İstanbul
Açık
14°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
38,7599 %-0.01
43,0660 %-1.34
4.016,99 % -3,05
104.265,97 %0.449
Ara

Büyük resme bakarken: Buradan nereye gidilir?

YAYINLAMA:
Büyük resme bakarken: Buradan nereye gidilir?

Gazetecilikte ayrıntılar önemlidir. Ancak, büyük resmi unutmamak gerekir. Ayrıntılar büyük resim içinde anlam kazanır.

Çocukluğumda Bursa’da Heykel’in arkasındaki evin bahçesinde karıncaları seyretmeyi çok severdim. Telaş telaş bir yerlere koşturur, selamlaşıp yollarına devam ederlerdi.. Ama nereye gittiklerini bilemezdim. Ta ki rotalarını takip edip yuvalarını buluncaya kadar.

O zaman anlamaya başlardım ki bu hareketlilik rastlantı değildir, bir rota vardır.

Brejnev zamanında ,Moskova’da uzun bir kuyruk görüp gazetecilik merakıyla sonuna kadar gitmiştim. Müthiş şeyler bekliyordum. Meğer Azerbaycan’dan gelen karpuz satıyorlarmış!

Moskova’daki günlük yaşamındaki sıkıntıları biraz olsun anlamıştım.

Şimdilerde de dünyada olup bitenleri, oraya buraya koşturan insanlara bakıp değerlendirmeye çalışıyorum.

Bunun için çerçeveyi genişletmem, tuvale epey geriden bakmam gerekiyor.

Görüyorum ki, ne kadar karmaşık ve dağınık görünürse görünsün zamanımızın da bir rotası var.

EMEK İSTEDİLER, İNSANLAR GELDİ

İnsanlık “toplayıcılık ve avcılık” evresinden “yerleşik tarım” evresine geçti; bunun çeşitli nedenleri olabilir, iklim değişikliği, tufan, savaş vb.

Tarım evresinde, işbölümüne olanak tanıyan köyler ve kasabalar ortaya çıktı.

Yerleşik yaşam zamanla makineli üretime evrildi. Fabrikalar kuruldu. Artık daha çok sayıda işçiye ihtiyaç vardı.

Köylüler ayartılarak ya da zorlanarak tarlalarını bırakıp büyük kentlere getirildi, proleterleştirildi. Adına sanayileşme dediler.

Ama, talep büyüdükçe ucuz insan emeğine ihtiyaç da artıyordu. Başka diyarlardan ucuz emek ithali böyle başladı. Türkler Almanya’ya böyle gitti.

Genel hava iyimserdi. Gelenler ev sahiplerine uyacak, yerliler onları kucaklayacaktı. Çünkü özünde, insan her yerde insandı.

Derken icatlar icatları kovaladı ve üretim düzeni bir kez daha değişti; otomasyon, robotlaşma, dijital iletişim ve yapay zeka dönemine girilmişti.

“Sanayi sonrası”nda insan emeğine duyulan ihtiyaç azalmıştı ve hızla azalmaya devam ediyordu.

Yabancı işçiler artık yüktü. Kendileri yetmiyormuş gibi ailelerini de getirmişlerdir. Sosyal güvence kantarlarını bozmuşlardı.

Öyleyse? Evli evine köylü köyüne gidecekti.

Irkçılık ve yabancı düşmanlığı düğmelerine basıldı. Faşist partiler yükselişe geçti, baskı ve şiddet yaygınlaştı.

Göç kapıları kapandı, Avrupa ve ABD yüksek surlu kalelere dönüştü. İnsani küreselleşme bitmişti.

Medyadan din kurumlarına, siyasetten sokağa her yerde günah çıkartılıyordu: Hayır, insanlar meğer ayni değilmiş, bir kısmı kafirmiş, vahşiymiş, sapıkmış, ırz düşmanıymış….

Şair Rudyard Kipling’in dediği gibi “Doğu Doğu’ymuş, Batı’ysa Batı, ikisi hiç birleşmezmiş!”

EVRİLE EVRİLE

Şimdi büyük resme dönüp bakarsak, son dönemde Avrupa ve ABD’de yaşanan ve bizi şaşırtan pek çok şeyin, hiç de beklenmedik olmadığını görebiliriz.

Tam tersine, şaşılacak bir şey yoktur. Dedektif romanlarında katili bulmak için “Parayı takip edin!” derler. Burada da öyle. Zenginler bir yanda, yoksullar öbür yanda…

Emperyalist düzenin kanlı mirası üzerine kurulmuş adaletsiz bir dünyada başka türlüsü eşyanın tabiatına aykırı olurdu.

ABD’de, Çin’de, Avrupa’da işittiğimiz gürültüler çürük zemindeki depreminin öncüleridir.

Daha büyükleri yoldadır.

Büyük resim öyle gösteriyor.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *