Yusuf Kanlı

Yusuf Kanlı


Atatürk… Saygıyla, şükranla

Atatürk… Saygıyla, şükranla

83 yıl olmuş Türk halkının kurtuluş destanının komutanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ilk başkanı, İstanbul’un ikinci fatihi, Türkiye Cumhuriyetinin kurucu cumhurbaşkanı, Türk devriminin mimarı ve Türkiye halkının Atatürk’ü ebediyete göç edeli.

Daha dün her milli günde hasta olanlar bile bugün bir kez daha idrak ediyor onun hem bir askeri deha, hem de üstün bir devlet ve medeniyet kuran üstün bir siyaset adamı olduğunu. Orduları dağıtılmış, tersanelerine girilmiş, uzun ve yok edici savaşlar sonrasında fakir ve perişan hale düşmüş Anadolu halkının onun önderliğinde örgütlenerek, işgalci ordulara karşı verdiği büyük ve onurlu kurtuluş savaşı ile yanmış, bitmiş yok olmuş Osmanlı külleri üzerinde çağdaş medeniyeti yakalama iddiasında bir modern Cumhuriyet inşa etmesi, herhalde saygı duyulmasını gerektirir.

Elbette bu cumhuriyetin kurucularına “iki ayyaş” denildiğini, ilke ve devrimlerine düşmanca yaklaşıldığını, horlandığını ve hele uydurma ya da üretilen sözüm ona “suç unsurları” ve teröristlerden devşirilen “gizli bilgi kaynakları” safsatalarıyla bırakın Atatürk yolundan giden sivillere yapılan mezalimi, bu halkın onurlu askerlerine ve hatta genel kurmay başkanına terörist muamelesi yapıldığını hiç unutmamak lazım. Üstelik neredeyse aynı günlerde teröristlerin sınır kapılarında törenle karşılandıklarını, derme çatma mahkemelerde sözüm ona adalet karşısına çıkarılır gibi pişmanlıktan yararlandırılıp salıverildiklerini tabii ki unutmamak gerekir. Unutmak zaten mümkün değil. Ancak, Atatürk ve silah arkadaşları öyle sağlam temeller üzerine inşa etmişler ki demokratik, laik, sosyal hukuk devleti Türkiye Cumhuriyeti’ni, tüm tasalluta rağmen bugün yine dimdik ayakta. Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve Atatürk ilke ve devrimleri ise her zamankinden daha fazla bu halkın ve devletin bekası için yaşamsal önemde.

Kimse, elbette ki, Kemalist olmak zorunda değil. Ancak Atatürk’ü sevmemek, ilkelerine sarılmamak ve hele en büyük eserim dediği Cumhuriyetin esenliği için çalışmamak, bu ulusun fertleri açısından elbette ki mümkün değildir.

Bugün ve her gün, Atatürk’ün sanki Cumhuriyetin karşılaşacağı sorunları öngörerek ve büyük bir güvenle gençliğe hitabını hep hatırlamak gerekir. Ezbere biliyorsunuzdur belki, tümünü hatırlatmayacağım. Ancak özellikle “Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” paragrafına dikkatinizi çekmek istiyorum.

Cumhuriyeti kurucu babası Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve hayatlarını bu devletin ve halkın müreffeh olmasına, ilerlemesine adayanların tümüne şükran.

Nur içinde uyusunlar.

Çiğdem Aydın’ı ebediyete uğurlarken

İnsanlar vardır, doğarlar, yaşarlar ve ölürler. Sıradan, yalnız, çapsız. İnsanlar vardır doğarlar, mücadele ederler ve ölümsüzlüğe, ebediyete göç ederler. Mücadeleleri, gerçekleştirdikleri, başarıları, başarısızlıkları ve her şeyden önce insanlığa katkılarıyla fiziken öldükleri halde, hep yaşarlar.

Çiğdem Aydın işte o hep yaşayacaklardan birisi. Türkiye kadın hareketinin öncü isimlerinden biri, bir aydın, mücadeleci ve çok sevilen bir insandı.

Çok erken gitti. Her düşünceden aydının yüreğinde kocaman bir iz bırakarak ebediyete yürüdü. Onu hep hatırlayacağız.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar