Geçen ay Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Türkiye’de ki yaşam süreleriyle ilgili çeşitli verileri paylaştı. İstatiksel verilere istinaden Türkiye’de kadınların yaşam süresi 80, erkeklerin yaşam süresiyse 75 ve genel ortalama da yaşam süresinin 78 yıl olduğu açıklandı. Dünya da ise ortalama yaşam süresi 73 yıl
Nice erkenden sonlanan yaşamlarda var tabii!
25 yaşında silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Tupac, Aşırı dozda uyuşturucu kullanarak 36 yaşında ölen Marilyn Monroe, kalp yetmezliği nedeniyle 42 yaşındayken hayata gözlerini yuman Elvis Presley, trafik kazası sonucu 28 yaşında vefat eden Barış Akarsu ve kanser sonucu 33 yaşında aramızdan ayrılan Kazım Koyuncu gibi…
O yüzden Nazım Hikmet’in Yaşamaya Dair isimli şiirinde ‘’Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın.’’ dediğive Dücane Cündioğlu’nun bir yazısında ‘’Kazası olmayan tek ibadet; "Yaşamak!" yazdığı gibi
Peki sana bahşedilen bir ömrü nasıl yaşıyorsun, Hunharca vaktini harcayarak mı?
Evet harcıyorsun o güzelim zamanlarını; Tiktok’ta saçma sapan videolar izleyerek, Instagram Reels’te sürekli aynı tarz bomboş videolara bakarak yitiriyorsun. Güneş gören bir buzun eridiği gibi eriyip gidiyor her anın…
İçinde bir cevap yankılanacak; "Madem yaşamaya geldik dünyaya, benim de her şeyde bir hakkım vardır. ‘’ diye ama yanlış tercihler, yanlış platformlar ve yanlış içerikler.
Dijital dünyanın içinde bir içerik sağanağı altındayız…
Sürekli her yerden bir reklam, video, resim, yazı veya benzeri bir şeyler karşımıza çıkıyor. Durmaksızın telefonumuza düşen bildirimler, üye olduğunuz Whatsapp arkadaş gruplarınızdan atılan saçma sapan video veya görseller, Netflix benzeri dijital yayın platformların da izlemenizi bekleyen filmler ve diziler…
Bir de Viral Marketing (Virüs gibi yayan pazarlama yöntemi) var. Squid Game dizisibu pazarlama yönteminin en güzel örneği, öyle ki dikkat ettiyseniz düşük bütçeli dizi birden popüler hale geldi. Doğrudur dizinin bir hikayesi var kötü bir dizi değil elbette ama yer gök Squid Game dizisi, her ortamda diziden bahsediliyor. Bu sefer sende diziyi izlemediğin için muhabbete dahil olamıyorsun bir de suçluluk psikolojisi yaşıyorsun. Herkes izledi de ben neden izlemedim diye… İşte o an viral pazarlamanın başarısı gerçekleşiyor. Netflix’in yoksa ilk başta netflix abonesi oluyorsun sonra da açıp o diziyi izliyorsun ve sende o dizinin reklamını gerçekleştiren gönüllü bir papağanı haline geliyorsun. Etraf bu şekilde popüler olanı sürekli anlatma ihtiyacı hisseden papağanlarla dolu ama suç papağanlarda değil, onları sosyal medya kafesinin içine sokarak içeriklerle yemleyenlerde!
Alman filozof Ludwig Feuerbach“İnsan yediği şeydir.” Demiştir. Bu söz özellikle sağlıklı beslenme uzmanlarının en çok kullandığı sözlerden biri. Sağlıksız beslenen bir insanın ne kadar çabuk hastalandığı hatta ileri boyutlarda ölümcül bir hastalık tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçek.
Peki siz zihninizi neyle besliyorsunuz?
Bu sorunun cevabı sizde! 1850’liler de Filozof Feuerbach’ın sözünü günümüze göre uyarlarsak ‘’İnsan yediği, dinlediği, izlediği ve okuduğu şeydir.’’ Yerken en lezzetlisini, en tazesini ve en iyisini tercih ederken insan okuyacağı, dinleyeceği ve izleyeceği hususunda da seçici olmalıdır. Sağlıklı beslenmek sizi daha sağlıklı bir bedene kavuşturacağı gibi kaliteli içeriklerde sizin sağlıklı bir zihne sahip olmanızı sağlayacaktır. Takip ettiğiniz hesapları, dinlediğiniz şarkıları, izlediğiniz dizileri ve filmleri tekrardan gözden geçirin! Size ne katıyor?
İlk başta influencer hesapları gözden geçirin. O influencer bozuntuları siz takip ettiğiniz, onları izlediğiniz için varlar. Saçma sapan videolarıyla sizin zihin dünyanıza nasıl bir katkı sağlayabilir tekrardan değerlendirin.
Takip ettiğiniz o meşhur influencer’ın bir mekâna gidip check-in yaparak ne kadar para aldığını biliyor musunuz?
Velhasıl-ı kelam bir yaz günü yolda yürürken birden şiddetli bir yağmura yakalandığınızda yanınızda şemsiyeniz yoksa ıslanmamak için hemen bir apartman saçaklarına sığınırsınız. Hani bilirsiniz yaz yağmuru uzun sürmez diye. Günümüzün içerik sağanaklarına maruz kalmamak içinde kendini ispatlamış ve rehber olmuş seçkin isimlerin saçaklarına sığınmak gerekiyor. Kendinizi düşünmüyorsanız da çocuğunuz varsa onu düşünün…
Yorum Yazın