
Abone ol
Nursun Erel'in kaleme aldığı "Mal sahibi mülk sahibi…" adlı yazı şöyle:
Annemin dilinden düşürmediği bir söz vardı, “Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi?” Önceleri bu sözün anlamını kavrayamazdım, öylesine bir soru soruluyormuş gibi gelirdi bana. Nasıl da doğruları anlatan bir sözmüş meğer, yaşadıkça gördük…
Bakıyorum da, o muhteşem saraylardan, köşklerden, yalılardan kimler geldi kimler geçti? Hangisi kalıcı olabildi?
Aslında atasözleri bize yaşanmışlıkları öylesine güzel özetliyor ki, aklımızın bir köşesinde hep tutmak gerek. Hele aşıkların dilinde sazında nasıl güzelleşiyor o sözler:
“Güzelliğin on para etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamam
Gönlümdeki köşk olmasa”
Hey gidi Aşık Veysel… Neylesin sarayı köşkü, varsa yoksa sazı…
İlahi Nursun;Bu kişinin kim olduğunu bilmek için özel eğitim gerekmez!Çin işi, Japon işi,Bunu bilen iki kişi,Biri erkek biri dişi..Nefsini köreltmeli KEMANKEŞ kişi,