İçeriye melek dışarıya kelek iletişim politikası
AKP liderinin kamuoyu yoklamalarını en iyi kullanan en iyi bağıran bilmediği konuları bile bir bilgiç eda ile konuştuğu hatta işine geldiğinde yalanı doğruymuş gibi söyleyerek mügalata yaptığını, yanlış tarihleri ve yanlış bilgileri bilinçli olarak kullanıp kendi seçmenini inandırdığı bilinen bir gerçek.
Hatta o kadar ki medyayı kendine bağlamak için her türlü siyasi manevra ve hükümet gücünü kullandığı, muhalif gazetecileri ve yazarların işlerine son verdiği de bir başka gerçek. Öyle ki tanınmış, muhalif bilgili dil bilen dünya ile iletişim kurabilen gazetecilerin yerine yarı cahil, kendine biatlı, dünyayı anlayabilme yetenekleri olmayan, dil bilmeyen kişileri doldurduğu da bir gerçek, Sadece saraydan gelen bilgileri kullanıp benzer manşetler atan kontrollü medya mensuplarını tercih ettiği onları uçağında gezdirdiği de bir başka gerçek.
Tayyip hükümetinin biatçısı olmadan önce dünyanın değişik önemli bölgelerinde muhabir kadroları olan gazeteler artık okunmaz hale gelince maddi durumlarını bahane edip tüm yurt dışı kadrolarını iptal ettikleri de bir gerçek. İşi sadece hükümetin borazanı haline getirilen AA haber bültenleri ve dış ajanslardan gelen haberleri kullandıkları da ayrı bir gerçek. Böylece Türkiye’yi dışarda tanıtacak sivil niteliki gazeteciler, yabancıların güvendiği gazeteciler kalmadığı, elçiliklerin gerçek diplomatlar yerine kendi yalaka yandaş ve yobazlarla doldurdukları da ayrı ve acı bir gerçek. Monşerler diye akıllarınca alay ettikleri deneyimli Türk hariciyesinin tarihini, geleneklerini bilen, değişik yabancı dilde iletişim kurabilen büyük elçiler de ya emekli edildiler yahut pasif hale getirildiler.
Yerlerine eğitimleri ve bilgileri pek olmayanı tek nitelikleri yalakalık, biatçılık ve sözüm ona sunni arapçılık olanlar tarikatçılar hatta şaibeli olanlar doldurulmuş olabilir.
Deneyimli dil bilen basın-yayın ataşeleri yerine de gene tek özellikleri kendilerine tabi yandaş biatçı kadroları da doldurdular.
Sonuçta Türkiye’yi yurt dışında temsil edecek gönüllü kimse kalmadı, hele ABD de sadece Assembly of Turkish American Associations (ATAA) ve bir takım küçük gücü olmayan gönüllü kuruluşlar kaldı. Milyonlarca para ödedikleri ve sadece kişilerin reklamını yapan bazı PR-Halkla İletişim kuruluşları ne yapar belli değil..
İki üç yıldır Suriyeye’ye girdik gireceğiz naraları atarak aklınca dünya kamu oyunu etkilediğini sanan cahil içe dönük zihniyet yurt içindeki seçmeni sandığı dünya kamu oyunun nasıl etkileneceğini bilmiyor.
Ülkede algı yönetimini iç piyasada çok iyi kullananlar dış piyasalarda sanki dilsiz. Oysa algı yönetimi gerçek olmasa bile insanların kafasında “hayali” gerçekler yaratmaktır. Son Suriye harekatında gerek kürt ayrılıkçıların ve gerekse Türkiye tezine karşı çıkan arap ülkeleri Türkiye hakkında gerçek olmayan yalanlar ve iftiralar üreten AB ile ABD nin yayın organları tezvirat peşindeler ve bu konuda ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar. Yalan uydurma resimler ve haberler beyanlar sosyal medyayı kirletmeye devam edecek. Unutmayalım ki insanların algısı onların gerçeğidir. Tıpkı AKP nin gerçek demokrat, insan haklarına saygılı, fikir özgürlüğüne saygılı hukuk devletini koruyan bir parti olduğu şeklindeki iç piyasada yaratılan yanlış algı gibi. Bu konuda AK çok başarılı, çökmek üzere olan bir eknomiyi çok iyi ve başarılı göstermeyi biliyor, hele gerçek enflasyon pazarda yüzde 30-40 larda iken yüzde 9 larda algısını başarılı bir şekilde kullanmaya çalışıyor ve halkın bir kesimi yalan olduğunu bile bile buna inanıyor.
AKP iktidarının bu iç piyasada başarı ile kullandığı algı yönetimi dış piyasadaki tezvirata ve yalan algı operasyonlarına karşı pek başarılı olamıyor. CB iletişim başkanlığının yaptığı açıklamalar bu konuda ilk başarılı adımlardan sayılır.
Sorunun çözümu iyi eğitilmiş gazetecilere görev vermekten geçer. Bir de Milli Savunma Bakanlığı her sabah yabancı basına ve Türk basınına gelişmeleri ilk elden duyurmaya başlamalıdır. İyi dil bilen konuya vakıf diplomasiden anlayan bir askeri görevlinin bu işi yapması daha tutarlı olur.
Ömrünün yarısını Irlanda, Holanda ve ABD de geçiren bir akademisyen gazetecinin önerileri böyle. Bunu dikkate alıp almamak AKP liderliğinin elindedir. Biz en azından görevimizi yapmış olmanın huzuru içindeyiz.