. Evlenmeden önce kadın çok iyiydi şahaneydi evlendikten sonra kendinden vazgeçen belki de bir teyzeye dönüştü. Buraya milyonlarca şey yazabiliriz sen de bunu biliyorsun. Buna sen bakıp .'Neden ben bu kadar kızgın ve öfkeliyim?' sorusunun cevabını sen bulacaksın.

Peki bunlar kiminle ilgili, bir ilişkide kimin hayalleri ve beklentileri olmadı? Karşındaki kişinin senin hayalindeki ilişkiden  haberi var mı? Onun hayali acaba neydi? Bunu hiç ona sordun mu?

Kim bir ilişkim / evliliğim olsa da devamlı bana kızacak, sinirlenecek,öfkeli  bir eş bulsam da mutsuz bir evliliğim olsa der ki. Bir insan neden bütün bunları  kendine yaşatır?

Çok yakışıklı, çok zengin, çok güzel birisiyle evlenirsin. Bir gün bir hastalık yada yanlış bir iş kararı her şeyi alt üst edebilir. Ne yapacaksın? Bırakacak mısın? Belki gerçekten böyle durumda bırakmak, kaçmak istiyorsun ama bırakamadığın için bu kadar kızgınsın. Çünkü ilişkiye başlarken ki hedefin farklıydı ama yaşadığın, sana yaşatılan farklı. Gitmek istiyorsun ama zor durumda terk etmemek için kalıyorsun. Mecbur hissediyorsun. Başkaları ne der? diyorsun, düzelecek umuduyla bekliyorsun. Belki de bu hayallerinde olmuyor ve kendini sıkışmış hissedip kızgınlıklarla, patlıyorsun.  Kime kızgınsın ona mı kendine mi?

Ne için evlendiğin işte böyle bir zamanda ortaya çıkıyor ve bu çok önemlidir.  Eğer bir ilişki gerçek sevgiye, temelde güvene,  aşka dayalı değilse, bunların hepsi olabilir. Hayal kırıklığı yaşıyorsan, güvenmiyorsan, sevmiyorsan, istemediğin deneyimler yaşıyorsan  bunun bedelini ödetirim diye yaşamak niye?

Yani yapmak isteyip yapamadıklarının, yaşamak isteyip yaşayamadıklarının, hayallerinin gerçekleşmemesinin sonucunda çıkan kızgınlık ve öfkeyle, neden çocuklar  ve eş bir bedel ödemek zorunda. Hatta çevren bile neden buna maruz kalıyor?

Ne kadar çok,'Hayalim başkaydı ama evlendik işte' diyen insan var tahmin bile edemezsin.

Kendine neden bunu yaşatıyorsun neden buna izin veriyorsun? Mutsuz olduğun bir ilişkide işim ne? Neden bu ilişkide takılı kalmak, çekmek zorunda hissediyorum? Bu soruları devamlı sor kendine.

Kızgın ve öfkeli olan, bu şekilde yaşayan insanlar lütfen önce gidip bir sağlık taraması yaptırın. Belki bedensel bir rahatsızlığınız, bir hastalık, sizi gergin, sinirli, kızgın,öfkeli olmanıza sebep olabilir.

Ailenizden kopyaladığınız kızgınlık ve öfkeye devam etmek gibi bir durum varsa lütfen bunun için destek alın ya da kendiniz bu konuyu çözün. Konu karşındaki kişi değil. Konu öğrenilmiş davranış modellemesi, alışkanlık, yöntem.Çünkü senin çocuğunda seni kopyalayarak aynısını kendine yaşatacak. Belki de tam tersi olacak. Tıpkı şu an kendi ilişkinde yaşadığın sessiz partnere sahip olmak gibi.

Ailenin, onların davranış şekillerini, anne ve babanın birbiriyle kurduğu kızgın iletişim oyununu onlara bırak. Sen devam etmek zorunda değilsin. Onları olduğu gibi kabul et. Bu onların oyunu. Bilmiyorlar, neyi nasıl değiştireceklerini bilmiyorlar. Sen şu an bu yazıyı okuyorsun ve farkındalıkla yaşamak için bir şansın var. Aslında onlar gibi davranıp, onları kendi deneyimlerinde iyileştirmeye çalışanlar bu oyuna devam eder. Peki gerçekten onlar gibi davrandığında mı yoksa onları, olanı olduğu gibi kabul ettiğinde mi ,herkese istediği gibi yaşama hakkını verdiğinde mi iyileşme olur. O ezber, öğrenilmiş çaresizlik içinde yaşanan davranışlardan, seni hapseden kızgınlıktan kendini ayır ve özgürleş.

Hiç bir bahaneniz gerçek anlamda çözülemeyecek bir bahane olamaz. Konuşmaya başlayın. Birbirinizle iletişim kurun,yüzleşin. Kendinizi ve hissettiklerinizi anlatın.Davranış şekillerinizi değiştirmek için farklı adımlar atın. Birisi kızmaya başladığında artık siz farklı davranın.

Güvensizlik öfkenin mayası gibidir. Güvensiz ilişkiler içinde olmak her iki taraf içinde yorucu ve yıpratıcıdır. Şüphe ve endişe seni esir alır, sana hep kendini hatırlatır. Toksik ilişkiler yaşamak zorunda değilsiniz.Bir ilişkide kendini güvensiz hissediyorsan, o ilişkiyi bir gün değişir diye geleceğe taşıma.

Güvensiz hissediyorsan o ilişki ne olursa olsun, ister eş, ister arkadaşlık, ister iş olsun devam etmek zorunda değilsin. Güven genel bir hayat sorununsa bunu çözmelisin. Bu seninle ilgili. Senin konun. Kim ne yaparsa yapsın, karşındaki en doğru insan bile olsa senin bir kere güvensizlik üzerine kurduğun hayatı değiştiremez. Peki sen kendine güveniyor musun? Güvende hissetmek için belki de korku ve öfke yaratarak, korku dolu bir enerji yayarak, herkesi kontrol altına alarak, kendi güvenlik alanını, kişisel sınırlarını yaratmaya çalışıyorsundur.

Öfkelenmek, kızmak normaldir. İnsanız  ve biz her duyguya sahibiz.Burada sorun bunu nasıl ifade ettiğin ve davranış şekillerindir. İşte bu senin karakterinin ne olduğunu gösterir. Öfke ve kızgınlıkla insanları yönetmeyi, lider olmayı  alışkanlık haline getirdiysen , çatışma ve savaşma bilinci içinde yaşayarak ancak kendi egonu tatmin edersin. Hayatındaki kişiler seni severek, sana saygı duyarak senin yanında olmazlar, korkarak, içerleyerek, bulundukları  şartlar gereği senin yanında olurlar.

 Peki ya senin yanında olma şartları gün gelip değişirse ne olur? Hayatında senden kaçarak yaşayan insanlar mı istersin  yoksa sana koşarak, mutlulukla yanına gelen insanlar mı istersin? Çocukların eşin arkadaşların herkes dahil buna.

Kızgınlığının kaynağını bulduğunda ve bunu çözmek için adım attığında değişim başlar.

Ne despot ol, ne kurban. Ne kızarak, öfkeyle yaşa,ne de sana kızılmasına izin ver.

Bunu yapabilir misin? Dur, izin vermiyorum diyebilir misin?

Mutlu, keyifli, eğlenceli, rahat bir hayat yaşama hakkını sana kimse vermeyecek bunu sen yaratacaksın. Bu hayat senin. İstediğin gibi dizayn edebilirsin.Yol arkadaşlarını iyi seç. Yeter ki sen kendini bilen ol. Yeter ki ne yaşadığının, ne yaşattığının farkında ol. Kime, ne için, neden izinler verdiğinin farkında ol. Verdiğin her izinle insanların sana nasıl davranacağını öğrettiğini idrak et. Kendini durdurmak, bir suçluymuş gibi yaşamak, cezalandırılmak üzere bir hayat kurmak, bütün bu oyunları, gerçekten ister ve seçersen sonlandırabilirsin. Tek farklı bir eylem, söz  ve davranışla bile buna son verebilirsin.

Sonra kendine bak. Nasıl bir yol yürümek istediğinin, yol arkadaşlarınla hangi deneyimleri, nasıl yaşamak istediğinin kararlılığında olarak istediğin hayatı yarat ve yaşa.

Mayan sevgi ve güven olsun.

Bunu kendin için yapabilir misin? Kendine güzel bir hayat armağan edebilir misin?

Denemeden bilemezsin. Belki bu hafta kendine, güçlü kararlar alarak, yeni yollar bularak, yeni yöntemler keşfederek yaşamak için izin verir ve bazı denemeler yaparsın. Farklı davranırsın. Yardım istersin. Değişime izin veren olursun...

Kendi değerinize, sevgiye sahip çıktığınız, kendinizi mutlu etmeyi seçtiğiniz, çözüm odaklı mutlu bir hafta ve yaşamınız olsun. her insan mutlu olmayı hak eder. Yeter ki kendine izin veren olsun.

Her şey mümkün ve kolay.

Kocaman sevgiyle, ışık ve sevgide kalın.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar