Muhalif Analiz - Oğuz Büber
Bu soruyu gündeme taşıyan isim sıradan biri değil. Almanya’nın dev makine üreticisi Trumpf’ın CEO’su Nicola Leibinger-Kammüller. Şirketi milyonlarca avroluk zarar açıklarken ve küresel rekabette zemin kaybederken, Leibinger-Kammüller teşhisi koymaktan çekinmiyor: "Çok az çalışıyoruz."
Ancak bu tespit, basit bir "halk tembelleşti" serzenişi değil; küresel bir rekabet analizi.
"Konforlu Zamanlar Geride Kaldı"
Leibinger-Kammüller’e göre Almanya, geçmişin "parlak" koşullarının yarattığı bir rehavet içinde. Düşük faizler, ucuz hammadde, değerli Euro ve barış ortamı... Bu faktörlerin yarattığı konfor alanında, sendikalar ve işverenler "daha az çalışma, daha çok tatil" dengesini kurabilmişti. Ancak oyunun kuralları değişti.
Leibinger-Kammüller, "Geçmişin konforlu zamanları bitti" diyerek, içinde bulundukları durumu "durgunluk" ve "felç edici" olarak tanımlıyor. Çin’in teknolojik yükselişi, jeopolitik gerilimler ve artan maliyetler, Almanya’nın mevcut çalışma düzeniyle rekabet edemeyeceği bir tablo yaratmış durumda.

Çarpıcı Rakamlar: Çinlilerle Aradaki 800 Saatlik Fark
Analizin en can alıcı noktası, Leibinger-Kammüller’in sunduğu karşılaştırmalı verilerde gizli. Mesele Almanların çalışıp çalışmadığı değil, rakiplerine göre ne kadar ürettiği. Trumpf CEO’su, Almanya'nın üretkenlik yarışında nasıl geride kaldığını şu çarpıcı kıyaslamayla ortaya koyuyor:
İsviçreliler: Almanlardan yılda 200 saat daha fazla çalışıyor.
Amerikalılar: 400 saat daha fazla.
Polonyalılar: 600 saat daha fazla.
Çinliler: Tam 800 saat daha fazla.
Almanya, en çok tatil ve bayram gününe sahip ülke olmasına rağmen, hastalık izni kullanımında da zirvede. Leibinger-Kammüller, "Almanları tembel bulmuyorum, biz inanılmaz çalışkan bir milletiz ama denge şaştı" diyerek, sorunun bireysel tembellikten ziyade, sistemin sunduğu çalışma saatleri ve izin yapısında olduğunu vurguluyor.
Bürokrasi Duvarı ve "Kaçan" Yatırımlar
"Az çalışma" sorunu sadece işçinin mesai saatiyle sınırlı değil; sistemin hantallığı da üretimi yavaşlatıyor. Röportajda dikkat çeken bir diğer husus, Almanya’daki bürokrasi çıkmazı. Yeni bir fabrika veya hol inşa etmek için izin beklerken geçen yıllar, yatırımcıyı bezdiriyor.
Leibinger-Kammüller’in uyarısı net: "İzinler için yıllarca beklemek zorunda kaldığınızda, hevesinizi kaybediyor ve muhtemelen Polonya'ya veya İsviçre'ye gidiyorsunuz." Nitekim Şansölye Olaf Scholz veya muhalefet lideri Merz ne derse desin, üretimin Almanya dışına kayması (deindustrialization) halihazırda tam gaz devam eden bir süreç.
Sonuç: 2040 Vizyonu ve "Daha Fazla Ter"
Peki çözüm ne? Leibinger-Kammüller’in 2040 vizyonu, daha az çalışan ve daha çok tüketen bir toplum değil; "daha fazla, daha uzun ama çok daha esnek çalışan" bir Almanya.
Trumpf gibi devlerin, savunma sanayii gibi kritik alanlara (dron savar lazerler) girmek zorunda hissetmesi, işin ciddiyetini gösteriyor. Almanya için "tatlı hayat" dönemi kapanmış görünüyor. Çin endüstrisi Avrupa'yı ezip geçerken, Alman sanayicisinin reçetesi belli: Bürokrakiyi azaltmak, dijitalleşmek ve hepsinden önemlisi, o eski "Alman disiplini"ne geri dönüp tekrar işe asılmak.
Çünkü rakamlar yalan söylemiyor: Çinliler yılda 800 saat fark atarken, "haftada 4 gün çalışma" hayalleri kurmak, sanayi devleri için artık bir lüks.