Edebiyat, sanat ve insanlığa saygı duruşu

Sevgi sokakta, sevgi insanı "Mıgırdiç Margosyan"

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Sevgi sokakta, sevgi insanı "Mıgırdiç Margosyan"
Abone ol

Muhalif. Özel / Emel Seçen

Samatya’dan Kumkapı’ya, yürüyorum. Güzel İstanbul’un değişen suretinde eskiler, kadim bilgiler, değerler ve anılar. Bu kadar yol, köprü çalışmaları var da atıl bırakılan bir Samatya ve yolda karşılaştığımız, Pırlantı Hanım ile Yorgo Beyefendi’den öğreniyorum, Kumkapı tren istasyonun altından geçerken izbe,neredeyse kafanıza düşebilir şekilde duran ve iki yıl sonra düzeleceği söylenen köprünün altından bakarken karşımda, tarihi Kumkapı Balık Hali.

Pırlantı hanım, aslen Amasya’lıymış, bana sen nesin? Türk müsün, dedi. Evet, ama önce insan olmaya çalışıyorum, dedim. Kızım, ben en çok iyiliği Müslümanlardan gördüm, komşum her gün kapımı çalar, hala Gedikpaşa’da oturuyoruz, nasılsın der, dedi. Bunları niye anlatıyorum yaşam hayatın tam içinde olandır ve gün gibi görünen oysa yarınlara aktarılacak olandır. Bu mahallerin güzel yürekli insanları..

Neden adınız Pırlantı dedim, yanlış yazılmış yani bildiğimiz Pırlanta, esasında dedi. Tüm farklılıklarımız bizim zenginliğimiz, kızlarını eskiden getirdiği okulu gösteriyor, bina tarihi 1830. İçeride CHP İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu çelengi, karşısında İBB Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, bir sürü çelenk, dolmuş taşmış. Karşımda Ataol Behramooğlu ve eşi Hülya hanım. Bir vatandaş Ataol Bey ile fotoğraf çektirmek istiyor, benden rica ediyor ve kilisenin içindeyiz. Neyse kırmıyor, Ataol bey tüm üzüntümüze rağmen o fotoğrafı alıyoruz. Çok az kişi var, ilerliyorum naşın karşında dostumuz Musa Ağacık yani üçümüz aynı anda, bu güzel insana duamızı ve saygımızı gönderiyoruz. Ortam henüz sakinken. Töreni düzenleyen yetkili kişi ailenin bulunduğu alana alıyor, taziyelerimizi iletiyoruz. Ne denebilir ki? Bu henüz bulunabilmiş, bir söz değil. Hiçbir söz onun yokluğunu dolduramaz ama bazı değerler, Mıgırdıç Margosyan gibi dolu dolu sevgi bırakırda, gider.

Size geçtiğim yolları anlattım bu semtler, Rum, Ermeni, Kürt, Türk,Yahudi, birçok farklı grubu içinde özümsemiş, kardeş kardeş yaşamış kültürün alanları. Mıgırdıç Margosyan, Gavur Mahallesi denilen, güzelim Diyarbakır sokaklarını, tüm farklılarından insan manzarası sundu. Yaşamı boyunca iyiliği güzelliği ve de sevgiyi, aktarmaya çalıştı. Uğurladığımız, Kumkapı Meryem Ana Patriklik Kilisesi sokağının adı SEVGİ. Buradan pay biçin, ötesine gerek yok. Zaten naşı önündeki fotoğrafı o kadar güzel anlatıyor ki.

Bir zamanlar, Samatya’dan, Yenikapı, Langa, Kumkapı, Cankurtaran ve Eminönü’ne kadar uzanan, her biri ayrı özel semtler, içinden kimler geçmemiştir ki.. Onno Tunç’dan, Ali Şen’e, Fatma Girik’ten, İsmail Dümbüllü’ye, Aydın Boysan’dan, bin bir değere ve zaman içinde sahil boyunca fantezi müziğin mekânları, ondan önce Zeki Müren, Gönül Yazarların geçtiği gazinolar.

Tarih bu insanlarla vardı. Ve şimdi edebiyat tarihinin bir ustasını değil sadece, aynı zamanda bir güzel insanı da uğurluyoruz. Konuşmalar, diyalektik, sanat, edebiyat ve insanlık adına…Elbette bugün ile sınırlı kalmayacak, yazacak ve yaşatacağız.. Tıpkı uğurlama konuşmasında, “”Ömrünün yetmiş yılını anlamaya, anlamlandırmaya ve anlatmaya çalıştığı, geçmiş ama hep bugüne yansıyan geçmiş”

Mıgırdiç Margosyan karaciğerle ilgili sağlık sorunları nedeniyle bir süredir Maltepe Üniversitesi Hastanesi'nde tedavi görmekteydi. 2 Nisan'da hayatını kaybeden Margosyan, 23 Ara­lık 1938’de Di­yar­ba­kır’da, Han­çe­pek Ma­hal­le­si’nde (Gâ­vur Ma­hal­le­si) doğ­du. Eği­ti­mi­ni Sü­ley­man Na­zif İl­ko­ku­lu, Zi­ya Gö­kalp Or­ta­oku­lu, da­ha son­ra İs­tan­bul’da­ki Bez­ci­yan Or­ta­oku­lu ve Get­ro­na­gan Li­se­si’nde sür­dür­dü. İs­tan­bul Üni­ver­si­te­si Ede­bi­yat Fa­kül­te­si Fel­se­fe Bö­lü­mü’nü bi­tir­di. 1966-1972 yıl­la­rı ara­sın­da Üs­kü­dar Se­lam­sız’da­ki Surp Haç Tıb­re­vank Er­me­ni Li­se­si’nde mü­dür­lü­ğün ya­nı sı­ra fel­se­fe, psi­ko­loji, Er­me­ni di­li ve ede­bi­ya­tı öğ­ret­men­li­ği yap­tı. Da­ha son­ra öğ­ret­men­li­ği bı­ra­ka­rak ti­ca­re­te atıl­dı. Ede­bi çalışma­la­rı­nı ara­lık­sız sür­dür­dü. Mar­ma­ra ga­ze­te­sin­de ya­yım­la­nan Er­me­ni­ce öy­kü­le­ri­nin bir bö­lü­mü Mer Ayt Goğ­me­rı [Bi­zim Ora­lar] adıy­la ki­tap ha­li­ne geti­ril­di (1984) ve bu ki­ta­bıy­la 1988’de, Er­me­ni­ce ya­zan ya­zar­la­ra ve­ri­len Eliz Ka­vuk­çu­yan Ede­bi­yat Ödü­lü’nü (Pa­ris-Fran­sa) al­dı. Aras Yayıncılık tarafından basılan Gâ­vur Ma­hal­le­si (1992), Söy­le Mar­gos Ne­re­li­sen? (1995) ve Bi­le­ti­miz İs tan­bul’a Ke­sil­di (1998) ad­lı Türk­çe ki­tap­la­rı­nı, 1999’da ikin­ci Erme­ni­ce ki­ta­bı Dik­ri­si Ape­ren [Dic­le Kı­yı­la­rın­dan] iz­le­di. Gâ­vur Ma­hal­lesi Aves­ta Ya­yın­la­rı ta­ra­fın­dan Li Ba Me, Li Wan De­ran [Bi­zim O Yö­re­ler] adıy­la Kürt­çe ola­rak ya­yım­lan­dı (1999). Türk­çe ka­le­me al­dı­ğı Tes­pih Ta­ne­le­ri (2006) ad­lı anı-ro­ma­nı­ büyük ilgiyle karşılandı. Evrensel gazetesinde “Kirveme Mektuplar” adlı köşesinde yazmayı sürdüren Margosyan’ın bu makalelerinin bir kısmı Kirveme Mektuplar adıyla 2006’da Diyarbakır’da kitaplaştırıldı (Lis tarafından. 2011’de yeni basımı Aras). 1996-1999 arasında Agos gazetesinde yayımlanan makalelerinden yapılan bir seçki olan Zur­na 2009’da, yine Evrensel yazılarından derlenen Çen­gel­li­iğ­ne (ilk basımı 1999, Belge) ve Yeni Yüzyıl ve Yeni Gündem gazetelerinde yayımlanan makalelerinden derlenen Kür­dan 2010’da kitaplaştırıldı. Yazarın, dünyanın yaratılış hikâyesini mizahi bir üslupla ele aldığı son kitabı Tanrı’nın Seyir Defteri ise 2016’da yayımlandı. Ermeni yazınında taşra edebiyatının son temsilcisi olarak bilinen Margosyan Aras yayıncılığın yöneticilerinden biriydi. Margosyan, Evrensel, Agos, Marmara ve Yeniyüzyıl gazetelerinde yazdı.


Yorum Yazın