Vandallar, kötü ünü hak ediyorlar mı?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Vandallar, kötü ünü hak ediyorlar mı?
Abone ol
İsimleri yıkımla eş tutulan Vandallar, gerçekten de böyle kötü bir mirası hak ediyor muydu?

Yüzyıllar boyunca yakıp yıkmanın, harap ve mahvetmenin yerine kullanılan Vandal kelimesi günümüzde tahrip etmenin eş anlamlısı sayılıyor. Gerçekte, bir Germen kabilesi olan ve 455’de Roma’yı hakimiyetleri altına alan Vandallar böylesi bir ifadeyi hak etmiyor.

Romalı doğa bilgini, tarihçi ve ansiklopedi yazarı Büyük Plinius’un MS 77’de Vandilii olarak bahsettiği kabile Vandallara ilişkin ilk yazılı atıf olarak kabul ediliyor. Ancak, kökenleri bilinmeyen Vandalların erken tarihleri de tartışmalı. Günümüzde Almanya’nın bulunduğu topraklara İskandinavya’dan göç ettikleri düşünülüyor. Hatta şu an Polonya’nın kapladığı bölgede yaşanmış bir Demir Çağı kültürü olan Przeworsk kültürünün üyeleri olabilecekleri de söyleniyor.

Vandallar MS 2. yüzyılda Roma İmparatorluğu’yla savaşmaya başladı. İki taraf arasında Tuna Nehri boyunca MS 160’lardan 180’e kadar süren Markomani Savaşları da dahil birçok savaş yaşandı.

Hareket halinde bir halk

Roma’ya doğru daha da büyük bir göç Hunların MS 370’lerin ilk yıllarında Vandalların da içinde olduğu “barbar” kabilelerini güneye ve barıya doğru itmesiyle başladı. Bu dönem sırasında Vandallar Hristiyanlığı kabul edip Ariusçuluk’u benimsedi. İsa’nın tanrısallığının reddedildiği bu inanç Vandalların kiliseyle karşı karşıya gelmesine neden oldu.  

Göçe devam ettikçe, gittikleri yerlerde yerel halkla rekabete giriyor ve giderek daha fazla toprak kazanıyorlardı.  MS 406’da Ren Nehri’ni geçerek önce Galya’ya daha sonra ise Kuzey Afrika’ya gittiler. MS 439’da günümüz Tunus’unda yer alan Kartaca’yı ele geçirdiler.

Vandal kralı Gaiserik’in siliquası

Genserik olarak bilinen Vandal kralı Gaiserik, Kartaca’yı Vandalların başkenti yaparak yıllar geçtikçe daha fazla Roma toprağı ele geçirmeye başladı. Kartaca’nın Akdeniz’deki stratejik konumundan büyük bir avantaj kazanan Vandallar kısa sürede dişli bir deniz kuvveti haline geldi.  Tarihçi Thomas J. Craughwell Romalılar Gaiserik’in Kuzey Afrika’daki halkına denizden bir saldırı düzenleyecek olsaydı Akdeniz’deki Vandal donanması Roma gemilerini daha Karaca’ya bile gelmeden alıkoyabilirdi” diye yazıyor.

Böylesi bir gücün karşısında çaresiz kalan Roma İmparatorluğu Vandalların Roma’yı rahat bırakacaklarını garanti eden bir anlaşma yapmak durumunda kaldı.  Vandallar ise Roma’nın giyim ve sanatı da dahil birçok yönünü benimsedi.

Anlaşmanın ihlali

Ancak açıkgözlü Vandal kralı parçalanan Roma’yı iyi gözlemliyordu.  Petronius Maximus’un 455’de Roma imparatoru III. Valentinianus’u öldürmesiyle Gaiserik de aradığı fırsatı buldu ve Roma’yla varılan anlaşmanın geçersizliğini ilan ederek Roma’ya yürümeye başladı.

Vandalların Roma’ya yaptığı vurgun tarih kitaplarına konu olmuşsa da birçoklarının sandığı gibi vahşet dolu bir olay değildi. Kilise kendilerini kâfir ilan etmiş olsa da Roma’yı harap etmemeleri konusunda ikna eden Papa I. Leon’la görüşerek anlaşmaya varmışlardı. Kenti yağmalamışlar, ancak binalara zarar vermeden yurtlarına dönmüşlerdi.

 

Vandalları Roma’yı yağmalarken gösteren illüstrasyon.

Vurgunu yıllar süren çatışmalar izledi. MS 460 ve 475 yılları arasında Vandallar, kaybettiğini geri almaya niyetli bir Roma’yı geri püskürttü. Ancak, Gaiserik’in ölümü yaklaşan sonlarının habercisi oldu. Romalılar 533’de Kuzey Afrika’yı geri alarak Vandalları temelli defettiler.

Krallıkları son bulmuştu, ancak mirasları hiçbir zaman yok olmadı. Zamanla olumsuz bir anlam kazanan  “vandal” kelimesi günümüzde, belki de adaletsizce, bu ilginç halkın Roma’ya yaptığı vurgunla ilişkilendiriliyor.


Yorum Yazın