Hülya Özmen- Muhalif Özel
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden sandık başarısıyla çıkan muhalif belediyelere kayyum atamaları, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önceki üniversite diplomasının iptal edilmesi ardından cezaevine girmesi, meydanlara inen protestolar, halkın hayat pahalılığıyla boğuşması, dış politikada ki gelişmeler.. Tartışılan soru, “Türkiye’nin gündemi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündemi örtüşüyor mu”. CHP, İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi sözcülerinden önemli değerlendirmeler şöyle:
İYİ Parti Muğla Milletvekili Metin Ergun: İktidarın ve İktidarın Kontrolündeki TBMM ile Halkın Gündemi Çok Farklı
Ülkemizin dört bir yanında vatandaşlarımız ekonomik kriz, işsizlik, geçim derdi ve temel hakların erozyona uğramasıyla boğuşurken, iktidar ve onun kontrolündeki TBMM, halkın acil sorunlarını çözmek yerine, iktidarın ve yandaşlarının siyasi ve mali çıkarlarını teminat altına alan düzenlemeleri hayata geçirmekle meşguldür. Üstelik bu durum yeni değildir; yıllardır aynı şekilde devam etmektedir. Bu çelişki, halkımızın devletine olan güvenini her geçen gün daha fazla zedelemekte ve acil çözüm bekleyen sorunları adeta kangrene çevirmektedir.
Mesela, milyonlarca vatandaşımız; emeklilerimiz, çalışanlarımız, gençlerimiz ve toplumun büyük çoğunluğu hayat pahalılığının altında ezilirken, yoksulluk ve açlık giderek yayılırken iktidar, TBMM’de sosyal medya düzenlemeleri gibi ifade özgürlüğünü kısıtlamaya yönelik adımları önceliklendirmektedir. Hal böyle iken, Meclis’te bu sorunlara çözüm üretecek kapsamlı bir ekonomik reform paketleri yerine, iktidarın suni gündemleri ve yandaş şirketlere yönelik imtiyazları görüşülmekte ve ne yazık ki birer birer yürürlüğe girmektedir.
“Muhalif Belediyelere soruşturma ve kayyum”
Dahası, yerel yönetimlere yönelik baskılar ve halkın iradesine ipotek koyan uygulamalara son dönemde iyice hız verilmiştir. Bu uygulamaların demokrasimize zarar verdiği, herkesin kabul ettiği bir hakikattir. Muhalif belediyelere yönelik soruşturmalar ve kayyum atamalarıyla, vatandaşın sandıkta verdiği kararlar hiçe sayılmakta ve muhalefet susturulmaya çalışılmaktadır.
İYİ Parti olarak, halkımızın iradesine sahip çıkmayı, demokrasi anlayışımızın temeli olarak görüyoruz. Ancak TBMM’de, iktidarın siyasi çıkarlarına ve iktidar oligarşisinin mali çıkarlarına hizmet eden düzenlemeleri engelleme konusunda muhalefetin sahip olduğu imkânlar son derece kısıtlıdır. Tüm bu siyasi ve sosyal gerçekler karşısında İYİ Parti olarak bizler, milletin sesi olmak, toplumun ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretmek için gece gündüz çalışıyoruz. İktidarın halktan kopuk gündemine karşı, TBMM’yi milletimizin refahı ve adaleti için çalışan bir kurum haline getirmek en büyük hedefimizdir. Milletin desteğiyle, ülkemizi bu karanlıktan çıkararak, hak ettiği aydınlık yarınlara kavuşturacağımıza yürekten inanıyorum.
--
“İktidar ortakları parlamentoyu çalıştırmamak önemli konuları müzakere etmemek üzerine özel bir çalışma ve gayret içerisinde olduklarını görüyoruz”.
Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin: Yaklaşık 15 yıldır meclis gündemine yakinen takip eden 2011, 2015, 2023 ve 2025 arasında da aktif olarak milletvekili bir isim olarak hiçbir dönemde meclis gündeminin Türkiye gündeminden bu kadar kopuk olduğu bir döneme şahitlik etmedim. İktidar ortakları parlamentoyu çalıştırmamak önemli konuları müzakere etmemek üzerine özel bir çalışma ve gayret içerisinde olduklarını görüyoruz.
Komisyonlar kendi alanlarına giren kanun tekliflerini görüşmediği gibi gelen kanun tekliflerinin büyük bir çoğunluğu torba şeklinde geliyor ve plan bütçede sıkıştırılmış bir gündemle görüşülerek genel kurula indiriliyor. Genel kurulda da kanun teklifinin hazırlandığı ilk aşama dışında esaslı bir değişikliğe uğramadan sayısal çoğunluk da olduğu için yasalaşıyor.
“Hayat pahalılığı, kayyum, çözüm süreci, infaz düzenlemesi”
Şu anda ülkenin gündeminde hayat pahalılığı ve çekilen ekonomik sıkıntı birinci gündem maddesi. Başta İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olmak kaydıyla yapılan yargılamada usulsüz işlemlerin sıkça tekrarlanması kayyum uygulamalarıyla seçilmişlerin hizaya sokulmak istenmesi yani özünde adalet sorunu ikinci en önemli gündem maddesi. Bir diğer hususta şüphesiz iktidar ortaklarından Sayın Devlet Bahçeli’nin başlatmış olduğu ve yarı kapalı bir sistemde devam eden adını kimsenin söylemeye cesaret edemediği çözüm süreci.
Bir diğer gündemde vatandaşın kahir ekseriyetinin adil yargılanmadık hiç olmazsa adil bir infaz sistemiyle mağduriyetimiz giderilsin beklentisi içerisinde olması ve bu beklentiyi tetikleyen adalet bakanı ve iktidarın hukukçu kurmaylarından Fethi Yıldız’ın açıklamalarının bir beklenti oluşturması. Bu dört konuda da ciddi anlamda meclis gündeminde konuların müzakere edilmediğini açık şekilde görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Türkiye’nin gündeminde olan konulardan daha ziyade iktidarın parlamentoyu meşgul etmek adına getirdiği kanun teklifleri ile meşgul.
--
“12 Eylül darbesi bile Meclis yapısına bugünkü kadar zarar vermedi”.
CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı: Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) devlet kuran gazi bir Meclistir. Dünyada eşi benzeri çok azdır. Tarihimizde askeri darbeler yaşandı. 12 Eylül darbesi bile Meclis yapısına bugünkü kadar zarar vermedi.
Tek adamlık sistemiyle halkın iradesinin tecelligâhı olmaktan her geçen gün uzaklaştırılmaktadır. Sayıştay raporlarının doğru düzgün gelmediği yerde bütçe yapılmaz, denetim yapılmaz. Kendine güvenen ve çalmayan, çaldırmayan bir iktidar Sayıştay’ı tam tersine denetlemesi için teşvik eder. Tüm kurumları şeffaf hale getirir. Varlık fonları ile kamu kurumlarını, şirketleri ve bankalarını denetimden kaçırmaz. Denetimden kaçtıklarına göre orada yolsuzluk var demektir. Bu tüm dünyada böyledir.
“Başkanlık sistemiyle birlikte bakanlar artık Meclis’e değil, yalnızca tek adama karşı sorumlu”.
Yolsuzluklar ve usulsüzlükler görmezden gelinmektedir. Başkanlık sistemiyle birlikte bakanlar artık Meclis’e değil, yalnızca tek adama karşı sorumlu. Bakanlar bu nedenle halkın sorunlarına kör, sağır ve dilsiz. Çünkü Meclisi, yani halkı değil; sarayda tek bir kişiyi memnun etme yarışı içindeler. Meclis İç Tüzüğü değiştirilerek gensoru da sırf bu yüzden kaldırıldı.
Bu düzen, halkın değil sarayın düzenidir. İrade bir kişide toplanmış, demokrasi yerini keyfiyete bırakmıştır. Oysa halkın iradesi, güçlü bir Meclis ve hesap verebilir bir yönetimle mümkündür. Böyle bir demokratik sistemde refah toplumla paylaşılır, halk iradesi egemen olur ve kurumlar bağımsız ve yasal şekilde görevlerini yapar. Türkiye’nin yeniden demokratik hukuk devleti olması; ancak halkın sesi olan bir Meclis ve denetlenebilir bir iktidarla sağlanabilir.
