İstanbul
Açık
12°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5021 %-0.01
49,6342 %-0.11
5.742,38 % -0,18
92.569,90 %-1.356
Ara
Muhalif. M. ÖZEL İş cinayetlerinde çoğalarak öldük biz, 1 Mayıs meydanlarında andılar, olsun ‘Komünizm’ gelmedi memlekete!

İş cinayetlerinde çoğalarak öldük biz, 1 Mayıs meydanlarında andılar, olsun ‘Komünizm’ gelmedi memlekete!

Türkiye’de, 1 Mayıs ile ‘Komünizm’, 1950’li, 60, 70’lı yıllar ile 12 Eylül askeri darbesine döşenen siyasi taşlar açısından bir milat sayılabilir. Sağ partilerin, sola karşı kullandıkları ‘Komünizm, Türkiye’nin, Moskova’ya bağlanması’ söylemlerinin kanlı sokak eylemlerine dönüşmesine karşı 12 Eylül müdahalesi, 1 Mayıs meydanlarının kapatılmasına, sendikal örgütlenmenin önüne ciddi yasaklar konulmasına neden oldu, demokratik haklar askıya alındı. 37 kişinin katledildiği 1 Mayıs 1977'in üzerinden 48 yıl geçmiş olsa da insanca yaşam, güvenceli çalışma koşulları, demokratik hak ve özgürlükler bugünün de en önemli konu başlıkları. Geçmişin, ideolojik sembolleri bugün yerlerini daha fazla hak ve özgürlük temeline bırakırken, hükümetleri, yoksulluk, çocuk yoksulluğu, kadın yoksulluğu ve alınacak basit önlemlerle engellenecek iş cinayetlerine karşı etkin politikalar uygulamakla yükümlü kılıyor. Türkiye, bugün iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Bu kötü tablolar karşısında, “Olsun ‘Komünizm’ gelmedi memlekete” diye geçiştiremeyiz.

KAYNAK: HABER MERKEZİ
Okunma Süresi: 13 dk

Hülya Özmen- Muhalif- Özel

Türkiye'nin ilk geniş katılımlı 1 Mayıs kutlamaları 1976'da Taksim’de yapıldı.  1977’nin 1 Mayıs kutlamalarında devreye giren karanlık eller yüzünden 37 kişi  (34 olarak da belirtiliyor)hayatını kaybetti. Bu, 12 Eylül karanlığına ve darbe koşullarına götüren önemli bir dönüm noktası oldu. Kanlı 1 Mayıs’ın aydınlanması için aradan geçen 48 yılda TBMM’de araştırma önergeleri verilmeye devam ediyor. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, 23 CHP milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinin bir yıldır Meclis raflarında bekletildiğini belirtti. İnsanca yaşamın olmazsa olmazı gelir dağılımında adalet, güvenceli çalışma koşulları, anayasal ve yasal hakların özgürce kullanılması, çocuk işçiliği ile alınacak önlemlerle engellenebilecek olmasına rağmen korkutucu rakamlara ulaşan iş cinayetlere karşı kitleler ‘1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde meydanlara iniyor.  

CHP, DEM Parti, Yeni Yol Partisi, Bağımsız Balıkesir Milletvekili  Burak Dalgın’ın  1 Mayıs’a ilişkin önergeler ve açıklamaları şöyle:

 CHP’Lİ KANKO: 1 MAYIS 1977: 34 CANIN HESABI HÂLÂ SORULMADI!

1977 yılının 1 Mayıs’ında Taksim Meydanı’nda yaşanan ve Türkiye’nin yakın tarihinde kara bir leke olarak duran katliamın üzerinden 48 yıl geçti. 34 yurttaşın yaşamını yitirdiği, 130’dan fazlasının yaralandığı bu organize saldırı hâlâ aydınlatılamadı. CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko’nun öncülüğünde ve 23 CHP milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesi ise bir yıldır Meclis raflarında bekletiliyor.

Konuyla ilgili değerlendirmede bulunan Kanko, şunları söyledi:

“34 canın hesabı 48 yıldır sorulmadı. Şimdi de Meclis’te önergemiz bekletilerek bu katliamın üzeri bir kez daha örtülmek isteniyor. Bu, açıkça adalete, demokrasiye ve bu ülkenin emekçilerine ihanettir.”

“Taksim Meydanı’nda 500 binden fazla emekçinin üzerine kurşun sıkıldı. Silah sesleri, panzerler, kitlenin üzerine sürülen kamyonlar, sıkışan insanlar, ezilen bedenler... 1977'de yaşanan bu vahşet organize bir saldırıdır ve bugün hâlâ kimse hesap vermemiştir!”

“Olayın aydınlatılması sadece geçmişe borç değil, geleceğe karşı da bir görevdir. Bu önerge Meclis’in değil, 85 milyon yurttaşın onur meselesidir.”

“Biz bu önergeyle sadece geçmişi değil, geleceği de koruyoruz. Adaletin tesisi için, karanlık odaklarla hesaplaşmak için, Meclis’in tarihi sorumluluğunu yerine getirmesi gerekir. Bu katliamın üzeri örtüldükçe, Türkiye demokratikleşemez.”

İktidarın Tutumu: Sessizlik, İhmalkârlık ve Siyasi Körlük

CHP'li 23 milletvekilinin ortak çağrısına rağmen önergenin gündeme dahi alınmaması, iktidarın bu olayın üzerini örtmeye devam ettiğinin açık bir göstergesidir. Katliamın arkasındaki karanlık güçler, emniyetin ihmali ve ortadan kaybolan delillerle ilgili birçok somut iddia bulunmasına rağmen, ne bir komisyon kurulmuş ne de kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapılmıştır.

--

 DEM PARTİLİ HÜSEYİN OLAN: İSİG’İN 2024 yılı RAPORUNA GÖRE, YALNIZCA 2024 YILINDA EN AZ 1897 İŞÇİ İŞ CİNAYETLERİNDE HAYATINI KAYBETMİŞTİR

DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü TBMM gündemine taşıyarak konuyla ilgili TBMM Başkanlığına bir araştırma önergesi verdi.

Önergenin gerekçe kısmında şu ifadeler yer aldı:

“1 Mayıs’ta işçilerin, emekçilerin ve tüm ezilenlerin temel taleplerinden biri olan “güvenli ve sağlıklı çalışma hakkı”, Türkiye’de ne yazık ki hâlâ sağlanamamıştır. Türkiye, Avrupa’da ölümlü iş kazalarında 2023 yılı verilerine göre ilk sırada, dünya genelinde ise en kötü durumdaki ülkeler arasında yer almaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin 2024 yılı raporuna göre, yalnızca 2024 yılında en az 1897 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiştir. 2025 yılının ilk üç ayında ise bu sayı en az 443’tür. AKP iktidarının başladığı 2002’den bu yana iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı 30 bini aşmıştır. Bu ölümler, yıllardır “fıtrat, kader, işin doğasında var” söylemleriyle adeta meşrulaştırılmaktadır. Ancak yeterli önlemler alınsaydı “iş cinayetleri” artmazdı.

TÜRKİYE'DE İŞ KAZALARI SON 20 YILDA YÜZDE 910; İŞ CİNAYETLERİ İSE YÜZDE 266 ORANINDA ARTMIŞTIR.

SGK verilerine göre 2000–2023 yılları arasında yalnızca 125 kişi meslek hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmiştir. Oysa Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verileri temel alındığında, Türkiye’de her yıl en az 10 bin işçi meslek hastalıklarından hayatını kaybetmektedir. Bu durum, meslek hastalıklarının yeterince teşhis edilmediğini ve istatistiklere yansımadığını göstermektedir.

---

 CHP’Lİ MAHMUT TANAL: ÇOCUK İŞÇİLİĞİNE SON VERİN

CHP PM üyesi, Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’na dair açıklama yaptı.

“Mevsimlik tarım işçilerinin ekonomik, sosyal ve örgütlenme hakları güvence altına alınsın”

HP PM üyesi, Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’na dair açıklama yaptı. “Bugün takvimler 1 Mayıs’ı gösteriyor. Emeğiyle dünyayı değiştiren, gücü birliğinden gelen tüm işçilerin, dünya işçilerinin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü kutlu olsun. Emeğin en yüce değer olduğunu hatırladığımız bugün de bir kez daha demokrasi, adalet, eşitlik ve insana yaraşır bir düzenden yana ısrarımız devam ediyor.”

GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK 134 AYIN ZİRVESİNDE!

İşsizliğin rekor seviyeye ulaştığını ifade eden CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, “DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlandığı çalışmaya göre, geniş tanımlı işsizlik 134 ayın en yüksek seyrini yaşıyor; geniş tanım işsiz sayısı son 1 yılda 2 milyon 182 bin kişi arttı. İşsiz 5,3 milyon kişi çalışmaya hazır olmasına rağmen iş aramaktan vazgeçmiş! Her 5 kadından yalnız 1’i kayıtlı ve tam istihdamlı çalışıyor. Dar tanımlı (resmi) işsizlik 2012’den bu yana en düşük oran olsa da geniş tanımlı işsizlik pandemi oranlarına yakın” dedi.

ŞANLIURFALI MEVSİMLİK TARIM İŞSİ SAYISI 300 BİN

İşyerlerinde her gün en az 5 işçinin iş cinayetine kurban gittiğini ifade eden CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, “Raporlarla belgelenen iş cinayetleri tablosunun başında Şanlıurfa yer alıyor.” dedi. En çok çocuk işçi ölümünün Şanlıurfa’da yaşandığını ifade eden CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, “2013-2024 yılları arasında en çok çocuk ölümü Şanlıurfa’da yaşandı; sadece 2024 yılında 54 çocuk mevsimlik tarım işçiliği yaparken öldü. Yine Şanlıurfa’da 2024’ün 11 ayında 59 işçi çalışırken yaşamını yitirdi. Şanlıurfa Barosu Emek Komisyonu’nun 2024 yılı raporuna göre; Şanlıurfa’dan diğer illere giden mevsimlik tarım işçilerinin sayısı 300 bin. Ucuz iş gücü ve emek sömürüsüne dayalı sürdürülen mevsimlik tarım işçiliğinde yaşanan hak ihlalleri ancak mevsimlik tarım işçilerinin ekonomik ve sosyal haklarının sağlanması, örgütlenme ve sözleşme haklarının yasal güvenceye alınması ile sağlanabilir” dedi.

--

DEM PARTİ DERSİM MİLLETVEKİLİ AYTEN KORDU: "1 MAYIS’IN ÖTEKİ YÜZÜ OLAN GÜVENCESİZ KAYIT DIŞI EMEK VE TÜRKİYE’DEKİ İŞSİZLİK KISKACI ARAŞTIRILMALIDIR!"

1 Mayıs İşçi ve Emek Bayramı vesilesiyle, Türkiye'de giderek derinleşen işsizlik ve güvencesiz çalışma sorunlarına dikkat çeken Meclis Araştırması önergemiz TBMM başkanlığına sunulmuştur.

Bu araştırma önerisi, yalnızca istihdam rakamlarıyla sınırlı olmayan, görünmeyen ve kayıt dışı bırakılan milyonlarca çalışanın emeğini gündeme taşımayı hedeflemektedir. Tarım, turizm, inşaat ve hizmet sektörlerinde sigortasız, yevmiyeli, mevsimlik ya da sezonluk olarak çalışan işçiler; iş güvencesinden, sağlıklı barınma ve sosyal haklardan mahrum bırakılmakta, özellikle kadın ve çocuk emeği sistematik biçimde sömürülmektedir.

Meclis Araştırması talebimiz, güvencesiz ve görünmeyen emeğin, işçi sağlığı ve güvenliği ihlallerinin, kadın emeği sömürüsünün ve istihdamdaki eşitsizliklerin ortaya konması; sosyal devletin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve emekçilere insanca yaşam koşullarının sağlanması için elzemdir.

----

SENDİKALAR VE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İLE İLGİLİ KANUN TEKLİFİ MECLİS GÜNDEMİNDE

DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi verdi.

Kanun teklifinin gerekçesinde; %1'lik iş kolu barajının kaldırılması, işverenin yetkiye itiraz hakkının kaldırılması, iki sendika arasındaki yetki uyuşmazlığı durumunda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğünce yapılacak bir referandum ile sürecin çözümlenmesi yoluna gidilmesi, sendikal güvencelerin arttırılması ve teşmil sisteminin uygulanması, 6356 Sayılı Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasında işverenin çoğunluk ve yetki tespitini engellemek adına yaptığı keyfi tutumlara ağır yaptırımların getirilmesi, sendikal örgütlenmenin olduğu iş yerlerinde ilgili bakanlık olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca teftişlerde bulunularak sendika karşıtı tutum ve davranışları engellemeye yönelik idari ve cezai düzenlemeler yapılması amaçlandığı ifade edildi.

--

CHP ÇANAKKALE MİLLETVEKİLİ ÖZGÜR CEYLAN: EMEKÇİLER VE EMEKLİLER AÇLIĞA, YOKSULLUĞA VE HUKUKSUZLUĞA DİRENİYOR.

İşçi sınıfı, onurlu bir yaşam ve adil bir toplum düzeni için mücadele ediyor. Yaklaşık iki yüz yıldır devam eden bu mücadele, dünyanın hemen her yerinde egemen sınıfların çeşitli provokasyonlarına sahne olmuş ve bu süreçte büyük acılara tanıklık edilmiştir. Bu acılardan en büyüklerinden biride gerekli güvenlik önlemleri alınmayarak, 1977 1 Mayıs’ının kana bulanmasına zemin hazırlanmasıydı. İşte o kanlı 1 Mayıs’tan bu yana işçi bayramının Taksim’de kutlanması ve anmaların yerinde yapılması talebi işçi sınıfına düşman iktidarlar tarafından her seferde yasaklanmaktadır.

Her 1 Mayıs, emekçilerinin sorunlarını haykırdığı, hak ihlallerine karşı demokratik tepkilerini örgütlü bir şekilde yükselttikleri gün olması bakımından önemlidir. Türkiye Emekçileri açısından da “1 Mayıs” hiç kuşkusuz ki Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinin en önemli dayanaklarındandır.

Bu ülkenin emekçilerine meydanları yasaklamayı alışkanlık haline getirenler, bilmelidirler ki ülkenin kaynaklarının yağmalanmasına izin vermeyeceğiz. İşçi sınıfını ve onun örgütlerini yıkıcı-bölücü örgütler olarak görmeyen, Anayasa Mahkemesi kararlarını, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını tanıyan, hukukun üstünlüğüne inanan bir iktidarı işçi sınıfı ile omuz omuza kurabiliriz.

---

MİLLETVEKİLİ NURTEN YONTAR: “EMEĞİN HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULDUĞU BİR TÜRKİYE İÇİN MÜCADELEYE DEVAM”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, emeğin onuruna, işçinin alın terine ve sosyal adalete dikkat çekti. Yontar, "Türkiye’yi emeğiyle var eden milyonlarca emekçimizin hakkını alana dek susmayacağız, durmayacağız" dedi.

Milletvekili Yontar açıklamasında, emeğin sadece bir üretim aracı değil, bir toplumun vicdanı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"1 Mayıs, yalnızca bir takvim günü değil; emekçilerin onurlu mücadelesinin, dayanışmanın ve insanca yaşam talebinin haykırıldığı, direncin ve umudun günüdür. Bugün ülkemizde milyonlarca emekçimiz düşük ücret, güvencesizlik, sendikasızlaştırma ve baskı altında yaşam mücadelesi veriyor. Oysa ki, insan onuruna yakışır bir yaşam, herkesin hakkıdır. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak emeğin sömürülmediği, çalışanın açlık sınırında yaşamadığı, iş cinayetlerinin kader gibi gösterilmediği bir Türkiye için mücadelemizi sürdüreceğiz."

---

BALIKESİR MİLLETVEKİLİ BURAK DALGIN: ÇALIŞMA BAKANLIĞININ KAPISINA DA ‘HER ÇALIŞAN ASGARİ ÜCRETİ TADACAKTIR’ YAZSALAR YERİDİR.”

1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) bir basın toplantısı düzenledi. ‘Emek konusunu 10 madde etrafında konuşmak’ konulu basın toplantısında görüşlerini dile getiren Dalgın, vatandaşımızın mutluluğu için emek kritik önemde. Emekçilerimizin hakkını aldığı, kabiliyetlerinin arttığı ve yeni dünyaya hazırlandığı bir dönem için el birliğiyle çalışılması gerektiğini söyledi.

Milletvekili Dalgın, Türkiye’de emeğin değişen yapısını, yapısal sorunlarını ve geleceğini 10 başlıkta değerlendirdi. Konuşmasında, “Yepyeni alanlarda çalışıyoruz”, “Az çalışabiliyoruz”, “Kayıt dışı çalışabiliyoruz”, “İş arıyoruz, aramayı da sürdüreceğiz”, “Uzun süre çalışıyoruz”, “Vasatlıkta buluşuyoruz”, “Dengesiz kazanıyoruz”, “Yetenek uyumsuzluğu yaşıyoruz”, “Güvencesiz çalışıyoruz” ve “Yepyeni bir dünyada çalışıyoruz” başlıkları altında Türkiye’de emeğin bugünkü fotoğrafını ortaya koydu; sorunlara dikkat çekti ve çözüm önerilerini paylaştı.

Zincirlikuyu’da Ölüm; Çalışma Bakanlığı’nda Asgari Ücret Değişmeyen Yazgı!

Dalgın’ın dikkat çektiği başlıklardan biri de Türkiye’de ücretlerin giderek asgari ücrete yaklaşması oldu. Dalgın, geçmişte ortanca ücretin asgari ücretin yaklaşık iki katı olduğunu, yani çalışanların yarısının bu tutardan fazla, yarısının daha az kazandığını hatırlatarak, bugün bu oranın 1,5 kata kadar düştüğünü vurguladı. Türkiye’de asgari ücretin artık neredeyse açlık sınırına denk geldiğini belirten Dalgın, yalnızca her beş çalışandan birinin asgari ücretin iki katından fazla kazandığına dikkat çekti. “Bu seviyede çalışan iki kişi, yani evine dört asgari ücret giren bir hane bile yoksulluk sınırının az üzerine ancak çıkabiliyor,” dedi. Dalgın, bu tabloyu şu çarpıcı ifadeyle özetledi: “Zincirlikuyu Mezarlığı’nın girişinde ‘Her nefis ölümü tadacaktır’ yazılıdır. Çalışma Bakanlığının kapısına da ‘Her çalışan asgari ücreti tadacaktır’ yazsalar yeridir.”

“Her sene bir İSO 500 kurmalıyız”

Balıkesir Milletvekili Burak Dalgın, Türkiye’de açıklanan resmî işsizlik oranının gerçeği yansıtmadığını belirterek, geniş tanımlı işsizliğe dikkat çekti. Dalgın, “Türkiye’de resmî işsizlik oranı yüzde 7,9 olarak açıklanıyor. Ancak iş bulmaktan umudunu kesenlerle birlikte değerlendirilen geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 28,8’e ulaştı ve artmaya devam ediyor. Gerçek tablo, çarşıda, pazarda, sokakta kendisini hissettiriyor. Vatandaşların en büyük talebi hâlâ ‘iş’” dedi.

Her yıl yaklaşık 1 milyon kişinin çalışma çağına girdiğini hatırlatan Dalgın, bu tablo karşısında Türkiye’nin ciddi bir üretim ve istihdam hamlesine ihtiyaç duyduğunu vurguladı. “Bu kişilerin yüzde 80’ini istihdama dahil etmek istesek, her sene bir ‘İSO 500’ düzeyinde istihdam alanı yaratmamız gerekir. Bir sonraki sene bir tane daha, sonra bir tane daha. Türkiye’nin her yıl devasa bir üretim kapasitesi yaratması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

--

SADULLAH KISACIK: TÜRKİYE OLARAK DEMOKRASİ ENDEKSİ'NDE 102'NCİ SIRADAYIZ, BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ ENDEKSİ'NDE 165'İNCİ SIRADAYIZ.

 TBMM Genel Kurulu’nda konuşan Yeni Yol Partisi’nden Adana Milletvekili Sadullah Kısacık'ın konuşmasından bir bölüm şöyle:

SADULLAH KISACIK (Adana) - Yarın 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, tüm emekçi kardeşlerimizin 1 Mayıs bayramını buradan kutluyorum.

Bugünkü görüştüğümüz kanun teklifinin temelini Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi oluşturuyoruz. Aslında "sistem" deyip geçmemek lazım, her kurulan sistemin kalitesi aynı zamanda yönetimin de kalitesini belirliyor. Şunu kabul edelim ki bu sistem Türkiye'ye uymadı, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçtiğimiz günden bugüne kadar hiçbir sosyal gelişmişlik seviyesinde ve ekonomik gelişmişlik seviyesinde ilerleme kaydedemedik, hep gerilere doğru gidiyoruz. Bazı endekslerden sizlere örnek vereyim: Türkiye olarak Demokrasi Endeksi'nde 102'nci sıradayız, Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 165'inci sıradayız, Hukuk Devleti Endeksi'nde 117'nci sıradayız, Yolsuzluk Endeksi'nde 115'inci sıradayız, Ekonomik Özgürlük Endeksi'nde 102'nci sıradayız, Sefalet Endeksi'nde 5'inci sıradayız, Organize Suç Örgütleri Endeksi'nde Avrupa'da 1'inci, dünyada 12'nci sıradayız; bakın, bu sistemin bizi getirdiği nokta bu. Şimdi, burada iki temel sorun var: Ya, sistemde hata var ya da uygulamada bir hata var ama bir yerde bir hata var çünkü endeksler bunu gösteriyor, bir yerde bir hata var.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *