İsak Nino Debehar

İsak Nino Debehar


Çanakkale Geçilmez

Çanakkale Geçilmez

Bu hafta 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yıldönümünde aklıma bu söz gelir.
Çanakkale Geçilmez.

Bu lafı aslında birçok yerde güncel olarak kullanmaktayız. Mesela futbolda tüm maç boyunca müdafaa yapmış ve gol yememiş bir takım için söylenir. Aslında Çanakkale savaşta geçilmemiştir.

Belki annemin Çanakkaleli olmasının yarattığı bağdan, belki de ilkokuldan başlayarak coşku ile söylediğim Andımız’dan kalan bir histen dolayı “Çanakkale Geçilmez” sözü manidardır benim için.
Aslında daha da önemlisi Çanakkale’yi geçilmez kılan ordumuzda benim ailemin her iki tarafından da büyüklerimizin olması.

Geçen yazılarımda bahsettiğim İsak Molho Paşa donanma sağlık müfettişi olarak Çanakkale Savaşı’nda görev yaptı. Büyükbabam tarafından büyük dayı olan paşanın İsak olan adı önce Büyükbabama, ondan da bana geçmiş.

Anne tarafından savaşta olanlara ait resmi belge bulamadım. Ama muhakkaktır ki savaşta Çanakkale’den, Gelibolu’dan, Tekirdağ’dan, Edirne’den Yahudiler bulunmuştur.

18 Mart Üniversitesi’nde Doçent Dr. olan Mithat Atabay’ın araştırmasını okumanızı öneririm. Mithat Bey’in araştırmasında, Osmanlı ordusunda imparatorluğun her yerinden gelen gayrimüslim askerlerin (Ermeniler, Rumlar, Yahudiler, Süryaniler, Keldaniler) cephede savaştığı yazar. 
Şehitlerin yüzde biri bu askerlerden oluşmuştur. İstanbul Üsküdar’da bir Yahudi şehitliği vardır. Burada savaşta şehit olanlardan isimleri ve rütbeleri tespit edilebilenleri mezar taşlarında okuyabilirsiniz.  Tespit edilebilenleri, dedim çünkü ağır bombardımandan dolayı vefat ettikten sonra cepheden alınamayan ve vücutları bulunamayan binlerce askerimiz vardır.

Maalesef bizim yazarlarımızdan pek azı bu konulara el atmış veya görmezden gelmiştir. Halbuki bu askerlerden bazıları Sultan Reşat tarafından nişan ile taltif edilmişlerdir. Hatta Kızılay, Balat’ta bulunan Orahayim Hastanesi’ne savaştaki askerlere verdiği yararlı hizmeti için onur belgesi vermiştir. Onur belgesi, 500’üncü Yıl Müzesi’nde görülebilir. 

Tarihi belgelerin bizlere bu bilgileri vermesine rağmen, hâlâ bu gerçekleri göz ardı edip, anti-seminizim rüzgârıyla tavır alınması ve özellikle sosyal medyada yazılar yazılması, benim gibi, “Önce Türküm sonra Yahudi'yim” diyen vatandaşlarımızı çok üzmektedir. Üzmektedir çünkü dünyanın neresine gitsem göğsümü gere gere "Türküm" diyorum ama kendi ülkemde bu aidiyet kelimesini aynı rahatlıkla kullanamıyorum. 

Neyse, tekrar konumuza dönelim. Çanakkale Destanı ülkemizdeki tüm vatandaşların destanıdır. Kutlu olsun...
Saygı ve sevgilerimle...

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar