Nursun Erel

Nursun Erel


Herkesin Coviti kendine!

Herkesin Coviti kendine!

Şu “Covit Musibeti” yaşamımızın kaç yılına mal oldu değil mi?

-Canım hiç olmazsa ölmedik, bak hala hayattayız 

Deseniz de öyle tuhaflıklar yaşandı ki bu süreçte. Yasakları unuttunuz mu yoksa? 
-“Şu yaştakiler şu saatler arasında dışarı çıkabilecek, hafta sonları kimse sokağa çıkamayacak, ekmeğinizi ancak yürüyüş mesafesindeki fırından alabileceksiniz, marketler Cumartesi-Pazar alkollü içki satmayacak, şu yaşın altındakiler evinden hiç çıkmayacak, daha neler neler…
Bir keresinde 70’ini aşkın bir yakınımız, uzak bir kırsaldaki evinden çıkıp, bastonuna dayana dayana biraz yürümek, hava almak istemişti de, hemen “hayat eve sığar” mı nedir?  Oradan uyarmışlardı, “evinizin menzili dışına çıktınız, derhal geri dönün
” diye.


Bize gelince, şanslıydık sanırım. Covit’in hem kendisi hem de yarattığı koşullar biraz olsun hafifledikten sonra bugünlerde yakalanmış olduk, karantinadayız şimdi ama sorunsuz atlatacağız gibi...
Yine de “herkesin Coviti kendine” deyip komik bir Covit öyküsü paylaşmak istiyorum sizlerle: 

https://bennursunerel.blogspot.com/2020/07/baskentten-komik-bir-covit-hikayesi.html

Bir yakınım anlattı, dinlerken çok  güldüm, sizlerle paylaşayım istedim:

-Benim genç yaştaki spor hocam biraz evhamlıdır, bizi çalıştırırken neredeyse 15 dakikada bir dereceyle ateşine bakıyordu -Covit mi oldum?- diye... Derken başına gelenler geldi...

-Ne oldu? Yoksa Covit’e mi yakalandı?

-Dinle bak, neler neler yaşadı... Bu böyle ikide birde ateşini ölçüp dururken bir gün gerçekten ateşi yükselmiş ve tabii müracaat Şehir Hastanesi... Orada insanı burnundan genzinden şişledikleri o meşhur tahlili yapmışlar.

-E sonra?

-Sonra eve gelmiş... Sonucu beklemeye başlamış. 

-Hay allah, sonuç nasıl çıkmış peki?

-Bu olay 23 Nisan günü yaşanıyor... Anlatıyorum işte... Herkes balkonlarda, şarkılar, marşlar çalınıyor, bayraklar asılı heryerde... Millet pür neşe yani...  Bizimki de balkona çıkmış, seyrediyor... Derken kapının önüne bir ambulans yanaşıyor, içinden beyaz koruyucu elbiseli, maskeli adamlar pardon hasta bakıcılar iniyor...

-Aaaa, sonra?

-Sonra bu genç arkadaşımızın kapısı -tak tak-çalınıyor. Hasta bakıcılar meşum haberi veriyorlar, -Beyefendi sizi almaya geldik, Covit olduğunuz kesinleşti, karantinaya götüreceğiz...-

-Amanin, çok fena...

-Fena tabii, bizim arkadaşı apar topar evinden alıp ambulansa bindiriyorlar. Bizimki hanımıyla, 2 yaşındaki çocuğuyla doğru dürüst vedalaşmadan -onlara da geçirme korkusuyla- biniyor ambulansa...

-Aaaa, nereye götürüyorlarmış peki?

-Bizimkinin de merakı o tabii... Soruyor, aldığı yanıt, Elmadağ’daki Devlet Hastanesi oluyor...
Sonunda kuş uçmaz kervan geçmez mesafedeki hastaneye varıp, bizimkini kapıda görevlilere teslim ediyorlar, görevliler alıp bir odaya sokup, kapıyı üstünden kilitliyorlar...

-O kilit ne yahu? Adam suçluymuş gibi?

-Hastalar dışarı çıkmasın diyeymiş, usul buymuş. 

-E, sonra?

-Bizimki orada kilit altında 5 gün hapisteymişcesine yatıyor... Arada bir görevliler kapısını açıp tepsiyle peynir zeytin filan getiriyor...

-Nasıl yani ayol? Sıcak yemek yok muymuş?

-Yokmuş canım, çünkü hastanenin mutfağında arıza varmış... Bizimki ile beraber hastanede 7 hasta yatıyormuş, hepsi günlerce bu peynir zeytin ve suyla beslenmiş.

-Sonra iyileşmiş mi?

-Dur işte anlatıyorum, 5. Günün sonunda kapı açılmış artık doktor mu hemşire mi hatırlamıyor, demiş ki, -sizi taburcu edeceğiz- bizimki de sormuş -iyileştim mi de gönderiyorsunuz?- Bilmiyoruz efendim bize gelen talimat böyle. Siz şimdi evinize gidin, evinizin bir odasında kendinizi karantinaya alın- demişler... Adamcağızı hastanenin önünde azad etmişler...

-Aaa ne tuhaf...

-Sorma gitsin... Bizimki çıkmış dışarı, bakmış herhangi bir vasıta yok, uzaaaaak bir yerde... Aileden birine telefon edip yardım istemiş, bir yakını ağzı burnu maskeli, atkıyla sarılı olarak gelip, bizimkini evine götürmüş, tabii o da korkuyla  yapmış bu işi... Ne de olsa Covit’ten herkes endişeli... Bizimki evinde bir odaya yerleşmiş, kapısını içeriden kilitlemiş, kendisini günlerce karantinaya almış... Küçük çocuğu var demiştim ya, o görmüş tabii babasının eve geldiğini, odasının önünde her gün kapıya vurup,- babam babam-diye  ağlayıp haykırıyormuş görebilmek için...
-E sonra ne olmuş?

-O karantina süresi dolunca bizimki kalkmış Şehir Hastanesine gitmiş tabii... Orada kendisinden numune alan bölümün başındakilere ulaşıp sormuş, -nedir benim durumum?acaba hastalığı atlattım mı? Neden beni o gönderdiğiniz hastaneden 5 günde taburcu ettiler?- diye...

-Ne demişler peki?

-Ne deseler beğenirsin? -Kusura bakmayın, sizin testinizle bir başka hastanınki karışmış, yani siz Covit değilmişsiniz, başkasıymış Covit olan- demişler.

-Aaaaaa, korkunç bir olay... Güleyim mi ağlayayım mı?

-Hem gül hem ağla... Çünkü bizimkine Covit teşhisi koyup, asıl Covitli hastaya sağlıklı raporu vermişler. E, tabii o da sevinerek gidip, herkesle bu sevincini paylaşmış, kimbilir kaç kişiye bulaştırmıştır hastalığı...

-Ay korkunç... Günlerce çektiği eziyete mi yansın adamcağız, yoksa asıl Covitlinin ortada gezip millete korona bulaştırdığına mı? Ben olsam mahkemeye verirdim sorumluları.

-Evet, ben de öyle dedim ama bizimki avukatlara danışmış demişler ki, -evet haklısın, durduk yere çok kötü günler geçirmişsin, bunun bir bedeli olmalı, ama burası Türkiye... Sonuç alamaz, uğraştığınla kalırsın, genelde hastanelerle ilgili böyle örnekler çok yaşanıyor ama sonuç alınamıyor... O da -sağlığıma şükür- deyip vazgeçmiş uğraşmaktan.

İşte böyle dostlar, ne dersiniz? Gülmeli mi ağlamalı mı bu hikayeye?
 


 

telif


Nursun Erel Kimdir?

Nursun Erel, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Mezunudur, meslek yaşamına Anadolu Ajansında başlamış, sonraki yıllarda Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleri, NOKTA Dergisi, The New Anatolian Gazetesi̇, KANAL D Haber Merkezi ve Show Tv’de görev yapmış, TRT radyolarında düzenli yorumları yayınlanmıştır. Erel, 40 yıla ulaşan gazetecilik kariyerinde, siyasi muhabirlik, dış politika muhabirliği, haber müdürlüğü, editörlük, temsilcilik gibi sorumluluklar üstlenmiş, özel röportajlar gerçekleştirmiş, köşe yazarlığı yapmıştır… Pek çok araştırma haberi ile devlet mekanizmasındaki aksaklıklara, Kürt sorununa, önemli yolsuzluk olaylarına ışık tutan Erel’in yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar